27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

İİT Zirvesi Kudüs kararı ne oldu?

İslam İşbirliği Teşkilatı İTT Kudüs kararı bildirisi ne olacak? sorusunun yanıtı merak ediliyor. İİT Zirvesi yapıldı.

14 Aralık 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
 İİT Zirvesi Kudüs kararı ne oldu?

İslam İşbirliği Teşkilatı İTT Kudüs kararı bildirisi ne olacak? sorusunun yanıtı merak ediliyor. İİT Zirvesi bugün yapıldı. Kudüs, Filistin'in başkenti ilan edildi! İstanbul'da toplanan İİT Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde "Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devletini tanıdığımızı ilan ediyoruz. Dünyayı Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz" denildi.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), ABD Başkanı Donald  Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma ve ABD Büyükelçiliğini Tel  Aviv'den Kudüs'e taşıma yönündeki planını açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı çağrı ile  Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda olağanüstü toplandı. İstanbul'daki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)  Olağanüstü Zirvesinin sonuç bildirisi yayımlandı. Bildiride Doğu Kudüs Filistin'in başkenti ilan edildi. Bildiride BM'ye de çağrı yapılarak Kudüs'ün yasal satatüsünün teyit edilmesi isteniyor. Bildirgede,  ABD yönetiminin barış sürecinden çekilmesi isteniyor ve "ABD kudüs kararından geri adım atmaz ise tüm sonuçlardan sorumlu olacak" denildi.

İŞTE İİT ZİRVESİ'NİN SONUÇ BİLDİRGESİ!

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın Kudüs’ü İşgalci Güç İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararı en güçlü şekilde reddedilmiş ve kınanmıştır. Sözkonusu karar hukuken hükümsüz ilan edilmiştir. Bu beyanın Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına bir saldırı, bütün barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama, aşırılık ve terörizme ivme verecek bir tahrik unsuru ve uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görüldüğü belirtilmiştir.

- Kudüs-ü Şerif’in yasal statüsünü değiştirmeyi amaçlayan sözkonusu tehlikeli beyanın hükümsüz ve meşruiyetten uzak olduğu vurgulanmıştır. Beyanın, Uluslararası hukukun ve özellikle de Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ve uluslararası meşruiyeti bulunan tüm ilgili kararların, bilhassa da BM Güvenlik Konseyi’nin 478 (1980) ve 2334 (2016) sayılı kararlarının, barış sürecinin Kudüs-ü Şerif’i nihai statü konusu olarak tespit eden temellerinin ciddi bir ihlalini teşkil ettiği, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bağlamda imzalamış olduğu anlaşmalar ve verdiği taahhütlerin bu beyanın hemen geri çekilmesini gerektirdiği ifade edilmiştir.

ABD YÖNETİMİ BARIŞ GÖRÜŞMELERİNDEN ÇEKİLMELİDİR

- ABD Yönetimi’ni bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutulduğu kaydedilmiştir.Sözkonusu beyanın ABD Yönetimi’nin barış destekçisi rolünden çekilmesi olarak değerlendirildiği ve bunun tüm paydaşlar tarafından da anlaşıldığı belirtilmiştir. Ayrıca, bu beyanın ilanı ve işgalci güç İsrail’in 1967’de işgal ettiği, merkezinde Kudüs-ü Şerif bulunan Filistin topraklarında sürdürdüğü sömürgecilik, yerleştirme, apartheid ve etnik temizlik siyasetinin teşvik edilmesi olarak görüldüğü kaydedilmiştir.

Tüm üye devletlere Filistin sorununa, özellikle dünyanın diğer taraflarından karşıtlarıyla günlük temaslarında ve dış siyasi gündemlerinde yüksek öncelik vermeleri çağrısında bulunulmuştur.

- İki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’ne dayanan, uluslararası tanınmış referans hükümlerle ve 2005’te Mekke-i Mükerreme’de yapılan Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı’da stratejik bir tercih olarak kabul edilen 2002 Arap Barış Girişimi’yle uyumlu adil ve kapsamlı bir barışa bağlılık teyit edilmiştir.

Uluslararası topluma bu sorunu çözüme ulaştırmak maksadıyla etkin ve ciddi bir şekilde harekete geçmesi çağrısında bulunulmuştur.