11 Mayıs 2024 Cumartesi / 4 Zilkade 1445

Lojistikte anahtar teslim modeli aldığı ürünü mağazaya kadar taşıyor

Global lojistik sektörünün en büyük Türk oyuncularından Barsan Global, ‘anahtar teslim taşıma’ projesi ile şirketlerin maliyetlerini düşürüyor. Şirket çalıştığı firmanın ürünlerinin mağazalara kadar gönderiyor. Hatta elde kalan atıl malları bile geri getiriyor.

KAAN ZENGİNLİ23 Ocak 2017 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Lojistikte anahtar teslim modeli aldığı ürünü mağazaya kadar taşıyor

Türkiye’nin global pazardaki en büyük şirketlerinden Barsan Global Lojistik (BGL)‘anahtar teslim’ taşımam projesi ile şirketlerin maliyetlerini düşürüyor. 1982 yılında kurulan ve ABD-Çin hattında taşımacılık yapan şirket, 5 bin müşteriye hizmet veriyor. BGL Lojistik’in kuruluş ve dünyaya açılış hikayesini, şirketin patronu Kamil Barlın'dan dinledik. Hedeflerini “Barsan Global Lojistik’in dünyanın tanıdığı, bildiği en büyük Türk markası olması” diye açıklayan Barın, sektörde bir ilke imza atarak anahtar teslim taşıma sistemi hakkında kısaca şu bilgileri verdi: “Bir markanın ürünleriyle ilgili depolama, nakliye, gümrükleme gerekli tüm aşamaların sorumluluğunu üstleniyoruz. Üretilen malın teslim alınarak depolanması, ardından gideceği şehir ya da ülkeye nakledilmesi, orada yeniden depo tanzimi ve son olarak da satışın yapılacağı mağazaya kadar ulaştırılması… Bununla da bitmiyor. Elde kalan atıl malın da yeniden toparlanıp tersine lojistik dediğimiz hizmetin verilmesi gibi bir sistem ile çalışıyoruz. Böylece üretim yapan firmaların stok adetlerinin düşmesini gerçekleştirip finansman maliyetlerini düşürüyoruz….

Barsan’ın kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz?

Barsan Global Lojistik (BGL) 1982 yılında İstanbul Karaköy’de Barsan ismiyle gümrük müşavirlik firması olarak kuruldu. O tarihlerde küçük bir şirket olarak faaliyetlerimize başladık. Barsan, gümrükleme operasyonlarındaki başarısını daha da ileriye taşıyarak 1990 yılında entegre lojistik hizmeti vermek üzere kara, hava, deniz ve depo yatırımlarına başladı. Ardından entegre lojistik alt yapı yatırımlarımız başladı. Barsan, 1993’de bir başka ilki daha gerçekleştirerek uydu takip ve izleme sistemli kamyon filosunu kurdu. BGL bugün, itibariyle 19 ülke de 56 Lojistik merkezine sahip.

Büyüme süreciniz nasıl gerçekleşti?

BGL, 1995 yılına kadar Türkiye’deki tüm ticari noktalarında depo yatırımlarının büyük bir kısmını tamamlayarak globalleşme hedefi doğrultusunda yurt dışı yatırımlarına başladı. İlk yurt dışı yatırımımızı Nurnberg deposunu açarak gerçekleştirdik. Ardından New York ‘ta ilk deniz aşırı ofisimizi hayata geçirdik. Lojistik hizmetinin sadece Türkiye değil dünyaya açılarak çok daha başarılı bir şekilde yapılabileceğini gördük. 

Sektörde ‘anahtar teslim nakliye’ projesini yapan tek şirketsiniz, anlatır mısınız nedir bu işin detayı?

Örneğin bir tekstil firmasına diyoruz ki, ‘Senin işin kıyafet üretmek. Sen bu işe odaklan. Malını ürettikten sonra gerisini bize bırak’ Üretilen malın teslim alınarak depolanması, ardından gideceği şehir ya da ülkeye nakledilmesi, orada yeniden depo tanzimi ve son olarak da satışın yapılacağı mağazaya kadar ulaştırılması… Elde kalan ya da geri gitmesi gereken atıl malın da yeniden toparlanıp tersine lojistik dediğimiz hizmetin verilmesi. BGL işte tüm bu aşamalarda yer alabiliyor. Firma, malını ürettikten sonrasına ilişkin tüm organizasyonu tamamen bize bırakıyor. BGL, bir markanın ürünleriyle ilgili depolama, nakliye, gümrükleme gerekli tüm aşamaların sorumluluğunu üstlenmiş oluyor. Firma da, tüm lojistik faaliyetlerinin tamamını kendisi yapıp pahalıya mal etmek yerine BGL üzerinden çok daha uygun maliyetle yaptırmanın kazancını yaşıyor. Üreticilerin üretim planlamalarına uygun olarak tedarikçilerle üretim hatlarının entegresini sağlayarak ihtiyaç kadar hammadde stok siparişi verilmesini sağlıyoruz. Şirketlerin finansman maliyetlerini düşürüyoruz.

Yurt dışı yatırımlarınızdan bahseder misiniz?

2015 yılında Türk dış ticaret hacminin yüzde 8’inin gümrükleme işlemini BGL tek başına gerçekleştirdi. BGL’nin başta Uzak Doğu, Amerika ve Avrupa olmak üzere Shanghai, Shenzen, Hong Kong, Yiwu, Seul, New York, Los Angeles, Miami, Houston, Chicago, Barcelona, Nurnberg, Coventry gibi dünyanın en önemli liman ve ticaret şehirlerinde kendi kurduğu konsolidasyon depoları var. Ayrıca, havayolu ile ABD–Çin arasında doğrudan ithalat taşımaları gerçekleştirebilen BGL, Almanya–Çin hattında da yine aktif rol oynamaktadır. 

LOJİSTİKTE TÜRK YAZILIMI İLE AR-GE YAPTI

Barsan Global Lojistik’in yönetim merkezi İTÜ Teknopark içinde yer alıyor. Sektörünüzde yaptığınız Ar-Ge çalışmaları nelerdir? 

Geniş ve uzman IT kadromuz ve BGL olarak geliştirdiğimiz yenilikçi ve öncü yazılım çözümleri sayesinde İTÜ Teknokent’te konuşlanmış durumdayız. Ürettiğimiz teknoloji çözümlerini bir artı değer olarak gören İTÜ Teknokent ve TÜBİTAK işbirliğinde pek çok projeye imza atmaya da devam ediyoruz. Müşterilerimizin web ve ipad üzerinden rahatlıkla kullanabildikleri Barport programı ile müşterilerimiz yükleri ile ilgili tüm süreçleri diledikleri zaman kontrol edebilmekte, istedikleri kriterler bazında raporlar tasarlayabilmekte ve yüklerin dökümanlarına ulaşabilmektedir.  Mobil yazılımlarla da yine müşterilerimizin iPad uygulaması ile yükleri ile ilgili tüm süreçlerini takip edebilmelerini sağlıyoruz. 

KAZANDIĞIMIZ HERŞEYİ BİZE BU ÜLKE VERDİ

Dünyayı lojistik anlamında Türkiye’den yönetmek zor oluyor mu? Merkezinizi Avrupa’ya ya da başka bir ülkeye taşıma hedefiniz var mı? 

Böyle bir hedefimiz ya da fikrimiz kesinlikle yok. Aksine, ben bu ülkede doğdum, Türkiye’nin bir vatandaşı olmaktan ve bu topraklarda yaşıyor olmaktan gurur duyuyorum. Ben yaşadığım sürece Barsan Global Lojistik dünyanın bir numaralı lojistik şirketi olsa da merkezimiz her zaman Türkiye ve İstanbul olacaktır. Bunu şundan dolayı söylüyorum; bugün kazandığım her şeyi, geldiğim noktayı bana bu ülke sağladı. Merkezimizi başka bir ülkeye taşımak şöyle dursun, Barsan Global Lojistik dünyanın tanıdığı, bildiği en büyük Türk markası olduğu gün, bizim yaşayacağımız gurur bize fazlasıyla yeter. Barsan Global Lojistik’e bağlı her araç, her konteyner Türk markası olarak dünyayı adım adım dolaşmaya devam edecek. Bunun kıvancını da sadece ben ve şirketim değil, Türkiye yaşayacak.