26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Mezopotamya sizi bekliyor

Bir masal ülkesi gibi karşılar sizi Mezopotamya. Bereketli toprakları asırlarca dillerin, dinlerin birbirine karıştığı, birbirini beslediği bu yerleri adımlarken sıradan bir turistik gezi yapmadığınızı anlamanız çok da uzun sürmez. Taşlar bile size çok eski zamanlardan kalma hikâyeler anlatır kulak verirseniz...

İPEK TANIR 5 Ekim 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Mezopotamya sizi bekliyor

Güneydoğunun sıcağına alışkın olmayanlar, hep akıllarının bir köşesinde Urfa, Diyarbakır, Mardin ve ötesine gitmek hayalini saklı tutanlar için bu mevsim en elverişli zaman dilimi. Üstelik görülecekler listesi hayli kabarık. Bir haftalık bir tur bile sadece müzeleri gezmek için yeterli olmayabilir. İşte Güneydoğu’da görmeden geçmemeniz gereken yerler… 

Halfeti Gölü: 15 yıl önce yapılan Birecik barajının sularıyla su altında kalmış olan bölgede yapay bir göl oluşmuş durumda. Doğanın içinde oluşan bu gölde şimdilerde tekne turları düzenleniyor.

Zeugma Mozaik Müzesi: Gaziantep’teki Zeugma Mozaik Müzesi’nde Roma ve Geç Antik Dönem’e ait dünyanın en önemli mozaikleri arasında sayılabilecek eserler yer alıyor. Üç boyutlu tasarımlar ve üst düzey tekniklerle dönemin mimarisi, yaşam biçimi, bitki ve hayvan temalarının zengin bir biçimde mozaiklere aktarılması, Zeugma’yı dünyanın en önemli mozaik müzelerinden biri haline getiriyor. Müzenin yıldızı Çingene Kızı mozaiği bile buraya gelmek için çok güçlü bir neden.

Medusa Cam Eserler Müzesi: Eski Antep evlerinden birinin restoresi ile oluşan mekanda Eski Tunç Çağı’na, Roma dönemine ait bronz figürler, İslami döneme ait sikkeler, cam şişeler, bilezikler, kandiller, Roma döneminden kalma cam bardaklar ve kaplar sergilenmektedir.

Dara Harabeleri: Güneydoğu’nun Antik Efes’i olarak bilinen 10 bin yıllık Dara Harabeleri’nde Babil ve Pers imparatorluklarına ait tarihî kalıntılar bulunmaktadır.

Midyat: Köyleri, taş evleri, camileri ve kiliseleri ile bu coğrafyanın kültürel zenginliğini hâlâ güçlü bir şekilde yaşatan özel bir bölgedir. Dünyanın en eski manastırı olan ve halen hizmet veren Mor Gabriel Manastırı Midyat’ta mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. 

Hasankeyf: Dicle Nehri’nin ikiye ayırdığı Batman’ın ilçesi olan Hasankeyf bölgenin en eski yerleşimlerinden biri. Dicle’nin kıyısında, zamanında medreseler, rasathane, darüşşifa ve diğer eğitim kurumlarıyla bölgenin ilim ve kültür merkezi olan Hasankeyf, ulaşım yolları ve ticaret merkezlerinin yer değiştirmesiyle günümüzde önemini yitirmiştir. 12 bin yıllık geçmişe sahip olan Hasankeyf’teki eski yerleşim yeri Ilısu Barajı projesi kapsamında sular altına kalacak. Eski Hasankeyf’ten taşınan 8 eser ile birçok yapının yer aldığı kültürel alan ise yerli ve yabancı turistleri ziyaretine açıldı. 

Mardin Evleri: Sarı kalker taşından yapılan, dışarıya karşı korunaklı ancak içeride kuşatıcı ve tüm aileyi kucaklayan mimarisiyle dikkat çeken Mardin evleri, sokak aralarındaki abbara adı verilen geçmelerle de dünyada benzerine az rastlanan bir güzelliğe sahip. Taş evlerin sıralandığı dar sokakları ile Mardin, fotoğraf gezginleri için eşsiz bir plato. 

Harran Ovası: Harran, Kuzey Mezopotamya’dan gelerek batı ve kuzey batıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunuyor. Bu özelliğinden dolayı Harran, Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Asurlu tüccarların önemli uğrak yerlerinden biri idi. Anadolu’dan Mezopotamya’ya, Mezopotamya’dan Anadolu’ya olan ticaret akışının binlerce yıl Harran üzerinden yapılmış olması bu tarihi bölgede zengin bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuş. Dünyanın ilk üniversitesi olarak bilinen Harran Okulu’nun kalıntıları da Mezopotamya’nın bilim dünyasındaki önemine işaret ediyor.

Nemrut Dağı: Adıyaman’ın Kahta ilçesi sınırları içerisinde yer alan 2.150 metre yüksekliğinde bir dağ olup, milattan önceki krallıklardan Yunan ve Perslerin heykelciklerinin, kral başlarının, oyma taş mezarların bulunduğu, UNESCO dünya mirası listesindeki çok önemli bir tarihi alan. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik Dönem’in en görkemli kalıntılarından birisidir. Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. Doğu terası kutsal merkezdir ve bu nedenle en önemli heykel ve mimari kalıntılar burada bulunmaktadır. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmıştır ve 8-10 metre yükseklikte. Gündoğumunu ve günbatımını bu muhteşem manzarada izlemek bile başlı başına unutulmaz bir deneyim. 

Balıklı Göl: Şanlıurfa şehir merkezinde bulunan, Hz. İbrahim’in ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen, içinde kutsal sayılan balıkların yüzdüğü alan. Kapalıçarşısı ile birlikte ilin en çok ziyaretçi çeken yeridir.