27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Yasemin kokulu bağlama

Arap Dünyası’nın en zengin kültür birikimini içinde saklı tutan Tunus’un, ‘Ahmet Bağlama’ diye bildiği Ahmet Mejri, “Bağlama, kendi dünyamda benim için çok büyük bir keşif oldu. Bağlama çalmayı öğrendikten sonra Tunus’a ve Arap dünyasına farklı bir ses katabileceğime inanmaya başladım” diyor.

ZAHİT KAPLAN14 Ocak 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Yasemin kokulu bağlama

Arap ülkelerine umut olan, Yasemin Devrimi’nin beşiği Tunus’ta kültür ve sanat dünyaya açılmıştı. Bin Ali sonrası Tunus’u daha çok duymaya başlamıştık. Arap Baharı denilen isyan hareketleri, birçok coğrafyada istikrarsızlık ortaya koyarken, Tunus hafif sıyrıklarla önemli bir diriliş gerçekleştiriyordu. Ekonomik buhranlara, siyasi krizlere ve terör saldırılarına rağmen Tunus demokratik seçimleri tamamladı. Bunun yanında, Arap Dünyası’nın en zengin kültür birikimini içinde saklı tutan Tunus, kendini yavaş yavaş sunuyor, açıyor, o yasemin kokusu tüm dünyaya yayılıyordu. Arap, Osmanlı, Endülüs ve Fransız kültürünü iç içe saklamış, hepsinden en güzellerini almış, harmanlamış, Kuzey Afrika’dan tüm dünyaya tını salıyordu Tunus. Bu tınılardan birine kulak vereceğiz şimdi. Türkiye’de bağlamanın izine düşmüş, öğrenmiş bir isimle Ahmet Mejri ile tanışacağız. ‘Mızrap’ isimli müzik grubuyla, Tunus’ta elinde bağlamasıyla karşımıza çıkıyor Ahmet. Tunus’tan bize doğru, içinde yasemin kokusu taşıyan melodilerinin öyküsünü anlatıyor. Biz de bir bağlama nasıl yasemin kokar buna tanıklık ediyoruz...

Öncelikle sizi tanıyalım. Ahmet Mejri kimdir?

Müzik hayatımda, özellikle Tunus’ta ‘Ahmet Bağlama’ diye biliniyorum. 1987’de başkent Tunus’ta doğdum. Tümüyle sevgi ve mutluluk dolu kocaman bir ailenin içinde büyüdüm. Dört erkek kardeşim, iki de kız kardeşim var. Annem hayatta, rahmetli babam ve ailem tümüyle çalışkan ve saygılı bir hayat sürdü. İlk müziğe Tunus’un geleneksel, klasik “Malouf” dinleyerek başladım. Ufak yaşlardan itibaren... 10 yaşımda ud çalmak için kursa başladım. Ailem beni bu konuda her zaman cesaretlendirdi. Müzik hocam gerçekten usta bir isimdi ve sağlam bir temel kazandırdı. Artık okulda, yolda, evde, tüm zamanımı enstrümanımla geçirmeye başlamıştım. Bazı küçük konserlerle tecrübe de kazanmaya başladım. Hayatımı profesyonel alanda müzikle geçirmeye karar vermiştim. Tunus’un Medine çarşısındaki Sidi Saber konservatuarına başladım. Bu sayede birçok makam ve ritim öğrendim. Bakaloryadan sonra Tunus Devlet Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde müzik eğitimi aldım.

Peki, bağlamayı neden seçtiniz? Size Türk Halk Müziği’ni sevdiren şey ne oldu?

Aldığım eğitimlerle birçok müzik türüyle tanıştım. Birbirinden farklı enstrüman ve sesleri keşfetmeye çıktım. Anne tarafından büyük dedelerimiz Türkiye’den, Bursa’dan geldi. Bunu hep biliyorduk, o yüzden Bursa’yı ziyaret etmeyi çok istiyordum. Bursa’ya gittim, uzun bir süre Türk Halk Müziği icra eden kim varsa tanıştım, kahvelerde, Türk Müziği’ni tüm boyutlarıyla keşfettim ve hayran kaldım. Özellikle enstrümanlar arasından bağlama beni kendine çekti. Onun sesi, tavrı, tınısı, zengin klavyesi beni çok heyecanlandırdı. Bağlama ile Tunus’ta farklılık yaratabileceğimi de böylece keşfettim. Bağlama, benim için çok büyük bir keşif oldu, kendi anlam dünyamda, Tunus’a ve Arap Dünyası’na farklı bir ses katabileceğime inanmaya başlamıştım.

Bağlama çalmayı nasıl öğrendiniz, eğitim ya da kurs aldınız mı?

Türkiye’de bağlama çalanlar arasında birçok farklı tarz var. Öncelikle klasik usuller, tavır ve tezenelere çalıştım. Fakat ardından daha modern tarzları da keşfetmeye başladım. Tüm teknik ve metotlar arasında İsmail Tunçbilek beni daha fazla etkiliyordu. O gerçekten harika çalıyor. Farklı bir stili var. Bir yandan benim kendi klasik karakterime de yoğunlaşmam gerekiyordu. Bu sebeple hem klasik hem de modern sesleri iç içe bağlamayla sunan isim İsmail Tunçbilek oldu benim için. Aslında aradığım her şeyi onda buldum. Tüm çalışmalarımı bu metot üzerine yoğunlaştırdım.

Sizin müziğiniz insanlara ne söylüyor? Daha çok neler çalıyorsunuz?

Her müzisyenin kendi kariyerinin belirleyici karakteri olur. Ben bu çıktığım yolda, Tunus’a döndüğümde kendi müzik grubumu kurdum. İsmini özellikle seçtim. En doğru başlangıç olarak gördüğüm ‘Mızrap’ ismiyle yola koyuldum.  2012 yılında kendi ülkeme yeni bir tarz sunduğumda, inanılmaz bir ilgiyle sahiplenildim. Bir anda herkesin diline dolanan bir de çıkış şarkısı yakalamış oldum. ‘Leylim Ley’ ile aslında kendi tarzımı da belirlemiş oldum. ‘Leylim Ley’ şarkısı birçok coğrafyada İbrahim Tatlıses’in sesinden meşhur oldu ve dinleniyor. Ama bunu Arapça ve Türkçe sözleriyle harmanlayıp, sembol nitelikteki bir Türk enstrümanla icra edince büyük bir ilgi topladığını söyleyebilirim. Sonrasında ise daha birçok eseri aynı şekilde harmanlamaya devam ettim. Artık insanlar Türkçe ve Arapça ortak sesleri aramaya başladı. Bunun için de özellikle Tunus’ta Mızrap grubuna kulak veriyorlar.

ARAP DÜNYASININ DEVRİME İHTİYACI VAR

Tunus’un durumunu sormak istiyorum. Devrim sonrası neler değişti?

Tüm Arap dünyasının devrime ihtiyacı var. Geleceğin farklı olmasını herkes istiyor. Tunus devrimi gerçekleştiren ilk ülke oldu. Farklı şekilde düşünmeyi başaran ilk ülke de diyebiliriz. Bu hiç kolay olmadı. Bizi ayaklarının altına almayı isteyen çok fazla güç var. Fakat bunu değiştirmeye gücümüz var. Tabii ki doğru gitmeyen birçok şey var, özellikle iç siyasette. Devrim özellikle ekonomiyi ve turizmi çok kötü bir şekilde etkiledi. Ama o devrim tüm zorluklarına rağmen ihtiyacımızdı. Böylece gelecek için daha cesurca adımlar atabiliyoruz.

ÇOĞU ZAMAN ANNE DUASI İMDADIMA YETİŞİYOR

Kariyerinizi nereye taşımak istiyorsunuz? Ahmet Mejri’yi ileride nasıl bir yerde göreceğiz?

En önemlisi duyguları paylaşabilmek. Bağlamamın telleriyle kardeşliğimizi ve tüm sevgi bağlarımızı güçlendirebileceğime inanıyorum. Zor olduğunu biliyorum, kimi zaman enerjim düşüyor, hayat farklı şekilde yoruyor. Ama anne duası imdadıma yetişiyor çoğu zaman. Çok kısa bir zaman önce Tunus Üniversitesi Konservatuarı’nda Bağlama Tekniği ve Metodu dersi vermem için teklif aldım. Bu beni oldukça heyecanlandırdı. Tunus’ta yeni nesle bağlama çalmayı, bir disiplin olarak bunu sunmayı çok isterim. Aslında Arap dünyasına ve özellikle Tunus’a yeni bir çalgı aleti olarak bağlamayı kazandırmak başlıca niyetlerimdendi. Sanırım bu yolda da önemli ve gerçekçi bir adım atmaya çok yakınlaştım. Artık birçok konserde, bölgenin en ünlü müzisyenleriyle sahnede bağlamamla eşlik ediyorum. Diğer müzisyenler de kendi eserleri içinde bağlamayı duymayı istiyor, bunu hatta bir ihtiyaç olarak görmeye başladılar diyebilirim. Ayrıca yeni yeni film müzikleri de yapıyorum. ‘Halep’in Çiçekleri-The Flowers of Aleppo’ isimli filmde bağlamamla bir eser sundum. 2015 yılında Hammamet Uluslararası Müzik Festivali açılış müziği, kendi bestem olan ‘Allah Yonsor Sidna’ adlı eser oldu. Bu eserde Osmanlı’nın Kuzey Afrika’da ortaya koyduğu güzel mirasını Fransızların sömürgeci politikalarla nasıl yok ettiğini anlattım. Daha farklı projelerin içinde bulunmayı da istiyorum. Eğer bir teklif gelir, bir fırsatım olursa, ‘Ahmet Bağlama’ kültürümüz ve medeniyetimiz için daha çok eser ortaya koyacaktır diye düşünüyorum.