26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Kaan Sarıaydın: Ticarette milliyetçi değil milli düşünce lazım

Morgan Stanley Türkiye eski Genel Müdürü Sarıaydın “Amerika’da büyük fırsatlar görüyorum. Onlara odaklanmamız lazım. Burada esnek olmak lazım. Milliyetçi düşünce yerine milli düşünce gerekir. Milli düşünce çok farklı bir şeydir çünkü ortak akıl üzerinden işler. Şu an yaşananlar ne kadar da acı görülse de büyük bir fırsat olabileceğine inanıyorum, doğru yönetilirse” dedi.

Zeliha Saraç4 Aralık 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Kaan Sarıaydın: Ticarette milliyetçi değil milli düşünce lazım

Kahve molasında bu hafta Morgan Stanley Türkiye eski Genel Müdürü ve ekonomist Kaan Sarıaydın’la Trump sonrası dünya, dolardaki hareketlilik, Avrupa Parlamentosu’nun kararı ve OPEC’in arzı kısma kararını konuştuk. Türkiye’nin 2003-2007 arasında çok güzel bir büyüme yakaladığını ve bunun devamlılığı için yapısal reformların hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyen Sarıaydın, dünyada yeni bir sürecin başladığını, bu sürecin acı verici olacağını ancak aynı zamanda çok büyük fırsatlar getirebileceğini de belirtti.

Trump sonrası dünya ve Türkiye değerlendirmeniz nedir?

Brexit’ten sonra Trump’ın gelmesi dünyada radikal ve popülist güçlerin artık başa geçebileceğini göstererek Avrupa’da bu hareketlerin de son yıllarda yavaş yavaş artmasının ardından bir ilham kaynağı oldu. Avrupa’dan önceden olmayacak dediğimiz şeyleri beklemek gerekiyor. Önümüzdeki yıldaki bütün seçimlerde bilhassa şimdi ilk adım olarak bugün İtalya’daki referandum ve Avusturya’daki cumhurbaşkanlık seçimleri buradaki radikal güçler gelirseler bu ilham kaynağı dalga dalga devam edecektir. Ardından mart ayındaki Hollanda genel seçimlerinde sağcı partinin başında olan ve şu anda anketlerde önde görülen birinin gelmesi ve arkasından Fransa’da Marine Le Pen çok radikal sağcı bir partinin gelmesi, arkasında da Almanya’daki seçimlerle radikal güçlerin artması.Burada anlamak gereken bir şey var. Radikal derken sadece sağcı diye düşünmemek lazım milli düşünce hem sağ görüşte hem sol görüşte. Aşırı güçlerin artık iktidarların başına geçmesi ve iktidarları kurmasından söz ediyoruz. Bu ne demek netice olarak Türkiye için; bir, AB’nin mevcut şeklini beğenmiyorlar halktan referanduma gidip AB’den ayrılıp daha bağımsız ulusal yapılara sahip olmak istiyorlar. İki, Euro’ya karşı hepsi. Asıl bağımsızlıklarını kaybettiklerini yukarıdan dayatılmış Avrupa Merkez Bankası’nın Avrupa politikasına yaptıklarının artık dalgalanmaların elinde olduklarını ve bu bağımsızlıklarını geri isteyip eskisi gibi yine para politikalarını ele almak istiyorlar. Üç, mülteci kriziyle birlikte mültecilerin Avrupa’ya gelmesini çok büyük bir propagandayla hazırladılar, doğruluk payını ben şüpheli görüyorum ama şöyle bir sistem var. Türkiye gelen mültecilerden kat kat fazla almasına rağmen çok daha iyi başarıyor. Nedeni ise şu, ekonomide survivor of definition denen bir durum vardır. ‘Türkiye’ye geldim devlet bana para verdi yaşadım’ gibi bir sistem yok. Gelirsin, mülteci kampında devlet sana bakar ama gelip de şehirlerde hayatını idame etmek istiyorsan ne yapacaksın, ya işini kuracaksın ya da çalışacaksın. İş kuranlar ekonomiye katkıda bulunuyor. Avrupa’ya bakarsanız, doktorlarını, mühendislerini istiyorlar ama işçisini istemiyorum diyor. Ne yapıyorlar bu sefer, mültecilere karşı propagandalar yapılıyor. Şöyle bir gerçek de var; kültürler çakışıyor elbette. Önümüzdeki süreçte mevcut yabancılara karşı da büyük baskıların olabileceğini görüyorum. Bilhassa ekonomik zorluklar içinde olup da işsizlikler arttı mı, bunların çok çirkin yüzünü görebiliriz. Üstelik bu partilerin aşağı yukarı hepsi İslamofobik. Ancak bir gerçek var. Biz yaptığımız toplam ticaretin yüzde 60’ın üzerini AB ile yapıyoruz. AB’ye ihracatımız 68 milyar Euro civarında, ithalatımız da 70 milyar civarında. Yani fazla açık vermeyen güzel, dengeli bir ticaret. Bunları unutmayalım, bunlar realitedir, biz her zaman realiteye bakalım.  

Ne yapmalı?

Türkiye’ye karşı operasyonlar yapılıyor ama nasıl yapılıyor. Bunu da gerçekçi olarak görmek lazım. Bu operasyonlara karşı ne yapılabilir derken düşmanınız gibi gördüğünüz ya da saldırganın silahlarını çok iyi bileceksiniz ki kendi silahlarından vuracaksınız. Bunun metodu var, yöntemi var. Ben kendim bu işlerin içinde piştim. Piyasanın kalbinin gerçekten nasıl işlediğini, (5 kuruşluk işlem yapmayı demiyorum multimilyar dolarlık işlerden konuşuyorum) bu operasyonun nasıl yapıldığını çok iyi anlamak lazım. Onların ruh halini ve psikolojisini okuyabildiniz mi, çok zor bir durumda olduğunuz durumu çok avantajlı duruma çevirebilirsiniz. Ama belirli adımlar atılması lazım, en önemli ayaklardan biri yine altını çiziyorum yapısal reformlar. Bir de görüyoruz dünyada alevler yükselmeye başlıyor Avrupa’da bilhassa. Amerika büyüyeceğim diye bir umut piyasalarda bir furya oluşturuyor. Trump’ın yaptıkları enflasyoneldir. Yani büyümeyi enflasyonla borçlanma üzerine yaratırsanız faizler artacaktır. 

DOLAR VATANINA DÖNECEK

Bu yeni bir trend mi? 

Büyük ihtimal Trump geldiğinde bu söylediklerinin sadece 2-3’ünü gerçekleştirecek. O zaman faiz cephesindeki artışlar devam edecek. Unutmayın ABD seçiminden önce Greenspan yüzde 5 faizden bahsetmişti. Yükselen faiz oranı doları besleyecek, dolar vatanına geri dönüyor. Trump’ın kurumsal vergileri yüzde 35’ten yüzde 15’e indirmesi çok dâhice bir adım. 3.5 trilyon dolara yakın para Amerika’ya geri döner.

Fırsatlardan bahsedelim biraz… 

Avrupa korumacı bir politikaya girdi. Amerika da bunu yapacak.1896-1901 yılları arasındaki Başkan McKinley’in Amerika’da yaptığı politikalarına bir bakın Trump aynısını yapmak istiyor. Bir bakın anlayacaksınız korumacı politikasını. Amerika kısa vadede başarılı olabilir. Alt yapıya 1 trilyon dolar harcarsınız. Ancak dışarıdan geleceğine içeriden üretebilirsiniz mi acaba? Yapamazsınız çünkü talep o kadar yüksek ki dünyanın küresel talebinin yüzde 25’i Amerika’dır Bunu karşılayamazlar. Bu bizim için bir fırsat. Amerika’yla iyi anlaşmalar yaparsak biz bazı talepleri karşılayabiliriz. Orada büyük fırsatlar görüyorum ben. Onlara odaklanmamız lazım. Burada milliyetçi düşünce yerine milli düşünce gerekir. Milli düşünce çok farklı bir şeydir çünkü ortak akıl üzerinden işler. Şu an yaşananlar ne kadar da acı görülse de büyük bir fırsat olabileceğine inanıyorum doğru yönetilirse. Türkiye 2003-2007 arasında çok güzel bir büyüme yakaladı. Bunu nasıl yakaladı? Alt yapı, inşaat gibi sektörlerde, ihracatta büyüyerek. O süreçte Güney Kore modeliyle yürüseydik şu anda yüksek katma değerli ürünlerimiz vardı ve yeni çağa hazır olurduk.

Uluslararası finans piyasalarında duygusal düşünce yoktur, menfaat vardır. Birçok taraftan harekete geçmeniz lazım. Neye odaklanırsanız onu beslersiniz. Bununla ilgili olmayan kimse, yönlendirme yapmamalı. Çünkü kendi niyeti iyidir ama söyledikleri bu işi beslediği için odaklanmayı değiştirir.

PETRODOLAR SİSTEMİNİ ANLAYAN DOLARI ANLAR

OPEC kararı etkili olur mu?

OPEC bu sene de böyle bir hamle attı sonra tutmadı, terse döndü. Petrole şöyle yaklaşalım bu seferki hamlenin başarılı kılınmasının sebebinin tek unsuru Putin. Putin araya girdi bu sefer Rusya’nın da burada hamleler artacağını söyledi. Ama bu hareket geçici. Bu arada bir dayatma sistemdir petrol sistemi, neden bize dolar lazımın sebebi tek odur. Petrodolar sisteminden petrol alabilmek için bütün ülkeler tüm ürününü dolarla satması gerekiyor ki dolar sahibi olsun petrolü alsın. Bunun adı petrodolar sistemi dâhice ve şeytani bir sistem. Petrodolar sistemini anlamayan biri doları anlayamaz. Petrodolar sisteminin yok olmasıyla birlikte doların önemi kaybolur. Şu anda doların rezerv döviz olması son hamlesinde. Bu petrodolar sisteminin artık çöküşünün barizleşmesiyle birlikte yeni bir küresel döviz gelecek. Ulus üstü bir döviz olacak. Bu dövizin evi ne Amerika olacak, ne Avrupa olacak, ne Çin olacak. Ulus üstü olacak. Yeni bir düzen için bu inşa ediliyor. Bu düzene geçiş ağrılı olacak çünkü şu anda alışılmış olan dolarizasyon sisteminden bir gecede gidemezsiniz, dolar bir gecede kaybolmaz. Yalnız şu olur, değeri o ulus üstü döviz birimine karşı bir gecede çöküşe geçer. Bunu söyleyeyim ama şu anda demiyorum, önümüzdeki birkaç yılda, çok az bir süreçte olacak bunlar. Ben 2-3 yıl içinde bu anlattıklarımdan birçok şeyin yaşanmış olacağına inanıyorum.

AVRUPA KENDİNE BAKMADAN BİZE TAŞ ATIYOR

Avrupa Parlamentosu’nun kararının altında ne yatıyor aslında? 

15 Temmuz günü olağanüstü bir şey yaşadı Türkiye ve tarihte görülmemiş şekilde. Ve Türkiye ona karşı koyabildi ama yurt dışı burada sınavı geçemedi. Pasif olma dışında çok da art niyetler gördük tavırlarda. AB Parlamento kararında şöyle bir durum var. Önceden zaten uyararak geldi, o belliydi geleceği. Neden? Türkiye’de insan hakları denildi, OHAL denildi. Ama kendilerinin OHAL’lerine bakın Allah aşkına Fransa’da ne kadar zamandır OHAL var değil mi? Yani bir de taş atarken yaşadığımız duruma karşıt yapılanı görmek lazım. Evet, OHAL zor bir durum. Ama her tarafta uygulanıyor böyle durumlarda, Fransa’da bir şey patlıyor hemen OHAL ilan ediyor. Bugüne kadar OHAL var. E bize bir darbe girişimi oldu bakın, tarihi bir olay. Siz OHAL’i ilan ettiğiniz ben gayet doğal düşünüyorum bu işleri bunlar doğal süreçler, sizi bunlar için cezalandıramazlar. Maalesef yüzde 100 suçluları, haklıları, haksızları ayırt etmek çok zordur, hatta mümkün değildir. Böyle süreçlerden geçtiğimiz için bize taş atıyorlar. Reel politika ve reel ekonomi böyle şeylerden çok daha üstündür. 140 milyar Euro’luk bir ticaret var aramızda. İpleri kesiyorum, ne onlar diyebilir ne de biz diyebiliriz bir günde.