Balfour'un sonu: İstanbul Deklarasyonu

Filistin toprakları üzerinde İsrail devletinin kurulmasına zemin hazırlayan Balfour Deklarasyonu'nun üzerinden tam 100 yıl geçti. İngiliz emperyalizminin Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, kendi ismiyle anılacak olan deklarasyonda, Yahudileri Filistin'e göç etmeye çağırıyordu.

İngiltere'nin 1917 yılında Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasının önünü açan Balfour Deklerasyonu'nun 100. yılı pic.twitter.com/0W0KO77R9i

— Star Gazetesi 🇹🇷 (@stargazete) 10 Ekim 2017

1917'de ilan edilen Balfour Deklarasyonu aynı zamanda, Filistin topraklarındaki İngiliz manda yönetiminin temelini de oluşturuyordu. 1948'e gelindiğinde İngilizlerin Filistin'den çekilmesinin ardından, Filistinlilerin nekbe (felaket) diye andığı olay gerçekleşti ve İşgalci İsrail devleti kurulmuş oldu.

Balfour'un 50. yılı olan 1967'de patlak veren '6 gün savaşları' sürecinde Arap ülkeleriyle karşı karşıya gelen İşgalci İsrail bu çarpışmadan galip çıkarak Beytüllahim, El Halil, Nablus, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü işgal etti. Aynı gün Mescid-i Aksa'ya İsrail bayrağı dikildi.

Felakete temel oluşturan Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılına gelindiğinde ise bu sefer sahneye bir başka emperyalist güç olan Amerika Birleşik Devletleri çıktı. ABD Başkanı Donald Trump, yaptığı açıklamayla Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını ilan etti.

Fakat dünya artık eskisi gibi değildi. Yalnızca İşgalci İsrail devletinden destek bulabilen ABD'nin bu tek taraflı ve hukuksuz kararına karşı dünyanın her yerinden tepkiler yükseldi, Hamas intifada çağrısı yaptı. Çok sayıda Filistinli genç, yaşlı, kadın, çocuk sokaklara döküldü.

İstanbul Deklarasyonu: Doğu Kudüs, Filistin'in başkentidir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu kararın asla kabul bulmayacağını söyleyerek, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'ni olağanüstü toplantıya çağırdı.

Venezuela Devlet Başkanı Maduro'nun da dahil olduğu 48 ülkenin iştirak ettiği toplantıdan çıkan kararlar doğrultusunda, İstanbul Deklarasyonu dünyaya ilan edildi.

Balfour'un 100. yılında ilan edilen İstanbul Deklarasyonu ile "Doğu Kudüs, Filistin devletinin işgal altındaki başkentidir" denilerek, Birleşmiş Milletler'e sorumlulukları üstlenmesi, Kudüs'ün yasal statüsünü teyit etmesi ve Filistin topraklarındaki İsrail işgaline son verilmesi çağrısı yapıldı.

Olağanüstü toplanan İİT Zirvesi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğünde gösterilen bu güçlü irade dünyanın her köşesinden olumlu cevaplar buldu. ABD'nin kararına karşı yükselen sesler, yerini İstanbul Deklarasyonu'na olan desteğe bırakmaya başladı. Dünya ülkelerinden bir bir sesler yükselmeye başlarken; ABD'ye bu hukuksuz kararınan geri dönmesi konusunda, İsrail'e ise 1967 sınırlarına geri çekilerek Filistin topraklarının işgaline bir son vermesi çağrısında bulundular.

Zirvenin ardından basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Umutsuz olmayın! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Müslümanlar asla çaresiz değildir, güçsüz değildir. İman varsa, her zaman imkan da vardır." diyerek Müslümanların kimsesiz ve çaresiz olmadığını bir kez daha ilan etmiş oldu.