10 Mayıs 2024 Cuma / 3 Zilkade 1445

Gönülden çıkan her şey gidip yerini bulur

Dünyanın birçok yerinde Türk müziğini temsilen çalışmalar yapan İsmail Tunçbilek, uzun müzikal geçmişinin ardından ilk solo albümü Menkıbe ile müzikseverlerle buluştu. Tunçbilek “Gönülden çıkan her şey gidip yerini buluyor. Şükür ki gönül bağımızın kuvvetli olduğu dinleyicilerim var” diyor.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 13 Ocak 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Gönülden çıkan her şey gidip yerini bulur

- İlk solo albümünüz ile müzikseverlerle buluştunuz. Süreci biraz anlatır mısınız?

Şükürler olsun 15 sene sonra buluşabildik 1998-2002 tarihleri arasında Kahire, Sina-i Çölü ve İspanya’da dört sene yaşadıktan ve arındıktan sonra Türkiye’ye döndüğümde bu süreç başlamış oldu aslında. Ve bu zamana kadar geldi. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş dedikleri bu olsa gerek aslında oldukça uzun bir sürece yayıldı bu albüm. 

- Bir gruptan çıkıp solo albüm yapmak nasıl bir duygu? Sizce hangisi daha keyifli?

Dünyada beraber müzik yaptığımız birçok müzisyen var ama bunların içinde benim için en önemlisi Taksim Trio. Ve bu gruptan çıkmış değilim. Zaten kendi adıma yaptığım birçok farklı proje vardı Türkiye’de ve Orta Doğu’da. Yıllarca dinleyicilerim benden ismi cismi olan solo bir albüm istediler beklediler. Bu albüm onlar için. İkisi de ayrı dünya, farklı haz ve duygu ama özü bir tabii. 

- Menkıbe albümünde neler var?

Albüm de öyle başlıyor zaten sizlere bir şey anlatacağım, anlatayım mı? Gönül ister herkes mutlu olsun fakat bunun imkânı yok... Ben kendi mutluluğumu, hüznümü, sevincimi, acılarımı kendi üslubumca anlatmaya çalıştım... Tabii ki anlatırken yalnız da değildim. Birbirinden değerli müzisyen arkadaşlarım da beni yalnız bırakmadılar. Dördü enstrümantal 11 şarkıdan oluşan bir eser. Kendi bestelerimde var dostlarımın kaleme aldığı eserlerde. 

- 11 şarkının yanında sürpriz şarkılarda var. Hangileri bunlar... Ustaların şarkılarını seslendirirken neler hissettiniz?

Neşet Ertaş dededen ve Mahsuni Şerif atadan iki değerli türküyü elimden geldiğince orijinalini bozmadan fakat dünyadan her milletin dinleyebileceği bir formatta düzenleyip yorumlamaya çalıştım. Kendim Ettim Kendim Buldum ve Han Sarhoş Hancı Sarhoş türküsünü dedelerden dinledikten sonra insan iki sefer düşünüyor. Bir ara ‘Yapmasam mı’ diye düşündüm fakat Londra Caz Festivali’nde seyirci Yalan Dünya’da tempo tutturunca bu türkülerin daha dünyalı aranjmanlarla anlatılabileceğini düşündüm. Ve de öyle oldu.

- Yorumcu kimliğinizle dinleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Albümü yapmaya ilk başladığımızda şarkıları sözlü olarak yorumlama fikrimiz de yoktu. Stüdyoda geçirdiğimiz uzun zamanlarda içimizden geldiği gibi gelişti her şey. Gönülden çıkan her şey de gidip yerini buluyor. Rab’ime şükür ki gönül bağımızın kuvvetli olduğu dinleyicilerim var. Çok güzel yorumlar alıyorum. 

- Bundan sonraki planlar, projeler neler? 

Önümüzde bir kaç farklı isimle gerçekleştireceğim ortak projeler olacak. Bunları ilerleyen zamanlarda açıklayacağım. Bir süre sonra yine Taksim Trio’nun albüm hazırlıklarına başlayacağız. Benim dilim müzik. Müzik yapmaya, üretmeye devam ediyorum. Müzik ola aşk ola...

DÜNYANIN EN ZENGİN MÜZİK KÜLTÜRÜNE SAHİP BÖLGESİYİZ

- Türk müzik piyasasını nasıl buluyorsunuz ve bu piyasada ilk solo albümünüzle kendinizi nerede görüyorsunuz?

Müzik piyasasını tabii ki takip ediyorum. Şartlar, yapmak istediklerimizin önüne çeşitli engeller koysa da bunları aşmaya çalışıyoruz. Dünyanın en zengin müzik kültürüne sahip bölgesinde yaşıyoruz. Bu büyük bir şans. Bölge derken sadece Anadolu’yu değil Balkanlar’ı Akdeniz’i Orta Doğu’yu hatta Kuzey Afrika’yı içine alan geniş bir coğrafyayı kastediyorum. Bu imkânları iyi kullanabildiğimizi düşünmüyorum. Türkiye’deki müzik sektörünün hem üretkenlik hem de ekonomik açıdan olması gerektiği yerde olmadığını söyleyebilirim. Ben bir müzisyen albümü yaptım kendi duygularımı, eserlerine yer verdiğim üstatların duyguları ile harmanladım. Her şeyi hissettiğim gibi icra etmeye çalıştım. Demin de dediğim gibi gönülden çıkan her şey gidip yerini bulur. 

HERKESE TÜRK MÜZİĞİNİ SEVDİRDİK

- Dünyanın birçok yerinde, festivallerde Türk müziğini temsil eden ve dünyanın en iyi virtüözlerinden biri olarak siz başarılarınızı nasıl ve nerede görüyorsunuz?

Kim ne yaşar, nasıl görür ve duyarsa hayatta ona karşılığını buna göre verir. Bence herkes hakettiği yerdedir. Hayatımda şunu, bunu yapacağım diye hedeflerim olmadı. Sadece iyi insan olmak ve iyi müzik yapmak istedim ve hayat da bana bu güzellikleri verdi. Esas olan Türk müziği ve bunu dünya ile paylaşmaksa biz bunu başardık ve dünyalılara Türk müziğini sevdirdik. Şükürler olsun veren de O, alan da.