13 Mayıs 2024 Pazartesi / 6 Zilkade 1445

Afrika medeniyetsiz mi? Sömürge düzeni ve 'Kara Kıta'nın dünü, bugünü...

Afrikalıları çok çocuk yapmak ve medeniyetsizlikle suçlayan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, yıllardır süregelen sömürgecilik tartışmalarını da yeniden alevlendirdi. Aynı şekilde ABD'nin doğal kaynak zengini Afrika'yı işgale hazırlandığı iddiaları da gündemi meşgul ediyor. Peki Afrika, gerçekten Batı'nın iddia ettiği gibi 'medeniyetsiz' mi? Tarih, bize bunun aksini söylüyor.

M.Emin Üçer / Star29 Ekim 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Afrika medeniyetsiz mi? Sömürge düzeni ve 'Kara Kıta'nın dünü, bugünü...
Afrika'nın yüzyıllardır maruz kaldığı sömürgecilik ve katliamların baş sorumlularından kabul edilen Fransa'da Cumhurbaşkanı Macron, G-20 zirvesinde yaptığı konuşmada Afrikalıları "medeniyetsizlik" ve "çok çocuk yapmakla" suçlamış, Afrika için para harcamanın boş bir uğraş olacağını iddia etmişti.  
 
Fransa başta olmak üzere batının halen kurum ve şirketleriyle kültürel ve ekonomik sömürge altında tuttuğu çok sayıda Afrika ülkesi bulunurken, Macron'un tepki toplayan açıklamaları tartışmaları yeniden alevlendirdi. Afrikalı düşünce kuruluşları "Belki de esas problemimiz Fransa'dır" derken, Macron "Batılı şirketlerin Afrika'yı yağmalamasını görmezden gelip masum çocukları suçlamak" ile itham edildi.
 
Aynı şekilde Nijer'de 3 ABD özel kuvvet askerinin öldürülmesinin ardından ABD bölgeye yönelik söylemlerini sertleştirmiş, terör bahanesiyle yeni bir işgal hareketine girişeceğinin sinyallerini vermişti. Ortadoğu'dan çekilen ABD'nin gözünü Uranyum ve Kobalt zengini Afrika'ya çevirdiği ve yeni bir işgal hareketine girişeceği iddia ediliyor. 
 
Batının Afrika'yı yüzyıllardır köleleştirdiği, katlettiği ve sömürdüğü bilinen bir gerçek. Peki Afrika, batının iddia ettiği gibi yoksul ve medeniyetsiz bir toplum mu? Kara kıtanın geçmişini incelediğimizde iddia edilenin aksine zenginliği, mimarisi, eğitim ve ilmiyle gelişmiş bir medeniyete rastlıyoruz. Ta ki Avrupalılar yeni dünya Amerika'yı keşfedip köle ihtiyacı duyana dek... 
 
 
DÜNYANIN GELMİŞ GEÇMİŞ EN ZENGİN İNSANI AFRİKALI MUSA
 
ABD'li NPR ve The Times tarafından dünyanın gelmiş geçmiş en zengin insanı ilan edilen Mansa Musa, 14. yüzyılda, toprakları Afrika'nın doğusundan batısına dek uzanan 400 şehirli Mali İmparatorluğu'nun lideriydi. 
 
Ticari zekasıyla dünyanın gelmiş geçmiş en zengini olan Musa, yapılan hesaplamaya göre bugünün parasıyla 400 milyar dolara tekabül eden bir servete sahipti. Bir diğer deyişle şu an 75 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengini olan Bill Gates'ten 5 kat fazla zengindi... 
 
 
 
 
Hacca giderken konakladığı Mısır'da ekonomik krizi bitirdi
 
Dindar Müslüman bir lider olan Musa Hac yolculuğuna 60 bin kişilik bir kafile ile çıkmış, kafileyle birlikte onlarca ton erzak ve iki tondan fazla da altın da götürmüştü. 
 
Musa geçtiği ve konakladığı yerlerde fakirleri doyurur, sadaka olarak altın dağıtırmış. Hatta konakladıkları Kahire'de öyle çok altın dağıtmıştı ki Mısır 12 yıldır süren ekonomik krizden kurtulmuş, tarihin bilinen ilk enflasyonu yaşanmış ve altın değerini kaybetmişti.
 
 
Timbuktu'yu dönemin en önemli ilim ve bilim merkezi yaptı
 
Mali İmparatorluğu'nun başkenti Timbuktu, o dönem dünyadaki en önemli ilim, bilim ve kültür merkezlerinden biriydi. Musa da dönemin önemli ilim ve bilim adamlarına her türlü imkanı sağlamış, dünyanın dört bir yanından gelip Mali'ye yerleşmelerini sağlamıştı. 
 
Musa kütüphane ve medreselere de çok önem verirdi. Fetih ve yolculuklarında geçtiği her yerde bulunan medrese, cami ve kütüphaneleri restore ettirir, eğer yeterli sayıda yoksa yenilerini inşa ettirirdi.
 
Aynı zamanda çok da iyi bir savaşçı olan Musa öldükten sonra imparatorluk iç karışıklıklar yaşayarak parçalandı. Nitekim Mali'nin de, Afrika'nın da sahip olduğu zenginlikler daha sonra batılılar tarafından yağmalandı.
 
 
 
 
AMERİKA'DAKİ İLK MÜSLÜMAN ALİM: BİLALİ MUHAMMED
 
Batı yeni kıta Amerika'yı keşfettikten sonra orada çalıştıracak kölelere ihtiyaç duymuştu. Bu iş için Amerikalı yerliler uygun değildi, çünkü Avrupalıların getirdiği hastalıklara bağışıklıkları yoktu, çok çabuk hastalanıp ölüyorlardı. 
 
Gözünü kara kıtaya çeviren Avrupalılar, Afrikalıyı Afrikalıya kırdırarak kıtaya sömürge ve köleliği getirdiler. Anlaştıkları bazı Afrikalı liderler diğer kabile ve devletlere savaş açıyor, aldıkları esirleri ise köle tacirlerine satarak Amerika'ya gönderiyorlardı. Gönderilen kölelerin bir kısmı kötü şartlara dayanamayarak yolda ölüyor, sağ kalanlar da ağır işlerde, günde 16 saati bulan ağır çalışma şartları altında eziliyorlardı. 
 
 
 
 
Amerika'nın ilk camisini inşa etti
 
Bilali Muhammed de köleleştirilerek zorla Amerika'ya getirilen binlerce Müslüman Afrikalı'dan biriydi. 1800'lü yılların başında Gine'den 'Yeni dünya'ya getirilmişti. 
 
Bilal yüksek eğitimli ve bilgin bir insandı, sahibi de diğer köle sahiplerine göre nispeten iyi biri. Öyle ki, Bilal'e ufak bir cami inşa etmesi için izin bile vermişti. 
 
Dürüstlük ve sadakatiyle tarihe kazındı
 
1812'de İngilizler Amerika'ya savaş açtığında sahibi korkarak ailesiyle birlikte kaçmış, devasa çiftliğini Bilal'e emanet bırakmıştı. Bilal ise herşeye rağmen sözüne sadık kalarak savaş bitene kadar çiftliği korumuş, işleri ve yüzlerce köleyi idare etmişti. 
 
 
 
 
El yazması metni onlarca yıl sonra anlaşılabildi
 
Bilal ölmeden önce tanıştığı Avrupalı bir yazara eliyle yazdığı 13 sayfalık bir metin vermişti. Onlarca yıl anlaşılamayan arapça metin sonunda Ezher Üniversitesi alimleri tarafından deşifre edildiğinde anlaşıldı ki bu metin zannedilenin aksine Bilal'in günlüğü değil, Maliki fıkıh alimi İbn Ebu Zeyd'in risalesiydi. 
 
Dönemin hukuk müfredatında yaygın olarak kullanılan bu eseri Bilal'in yıllar sonra ezberinden yazabilmesi o dönem Afrika'da eğitimin ne kadar yüksek bir seviyede olduğuna da işaret ediyor.  
 
Fakat batılı sömürge yönetimleri kaynaklarını sömürüp insanlarını köleleştirdiği Afrika'yı kültürel etki altına almak için eğitim sistemlerini, dillerini hatta dinlerini değiştirdi. Afrika'da yürütülen misyonerlik faaliyetleri çok sayıda Afrikalıyı Hristiyanlaştırdı. 
 
 
 
 
HRİSTİYAN MİSYONERLERİ ALT EDEN ŞEYH: AHMADOU BAMBA 
 
Yapılan tarihsel araştırmalar, sömürge öncesi Afrika'sında Hristiyan nüfusun yalnızca yüzde 3 dolaylarında olduğunu gösteriyor. Sömürge yönetimlerinin misyonerlik faaliyetleri sonrası Afrika'da Hristiyan nüfus yüzde 50'ye yükselirken, bu faaliyetlerin başarıya ulaşmadığı bazı ülkeler de oldu.
 
Sömürgecilerin dinini almayı başaramadıkları ülke: Senegal
 
Senegal 1960 yılına kadar Fransa sömürge yönetiminde kalmış, günümüzde de ekonomik sömürge altında olan bir ülke. Ülkenin eğitim ve sokak dili Fransızca. Televizyon ve gazeteler Fransızca yayın yapıyor. Ülkede çok sayıda misyoner Fransız okulu da varlığını sürdürüyor. 
 
Fakat ülkedeki Hristiyan nüfusu yalnızca yüzde 2. Halkın yüzde 92'si Müslüman. Misyonerlik faaliyetlerinin başarısız olmasının sebebini araştırdığımızda ise Ahmedou (Amadou) Bamba başta olmak üzere Müslüman liderlerin direniş öyküleriyle karşılaşıyoruz. 
 
 
 
 
Ömrü yoksulluk, sürgün, işkence ve hapislerle geçti
 
Şeyh Ahmadou Bamba, Senegal'de saygı duyulan bir lider. Yaşamış olduğu Tuba şehri Senegalliler için Mekke ve Medine'den sonra üçüncü kutsal şehir olarak kabul ediliyor. Hatta öyle ki Bamba'nın aleyhine konuşmak Senegal'de lince davetiye çıkarmak anlamına geliyor. 
 
Bamba'yı Senegalliler için bu kadar önemli kılan şey ise sömürgeci Fransız yönetimine karşı verdiği mücadele ve bu uğurda maruz kaldığı yoksulluk, sürgünler, işkenceler ve hapis cezaları. 
 
1927'de vefat edene dek İslam'ın mesajlarını savunan ve kurduğu Müridiye tarikatının etrafında Senegallileri toplayan Bamba, misyoner sömürgecilere karşı yürüttüğü pasifist mücadele ile Senegal'in misyonerlere prim vermemesini, halkın dini korumasını sağladı.
 
 
 
 
Şeyh Bamba'nın kendisini sürgüne taşıyan Fransız gemisinden inerek seccadesiyle denizin üzerinde namaz kıldığını sembolize eden "Amadou Bamba mucizesi" adlı çalışma bugün ABD'de tarih müzesinde sergileniyor.
 
M.Emin Üçer / Star.com.tr