26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Başbakan Yıldırım: En büyük yapısal reform başkanlık sistemi

Başkanlık sisteminin Türkiye ekonomisine olumlu katkı sağlayacağını kaydeden Başbakan Binali Yıldırım “Başkanlık, en büyük yapısal reform. Küresel anlamda spekülasyona meydan vermez, aksine daha olumlu algı oluşturur. İstikrarı ilelebet kalıcı hale getirir” dedi.

YENER YALÇIN17 Ekim 2016 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Başbakan Yıldırım: En büyük yapısal reform başkanlık sistemi

Başbakan Binali Yıldırım, başkanlık sisteminin Türkiye ekonomisine olumlu katkı yapacağını belirterek, “Başkanlık açıklaması küresel anlamda bir spekülasyona meydan vermez, aksine daha da olumlu algı oluşturur. Çünkü başkanlık istikrar demek” dedi. Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın katılımıyla Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gazetelerin ekonomi müdürleriyle bir araya gelerek, soruları cevapladı. Başkanlık sisteminin en önemli esprisini “sürekli tek başına iktidar” olarak niteleyen Yıldırım “Yapı öyle kurulmalı. Böyle olunca, şu anda tek başına iktidar yok mu? diye sorabilirsin. Var şu anda. Bir şikayetimiz yok ama ömür boyu böyle olacak diye bir şey yok. Türkiye, sürekli tek başına iktidar üretmezse sorunlarını çözemez” diye konuştu. Yıldırım, Türkiye’nin çok kritik bir bölgede durduğunu, birliğini ve beraberliğini muhafaza etmesi için güçlü siyasi iradeye ve güçlü siyasi iktidara ihtiyacının bulunduğunu aktararak, “Bugün bunu AK Parti sağlıyor. Daha önümüzdeki 10 sene de evelallah sağlar ama devletler için 10 sene bir şey değil ki... Çok büyük bir zaman çerçevesinde olayı düşünmek lazım. Türkiye’de mutlaka istikrar üreten, güçlü siyasi irade getiren bir iktidar olması lazım. Bu da başkanlık sistemi” ifadelerini kullandı.

İSTİKRAR KALICI HALE GELİR

“Başkanlık sistemi yapısal reform olarak düşünülebilir mi?” sorusuna ilişkin Yıldırım, şunları kaydetti: “Gayet tabii... En büyük yapısal reform. İstikrarı ilelebet kalıcı hale getirir. Şimdi başkanlığa karşı çıkmanın mantığı ne? Özgüven eksikliği. Biz kazanamayız, AK Parti kazanır. Sen de çalış kardeşim. AK Parti beceremezse sen kazan. Öyle mi? Yani bugüne göre hesap yapmanın bir mantığı yok. Bakıyorsun Amerika’da bir Cumhuriyetçiler kazanıyor, sonra kaybediyor 2-3 dönem başkası kazanıyor, sonra beriki kazanıyor. Böyle gidiyor ama her seferinde ülke kazanıyor. İtalya yıllarca debelendi, debelendi, debelendi sonra daha basit bir çözüm buldu; ‘Yüzde 40’ı bulan iktidar’ dedi. Milletin ne verdiğine bakmıyor. Çıtayı koydu yüzde 40’a, yüzde 40 aldın mı kardeşim çıkarsın. O da bir yöntem. Ekonomiye tabiatıyla güçlü iktidar, güçlü siyasi irade olunca karar alma süreçleri kısalacak, dolayısıyla ekonomik konular da beklemeye gelmez. Ekonomide zaman kaybı para kaybıyla aynı şeydir. Geç aldığın her karar bir maliyet getiriyor. Bu maliyet bazen o kadar büyür ki sonradan aldığımız para o zararı karşılamayabilir.”

KÜRESEL ANLAMDA DAHA OLUMLU ALGI OLUŞUR

Başkanlık sistemine ilişkin tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gelmesi halinde dolarda görülebilecek spekülatif hareketlere ilişkin bir soru üzerineyse Yıldırım “Her şeyi getirip dolara bağlamanın bir anlamı yok. Dolar yükseldi, alçaldı... Piyasa şartları neyi gerektiriyorsa o olacak. Yani çıkıyor, iniyor. Spekülatif algılar oluşturuluyor. Bakınız biz 15 Temmuz’u yaşadık. Ekonomik parametrelerdeki değişim herhangi bir olay nedeniyle mesela Brexit’teki olay gibi oldu. Sterlin orada yüzde 20 değer kaybetmişti, orada başka bir sistem mi konuşuluyor? Euro keza kaybetti. Yani başkanlık açıklaması küresel anlamda bir spekülasyona meydan vermez, aksine daha da olumlu algı oluşturur. Çünkü başkanlık, istikrar demek. Ha kafanızda başkanlıktan başka bir şey anlıyorsanız o ayrı. Ona yapacak bir şey yok. O algıyı düzeltmek de bizim görevimiz” cevabını verdi.

Gıda fiyatlarının üzerine gidilecek

Gıda fiyatlarının enflasyona hak ettiğinden fazla yansıdığının farkında olduklarını aktaran Yıldırım, söz konusu tüketim grubunun enflasyonun yüzde 30’unu oluşturmasını Türkiye’ye haksızlık diye değerlendirdi. Gıdada spekülatif piyasa yapısının üzerine gideceklerini söyleyen Yıldırım “Bir bakıyorsunuz 1 lira olan bir ürün bir sonraki ay 5 lira oluyor. Tarlada 1 lira manavda oluyor 8 lira. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Onun için gıda komitesi oluşturduk, yeniden yapılandırdık... Bu anlık fiyat oynamalarına karşı tedbir alacaklar, ayrıca gıda tedarik zincirini de takip edecekler” bilgilerini verdi.

OHAL’i kendimize ilan ettik, vatandaşa değil

Başbakan Yıldırım, Olağanüstü Hal (OHAL) süresini bu ayın 20’sinden geçerli olmak üzere tekrar 3 ay daha uzattıklarını anımsatarak, “Şimdiden ‘Tekrar uzar mı, uzamaz mı?’ diye bir şey söylemek çok sağlıklı olmaz. İhtiyaç olduğu kadar devam edeceğiz. OHAL’i biz kendimize ilan ettik, vatandaşa değil. Biz bu darbenin etkilerini ortadan kaldırmak, bir daha darbe oluşumuna imkan vermemek için OHAL mekanizmasını işletiyoruz. Yoksa hayat devam ediyor. İnsanların iş tutmalarına, iş yapmalarına, ticaretine, yatırımına yönelik bir düzenleme yok” diye konuştu.

EMEKLİYE PROMOSYONDA BİZ DEVREYE GİRERİZ

Emeklilerin promosyonları hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun çözüm için kendisini işaret etmesine ilişkin Yıldırım “Arkadaşları gazeteciler sıkıştırdığı zaman, işin içinden çıkamayınca Başbakana pası atıyorlar, oluyor bitiyor. Bu da onlardan biri. Yani bizim de görevimiz böyle sorunları arkadaşlar aşamazsa biz aşacağız, devreye biz gireceğiz. Doğrusu bekliyoruz Çalışma Bakanı’ndan, ne getirecek diye” değerlendirmesini yaptı.

SALDIRILARA KARŞI EKONOMİMİZ DİZ ÇÖKMEZ

Türkiye’de en önemli risk olarak neyi görüyorsunuz yönündeki soruyu Başbakan Yıldırım, şöyle yanıtladı: “Bir kere ekonomiyle ilgili zerre kadar kuşkumuz, tereddüdümüz yok. Bunu bilin. Ekonomimize güveniyoruz, ekonominin temelleri kuvvetli ama bu ekonomiyle ilgili bir şey yapmayacağız anlamına gelmiyor. Burada da yapacağımız işler var. Ekonomi sağlam ama ekonomik hayatın canlılığını artırmak, insanları yatırıma daha fazla sevk etmek için yapacağımız çok şey var. Dışarıdan saldırılara karşı bizim ekonomimiz diz çökmez, ancak içerideki tereddütleri ortadan kaldırmamız lazım. Piyasaların daha hareketlenmesi, dolayısıyla büyümenin oransal olarak daha fazla artması için buna ihtiyacımız var. Bölgesel istikrarsızlıklar ve sınırlı da olsa terörle mücadele tabii ki ekonomideki hareketliliği de kabul etmemiz lazım olumsuz etkiliyor. Bunu da gözardı edemeyiz. O yüzden de terörle mücadeleyi ve Güney hudutlarımızın güvenlik altına alınması, orada yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal emniyetinin sağlanması önem arz ediyor.”

FAİZ İNDİRİMİNE DEVAM

Finansal erişimi kolaylaştıracaklarını vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti: “Politika faizi ile piyasa faizi arasındaki makası daraltacağız. Dolayısıyla bir yandan da indirmeye devam edeceğiz. Küresel gelişmeler bu konuda bizi farklı bir durumla karşı karşıya bırakırsa onu saymıyorum. Normal şartlarda bunu başaracak altyapımız var... Sadece psikolojik bir algı... Somut göstergelerde hiçbir şey yok. Soyut göstergeler var. Soyut göstergeler de konjonktüreldir, gelir geçer. Kolay değil büyük bir darbe geçirmişizsiniz, bir ülkeyi dipten almışsınız.”

HUZUR GÖRECELİ YATIRIMLARA DEVAM

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri için açıklanan yatırım teşvik paketi sonrası yerli girişimcilerin ‘huzur güven gelsin öyle yatırım yapacağız’ şeklindeki açıklamalarına yönelik soruya Yıldırım “Huzur mezarlıkta. Var mı, yok mu onu da bilmiyoruz... Huzur göreceli bir şey” dedi. Yıldırım “Türkiye’de huzur yok” denilmesinin çok büyük haksızlık olacağını belirterek, bir süreden beri Türkiye aleyhine bir algı operasyonu yürütüldüğünü söyledi.  Yıldırım, ulaştırma, eğitim, altyapı, sağlık gibi yatırımlara hız kesmeden devam edeceklerini vurgulayarak, Doğu ve Güneydoğu’da 23 ili cazibe merkezi haline getireceklerini, burada yatırım yapmaları için özel sektörü her konuda destekleyeceklerini anlattı.

‘Medvedev’le yatırımları görüşeceğiz’

Başbakan Yıldırım, Rusya ile ilişkilerin henüz uçak krizi öncesi seviyeye dönmediğini belirterek, iradenin o yönde olduğunu söyledi. Kendisinin yakında Rusya Başbakanı Medvedev ile görüşeceğini kaydeden Yıldırım “Toplantının asıl amacı ekonomik ilişkiler, karşılıklı yatırım ilişkilerinde süreçleri hızlandıracak kararları almak. Savunma alanında da iş birliği var, karşılıklı yatırımlar alanında iş birliği. Vizelerde de kademeli bir geçiş yapmak istiyorlar. Biz de çok sıkıştırmıyoruz tabi ki” diye konuştu. İngiltere ile Brexit sonrası ilişkilerde kayda değer gelişmeler görülebileceğini söyleyen Yıldırım, İngilizlerin 15 Temmuz hain darbe girişimine net bir duruş göstererek Türkiye ile dayanışmasını gösterdiğini ifade etti.

Dünya devi şirketlerin CEO’ları geliyor

Yatırımcının tereddütlerini gidermek için bu ayın 27’sinde kapsamlı bir toplantı yapacaklarından bahseden Yıldırım “Dünyanın en büyük yatırımcıları, CEO’ları buraya gelecek. Onlarla konuşacağız, görüşeceğiz. Türkiye’nin kabiliyetlerini anlatacağız. Burada iyileştirmemiz gereken bir konu var; süreçleri hızlandırma, bürokrasiyi azaltma. Ekonomi, yatırım ve teşviklerle ilgili çok güzel kararlar aldık. Bir yandan FETÖ’cüler darbe yaparken, biz reformlar yaptık. Bu ekonomik işlere yoğunlaşırken, reformlara çalışırken onlar da darbeye çalışmış. Biraz ara verdik, onların işini hallettik, sonra devam ettik. Reformlar devam ediyor, biz bir teneffüs vermek zorunda kaldık. 16’sında da İstanbul’da EKK yapılacak” diye konuştu. Yıldırım “Bu ayın 27’sinde gerçekleştirilecek toplantıya kaç kişi bekleniyor?” sorusu karşısında da “O sayıyı sınırlı tuttuk, yaklaşık 21-22 kişi. Çok geniş tutmuyoruz. Bunlar global şirket CEO’ları ve çok büyük yatırımcılar. Amerikalı da var, her taraftan var. Farklı sektörlerden seçim yaptık” dedi.

Türkiye Yatırım Fonu’na Körfez ülkeleri de katılmak istiyor

Körfez ülkelerinin Türkiye’ye yatırımlarıyla ilgili soruya Başbakan Yıldırım, şu yanıtı verdi: “Körfez ülkeleri 2 türlü geliyorlar. Bir Türkiye’de uzun vadeli gerçek yatırım yapmak istiyorlar. Türkiye’de devam eden projeler var, devletin elinde, özelleştirme kapsamında. Bunlara gelip para yatırıp, Elbistan gibi, telekom sektörü, limancılık, petro-kimya sektörü gibi,  bu tip sektörlere uzun vadeli yatırım yapmak istiyorlar. Bunun yanı sıra katılım bankacılığında ortaklık yapmak isteyen var. Ayrıca şu an yeni kurduğumuz Türkiye Varlık Fonu’na da aktif katılım düşünceleri var. Bu konuda görüşmelerimiz devam ediyor. İlgili bakanlıklarımız, Yatırım Promosyon Ajansımız görüşüyor. Madencilik sektörüne de ilgi duyuyorlar. Bir sıcak portföy yatırımları var, bir de uzun vadeli kalıcı yatırımlar var. Biz daha ziyade kalıcı, istihdam oluşturan, üretim yapan, cari açığımıza olumlu katkı sağlayacak yatırımları tercih ediyoruz. Portföy yatırımları da olabilir, ona da bir mani yok. biz uzun vadelileri tercih ediyoruz.”