19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

İki Muhammed’den biri Marcus oldu

Star’ın manşeti, Almanya’da yaşayan binlerce gurbetçinin sessiz çığlığına tercüman oldu. “Çocuklara Nazi Zulmü” manşetimiz, çocuklarına sudan sebeplerle el konan binlerce ailenin feryadı oldu. Bize telefonla ulaşan aileler ayrı ayrı bir insanlık dramı anlattı. Star’ın 3 yıl önce kurtarılmasına vesile olduğu Muhammed, kurtarılıp annesiyle Düzce’de yaşarken, esnaf Özkan Öz’ün 4 yıldır göremediği oğlu Muhammed ise adının artık ‘Marcus’ olduğunu söylüyor.

HABER MERKEZİ17 Mart 2017 Cuma 07:00 - Güncelleme:
İki Muhammed’den biri Marcus oldu

ALMANYA, Hollanda, Fransa, Norveç başta olmak üzere her yıl Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde binlerce Türk çocuğu, ailelerinden zorla alınarak Hıristiyan ailelerin yanına veriliyor. Sadece Almanya’da 2015’de el konulan 43 bin 59 bin çocuktan yüzde 70’inin Türk ve Müslüman olduğu bildiriliyor. Ancak resmi kayıtlarda bu sayının 10 bin civarında göründüğü kaydedildi. Bunun yanı sıra Almanya’da kaybolan 8 bi n Suriyeli mülteci çocuğun akıbeti ise belli değil. Organ mafyasının kaçırdığı, Almanların yanına verilerek Hıristiyan olarak yetiştirilmeye çalışıldıkları iddiaları öne sürülüyor...

3 KARDEŞ MUTLUYDUK  

Star’ın manşeti üzerine gazetemize ulaşan Alman Jugendamt Kurumu’nun (Gençlik Dairesi) Nazi döne mi uygulamalarını aratmayan çocuk gaspına uğrayan Türkiyeli aileler seslerini duyurup çocuklarına yeniden kavuşmanın umudunu yaşıyor. Bu isimlerden biri de Almanya’da esnaf olan Özkan Öz... Öz’ün üç çocuğuna Alman Gençlik Dairesi tarafından el konulmasının gerekçesi ‘eşi ile yaşadığı geçimsizlik’.  Çift boşanmaya karar vermiş ama çocukların velayeti ne anneye ne babaya verilmiş, el zorla gaspedilerek Hıristiyan ailelerin yanına yerleştirilmiş. Özkan Öz başlattığı hukuk mücadelesiyle kızı Beyza’yı kurtarmayı başarabilmiş... Beyza ise yurtta esir gibi tutulduğu bir yılda yaşadıklarını ‘işkence’ olarak niteliyor. O günleri unutmak istediğini söyleyen Beyza, “Biz üç kardeş bir arada çok mutluyduk. Bizi neden ayırdılar” diyor. Baba Öz, Jugendamt’ın alıkoyduğu iki oğlunu ise yıllardır görememenin üzüntüsü içinde.  

TÜRKÇE KONUŞMUYOR

Yavrularını kurtarmaya çalışan Öz, çocukmlarına uygulanan asimilasyon ve Hıristiyanlaştırma çabalarını da içi kan ağlayarak anlatıyor: “8 yaşındaki  oğlum Muhammed, okulda ‘intihar etmek istediğini’ söylemeye başlamış. Bunun üzerine polis evime baskın yaptı. 7 yaşındaki Atakan ve 13  yaşındaki Beyza’yı da götürdüler. Oğlum Muhammed’i bir Alman ailenin yanına vermişler. Ablası Beyza, telefonda görüştüğünde ‘Benim adım Muhammed değil Markus’ diyormuş ve tek kelime Türkçe konuşmuyormuş. Muhammed’imi dört yıldır göremiyorum.”

KIZINI DA ALIRIZ...

Özkan Öz, Almanya’nın el koyarak devşirmeye çalıştığı Türk ve Müslüman çocukların bakım parasını da kendilerinden istemesinin şaşkınlığını yaşıyor: “Alman Gençlik Dairesi, ‘Senin üç çocuğunun bakıcılığını üstleniyorum’ diye para istiyor. Vermedik diye, kredi sisteminde kara listeye alındık. Şimdi bir cep telefonu bile alamıyorum. Bir bilirkişi gönderdiler, 30 dakikada bir rapor yazdı ve 5 bin 500 Euro aldılar. İtiraz ettiğimde ‘Bu çarkın dönmesi lazım. Sus, yoksa kızını da elinden tekrar alırız’ diye tehdit ediyorlar.”

KESİN DÖNÜŞ YAPTILAR 

2014’te, benzer bir dramı İsmail ve Müberra Oral çifti de yaşadı. Beş aylık bebeği Muhammed rahatsızlanınca ambulans çağıran Müberra Oral, hastanede ikinci bir şok yaşadı. ‘Çocuğunuza şiddet uyguladınız’ gerekçesiyle Muhammed’e Alman Gençlik Dairesi tarafından el konulduğu açıklandı. Dramlarını Star gazetesinin 2014’te gündeme getirdiği Oral Ailesi, çocuklarını tekrar kavuşabildi ama o korkuyla bir daha Almanya’da duramadılar. Türkiye’ye kesin dönüş yaptılar. Bugün Düzce’de yaşayan Müberra Oral, o günleri hatırlamak bile istemiyor: “Muhammed şimdi 3.5 yaşında. Bize o gün ‘Çocuğunuz sakat kalabilir, okula gidemeyebilir’ gibi gerekçeler gösterdiler ama bugün diğer çocuklarla birlikte anaokuluna gidiyor ve çok şükür hiç bir sorunuz yok. Bu gerekçeyle bizden alıp iki hafta boyunca Hıristiyan İtalyan ailenin yanına vermişlerdi. Sağ olsun Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey ve devletimizin de sahip çıkmasıyla, çocuğumuza kavuştuk. Yoksa oğlum Muhammed şimdi Marcus adıyla bir Alman olmuştu çoktan.”

 Nazi sistemi böyle işliyor

Almanya’da ‘el konulan’ çocuklarla ilgili çalışan ama yaptığı açıklamalar nedeniyle baskı göreceği için isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkilinin verdiği bilgilere göre, göçmen çocuklara yönelik sistemli ‘Nazi uygulaması’nın boyutu kan dondurucu durumda: “Resmi rakamlara göre, Almanya’da 2015 yılında, 43 bin 59 çocuk devlet tarafından ailelerinden alındı. Bu sayının içinde, az sayıda Alman ailesi veya haklı gerekçedeki vakalarda var. Ama büyük çoğunluk etnik ve dini devşirme amaçlı. Büyük çoğunluğu Türk, Suriyeli ve Arap göçmen çocuğu. Ama sayıları toplam 10 bin kadar görünüyor çünkü el konulan çocuklar direkt Alman vatandaşlığına alındığı için ne kadar göçmenin ya da hangi etnik gruptan insanların çocuklarına el konulduğu hiç bir zaman ortaya çıkarılamıyor. Tahminimiz,  yüzde 70’i Türk ve Müslüman çocukları. Bunların 4 bin 500’ü üç yaşından küçük çocuklardı ve o andan itibaren Alman dili, dini ve kültürüyle yetiştirmeye başlandılar. Çocuğuna sesini yükseltme gibi göstermelik nedenler,  göçmen çocuklarına el konulması için Alman hükümetine yeterli oluyor.”  

Berlin çocuk devşiriyor

Almanya’nın ‘Gençlik Dairesi’ üzerinden Türk ve Müslüman göçmen çocuklarını ‘devşirerek Almanlaştırması’nın arkasındaki gerekçe de dikkat çekici: Alman nüfusu hızla azalıyor... Germen ırkından Almanlar arası doğum oranı her geçen yıl azalıyor ve toplumun varlığını ve ekonominin verimliliğini sürdürebilmesini imkansızlaştırıyor. Almanya’da 2015’te 737 bin 575 çocuk dünyaya gelirken 395 bin kişi öldü. Bu çocuklardan 147 bin 905’inin annesi yabancıydı ve Türk anneler 21 bin 555 çocukla birinci sıradaydı. Üstelik, bu rakamların içinde, ‘Alman vatandaşlığına geçmiş’ Türk anneler de yoktu. Bu doğum ve ölüm oranıyla, Alman iş gücünün 2060’a gelindiğinde 9.5 milyon kişi azalacağı hesaplanıyor. Almanya’nın bu yüzden göstermelik nedenlerle el koyduğu göçmen çocuklarda etnik, dini ve kültürel asimilasyon yaparak Almanlaştırdığı belirtiliyor.