27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Turkuaz yolculuk

Tarihi Türk tarihi kadar eski. Avrupa 17’nci yüzyılda Osmanlı’da gördüğü turkuaza, Türk rengi ve Türk taşı olarak tanımlıyor. Günümüzde birçok eserde, camide ve çinide karşımıza çıkıyor, devlet protokolü ve ülke tanıtımlarında kullanılıyor. Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun kaleme aldığı Turkuaz Gökyüzünün ve Yeryüzünün Mirası kitabında renkli bir yolculuğa çıktık. Prof. Dr. İrepoğlu’ndan turkuaz renginin tarihe tanıklık eden hikayesini öğrendik.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 21 Ekim 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Turkuaz yolculuk

Dünyada eşi benzeri olmayan bir renk turkuaz. Tarihin arka kapılarını araladığımızda Türk taşı ve Türk rengi olarak selamlıyor bizleri. Bir rengin ya da bir taşın bir milleti ifade etmesi çok güzel. Dünyanın en büyük firuze madenleri İran’da bulunmasına rağmen, tarihte bu taşın yoğun kullanımı ve sunumu Türkiye ile özdeşleşmiş ve 17’nci yüzyıldan itibaren Türk taşı ve Türk rengi olarak tanımlanmış. Filli Boya markası da bu rengin önemine dikkat çekmek için Turkuaz Renk Koleksiyonu ile birlikte Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun kaleme aldığı Turkuaz Gökyüzünün ve Yeryüzünün Mirası kitabına imza attı. Osmanlı çinilerinin kalbinin attığı İznik’te bir araya geldiğimiz İrepoğlu ve Betek Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu ile turkuazın tarihine yolculuğa çıktık.

Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Gül İrepoğlu, Türkiye için çok önemli olan turkuaz renginin dünyada eşi benzeri olmadığına dikkat çekiyor ve ekliyor: Bir milleti işaret eden bu rengin muadili yok. Bizler bu rengi şimdiye kadar yeterince tanıtamadık. Geçmişten gelen kısa belgelerde bilgiler elbette vardır. Turkuaz projesiyle bu rengin daha iyi tanıtılmasına olanak sağlandı. Hayatımızda çok eskiden beri olan turkuaz kavramıyla ilgili yeterince bilgi yok. Renk kartelası yaparak hayatımıza bu rengi doğrudan katmak istedik. Bu kartela benden istendiği zaman büyük bir sevinç duydum. Belki de hayatımdaki en keyifli projeydi. Öyle bir heyecanla işe giriştim ki, başta 100’e yakın turkuaz rengi seçtim. Sonra azaltarak 48 turkuaz tonu yaptık. Bu turkuaz tonlarının her biri bir sanat eserine referans veriyor. Bir padişah kaftanındaki turkuazdan minyatürdeki meleğin kanadının gölgesindeki turkuaza kadar ya da bir kitap tezhibinde gül goncasının yaprağındaki o incecik gölgeden Selçuklu Medresesi’nin tavanındaki olağan üstü turkuaza kadar pek çok milli değerimizi araştırdım. Tüm bunları tek tek seçerek hikayelerini öğrendim. Ortaya çıkan arşivde turkuazın her tonuna  bize özgü bir isim verdik. Yüzlerce yıl öncesinden gelen bir renk tonunu artık evinizde kullanabileceksiniz. Bu bence büyük bir ayrıcalık.

GENİŞ BİR ALANDA  ADIM ADIM ARAŞTIRMA

Projenin sonunda kapsamlı bir kitap oluşturduklarından bahseden İrepoğlu “Yola çıktığımız anda düşündüğümüzden çok daha büyük bir kitap oldu. Konu öylesine zengin öylesine geniş ki daha küçük bir kitaba sığdıramazdık. Turkuaz hakkında her türlü bilgiye ulaşacağınız bu kitapta, turkuazın tarihini, bu taşın hangi alanlarda kullanıldığını ve rengin sanatın hangi alanlarına nasıl yansıdığını göreceksiniz. Fotoğrafçılarımız Ali Konyalı ve Tarkan Kutlu bu proje için Anadolu’da benim işaret ettiğim yerlerde dolaştılar” diyor. Bugüne kadar birçok çini kitabının  yapıldığına da dikkat çeken İrepoğlu, “Selçuklu turkuazlarını, çinilerini bu kadar detayıyla sadece ona odaklanarak görselleştiren kitaplar yeterince olmadı. Bu kitapta bunu bulup görsellerin en detaylı hallerini göreceksiniz” diye ekliyor.

KANUNİ’NİN ŞİFA SIRRI 

Bir renk düşünün ki binbir derde şifa, güç ve kuvvet versin. İrepoğlu turkuazın şifa aracı olduğunu şöyle özetliyor: 15’inci yüzyılda yazılan  Cevhername isimli kitaplarda turkuaz renginin sağlık alanındaki bilgilerine de ulaştık. Taşlarla tedaviyi anlatan bir dizi kitapta turkuaz şifalı taşların merkezinde yer almış.   ‘Sabahları turkuaza bakan neşeli olur’ derler. Bu taşın ömrü uzattığı da söylenir. Müthiş bir koruma ve yenilmezlik sağladığı da bilinen bu turkuazdan merhem yapıp gözünüze sürerseniz göz hastalıklarına iyi gelir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Topkapı Sarayı’ndaki sedef işlemeli tahtının ortasında tek bir taş var; turkuaz! Büyük İskender’in hocası Aristo, ‘Üzerinde turkuaz taşı olsun. O sana yenilmezlik sağlayacak’ demiştir. 

AVRUPA  TÜRK MAVİSİ DİYOR

 Türk taşı, Türk rengi, Türk mavisi olarak da bilinen turkuaz yeryüzünün kuru, kıraç, dibinde bakır açısından zengin, asitli yersularının bulunduğu topraklarından çıkar. Bu suların fosfor ve alüminyum minareleri ile tepkimeye girmesi ise bu taşı oluşturur. Firuze madenleri yüzyıllar boyu Türk  hanedanlığı tarafından yönetilen İran’da bulunuyor. Bu taşın yoğun kullanımı ve sunumu Türkiye ile özdeşleşiyor. Turkuaz Avrupa ile köklü ticaret ilişkileri olan Osmanlı’da üretilen ve rağbet gören firuzeli ürünlerle dünyaya yayılmış. Avrupa  17’nci yüzyıldan itibaren turkuazı Türk taşı ve Türk rengi  sözüyle tanımlar. 

DESTANSI TARİH ORTAYA ÇIKIYOR

Turkuaz renginin eski Türklerden itibaren bütün tarihimizde iz bırakmış, baş tacı edilmiş özel bir renk olarak ön plana çıktığı söyleyen Betek Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, “Değerli bir taşın adının bir ulusla anılması tarihte görülmüş bir şey değil. Bu durum ilk kez turkuaz rengi ile birlikte ortaya çıkıyor. İşte biz de bu çalışmamızla kültür hazinemizin en nadide varlığı olan turkuaz renginin ulusumuzla olan güçlü bağlarını ve tarihsel dokumuzdaki yerini insanımızla paylaşalım, turkuaz rengine hep birlikte sahip çıkalım istedik. Betek olarak tarihimiz, değerlerimiz ve geleneklerimiz ile her zaman gurur duyduk, önemsedik, değer verdik. Bu ülkeyle, Anadolu ile ve bu coğrafya ile bütünleşmiş turkuaz rengine olan tutkumuzun gerçek sebebi de bu aslında. İnanıyorum ki bu çalışmayla destansı bir tarihe sahip olan bu rengi herkes rengimizi daha çok sahiplenecek, Turkuaz da ülkemizde ve dünyada hak ettiği yeri bulacak” dedi.

HALIDA, ÇİNİDE, CAMDA, EDEBİYATTA…

Turkuaz, tarih boyunca çini ve seramikte, porselende, camda, kumaşta, halıda, işlemede, ebru sanatında, minyatürde, tuvalde, şiir, roman ve şarkılarda da karşımıza çıkıyor. Osmanlı’da yaygın kullanılan renge, Konya Sırçalı Medresesi, Beyşehir Eşrefoğlu Camii, İznik Yeşilcami minaresi, Bursa Yeşilcami, İstanbul Çinili Köşk, Süleymaniye Camii, Şehzade Mustafa Türbesi, Rüstem Paşa Camii, Selimiye Camii, Topkapı Sarayı Valide Sultan Dairesi, Sultanahmed Camii ve daha birçok yerde görmek mümkün.