27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Dışişleri: Erbil'e yapılacak uçuşlar için hava sahamızı açmayı değerlendiriyoruz

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, 'Erbil'e yapılacak uçuşlar için hava sahamızı açmayı değerlendiriyoruz' dedi.

AA23 Mart 2018 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Dışişleri: Erbil'e yapılacak uçuşlar için hava sahamızı açmayı değerlendiriyoruz

Aksoy, Bakanlıkta basın mensuplarına yönelik bilgilendirme toplantısında soruları yanıtladı.

ABD Dışişleri Bakanlığından üst düzey bir yetkilinin ay sonuna doğru Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştireceği ve Patriotlarla ilgili bir teklif sunacağına yönelik basında yer alan haberlerin sorulması üzerine Aksoy, bu konuda kendilerine henüz bir bilginin ulaşmadığını belirtti.

Sözcü Aksoy, Türkiye'nin, savunma sistemi ihtiyaçlarını gidermek amacıyla 10 yıldan bu yana ABD dahil olmak üzere öncelikle müttefikleriyle temas kurduğunu hatırlatarak, maalesef olumlu sonuç alamadıklarını bildirdi.

Aksoy, şunları kaydetti:

"Rusya ise acil ihtiyaçlarımızı karşılamaya yönelik bize çok cazip bir teklif sundu ve neticesinde Rusya'dan S-400 sistemi tedarik edilmesi kararlaştırıldı. Önemli bir husus bu sistem, kendi başına işletilecek ve NATO yetenekleri ile entegre edilmeyecek. NATO ile birlikte çalışabilir bir sistem geliştirme hedefimiz ise devam ediyor."

Aksoy, ayrıca Patriot sistemleriyle ilgili de ABD ile temasların devam ettiğini söyledi.

İki ülkenin anlayış birliğine vardığını ve bu çerçevede 8-9 Mart'ta Washington'da Suriye ve PKK ile mücadele gündemli toplantılar yapıldığını hatırlatan Aksoy, diğer toplantıların da gecikmeksizin yapılmasını ve ABD'den somut beklentilerinin gerçekleşmesini beklediklerini kaydetti. Aksoy, ABD ile oluşturulan çalışma gruplarına ilişkin olarak da "Müsteşar Ümit Yalçın yakın zamanda, önümüzdeki hafta olabilir, Washington'a bir ziyaret gerçekleştirecek." ifadesini kullandı.

ABD yönetiminde bazı değişikliklerin olduğunu hatırlatan Aksoy, yeni Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun siyasi tecrübesinin olduğunu ve Türkiye-AB ilişkilerinin önemini idrak etmiş bir devlet adamı olduğunu belirtti.

Aksoy, yönetimdeki değişikliklerin, iki ülke arasında uzun zamandır var olan sorunların çözülmesi için devam eden çabaların daha da güçlenmesine vesile olmasını dilediklerini kaydetti.

Aksoy, diplomasi muhabirlerini bilgilendirme toplantısında, sözlerine önceki gün vefat eden büyükelçi Deniz Bölükbaşı'na rahmet dileyerek başladı.

Geçen yıl Türkiye'ye gelen turist sayısının önceki yıla göre yüzde 27 artarak 32,5 milyona ulaştığını dile getiren Aksoy, bunların 3,5 milyondan fazlasının Alman vatandaşı olduğunu ifade etti. Aksoy, bu sene de Avrupa'da Türkiye'yi tercih eden turist sayısının giderek arttığını, bu durumun da yakın coğrafyadaki tüm sorunlara rağmen Türkiye'nin hala bir istikrar ülkesi olarak görüldüğünün önemli bir göstergesi olduğunu vurguladı.

Aksoy, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Zeytin Dalı Harekatı'na yönelik açıklamalarına değinerek, Almanya'da PKK terör örgütü ile ırkçı ve İslam karşıtı kişilerin cami, dernek ve Türk vatandaşlarına yönelik saldırılarında artış görüldüğüne dikkati çekti.

Yılbaşından bu yana Almanya'da 20'den fazla camiye saldırı düzenlendiğini anlatan Aksoy, Alman basınının verdiği rakamlara göre de geçen yıl 50 civarı camiyi hedef alan saldırı gerçekleştiğine işaret etti.

Aksoy, rakamların, durumun vahametini ortaya koyduğunu belirterek, "Alman makamlarından beklentimiz bu son saldırıların faillerinin bir an önce yargı önüne çıkarılması ve yeni saldırılar konusunda gerekli önlemlerin alınması." diye konuştu. Sözcü Aksoy, bu nedenle Almanya'nın Ankara Büyükelçisi'ni 12 Mart'ta bakanlığa çağırarak nota verdiğini ve ertesi gün de telefonla görüşülerek 2. kez nota iletildiğini vurguladı.

Zeytin Dalı Harekatı'nın önemli bir aşamaya geldiğini söyleyen Aksoy, harekatın bölge temizlenene ve bölge halkı güvenli şekilde evlerine dönene kadar süreceğinin altını çizdi.

Aksoy, Filistin Başbakanı Rami el-Hamdallah'ın konvoyuna yönelik 13 Mart'ta Gazze'de gerçekleştirilen silahlı saldırıyı kınadıklarını bildirdi.

Türkiye'nin Filistin halkına yönelik yardımlarının devam ettiğini dile getiren Aksoy, son bir buçuk yıl içinde Gazze'ye doğrudan 3 sevkiyat yapıldığını hatırlattı.

Kudüs'ün yasal statüsü ve demografik yapısını değiştirmeye yönelik her türlü adımın barış sürecini tehdit ettiğini söyleyen Aksoy, yakın zamanda İsrail parlamentosunun ülkenin güvenliğini tehdit edenlerin daimi oturum izinlerinin iptal edilmesiyle ilgili bir yasayı onayladığını anımsattı.

Aksoy, İsrail'in aldığı bu kararı kınadıklarını ve Doğu Kudüs'ün demografisini değiştirme niyetini ortaya koyan bu gayrimeşru adımı reddettiklerini vurguladı.

KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay'ın 20 Mart'ta Türkiye'ye resmi ziyarette bulunduğunu hatırlatan Aksoy, görüşmelerde Kıbrıs konusundaki son gelişmelerin ele alındığını ve Rum yönetiminin Doğu Akdeniz'deki tek taraflı hidrokarbon faaliyetleri karşısında Türkiye ile KKTC'nin birlikte atabileceği adımlar üzerinde durulduğunu belirtti.

Kıbrıs Rum tarafında seçimlerin ardından "sıfır asker sıfır garanti" söylemlerinin yeniden dillendirildiğine dikkati çeken Aksoy, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun konuya ilişkin olarak kullandığı "hayalden öte olmadığı" sözlerini anımsattı.

Aksoy, "Rum tarafına bir kez daha bu rüyadan uyanmalarını ve adadaki gerçekleri daha iyi görmelerini tavsiye ediyoruz." dedi.

- Sorular

Aksoy, AB liderlerinin dün yayımlanan sonuç bildirgesinde, "AB Konseyi, Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Ege Denizi'nde devam eden yasa dışı faaliyetlerini güçlü şekilde kınıyor ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Yunanistan'la olan tam dayanışmasının altını çiziyor." ifadelerinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:

"AB Zirvesi'nde yine Rum - Yunan tezlerine hizmet eden ülkemiz aleyhine kabul edilemez ifadeler içeren bir yazımla karşı karşıya kaldık. AB bu iki ülkeye yalnızca üye oldukları için, haklı olup olmadıklarına bakmaksızın destek veriyor. Burada biz şunu anlıyoruz; AB, Kıbrıs konusundaki tarafsızlığını tamamen yitirmiştir. 2004'te de biz bunu gördük. Aynı filmi tekrar yaşıyoruz. Bu tutum devam ettiği sürece AB'nin Kıbrıs meselesinde üçüncü bir taraf olarak kabul edilmesi mümkün değildir. AB ülkeleri, uluslararası hukuka aykırı hareket eden GKRY'yi koşulsuz olarak, hiç sorgulamadan arkasında duruyor. İbret verici bir durumdur bu. Biz AB ile olumlu bir gündem yaratmaya çalışırken, AB'nin bu tarz kararlar alması elbette yapıcı sonuçlar doğurmayacak.

Bu yazımda iki Yunan askeriyle ilgili bir madde var. Bu askerler yasak bölgeye girdiği için tutuklandı. Buna ilişkin hukuki süreç de devam ediyor. Tüm konsüler haklarından yararlanıyorlar. AB Konseyinin, yargıya müdahale edecek açıklamalardan da kaçınmasını bekliyoruz."

Bulgaristan'ın Varna şehrinde 26 Mart'ta yapılacak Türkiye-AB Zirvesi'nin önemine de değinen Aksoy, zirveyle ilişkilerde bir hareketlenme sağlanmasını beklediklerini vurguladı. Güven tesisi için AB'nin daha yapıcı bir tutum sergilemesi gerektiğini ifade eden Aksoy, birliğin ayrıca yükümlülüklerini yerine getirmesini beklediklerinin altını çizdi.

Aksoy, Türkiye'nin zirveden somut beklentilerinin sorulması üzerine de Gümrük Birliğinin güncellenmesi, vize serbestisinin sağlanması ve Suriyelilere yönelik mali yardımın hızlandırılmasını beklediklerini söyledi. Sözcü Aksoy, Türkiye'nin en önemli talebinin ise müzakere sürecindeki siyasi ve suni tıkanıklıkların giderilmesi olduğunu anlattı.

Terör örgütü PYD/PKK elebaşlarından Salih Müslim ile ilgili Türkiye'nin attığı ve atacağı adımların sorulması üzerine Aksoy, Türkiye'nin Salih Müslim'i yakından izlediğini ve iade talebinin zamanında AB ülkelerine de iletildiğini hatırlattı. Sözcü Aksoy, "Sayın Bakanımızın dediği gibi Salih Müslim'in ensesindeyiz. AB ülkelerinden de iki yüzlü davranmamalarını ve bizim talebimizi yerine getirmelerini talep ediyoruz." dedi.