26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Emin Yoğurtcuoğlu: Kuş peşinde bir orada bir burada

6 kıtada 60 ülkeye giderek dünyadaki kuş türlerinin yüzde otuzunu gören Emin Yoğurtcuoğlu, kuşların peşinde diyar diyar dolaşıyor. “İnsanlar görmediği bilmediği şeyi sevemez, sevmediği şeyi koruyamaz. Benim amacım insanlara hemen yanı başında bile bir sürü kuş türü olduğunu hatırlatmak.” şeklinde konuşan kuş dedektifi Yoğurtcuoğlu, yok olup giden doğal yaşama dikkat çekiyor. 

MERVE YILMAZ ORUÇ15 Aralık 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Emin Yoğurtcuoğlu: Kuş peşinde bir orada bir burada

Hayat kısa 

Kuşlar uçuyor... 

Cemal Süreyya  

Kuşları görmek için dünyayı dolaşan, yaban hayatı uzmanı ve rehber fotoğrafçı Emin Yoğurtçuoğlu, ülkemizin en çok kuş türü gören kuş dedektifi. 12 yaşında ilk kuş kaydını yapan Yoğurtçuoğlu yaklaşık 20 yıldır; dağ, bayır dolaşıyor okyanus geçiyor ve doğal şartlarla mücadele ediyor. Bunu bir meslek olarak görmüyor. Kendini, işini amatör ruhla yapan profesyonel olarak tanımlıyor. Milyonlarca insanı daha önce hiç görmedikleri, adını duymadıkları kuş türleri ile tanıştırıyor. Aynı zamanda yok olup giden doğa için de farkındalık oluşturuyor. Kendi elimizle geleceğimizi ne kadar tehlikeye attığımıza dikkat çeken Yoğurtçuoğlu, amacının insanlara etrafımızdaki bu muazzam dünyayı hatırlatmak olduğunu söylüyor. “Dünya mum gibi eriyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından yapılan açıklamaya göre, son 50 yılda hayvanların yüzde 60’ı yok olmuş durumda.” diyen Yoğurtçuoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor:  İnsanlar görmediği bilmediği şeyi sevemez, sevmediği şeyi koruyamaz. Şu anda geri dönülemez bir yok oluş içindeyiz. Bu yok oluş bizi vuracak. Biz gözümüz dönmüş bir şekilde ev, araba peşine düşerken doğayı görmüyoruz. İnsan eliyle yapılan bir katliam var.” 

Emin Yoğurtçuoğlu ile İstanbul’a gelmişken hem kuşları hem de bu ilginç yolculuğunu konuştuk. 

Ne zamandır kuşların peşindesiniz?  

Çocukluktan beri doğaya, hayvanlara merakım vardı. Yanardağlar nasıl patlar, fırtınalar nasıl olur? Babamın kütüphanesinden ansiklopedileri alır okurdum. Satır aralarında hep kuşlar denk gelirdi. Evimizin yakınındaki parkta yürüyüş yaparken farklı kuşları görmeye başladım. Bunlar, ansiklopedide gördüğüm kuşlardı. Sonra kuşların peşine düştüm. 2002 yılıydı sanırım ilk resmi kuş gözlem kaydımı tutmuşum. Bir saka kuşu idi. Kuşların sadece kuş cennetlerinde olduğu aşılanmıştı kafama. Oysa kuşların kanatları var ve onların sınırları yok. Sınırlar bizim kafamızdaydı. Bunun farkına vardıktan sonra kendimi kuşların yanında buldum. Bir kuşun peşine düştüğünüzde her şeyi unutursunuz. Yapay dünya ile iletişiminizi keser doğal dünyada bulursunuz kendinizi. Kimini kolayca gözlemler kimi için aylarca bekler, kimi için de dünyanın bir ucuna gidersiniz. Bir kere bulaştıktan sonra asla vazgeçemezsiniz. Virüs gibi yayılır. Her gün bir doz kuş görmek istersiniz. 

Nereleri gezdiniz? 

21 yaşımdayken Türkiye’nin 79 ilini gezmiştim. Şu anda Türkiye’de en çok kuş türü gören kuş gözlemcisiyim. Türkiye’de 485 farklı kuş türü var ve ben bunların 433’ünü gördüm. Dünya genelinde 6 kıtadaki 60’ın üzerinde ülkeye gittim. Toplamda 3200 civarı kuş türü gördüm.

En çok zorlandığınız kuş çekimi hangisi oldu? 

İnsanın severek yaptığı işte zorluk çokta önemli olmuyor. Gece gelen bir mesajla başka bir ülkeye gidiyorsunuz. Yıllarca arıyorsunuz, göremiyorsunuz tam umudu kestiğiniz an önünüze çıkıyor. Türkiye’de 13 yıl peşinden koştuğum bir kuş türü vardı. Çalıkuşu Çıvgını. Anavatanı Orta Asya. Türkiye’de hiç gözlemlenmemiş olmasına rağmen Avrupa’yı çok sık ziyaret ederdi. Bu kuş, 2011’de ilk kez  Samsun’da gözlendi. Gittim ama göremedim. Bir kaç sene sonra tekrar ortaya çıktı gittim yine eli boş döndüm. 2017’nin Ekim ayıydı. Ekvador seyahatinden yeni dönmüştüm. Samsun’dan bir telefon geldi. Tekrar Samsun’a yola çıktım. Bu sefer kendini gösterdi, önümüzde dans etti. Parmak boyunda 9 cm’lik bir kuştu. 

Hangi türün nerede olduğunu bilerek mi seyahat gidiyorsunuz?  

Çocukluktan beri bu işin içinde olduğum için şu anda bu bilgiye sahibim. Zamanla okudum, araştırdım. Bazen bazı türler daha önce görülmediği bir yerde görülüyor. Bu tarz bir kuşa Malezya’daki yağmur ormanlarında denk geldim. İsviçreli bir ekip ile geziyordum. Birden dünyanın en nadir ve zor gözlenen kuşlarından biri olan Rail-babbler kuşunun sesini duydum. Bana inanmadılar. Ekipten ayrılıp boyu 50-60 metrelik ağaçların olduğu yere girdim. Her yer diken, zehirli örümcekler falan. Gerçekten de o kuştu. Fotoğrafını çektim. Bu durum o zaman kuş gözlemcileri camiasında büyük yankı uyandırmıştı.

Renkli renkli birçok kuş türü var @birddetective adlı Instagram hesabınızda. Oysaki doğada uzaktan hepsi siyah gözüküyor...

Güzellik detaylarda gizlidir. Bazen ufacık bir kuşta bile o kadar güzel bir renk görebilirsiniz ki. Mesela Küba’da bir kuş türü var dünyanın en küçük kuş türü: Arı Sinek Kuşu. Boyu 5,5 cm ve ağırlığı 2 gram. Bu kuş sadece bir açıdan o kadar güzel bir renk veriyor ki kafası pembe ve morun karışımı bir renk alıyor. Onun dışında çok düz renkli bir kuşa benziyor. Bazen çok renkli kuşlar çıkıyor karşımıza. Bunları da insanlarla paylaşıyoruz. En başlarda insanlara bu türler çok uçuk geliyordu, kimi inanmıyordu. Ama şimdi internet ortamında kuş fotoğrafı ve ismi görenler hemen beni etiketleyip “Doğru mu?” diye soruyorlar. 

PENGUENLER İÇİN İNSANLAR UZAYLI

Unutamadığınız bir gezi var mı? 

2016 yılının sonunda Antarktika’ya gittim. Unutmadığım seyahatlerimden biri. O sırada penguenlerin fotoğraflarını çektim. Bu hayvanlarla insanlar çok yakın zamanda iletişime geçti. Son 20-30 yıldır insan görüyorlar. Onlar için insanlar uzaylı aslında. Çoğu hiç insan görmemiş. Merakla heyecanla bakıyorlar. Korku yok. Bu durum insanlar tarafından suiistimal edilmesin diye uluslararası kurallar koyulmuş. Penguene 5 metreden fazla yanaşamıyorsunuz. Penguenin size yanaşması serbest. Zaten siz sabit duruyorsunuz onlar size geliyor. Yakından bakıyorlar, arkanızdan yaklaşıyorlar ve dokunuyorlar. 

Kuşlarla ilgili edindiğiniz deneyimleri kayıt altına alıyor musunuz?  

Dünyada herkesin kullandığı e-Bird diye bir platform var. Gördüğümüz kuşları oraya kaydediyorduk. Elektronik ortamda kayıt almasam da gördüğüm kuşları mutlaka not ediyorum. Bunları hem veri olarak kullanıyoruz hem de bilim dünyasına katkıda bulunmuş oluyoruz. Gördüğüm gün, gözlem alanı, hava durumu hatta sayılarına kadar not alıyorum. 

Araştırmalarınız üzerine akademik bir çalışma ya da kitap yazmayı düşünüyor musunuz? 

Gelen talepler üzerine üniversitelere, şirketlere gidip konferanslar veriyorum. Akademik anlamda bir kariyer düşünmüyorum. Ama konuya meraklı hocalarla görüşüyorum, fikir alışverişinde bulunuyorum. Geziler de düzenliyordum eskiden. Kitap yazmaya gelince bu çok kolay değil. Kitap yazmak farklı bir olay bilgi birikimi, araştırma gerekiyor. Yazdığım bir sürü not var aslında. Mesela kuşlar Türkiye nerede ve nasıl gözlenir? Ya da çocuklar için bir kuş atlası olabilir. Kendi kitabım olmasa da yurtdışında birçok kitaba katkı sağladım. 

Bundan sonraki rotanız belli mi? 

Şimdilik belli olan ilk durak Kenya. Kuşçulukta şöyle bir şey var ki bir anda kendinizi yolda bulabilirsiniz. Yarın sabah bir bakmışsınız ben yurt dışında bir yerdeyim. Yıl içerinde gideceğim noktaları belirliyorum ama bazen ansızın da yolculuğa çıkabiliyorum. Bunlar daha zevkli oluyor. 

GÖKDELENLER KUŞLARIN ÖLMESİNE NEDEN OLUYOR 

Bugün milyonlarca kuş sadece camlara çarparak telef oluyor. Çoğu kuş gece göç ediyor ve camları fark edemeyince telef oluyor. Kuşların kafese koyulmasına da karşıyım. Hayvanat bahçeleri birer hayvan hapishaneleri aslında. İnsanlara hayvan sevgisini hayvanat bahçelerinde kazandıramazsınız. İnsanlara doğallığı aşılarsanız hayvanları sever. Önemli olan doğal hayatı korumak ve sürdürülebilir kılmaktır. Bugün Afrika’da filler dişleri için avlanıyor. Korkunç bir durum. İnsanların tüketme hırsı, arzuları dünyamızı kemiriyor. 

FOTOĞRAFLARI BELGE AMAÇLI ÇEKİYORUM   

İnsanlar genelde ya kuş fotoğrafçısı oluyor ya da gözlemci olmayı tercih ediyor. Ama fotoğraf daha popüler bir şey. Benim fotoğraf çekmemdeki amaç belgeliyor olmak. Kuşun fotoğrafını çekmek için onunla çok vakit geçiriyorsunuz. Bu durumda daha iyi gözlem yapıyorsunuz. Kuş bu kaçıyor tabi. Her kuşun karakteri farklıdır. Bir kargaya hiçbir zaman bir anda yaklaşamazsınız. Kuşlar zeki oldukları için sizin onlara nasıl yaklaştığınızı anlıyor. Bazen elinize yiyecek koyup açtığınızda davetinizi kabul edip geliyorlar. Sizin onlara zarar vermeyeceğinize inanırsa yaklaşır. O sevgiyi hissediyorlar. Aslında kuşlar insandan çok kaçmaz. Ancak bizim ülkemizde durum pek böyle değil. Bizdeki en büyük problemlerden biri avcılık. Avcılık kuşların korkmasının en temel nedenlerinden biri. Mesela Avrupa’da bir ördek ayağınızın altında dolaşırken kışın göç edip Türkiye’ye geldiğinde burada insandan kaçar. İnsanlar onları yiyecek olarak gördükleri için kaçıyorlar. 

KIZILIRMAK DELTASI, UNESCO LİSTESİNE GİRMEYE HAZIRLANIYOR   

Türkiye’nin UNESCO Doğa Listesi’nde yer alan bir alanı yok. Kızılırmak Deltası’nı UNESCO Daimi Doğa Listesi’ne aldırmak için çalışan büyük bir ekip var. Bende o ekibin içinde çalışmalarda yer alıyorum. Burası Türkiye’de en çok kuş türü kaydedilen en önemli kuş gözlem noktalarından biri. Ben de buranın listeye girmesi için Paris’te sergi açıp UNESCO’da bir konuşma yaptım. Bu çalışma için bölgeyi ziyaret ettik. 350 tane kaçak ev vardı, yıkılmıştı biz gittiğimizde. Ama daha çok yeni olduğu için o doğal ortam tam kendine gelememişti. Kuş göremedik orada dönmek için yola çıktık. Bölgeden ayrılırken bir fotoğraf geldi. Bir baktım Gri Başlı Kız Kuşu. Aslında Uzak Doğu’da yaşayan bir kuş. İnanmadım önce. Deltaya geri geldiğimde evlerin yıkıldığı yerde tek bir kuş var. Gri Başlı Kız Kuşu. Bir hediye gibi sanki. Türkiye için yeni bir türdü bu. Kızılırmak Deltası’nın önemini vurgulamak için bu kuşu da UNESCO’da anlattım.