20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Kıspet’e kim sahip çıkacak?

Kıspet ustası ve deri tasarımcısı Murat Boncuk, ‘geleneksel meslekler kaybolmasın’ cümlesinin artık somut olarak bir yerlerde karşılık bulması gerektiğine dikkat çekiyor. Boncuk, “358 yıldır Kırkpınar güreşleri devam ediyor. 358 yıldır bir tane kıspet atölyesi açılamaz mıydı? Çanakkale’de zembil yapan yaşlı bir teyze zembili bırakıyor ama hiçbirimizin haberi yok. Bu değerleri yaşatacak insanlar sessiz sedasız kayboluyor ve bir gün bu zengin mirastan elimizde hiçbir şey kalmayacak.” diyor.  

GÜLCAN TEZCAN 10 Ağustos 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Kıspet’e kim sahip çıkacak?

Emek vermenin, üretmenin, bir şeyi tutkuyla sevip peşi sıra gitmenin eskisi kadar karşılık bulmadığı bir zamandayız. Ama hâlâ hayallerinin peşi sıra giden, kimsenin umurunda olmasa bile bir kültürel mirası sahiplenip yarına taşımak için nefes tüketen birileri var. Onlardan birini sevgili Çiğdem Tavkul sayesinde tanıdım. Birden çok zanaatı ‘ustalık’ derecesinde yapan, ödüllü bir güreşçi, atlı okçuluk şampiyonu, kimilerinin ‘atlara fısıldayan adam’ diye bildiği Murat Boncuk’la Cihangir’deki atölyesinde söyleştik. Söyleştik dediğime bakmayın kendini anlatmayı pek sevmiyor. Dokuz yaşında başladığı kıspet macerası ve ‘başarı’ hikayesi ile bir çok detayı onun hakkında yazılıp çizilenlerden öğrendim. Akranlarının aksine son derece tevazu sahibi bu genç adam Game of Thrones’dan Diriliş Ertuğrul’a bir çok dönem dizisine deri kostüm tasarımları yapmış. Madonna’ya bile kıspet temalı bir deri pantolon dikmişliği var. 

GİRİŞİMCİ BİR ÇOCUĞUN USTALIK HİKÂYESİ  

Kıspetle tanışması bildik hikâyelerdeki gibi olmamış. Yani bir yaz tatilinde babası ‘eti senin kemiği benim’ diye teslim etmemiş ustasına. Tersine Murat Boncuk okuduğu bir gazete haberinde kıspet yapmaya heves etmiş. Ancak o günlerde son kıspet ustası olan Çanakkale’deki İrfan Şahin, yanına çırak kabul etmiyormuş. Boncuk da güreş kulübüne yazılıp kıspet diktirme bahanesi ile gidip gelmeye başlamış ustanın yanına. Gide gele, söke dike öğrenmiş işin inceliklerini. Sonra yine yaşından beklenmeyecek bir girişimci ruhla İzmir’de bir yağlı güreş organizatörüyle ortak dükkan açıp kıspet dikmeye başlamış. Geleneksel kıspetler 15 kilo ağırlığa sahip ve neredeyse tek tip iken Murat Boncuk daha hafif ve el emeği nakışlarla özel tasarım işler ortaya çıkardığı için daha çok tercih edilir olmuş. Sabahattin Kangal, Ahmet Taşcı, Recep Kara gibi başpehlivanlara kıspet dikmesiyle de şöhreti kısa sürede yayılmış camiada.17 yıl güreş de yapmış genç usta ve birçok Türkiye şampiyonluğu ve dünya beşinciliği kazanmış. Ama güreş ve kıspet yapımını aynı anda sürdürmek zor olduğundan güreşi bıraktığını anlatıyor. 

HOBİLERİMDEN PARA KAZANMAYA BAŞLADIM 

Resim, hat sanatı, heykelle de uğraşan Boncuk, TRT2’de ekrana gelen Murat Boncuk’la Atölye programında da on parmağındaki marifetlerle ilgili incelikleri meraklılarla paylaştı. Uluslararası ölçekte orijinal bir formata sahip olan programın müdavimlerinin her gün yüzlerce mesaj attığını ve devamını istediklerini söylüyor Boncuk. 

Kıspet yapımı ve deri ustası oluşu onu kısa süre sonra farklı bir kulvara daha çekmiş. Sektörde dönem işlerinin artmasıyla dizi ve sinema yapımcılarıyla yolları kesişmiş Murat Boncuk’un. “Benim yaptığım iş deri tasarımı. Eskiden dönem işlerinde deriyle alakalı şeyleri yurtdışından getirirlerdi. Öyle bir açık vardı. Benim başlamamla beraber yapımcılar, yönetmenler beni tercih eder oldu. Ben onların bir eksiğini gidermiş oldum ve yaptığım hobiden para kazanmaya başladım.” diyor. 

SHAKESPEAR’DEN DERİ TASARIMINA  

İlk kostüm tasarımının hikâyesi de ilginç: “Washington Üniversitesi’nde Kostüm Tasarımı okuyan İnci Kangal’ın annesi bana ulaştı. İnci hanım Shakespeare’in The Tempest adlı oyunu için kostüm çalışıyormuş. ‘Karaktere değişik bir şey giydirmek istiyorum Murat bey, siz kısbet yapıyorsunuz. Bana bu konuda yardımcı olur musunuz’ diye sordu. Ben de hemen kitapları okudum, karakteri tanıdım. Sonra kısbet görünümlü bir pantolon yaptık ona. Washington Üniversitesi’nde profesöründen asistanına kadar herkes incelemiş ve çok beğenmişler. Bunun ne olduğunu sorabilir miyiz bu nasıl bir kalıp, bu nasıl bir işleme diye merak etmişler. Tabi bizim geleneksel bir giysimiz olduğu için ilgilerini çekmiş. Oradan bir canlı yayınlar, televizyonlar filan derken tanındık. Tanınca da insanlar daha çok ulaşmaya başladı bana. Emret Komutanım Şah Mat, Yahşi Batı, Payitaht Abdülhamit, Diriliş Ertuğrul, Yunus Emre, Koca Yusuf Belgeseli, Muhteşem Yüzyıl, Osmanlı Kıyam gibi yapımlara kıspet ve kostüm tasarlamış. 

KADİM SANATLAR BİRER BİRER KAYBOLUYOR

Kıspet’in Türkiye’ye özgü bir kültürel değer olduğunun altını çizen Murat Boncuk bütün bu çabayı bu değeri yaşatmak için gösteriyor. “Kazakistan’dan bile dizi yapımcıları kostüm yapar mısın diye geliyor buraya. Ben bu çapımla mücadele ederken devletin de bu işlere önem vermesi lâzım” diyen Boncuk her vesileyle tekrarladığı çağrısını bir kez de bu röportaj vesilesiyle tekrarlıyor: “358 yıldır Kırkpınar güreşleri devam ediyor. 358 yıldır bir tane kıspet atölyesi açılamaz mıydı? Meslekler yok olmasın diyoruz. Çanakkale’de zembil yapan yaşlı bir teyze zembili bırakıyor ama hiçbirimizin haberi yok. Bu değerleri yaşatacak insanlar sessiz sedasız kayboluyor ve bir gün bu zengin mirastan elimizde hiçbir şey kalmayacak.” Bugüne kadar yanına gelen onlarca çıraktan hiçbirinin sebat etmediğini anlatan Boncuk, “Hayatımızı değerli ve anlamlı kılan kavramların çoğu hayatımızın dışında kaldı. Bu teknoloji çağı duyguları körelten bir şey. Arkadaşlarımın çoğu sabahtan akşama kadar telefona bakıyor. Kafalarını kaldırsalar bütün güzellikleri görecekler. İnsanlarda şu an en eksik olan şey tutku. Hiçbir şeye tutkuyla bağlanamıyorlar.” şeklinde konuşuyor.

Atlardan öğreneceğimiz çok şey var 

Atlar Murat Boncuk’un çocukluktan beri tutkuyla bağlandığı yol arkadaşlarından. Sarıyer Gümüşdere’deki Murat Boncuk Akademi’de Binicilik, Atlı Savaş Sanatları eğitimi veriyor. Yaralı atları tedavi ediyor, atların kendi doğal ve özgür alanında yaşamaları için uygun ortamlar oluşturuyor. Atlara olan ilgi ve sevgisi diğer at meraklılarından çok farklı boyutta. Atlarla göreni kıskandıran bir bağ kuran Murat Boncuk’un atlara fısıldayan adam olmasının sırrı ise ‘sevmek’. “Hayvanlarla ilgilenmezsen, sevmezsen, yemek vermezsen, n’aber oğlum demezsen o da seni takmıyor zaten.” diyor.

ATLARA FISILDAMA SIRRI 

İyi bir binici olmanın yanında tüm atlı sporları da iyi derece yapan Murat Boncuk, atlı okçuluğa bir oyuncu arkadaşının hadi at bakalım dercesine eline verdiği yay ile başlamış. “Biniciliğe başladıktan atla araziye çıkmak dışında ne yapılabilir derken atlı okçulukla tanıştım. Bir hafta sonra yarışmaya gittik. Uluslararası bir festivalde üçüncü oldum.” diye anlatıyor. Bu başarının sırrı ne? soruma cevabı net: 

“Çalışmak. Gece, gündüz ok atıyordum. Ralli pilotuysan arabayı iyi tanıman gerekiyor. Atı da iyi bilirsen atlı okçulukta ve atla yapılan diğer performanslarda başarılı oluyorsun. Atyarışı gibi bir kulvara girmeyi ise hiç düşünmemiş. “Atları mutlu edecek şeyler yapmayı denedim.”diyor Murat Boncuk ve devam ediyor: “Atların üzerinden eğeri, ağzından kantarmayı alıp daha farklı işler yapmaya çalıştım. İtalyan Bartolo Messina dünyanın en iyi atçılarından biri. Onunla tanıştım. Atlara fısıldama kraliyet ailesinden gelen özel bir gelenek onlar için. O sırrı saklıyor ve kimseye göstermiyor. Ama Bartolo bana atlara fısıldama ile ilgili bir kaç püf noktası öğretti. Atları sevdiğimi biliyordu. Onun yanına yüzlerce insan geliyor ama ticari olduğu için kabul etmiyor. Onun felsefesini atlara uyarlıyorum: Liberte Horses yani özgür atlar. Atlara ne kadar az malzeme ile binebilirsek ya da onlara ne kadar çok kamçısız, dayak atmadan bir şeyler öğretebilirsek onlar da bize çok şey öğretiyor.”