5 Temmuz 2025 Cumartesi / 10 Muharrem 1447

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan CHP tepkisi: Her yerden çok pis kokular geliyor

Azerbaycan ziyareti sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'CHP'nin siyaseti artık karşılıksız bir siyasettir. CHP yönetimi ülke siyasetine katkı sağlamak yerine, proje üretmek yerine sokak eylemlerinden medet umuyor. Yargı kurumlarımızı yıpratma çabasıyla suçlarını örtmeye, sokak eylemleriyle suçluları aklamaya çalışıyorlar' dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'CHP'nin birinci parti olması diye bir durum söz konusu değil. Şu anda Türkiye'de birinci parti AK Parti'dir. AK Parti, Cumhur İttifakı ile beraber bu yolda, emin adımlarla yürüyor. Hele hele yolsuzluk sendromu içerisindeki bir partinin Türk milletinden onay alması mümkün mü? Değil. İşte şu anda en önemli il İstanbul. İstanbul'un ne halde olduğu ortada. Her yerden şu anda çok ciddi pis kokular geliyor.' diye konuştu.

HABER MERKEZİ5 Temmuz 2025 Cumartesi 13:00 - Güncelleme:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan CHP tepkisi: Her yerden çok pis kokular geliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ziyaretinin ardından yurda dönüşünde uçakta aralarında TürkMedya Ankara Temcilcisi Melik Yiğitel ve 24 TV Program Müdürü Zeynep Türkoğlu'un da bulunduğu gazetecilerin sorularını cevapladı.

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 17'nci Zirvesi'ne katılmak üzere Azerbaycan'ın Hankendi şehrini ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu Ekonomik İşbirliği Teşkilatının, 1985'ten bu yana, toplam 8 milyon kilometrekarelik bir coğrafyada yarım milyarı aşkın nüfusa hitap eden bölgesel bir platform haline geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatın, büyük potansiyeli bulunan, jeostratejik olarak son derece önemli bir bölgede, işbirliğini derinleştirmeye devam ettiğini vurgulayarak, "Aynı zamanda üyelerinin sahip olduğu ortak değerleri ve kadim kardeşliği de yönetiyor. Ülkemiz, teşkilatın bağlı kuruluşlarından Ticaret ve Kalkınma Bankasına, Eğitim Enstitüsüne ve Gıda Güvenliği Bölgesel Koordinasyon Merkezine de ev sahipliği yapıyor. Malumunuz zirvenin ana temasını, 'Sürdürülebilir ve İklim Değişikliğine Dayanıklı Bir Gelecek İçin Yeni Vizyon' başlığı oluşturuyor. Nitekim teşkilatımızın yayıldığı coğrafya, iklim krizinden en fazla etkilenen bölgelerin başında geliyor. Zirvede yeşil dönüşüm, enerji kaynaklarının etkin kullanımı ile sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konularında görüş alışverişinde bulunuldu." ifadelerini kullandı.

Zirvede, teşkilatın etkinliğinin artırılması konusunda da fikir alışverişinde bulunulduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu hususta bizim de birtakım önerilerimiz oldu. Bu noktada teşkilatımızın bilhassa ticaret, bağlantısallık, ekonomik entegrasyon ve enerji kaynaklarının verimli kullanımı gibi alanlarda oynadığı rolü pekiştirecek tedbirleri değerlendirdik. Biz, teşkilatın temel odağını kaybetmeden üyeleri arasında iktisadi ve ticari işbirliğini desteklemesini, sonuç ve proje odaklı bir yapıya dönüşmesini arzu ediyoruz. Bu hususta da bir oydaşma olduğunu gördük. Teşkilatın bu temelde yapılacak dönüşümüne rehberlik etmesi öngörülen 2035 Vizyon Belgesi'nin çerçevesini belirlemeye dair istişarelerde bulunduk. Zirvenin hemen öncesinde tertiplenen iş, kadın ve gençlik forumlarının çıktılarını da üye ülkeler olarak değerlendirdik."

- "EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI 2025 TURİZM BAŞKENTİ ERZURUM"

Teşkilat bünyesinde turizm işbirliğinin arttırılmasının da gündemde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malumunuz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 2025 Turizm Başkenti olarak seçilen Erzurum'da, çeşitli faaliyetlere devam ediyoruz. Bu kapsamda Kış Oyunları, Palandöken Ekonomi Forumu ve Gastronomi Fuarı gibi 50'ye yakın etkinliği yaptık, yapıyoruz. İnşallah turizm işbirliğine dair çalışmaları 2026 yılı turizm başkenti seçilen Şuşa'da beraberce sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

Zirvede, bölgesel gelişmeler bağlamında, İsrail'in saldırgan tutumu ışığında, İran ve Gazze'deki durumu da değerlendirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"İran Cumhurbaşkanı Sayın Mesud Pezeşkiyan'la da bu çerçevede istişare ettik. Türkiye olarak, fiili ateşkes durumunun kalıcı sükunete tahvil edilmesi için her türlü gayreti göstermeye hazır olduğumuzu, kendisine tekraren belirttim. İsrail'in haydutça saldırılarında hayatını kaybeden kardeşlerimiz için bir kez daha başsağlığı diledim. Gelişmeler hakkında kendisiyle temasta kalmaya devam edeceğim. Ayrıca, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşim ve Pakistan Başbakanı değerli dostum Şahbaz Şerif'le ayrıntılı görüştük. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan liderleriyle de samimi sohbetlerimiz oldu. Elbette zirvenin Azerbaycan'ın azat ettiği Hankendi'de yapılıyor olması ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin gözlemci olarak zirvede Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından temsil edilmesi, bizim için ayrı bir anlam teşkil etti. Malumunuz en son Azerbaycan'ın Bağımsızlık Günü vesilesiyle Laçın'e ziyaret etmiş ve havalimanının açılışını İlham Aliyev kardeşimle birlikte yapmıştık. Bu defa barış, istikrar ve kalkınma yolundaki duruşumuzu ve mesajlarımızı Hankendi'de verip, Azerbaycan'la dayanışmamızı yeniden sergiledik. Bu ziyaretimizin Ekonomik İşbirliği Teşkilatının üye ülkeleriyle aramızdaki bağları güçlendirmesini ve kardeşliğimizi pekiştirmesini temenni ediyorum."

- "BU ALANDA DA 'KAZAN KAZAN' TEZİNİ SAVUNUYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir basın mensubunun, "ABD Başkanı Donald Trump, dünya genelinde tarifeleri artırma kararı aldı. Bu durum ülkelerin de karşılıklı olarak tarifelerini yükseltmesini ve bölgesel işbirliklerinin artışını beraberinde getirdi. Bu noktada Ekonomik İşbirliği Teşkilatı olarak, bu dönemde üye ülkeler arasında ekonomik işbirliğini artırmak adına, bu zirvede yeni kararlar alındı mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Öncelikle Ekonomik İşbirliği Teşkilatının kurucu üyelerinden biri olarak bu platformu yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik araç olarak da görüyoruz. Teşkilatımızın amaçlarından biri de üye ülkelerin kalkınmalarına katkıda bulunmaktır. Birlikte kalkınmak, birlikte kazanmak için işbirliği olmazsa olmazdır. Hele hele ticari maliyetlerin ve risklerin arttığı bir atmosferde, bu işbirliğini artırmak hayati hale geliyor. Hankendi'deki zirvede ekonomik büyümenin bölgesel işbirlikleriyle daha sağlam temellere oturacağını vurguladım. Biz hem Ekonomik İşbirliği Teşkilatı hem de dahil olduğumuz tüm platformlarda işbirliği fırsatlarının değerlendirilmesini ve yeni fırsatlar oluşturulmasını hep savunduk, savunuyoruz. Ekonomik İşbirliği Teşkilatının son dönem hedefleri arasında yer alan, ticaretin serbestleştirilmesi, bunun yanında lojistik altyapı entegrasyonu, gümrüklerin sadeleştirilmesi gibi adımları zaten güçlü bir şekilde destekledik, destekliyoruz. Bütün bunlarla beraber Orta Asya ülkeleri, İran, Pakistan, Afganistan gibi üyelerle ticaret hacmimizi geliştirerek ve alternatif finans modelleriyle de bölgesel dayanıklılığı artırmayı hedefliyoruz. Dünyada dengeler artık çok hızlı değişiyor. Bu dinamik süreci ustalıkla yönetmek, değişime ayak uydurmak da önemli. Ticari faaliyetlerinizi ve işbirliklerinizi değişen şartlara uygun hale getiremezseniz kaybedecek olan da siz olursunuz. Biz, bizimle birlikte dostlarımızın da kazanması için çalışıyoruz. Yani bu alanda da 'kazan kazan' tezini savunuyoruz, savunacağız."

- "TERÖRSÜZ TÜRKİYE ADIMLARI KONTROLLÜ BİÇİMDE ARDI ARDINA ATILIYOR"

Bir basın mensubunun, DEM Parti'nin, terör örgütü PKK'nın silah bırakmasıyla ilgili önümüzdeki haftayı işaret ettiğini, kendisinin de haftaya DEM Parti heyetini kabul edeceğini hatırlatması ve kabulde hangi hususların ele alınacağını sorması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Biz 'Terörsüz Türkiye' hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Milletimizin birçok hayalini gerçeğe dönüştürdüğümüz gibi, kardeşliğimizi tahkim edecek, iç cephemizi güçlendirecek ve medeniyet yürüyüşümüzü hızlandıracak bu hayali de gerçekleştireceğiz. Terörsüz Türkiye adımları kontrollü biçimde ardı ardına atılıyor. Bizim tavrımız net, bunu en başından ifade ettik. 'Silah bırakma koşulsuz olmalı ve örgüt yapısal olarak kendini feshetmelidir.' dedik ve aşama aşama bu noktaya gelindi. Terör örgütünün silah bırakma kararını uygulamaya başlamasıyla süreç biraz daha hız kazanacaktır. Silahın, kanın, gözyaşının milletimizin gündeminden tamamen çıkmasıyla önümüzde yepyeni bir kapı ardına kadar açılacak. İlgili kurumlarımız her adımı, her hamleyi titizlikle takip ediyor ve gerekli adımları atıyor. Bu süreci kendi haline bırakmayız, provokasyonlara da müsaade etmeyiz. Titizlikle çalışıyor, emin adımlarla ilerliyoruz. DEM Parti heyetiyle de 'Terörsüz Türkiye' hedefine ulaşmak için bugüne kadar atılan adımları ve bundan sonrasını ele alacağız.

Kabulümüz önümüzdeki hafta içinde olacak. Bu konuda Özel Kalem Müdürüm Hasan Doğan Bey kendileriyle irtibat sağlayarak randevu tarihini verecek. O tarihte DEM Parti'den Pervin Buldan Hanım ve yanında da Mithat Sancar Bey birlikte gelecekler. Bu görüşmede benim de yanımda Genel Başkan Vekilimiz Efkan Ala Bey ve MİT Başkanımız İbrahim Kalın Bey olacak. Birlikte bu görüşmeyi yapacağız. Terör örgütü PKK'nın silah bırakması, Türkiye için hem güvenlik hem demokrasi hem de kalkınma alanlarında yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. 'Terörsüz Türkiye' başlığı noktasında herhangi bir sıkıntı yok. Bunu zaten şu anda DEM Parti grubu da ifade ediyor. Birlikte inşallah bu Terörsüz Türkiye mücadelemizi yürüteceğiz. Ülkemizin tamamında, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu'da Terörsüz Türkiye'yi nasıl inşa edeceğimize yönelik çalışmaları birlikte yapacağız. Burada herhangi bir tereddüt söz konusu değil. Cumhur İttifakı olarak zaten biz bu konuda hemfikiriz. İnşallah Terörsüz Türkiye'yi de birlikte inşa edeceğiz. Bizler silah bırakma konusunun da takipçisiyiz. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Milli İstihbarat Teşkilatımız süreci takip ediyor."

- "GAZZE'NİN KAYBEDECEK VAKTİ YOK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir basın mensubunun, İran'daki ateşkes sonrasında gözlerin Gazze'ye çevrildiğini ve burada da bir ateşkesin beklendiğini belirterek, özellikle ABD'nin İsrail'i ateşkese zorlayıcı adımlar atmasının beklenip beklenmediği sorusu üzerine, "Gazze'nin kaybedecek vakti yok, Gazze'de insanlık can çekişiyor. İnsanların açlığa mahkum edilmesinin, üzerlerine bombaların yağdırılmasının görmezden gelinmesi insanlıkla bağdaşmıyor. Bir an önce ateşkesin sağlanması ve insani yardımların oraya en etkin biçimde ulaştırılması için çabalıyoruz. Türkiye olarak diplomatik gayretlerimizi hiç kesmedik ve her muhatabımızla oradaki insani tablonun vahametini konuşuyoruz." ifadelerini kullandı.

Hollanda'nın Lahey şehrinde düzenlenen NATO Liderler Zirvesi'nde ABD Başkanı Donald Trump'la ilk günün akşamı bir görüşme yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu görüşmede bu konuyu da ele aldık. Kendilerinden Gazze sürecine müdahil olmasını istedim ve 'İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla bu süreci en iyi işletecek olan sizsiniz. Özellikle yemek kuyruklarında öldürülen insanlar var. Bu insanların öldürülmemesi için sizin buraya müdahil olmanız gerekiyor.' dedim. Kendilerinin de bu konuda olumlu yaklaşımını gördüm. O yemek kuyruklarındaki şehitlerimizin sayıları şu ana kadar 55-60 bini bulmuş durumda. Temenni ediyorum ki; bu attığımız adımlarla bu duruma da bir son nokta koymuş oluruz. Bu arada bölgede 100 bine yakın da yaralı var. Bu yaralıların içinde şu anda peyderpey tedavi için ülkemize gönderilenler var. Onların, hastanelerimizde tedavileri yapılıyor. Ona da devam ediyoruz, devam edeceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de yaşanan insani trajediyi en başından beri hem siyasi hem de diplomatik düzeyde gündemlerinin merkezine aldıklarını belirtti.

Savaşın ilk günlerinden bu yana İsrail'in Gazze'deki saldırılarını "soykırım" olarak nitelendirdiklerini ve diplomatik kanallarla ateşkese öncülük eden ülkeler arasında yer aldıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dışişleri Bakanlığımız ve Türk Kızılay üzerinden insani yardım koridorlarının açılması, hastaların tahliyesi gibi alanlarda da aktif rol aldık. Katar ve Mısır üzerinden yürüyen arabuluculuk mekanizmasına doğrudan destek verdik. Sayın Trump'un girişimleriyle şimdi de 60 günlük geçici bir ateşkes planı gündeme geldi. Bu süreçte ABD'nin İsrail üzerindeki etkisi belirleyici olacak. ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin İsrail'i ateşkese zorlamak için baskılarını artırması bu noktada çok önemli. İran ile İsrail arasında sağlanan ateşkesin Gazze için de bir kapı araladığını düşünüyoruz. Hamas tarafı bu konuda iyi niyetini defalarca ortaya koydu. Ancak İsrail'in ateşkesleri ihlali nedeniyle bölgede kalıcı bir sükunet bir türlü sağlanamadı. Bu kez de aynısı olmasın diye çalışıyoruz. İsrail'in eksiksiz uyacağı bir ateşkesin inşa edilmesi gerekir. Bunu sağlamak için güçlü bir müzakere zemini oluşturmaya ihtiyaç var. Özellikle ateşkes için verilecek garantiler konusu önemli. İnsani yardımların kesintisiz ulaşımı konusu da hayati. Bu yardımların sevkiyatının teminat altına alınması gerekir. Diğer yandan Gazze'nin altyapısı İsrail tarafından yok edilmiş durumda. Altyapının yeniden inşası, Gazze'nin yeniden ayağa kaldırılması, yeniden yaşanabilir bir hale getirilmesi için neler yapılması gerektiğini ortaya koyuyoruz. Milyona yakın insan yerinden edildi, insanlar açlık sınırının altında yaşıyor. Ateşkes durumunda uluslararası toplumun yeniden inşa projelerine hızla yatırım yapması gerekiyor. Kalıcı ateşkes sağlanabilirse, bölgede kalıcı barışa uzanan bir yol açılabilir. Bunun için öncelikle eksiksiz uyulacak, güçlü ve kalıcı bir ateşkes şart. İki devletli çözüm ise bölgemizdeki bu kronik sorunun tek çözüm anahtarıdır."

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın F-35'lerle ilgili açıklamasına Yunanistan makamlarınca gösterilen tepkinin sorulması üzerine Erdoğan, "Biz F-35'leri öncelikle kendi güvenliğimiz için istiyoruz. F-35 meselesi bizim için yalnızca bir askeri teknoloji meselesi değil, aynı zamanda başta NATO gibi uluslararası platformlarda güçlü ortaklık konusudur ama tabii bu mesele kendi göbeğimizi kendimiz kesmemize vesile oldu ve savunma sanayi alanında atılımlarımızı hızlandırdı. Bizim güvenlik altyapımızı güçlendirmemiz kimse için bir tehdit değildir. Hele hele dost ve müttefiklerimiz için hiç değildir." diye konuştu.

NATO Liderler Zirvesi'nde müttefiklerin savunma harcamalarını artırmasına yönelik karar alındığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yani denildi ki 'NATO ülkeleri kendi savunma altyapılarını kuvvetlendirsin, ihtiyaçlarını karşılasın, bu NATO'nun da savunmasını da güçlendirsin.' Dolayısıyla Yunanistan'ın bizim savunma alanında attığımız adımlar nedeniyle endişelenmesi yersiz ve manasızdır. Türkiye, güvenliğini ve çıkarlarını tehdit etmeyen, düşmanca bir tavırla önüne çıkmayan hiçbir ülke için tehdit değildir. Aksine Türkiye, bölgesinde ve dünyada barışı, huzuru ve güvenliği sağlamak için azami çaba gösteren, dostları için son derece güvenilir bir ülkedir. Çevremizde hiçbir çatışma yoktur ki Türkiye, barışçıl bir yaklaşımla onu sonlandırmak için çabalamasın. F-35 konusunu aramızda konuştuk ve işin takipçisiyiz. Ben Sayın Trump'ın bu konuda yaptığımız anlaşmaya sadık kalacağına inanıyorum. Bu F-35'lerin Türkiye'ye peyderpey teslimi onun döneminde gerçekleşecektir diye düşünüyorum."

- "JEOEKONOMİK BİR DEVRİMİN PARÇASI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşması hangi aşamada?", "Zengezur Koridoru ne zaman açılacak bu konuyla ilgili net bil var mıdır?" ve "Orta Koridor'un işlemeye başlaması bölgeye nasıl bir kazanç getirir?" soruları yöneltildi.

Türkiye'nin Azerbaycan ile olan hukukunun diğer ülkeler arasındaki münasebetlerden farklı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Azerbaycan ile sadece dostluk değil, kardeşlik bağıyla da bağlı olunduğunu söyledi.

"İki devlet, tek millet" sözünün alelade söylenen bir kelam olmadığını belirten Erdoğan, "Derin manalar içerir ve somut karşılığı vardır. Bunu tarih boyunca defalarca kanıtlamışızdır. Dolayısıyla bu bölgedeki hadiselere dışarıdan bakamayız." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Güney Kafkasya'daki barış ve huzurun herkese kazandıracağına dikkati çekerek "Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış sürecinin de diplomatik çerçevesi tamamlanmış durumda. 2024 yılı sonunda Brüksel, Moskova ve Tiflis'te yapılan görüşmelerle barış anlaşmasının son metni üzerinde mutabakat sağlandı. Ermenistan, başlangıçta Zengezur Koridoru'na karşı çıksa da ekonomik entegrasyona katılmak için daha esnek bir yaklaşım sergiliyor. Bu bölgenin kalkınması sadece Azerbaycan için değil, Ermenistan için de bizim için de İran ve diğer ülkeler için de bir fırsattır. Zengezur Koridoru sadece Azerbaycan değil bölgenin tamamı için yeni imkanları beraberinde getirecektir. Bu hattı sadece jeopolitik değil, jeoekonomik bir devrimin parçası olarak görüyoruz." değerlendirmelerde bulundu.

Zengezur Koridoru'nun açılmasının, Orta Koridor için de stratejik bir gelişme olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Koridor açıldığında, Türk malları Hazar'ı geçerek Orta Asya ve Çin'e daha hızlı ulaşacak, Avrupa'dan Çin'e giden mallar da Türkiye üzerinden geçmeye başlayacak. Orta Koridor'un açılması güneyden itibaren bize ve Azerbaycan'a kadar birçok ülkeyi kapsıyor. Bunun dışında Çin'den gelen yolla da bütünleşiyor. Böyle bir önemi var. Biz bu süreç içerisinde tüm adımlarımızı en güzel şekilde atıyoruz. Burada en önemli olan Zengezur hattı. O hat raylı sistemi de içeriyor. Bunun için de yük taşımacılığında Zengezur hattının önemi fazlasıyla artıyor ve artacak.

Orta Koridor bütün gücünü, buradan alıyor. Orta Koridor'un Zengezur hattıyla bütünleşmesi ve onunla bütünleştikten sonra da yük taşımacılığında, yolcu taşımacılığında böyle bir işlev görmesi önemli. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Bey buraya çok önem veriyor. Irak da buraya önem veriyor. Iğdır'dan geçip Nahçıvan'la bütünleşerek devam eden bir hat olacak. Bu hattın yapımıyla da inanıyorum ki yük taşımacılığında önemli bir adımı atmış olacağız. Ayrıca Türkiye'nin Kars-Iğdır-Nahçıvan demiryolu hattı ve Karabağ'daki inşaat yatırımları, Zengezur Koridoru açıldığında daha etkin işleyecek."

Dünyanın değiştiğini, bu durumun yeni adımlar atmayı zorunlu hale getirdiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Değişime ayak uydurmak, potansiyelleri harekete geçirmek, kazanç kapılarını da açmak anlamına gelir. Ermenistan ile Azerbaycan'ın imza atacağı barış, bölgenin iklimini değiştirecek. Sağlanacak kucaklaşma ile yeni ve tarihi fırsat pencerelerinin ardı ardına açıldığına şahitlik edeceğiz. Bölgenin çatışmalar ve savaşlar nedeniyle atıl kalan potansiyelinin harekete geçirilmesi ile birlikte kazanma modelinin nadide örneklerinden biri daha oluşacak."

- "KAFKASLARIN YENİ BİR ÇATIŞMAYI KALDIRMAYA TAHAMMÜLÜ KALMAMIŞTIR"

Rusya ile Azerbaycan arasındaki gerginliğin sorulması üzerine Erdoğan, Türkiye'nin hem Azerbaycan hem de Rusya ile derin diplomatik ve stratejik ilişkilere sahip bir ülke olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerginliği yakından takip ettiklerini ve her ili ülkeye de itidal çağrısında bulunduklarını belirterek, diplomatik gerilimi yumuşatacak açıklamalarla meselenin daha kolay ve makul bir çözüme kavuşacağına inandığını ifade etti.

İki ülke arasında yaşanan olumsuz gelişmelerin bir an önce sona ermesi temennisinde bulunan Erdoğan, "Yaşanan talihsiz hadiselerin Rusya ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerde tamiri imkansız hasara neden olmaması en büyük arzumuzdur. Yaşanan lokal hadiselerin ve sonuçlarının kendi mecrasının dışına çıkartılmadan çözüme kavuşturulması mümkündür. Meseleye itidali elden bırakmadan yaklaşmak gerekir. Biz iki dostumuzun da bu sorunun üstesinden gelecek anlayış seviyesinde olduğunu biliyoruz. Meselinin halli yolunda atılacak yapıcı adımlara destek vermeyi sürdüreceğiz. Önceliğimiz yeterince savaşa, çatışmaya sahne olmuş bölgenin zor da elde edilen istikrarını sarsacak ani tırmanışlardan kaçınmak olacak. Kafkaslar'ın yeni bir çatışmayı kaldırmaya tahammülü kalmamıştır." diye konuştu.

Türkiye olarak sükunetin yanında yer alarak diplomatik süreçlerle meselenin çözüme kavuşturulacağına inandıklarını belirten Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le yaptığı görüşmede bu konunun gündeme geldiğini, Aliyev'in dikkatli ve tedbirli adım attığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu işi kovalamak, kızıştırmaktan yana değil. Bunu telafi edeceklerini ben İlham Bey'in bana yaptığı açıklamalardan anladım." dedi.

- "SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"

Suriye'deki gelişmelere ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, Türkiye'nin, Suriye'nin müreffeh geleceğini destekleyen, huzuru ve barışı perçinleyen tüm gelişmeleri desteklediğini söyledi.

"Nasıl ki Suriye'de yaşanan ve artık geride kalan iç savaşın ilk gününden itibaren Suriye halkının yanında durduysak, ülkelerini ve birliklerini yeniden inşa sürecinde de yanlarında olacağız." vurgusunu yapan Erdoğan, Suriye yönetiminin, ABD ve Avrupa'nın yaptırımları kaldırma kararı sonrası kalkınma yolunda daha hızlı adımlar atacağına inandığını dile getirdi.

Türkiye ile Suriye ikili ilişkilerinin yeniden inşa sürecinin de hızlı bir şekilde ilerlediğine dikkati çeken Erdoğan, "Her alanda komşumuzla işbirliğimizi geliştiriyoruz. İstikrarlı, huzurlu ve güçlü bir Suriye'nin komşuları için de faydalı olacağını, bunun komşularının huzur ve güvenliğini de destekleyeceğini düşünüyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim için çok önemli. Kendi sınır güvenliğimizi sağlamak ve Suriye'deki istikrarsızlığı sona erdirmek adına Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi harekatlarla sahada etkin bir pozisyon aldık." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Suriye'nin kaynak, imkan ve potansiyellerinin tek sahibinin Suriye halkı olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Suriye'nin kuzeyinde serbest ticaret bölgeleri, lojistik üsler, sınır pazarları gibi modelleri hayata geçirebiliriz. Tüm bunları yaparken de kırmızı çizgilerimizi net olarak vurguladık. Terör örgütlerini ya da uzantılarını meşrulaştıracak bir planı kabul etmeyiz. Terörün Suriye topraklarında tamamıyla etkisiz hale gelmesi, tüm silahlı unsurların lağvedilip, Suriye topraklarının tamamında sadece Suriye Ordusu'nun hakimiyetinin sağlanması için elimizden gelen desteği veriyoruz. Suriye'de kalıcı huzur ve istikrar bizim de çıkarımızadır. Bunu bozmak için gayret gösterenler karşısında Türkiye'yi de bulacaklardır.

Türkiye olarak biz ekonomik gelişmenin tarafında yer alacak, fırsatları değerlendireceğiz. Bu süreçte hem askeri hem diplomatik hem de ekonomik çıkarlarımızı gözeterek, sahadaki kazanımlarımızı masada artıracağız. Yaptırımların kaldırılması, ABD ile temaslar etrafında şekillenen bu konularla ilgili Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara olumsuz düşünmüyor. Onun yaklaşımı da olumlu. İlham Aliyev kardeşimle yaptığımız görüşmede, o da Suriye'ye doğal gaz konusunda 'Ben her türlü desteği vermeye hazırım' dedi. İlham Aliyev'in böyle bir yaklaşımı ortaya koyması çok çok önemli."

Suriye'nin en önemli sıkıntısının doğal gaz olduğunu hatırlatan Erdoğan, konuşmasına şunları kaydetti:

"Doğal gaz gelecek ki, enerji olsun. Enerjide sıkıntı var. Biz de belli bir noktaya kadar enerjide yardımcı olmanın gayreti içindeyiz ama bugün ben İlham Bey'den bu müjdeyi de alınca gerçekten çok çok huzurlu oldum. Döner dönmez de Enerji Bakanıma o müjdeyi vereceğim. O da Sayın Şara'ya bunu bildirecek. İnşallah bizim attığımız adımları, Azerbaycan'ın vereceği destekle bütünleştirerek birlikte bu adımı da atalım istiyoruz. Zaten yaptırımları ortadan kaldırma adımları atıldı. Güçlendirerek bunu devam ettirmek niyetindeyiz."

Türkiye'nin dış politikası ile ilgili "Dünya beşten büyüktür","Daha adil bir dünya mümkün" söylemleri ekseninde, mevcut küresel çatışmalar karşısında atılacak yeni adımların sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Biz dış politikayı kavgacı bir ruhla değerlendirmiyoruz. Biz barış politikasını öne çıkararak adımlarımızı atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz. Şu anda etrafımızdaki ateş çemberinin tuzağına hamdolsun düşmedik ve düşmeyeceğiz. Çevremizle iş birliği halinde, dayanışma halinde dış politika anlayışımızı barış eksenli olarak sürdüreceğiz. Gelişmeler de zaten onu gösteriyor. Bizi tuzağa çekmek isteyenlere de biz tam aksine 'Daha adil bir dünya mümkün' diyerek yaklaşıyoruz. 'Dünya beşten büyüktür' diyerek yaklaşıyoruz. Bu konuda yaptığımız dış politika müzakerelerinde o ülkeleri de buraya çekiyoruz. Bu anlayışımız yüksek kabul görüyor ve böylece bu süreci devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Yani karşımızdaki muhataplarımız bizi ne kadar kavgaya çekme gayreti içinde olsalar da o tuzağa biz düşmeyeceğiz."

Tüm platformlarda Türkiye'nin haklı tezlerini anlatmaya, durmadan dinlenmeden devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin haklılığını kabul edenlerin sayısının her geçen gün daha da artmasından memnuniyet duyduklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha adil bir dünya mümkün" ve "Dünya beşten büyüktür" söylemlerinin artık Türkiye'nin dış politika vizyonu haline geldiğini aktararak, bu vizyonun iç kamuoyunda da ciddi karşılık bulduğunu, Türkiye'nin dış politikadaki bağımsız duruşunun vatandaşlar için de gurur ve güven kaynağı haline geldiğini vurguladı.

Bu durumun kendilerine motivasyon sağladığını, mazlum ve mağdur coğrafyaların sesi olmak, dünyada "efendiler-köleler" düzeninin hakim olmadığını göstermek için çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyadaki adaletsizliklerin kaynağının güçlünün haklı görülmesi olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Daha adil bir dünyanın temelinin haklı ile haksızı en adil biçimde ayırmakla atılabileceğini anlatacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın geleceğine dair kararları bir avuç karar vericinin değil, ancak bütün dünyayı oluşturan milletlerin eşit biçimde verebileceğini haykıracaklarını, son yıllarda yaşanan sistem krizinin temelinde bu çarpıklığın yattığının artık daha fazla anlaşıldığını söyledi.

Bu durumun sorumluluklarını artırdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sesimizi daha güçlü çıkartmalı, daha fazla insana bu gerçekleri anlatmalıyız. Bunun için konvansiyonel yöntemlerin yanı sıra yeni iletişim araçlarının da kullanmalıyız. Sesimizi ve sözümüzü taşıyacak ve yayacak yeni medya araçlarını da en etkin biçimde kullanmaya gayret göstereceğiz. Türkiye olarak güçlü bir ahlaki argümanla bölgesel liderliğimizi perçinleyerek, küresel ligde üst sıralara yükselmeyi hedefliyoruz. Ve tüm bunları, yalnızca söylemle değil; altyapı, eğitim, ekonomi, savunma ve diplomasi ekseninde somut projelerle de destekliyoruz." ifadelerini kullandı.

- "CHP'NİN SİYASETİ ARTIK KARŞILIKSIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin "Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi 100 gündür, vatandaşları halkı, sokağa çağırıyor. 'Ekrem İmamoğlu'na özgürlük' istiyorlar. Erken seçim taleplerini dile getiriyorlar. Ancak bunda çok başarılı olduklarını görmedik. Vatandaş sokağa çıkmıyor. Sizce toplumun, halkın, CHP'ye ve onların aşırı sert siyaset yapma biçimine bakışı nasıl? Hala birinci parti olduklarını iddia ediyorlar. Siz nasıl görüyorsunuz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"CHP'nin siyaseti artık karşılıksız bir siyasettir. Sanal medya üzerinden kendi elleriyle oluşturdukları algı putlarını gerçeklerin sağlam gövdesi bir bir yıkıyor. İnsanların bilinçlerini türlü algı ve manipülasyonlarla yönetebileceklerini düşünüyorlardı, ancak milletimiz bu kirli oyunu fark etti. Vatandaşım sokak eylemlerinin ancak bölücülere, darbecilere hizmet edeceğini biliyor. CHP yöneticilerine tavsiyem sabredip, bağımsız yargının kararlarını beklemeleri yönünde. Bu süreç CHP yönetimi için bir de ayna vazifesi görmeli. CHP yönetimi ülke siyasetine katkı sağlamak yerine, proje üretmek yerine sokak eylemlerinden medet umuyor. Yargı kurumlarımızı yıpratma çabasıyla suçlarını örtmeye, sokak eylemleriyle suçluları aklamaya çalışıyorlar. Bekle, sabret. Bağımsız yargı organlarımız kararını versin, zaten gerçek er ya da geç ortaya çıkacaktır.

Ama bunlar ne kendilerine ne de belediye başkanlarına güvenemedikleri için sokak eylemleriyle konuyu çarpıtma derdindeler. Onlar herhalde biraz da kendilerini rüya sendromları içerisinde görüyorlar. CHP'nin birinci parti olması diye bir durum söz konusu değil. Yani onlar ne kadar anket yapıyorlarsa, biz de o denli anketlerimizi yapıyoruz, yaptırıyoruz. Şu anda Türkiye'de birinci parti AK Parti'dir. AK Parti, Cumhur İttifakı ile beraber bu yolda, emin adımlarla yürüyor. Hele hele yolsuzluk sendromu içerisindeki bir partinin Türk milletinden onay alması mümkün mü? Değil. İşte şu anda en önemli il İstanbul. İstanbul'un ne halde olduğu ortada. Her yerden şu anda çok ciddi pis kokular geliyor. Biz Türkiye'de iktidar partisi olarak emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. İnşallah önümüzdeki hafta Kızılcahamam kampını yapıyoruz. Kızılcahamam kampından sonra da bütün Türkiye'ye teşkilatımız dağılacak ve bütün Türkiye'de il il çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Biz, şu anda sadece işimize bakıyoruz. AK Parti olarak, Cumhur İttifakı olarak bizler inşallah gayretle milletimize hizmette bir yarışın içerisinde olacağız ve bu tür pisliklere de bulaşmadan yolumuza devam edeceğiz."

- "YANGINLARLA MÜCADELEDE BÖLGEMİZİN EN İYİ HAVA VE KARA FİLOSUNA SAHİP ÜLKESİYİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaz aylarının başlamasıyla orman yangını riski açısından en hassas döneme girildiğini hatırlatarak, özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerindeki ormanlarda eş zamanlı yangınlar çıktığını anımsattı.

Bu yıl bin 332'si ormanlık alanlarda, bin 808'i orman dışı alanlarda olmak üzere 3 bin 140 yangın çıktığı, sadece son 9 günde çıkan 721 yangının 720'sinin kontrol altına alındığı bilgilerini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay Dörtyol'daki yangını kontrol altına alma çalışmalarının devam ettiğini ve uçağa gelirken Tarım ve Orman Bakanı ile görüştüğünü aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yangılarla havadan ve karadan mücadelenin sürdüğünü belirterek, şöyle devam etti:

"Yangınlarla mücadelede bölgemizin en iyi hava ve kara filosuna sahip ülkesiyiz. Bu bizim mücadelede güçlü kılıyor ve yangınlar büyümeden söndürülüyor. Ancak bazı bölgelerde hava sıcaklıklarının 45 dereceye ulaşması, rüzgarın sertliği ve nem oranının düşüklüğü yangınların kontrolünü zorlaştırıyor. Helikopterlerimiz, uçaklarımız ardı ardına sortiler yapıyor. Karada orman kahramanlarımız arazözlerle, su ikmal araçları ve dozerlerle yangınları söndürmeye çalışıyor. Orman teşkilatımız bu mücadelelerde şehitler vermiş, yaralananlar olmuştur. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum. Rüzgar yangınların yayılmasında çok etkili. Ekiplerimiz alevleri durdurmak için etkin tedbirler alıyor. Hava araçları filomuzu genişletmiştik.

27 uçak, 105 helikopter, 14 İHA'dan oluşan hava filosuna sahibiz. Bunun yanında 6 bin kara aracı ve 25 bin orman kahramanımızla yangınlara anında müdahale edebiliyoruz. Her yangının nedeni ile ilgili titiz bir çalışma yürütüyoruz. Bazıları kasıt, bazıları ihmal, bazıları da doğal nedenlerden çıkan yangınlarla ilgili kasıt ve ihmali bulunanlar hakkında adli işlemler süratle yapılıyor. Sabotaj olup olmadığına ilişkin iddialar, emniyet ve jandarma birimlerimizce araştırılıyor. Yakalanan bazı şüphelilerle ilgili adli süreç devam ediyor. Yangınlarla ilgili gerek bakanlarımızdan gerek valilerimizden sürekli bilgi alıyorum. Yangın merkezlerinden anlık durum ve güncellemeleri alarak müdahaleleri yakından takip ediyorum. Yangınların süratle söndürülmesi için gerekli ekiplerimiz ilgili bölgelere gönderilmiştir. Devletimizin imkanları bu yangınların söndürülmesi için seferber edilmiştir. Yangınların yüzde 90'ı ilk 24 saat içinde kontrol altına alındı."

Bu tür yangınlarda Türkiye'nin artık geçmişe kıyasla çok daha hazırlıklı bir ülke olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak vatandaşların özellikle yaz aylarında daha duyarlı olması gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dışarıda, tarım alanlarında ateş yakılmasının yangınlara sebep olduğunu, önemsenmeyen bir kıvılcımın ormanların yanmasıyla sonuçlanabildiğini anımsatarak her orman yangınında vatandaşları provoke etmeye çalışanlarla da mücadele ettiklerini ifade etti.

Yaz mevsimlerinde yaşanan orman yangınları sadece Türkiye'de görülmediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aşırı sıcaklık ve düşük nem yangın riskini dünyanın her yerinde artırıyor. Daha fazla dikkat ve gayretle, yeni yangınlar çıkmadan bu mevsimi geçirmeyi temenni ediyoruz." dedi.

ÖNERİLEN VİDEO

Bursa'da deprem anı kamerada

Kapat
Video yükleniyor...