27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

'Karakter analizlerimi sokakta yapıyorum'

TRT nitelikli dizileriyle izleyicilere ‘iyi’ örnekler sunmaya devam ediyor. Yakın zamanda ekrana gelmeye başlayan Vuslat, özlenen mahalle dizisi formatıyla kısa sürede büyük beğeni kazandı. Zengin oğlan fakir kız hikâyesini umulmadık tevafuklar ve bir nefs terbiyesinin aşamaları içerisinde anlatan Vuslat’ın oyuncularından Mehmet Emin Kadıhan’la hem Vuslat’ı hem oyunculuğunu konuştuk.  

İPEK TANIR 16 Şubat 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
'Karakter analizlerimi sokakta yapıyorum'

TRT 1’de ekrana gelen Vuslat’ta izliyoruz sizi. Özlediğimiz bir mahalle dizisi havası var Vuslat’ta...  

Kesinlikle öyle. Bugüne kadar yapılan yüzlerce dizi arasında hâlâ severek bahsettiğimiz birçok yapım, genellikle mahalle dizileri. Toplumumuzda mahalle kültürünün çok önemli bir yeri olması da bu sonuca katkı sağlıyor şüphesiz. Vuslat’ın mahalle tarafı da hikâyeyi daha güçlü kılan bir katman. 

Genelde entrika, aşk, intikam etrafında döner bizde diziler. Vuslat’ın hikâyesi Arifler Satrancındaki hamleler ile ilerliyor. Hikmetli sözler ve mistik bir hava hakim. Siz nasıl görüyorsunuz bu projeyi?  

Bir sonraki bölümde neler olacak acaba sorusu sürekli kafamda. Tabi biz izleyicilerden önce hikâyenin yeni bölümünde neler olduğunu görüyoruz. Ama elimizdeki sahneleri çekerken de bir sonraki bölümü büyük bir merakla bekliyoruz. Genelde oyuncular dahil oldukları projelere, bilhassa dizilerine duygusal bir yakınlık hisseder ama asıl teveccüh izleyicilerimize ait. Onlar dizide kendilerinden bir parça bulduklarında geri dönüşleri de olumlu oluyor. Bu da yaptığımız işin ne kadar doğru ve güzel olduğunun göstergesi bence. Vuslat’taki her karakterin oldukça kuvvetli bir alt metni var. Hikâyedeki hiçbir karakter gelişigüzel dahil edilmiş değil ve her birinin yolu bir şekilde bir yerlerde kesişiyor. Bu sayede hikâyedeki katman daha da artıyor ve merak uyandırıyor. Günümüz şehir yaşamında neredeyse unutulmaya yüz tutmuş mahalle kültürünü, komşuluk ilişkisini canlı tutmaya çalışan bir tarafı var Vuslat’ın. Tabi her mahallenin “kanaat önderi” olarak gördüğü bir figür vardır muhakkak. Bizdeki kanaat önderi de Salih Baba. Çok bilge bir karakter. Arifler Satrancı’nı çok güzel yorumlayan, bu yorumlarıyla başta çevresindeki herkese ve yolu bir tevafuk zinciriyle kapısına düşenlere yön veren, tavsiyelerde bulunan, herkesin kalbine dokunan bir insan. 

2010’lardan bu yana oyunculuk yapıyorsunuz. Seçimlerinizi neye göre yapıyorsunuz? 

Özel bir ayrım yapmıyorum. Çalıştığım bütün işlerde “Kime ne anlatıyor, bu hikâyenin bir derdi var mı, varsa ne?” sorusunu soruyorum kendime. İkna olduğum bir cevap bulabilirsem dahil olmaya karar veriyorum. Filmografimde dönem işlerinin çoğunlukta olmasının nedenlerinden biri de bu; her biri ülkemiz tarihinin belirli bir dönemini ele alıyor. Bu da benim için önemli. Vuslat’ın da bütün karakterler ve hikaye itibariyle ‘iyi insan olmak’ gibi temel ve güzel bir derdi olduğu için oynamak istediğim hikâye oldu. 

Açlığa Doymak, Yol Ayrımı gibi önemli sinema projelerinde de yer aldınız. Sinema devam edecek mi?   

Bu en çok istediğim şeylerden biri. Özellikle de gerçek hayat hikâyelerinden esinlenerek yapılan filmlerde ve art house filmlerde oynamayı çok istiyorum. 

Oyunculuk anlamında kendinizi nasıl besliyorsunuz? 

Çalıştığım günler dışında vaktimin büyük bir bölümünü sokakta geçiriyorum. Haliyle sokaktan besleniyorum diyebilirim; çünkü kırmızı ışıkta yaya olarak beklediğimde hemen yanımda beklemeye tahammül edemediği için yerinde duramayan adam, belki de bir sonraki projede oynayacağım karakterin özellikleri hakkında bir ipucu veriyordur. Çok spesifik olmadığı sürece, karakter analizlerimin çoğunu sokakta yapıyorum. Hayat dediğimiz şey sokakta çünkü. 

“Yüzlerce dizi arasında hâlâ severek bahsettiğimiz birçok yapım, genellikle mahalle dizileri.”