19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

'İnsan güzelliklerle kemâle yol alır'

Güzelliklere kulak verdikçe, bütün güzellikler bir gün gelir, bir güzeli bulur ve onun potasında, icrasında, nazarında eğitim başlar ve kemâle doğru yol alır. 

İHSAN SANCAR  3 Ağustos 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
'İnsan güzelliklerle kemâle yol alır'

Tasavvuf musikisi varlığını genç kuşak sanatçılarla devam ettiriyor. Feyzullah Çelebi o isimlerden biri. İstanbul Musiki Eğitim Vakfı’nda eğitimine başlayan Çelebi popüler müzik alanında birçok kişiyle çalışma imkanı olsa da tasavvuf musikisi, irfan türküleri ve sanat müziği ile yola devam etmeyi seçti. Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülüne layık görülen merhum Cüneyt Kosal ve İbrahim Erkal’ın da aralarında bulunduğu birçok değerin besteleri ve kendi güftelerinden oluşan iki albüm çıkardı. Esrâr-ı İlahi ve Şimdi Yeni Şeyler Söylemek Lazım adlı albümlerinde tekke ve tasavvuf müziği repertuvarından seçkin eserleri seslendiriyor. Hazreti Pir Şeyh Şâbân-ı Veli, Mevlâna, Yunus Emre, Aziz Mahmud Hüdâyi hazretlerinin güftelerini gençlerin ilgi duyacakları bir müzikal altyapı ile bir kez daha icra eden Feyzullah Çelebi’yle albümlerinden yola çıkarak tasavvuf musikisine dair düşüncelerini konuştuk. 

Musikiyi kimden meşk ettiniz?  

Hocam, Musiki Eğitim Vakfı Başkanı Fikret Erkaya. Uzun yıllar dini musikiye, tasavvuf musikisine, klasik musikiye hizmette bulunmuş bir üstadımız. Bir erkan ve edep gerektirir tasavvuf musikisi. Aşıkın icrası ile avamın icrası aynı şey değildir. Bize şöyle öğrettiler. Kur’an’ı Kerim Cenab-ı Hakkın mushafı şerifidir. Evliya sözü de bir nevi Kuran-ı Kerim’in ledünni manasıdır. Sahnede icranızda asla abdestsiz olmayın. Ehlullahın, evliyaullahın sözü yani bir bakıma Hakkın sözünü icra ediyor iseniz ona gereken saygıyı göstermek durumundasınız. Bu yüzden müzikle iştigal ettiğini söyleyen dostların, arkadaşların mutlak surette bir usta çırak ilişkisi olmalıdır.  Meşk etmelidir. Bir ustanın yetiştirdiği çırağın sedası, tavrı, icrası başkadır. Usta çırağını yetiştirir ileriye köprü kurar. 

Albümde ariflerin, hak aşıklarının şiirlerinden bestelenmiş eserler var. Ne ifade ediyor bu eserler sizin için? 

Bir güftenin manası ile bestesi bir bütünlük arz edince aynı eseri belki yüzlerce defa dinleyip sanki ilk defa dinlemiş gibi bir his taşıyor ve mutlu oluyor insan. Sesin ve güftenin yüceliği, güzelliği aşikar olunca ölümsüz bir eser halini alıyor. Her asırda yerini koruyor. Bizler yıllar önce okunmuş bir eseri günümüzde hâlâ okuyoruz ve farklı farklı solistlerin yorumundan aynı eseri dinliyoruz. O eser, her asırda farklı bir güzellik ve bir zenginlik kazanıyor. Bendeniz ruhuma dokunan bütün eserleri defaatle dinliyorum ve her dinlediğimde ayrı bir duygu, anlam çıkarıyorum; dolayısı ile kişinin idrakine göre sanat mana kazanır. 

Tasavvuf musikisi eserlerinde sözlerin şifası nedir ? 

“Söz söyleyen kemâl sahibi olursa, marifet ve hakikat sofrasını serdi mi, o sofrada her türlü yemek bulunur. Herkes orada gıdasını bulur.” diyor Hz. Mevlana.” İşte hakikat meclisleri böyledir; herkesi kucaklar ötekileştirmez. O sofrayı bilmek, bulmak o sofrada olmak gerek. O sofra kelamullah, muhabbetullah ve aşkullah sofrasıdır. 

Müzik insana ne yapar?  

Müzik başı ve sonu olmayan bir deryadır. Güzel ses, bizi günün bütün yorgunluğundan, stresinden alıp başka bir aleme, güzelliklere götürür. İnsan kulağından sulanır. Malumunuz ilk vahiy ‘İkra’, Mesnevi ise ‘bişnev’ diye başlıyor yani ‘İyi kulak ver, dinle’ diyor. Güzelliklere kulak verdikçe, bütün güzellikler bir gün gelir, bir güzeli bulur ve o güzelin potasında, icrasında, nazarında eğitim başlar ve kemâle doğru yol alır.