27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Erzurum’da tarihe açılan han

Fatih Akmehmetoğlu’na ailesinden miras antika merakı kaldı. Anadolu tarihini gelecek kuşaklara aktarma misyonu üstlenen koleksiyoner tarihi handa Osmanlı döneminde ışık tutacak pek çok antikaları sergiliyor.

29 Nisan 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Erzurum’da tarihe açılan han

İpek Yolu’nun önemli durakları arasında yer alan Erzurum’daki tarihi Komeslihan’ın kapısı geçmişe açılıyor. Hanın içinde öyle bir mekan var ki, içeri girdiğiniz anda kendinizi yüzlerce yıl öncesinde buluyorsunuz. Aileden gelen antika tutkusunu 20 yıldır topladığı tarihi eserlerle sürdüren Fatih Akmehmetoğlu, Anadolu kültürünün unutulmaması amacıyla herhangi bir maddi beklentisi olmadan antikalarını sergiliyor. Dedesi ve babasının antika koleksiyonculuğu yapmasından küçük yaşta etkilendiğini söyleyen Akmehmetoğlu, zamanla kendi topladığı parçalar da birikince sergileme ihtiyacı duyduğunu açıklıyor. 

HER ANTİKADA GİZLİ BİR MESAJ VAR

Akmehmetoğlu’nun sergilediği Osmanlı döneminden günümüze uzanan antika eşyaların da olduğu ürünler arasında, yüzyıllar önce kullanılan ev gereçleri, değirmen taşları, at semerleri, tarım aletleri, terazi, mumluk, sandık, kapı tokmakları gibi birçok eser bulunuyor. Gönüllü kültür elçisi, ziyaretçilerine tanıtımını müzik dinletisi eşliğinde yapıyor. Başkasının müzik dinlerken aldığı zevki kendisinin antika eşyaya bakarken tattığını aktaran Fatih Akmehmetoğlu sözlerini şöyle noktalıyor: Belki bunları üretenler öldü ama arkalarında geleneğimizi, kültürümüzü ve tarihimizi öğretecek eşya bıraktılar. Bir antika eşyaya bakarken, onları görür, bir ders almaya çalışırsın. Sanki ‘sen boşa yaşama senden sonra geleceklere bir eser bırak’ diyorlar. 

GEÇMİŞE MERAK TUTKUSU

Bu işi yaparken maddi beklentisi olmadığını, dükkanında antika satışı yapmadığını, çünkü eserlerinin hepsinin bir hatırası olduğunu ve bu mirası oğluna devredeceğini dile getiren Akmehmetoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: Cadde ve sokakta gezerken ‘eskiye ait bir şey bulur muyum’ diye umut ediyorum. Baktığım her eşyaya eskilere ait bir parçası var mı diye bakıyorum. Bir derede taş görsem hemen ilgilenirim. Bu işe bulaştın mı bir tutku hastalığına yakalanır, devamlı ararsın. Doğaya baktığımda ağaçların yapısı, taşlar ve eski evler ilgimi çekiyor. Bunlar bende merak duygusu oluşturur. Yani antikacılık benim hayat ve yaşam tarzım oldu.