Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle;
Türkiye-AB ilişkilerinde terörle mücadele ve göç konusunu konuştuk. Körfez krizinin çözülmesi için çaba sarfediyoruz. Suriye'de ateşkesin tesis edilmesini ve siyasi çözüm, imar konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Harem-i Şerif'teki İsrail'in uygulamalarını doğru bulmadığını vurguladık. Durumun bir an önce normalleşmesi gerekiyor.
İLİŞKİLERİMİZDE SORUNLAR VAR
İlişkilerimizde sorunlar da var. Bu sorunlar da gizli değil. Sorunların aşılması için diyaloğumuzun daha da güçlendirilmesi gerekiyor. Türkiye'de demokratik muhalefetle teröristleri ve teröre destek verenleri bir tutmamak gerekiyor. İşini düzgün yapan gazeteci ile terör örgütüne doğrudan destek veren gazeteci varsa bunları ayırmak gerekir. Gazeteci olmak her türlü suçu işlemeyi meşru göstermez ki.
AVRUPA BİRLİĞİ İLE UYUMLU BİR ŞEKİLDE ÇALIŞMAK İSTİYORUZ
Gerçek demokratik muhalefet ile teröre destek verenleri ayıramazsak sorun orada başlar. Bunu çok iyi bir şekilde tespit etmek lazım. Biz her türlü bilgiyi AB'ye vermeye hazırız. AB Konseyi'nin tavsiyelerini yerine getiriyoruz. OHAL dönemindeki uygulamaların incelenmesi için bir komisyon kurduk. İnsan Hakları Mahkemesi bunu iç hukuk olarak tanımladı. Bu adımları atacağız. Bu süreçte AB ile uyumlu bir şekilde çalışmak istiyoruz.
TÜRKİYE SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİR
Bakan Çavuşoğlu : AP ve AB ile yasalarımızı çıkartmışızdır. Onun için Türkiye sosyal bir hukuk devletidir. Elbette terör örgütleri ile mücadele ediyoruz. Bir darbe girişimine maruz kaldık. AB'den bir yıl sonra destek görmeye başladık. Bunlarla mücadele yaparken attığımız adımlar alınan tedbirleri hep hukuk içerisinde yapıyoruz. OHAL kararı tıpkı Fransa'nın yaptığı gibi alınmıştır. Onun için Türkiye'de hukukun üstünlüğü, demokrasi yoktur denilemez. Ama ben nasılsa seçildim milletvekili oldum terör örgütüne arabamda silah götüreyim bu olmaz.