24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Başınızı yaslayacağınız bir kitap

Psikolog Pınar Maro, insan ilişkilerinde ve bireyin toplumsal rolleri konusunda kanıksanmış gerçeklere farklı bir açıdan yaklaşan anlatısıyla hayata bakışımızı sarsıyor.

CELALEDDİN CAN13 Haziran 2019 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Başınızı yaslayacağınız bir kitap

Psikolog Pınar Maro’nun anı roman türündeki Mutluyken Zaman Hızlı Akar isimli kitabının alt başlığı Gün Gelir İnsan Felakete Bile Uyum Sağlar. Bir başlıkta felaket diğerinde mutluluk var. Tezat gibi görünüyor ama sadece hayat gibi, hayat kadar. 

Bir psikoloğun anılarını gözden geçirip hikaye edişi, çok keyifli ve sürükleyici bir kitaba imkan sunmuş. 

Yedi bölümden oluşan roman bir kadının ilk gençliğinden olgunluk çağlarına dek yaşadığı hayat yolculuğunun çeşitli aşamalarını anlatıyor. Eğlenceli ve akıcı dilinin yanı sıra her bölümdeki analiz kısımları olayları kendi penceremizden değerlendirme imkanı da tanıyor. Romanın ana karakterinin aldığı kararlar, ilişkilerdeki durumu, karşısındaki kişileri analizi aslında profesyonelce oluşturulmuş bir ağ. 

Yazarın gizli rehberliğinde ilerlerken her bir bölümün duygusunu kavrıyoruz. İlk bölümün ana başlığı “Ben Evlenmek İstemiyorum”, alt başlıksa “Ejderhanı Nasıl Büyütürsün?”. Genç bir kızın yetişkinliğe geçmeye çalışırken yaşadığı yol kazaları ve ansızın evlenmeye karar vermesiyle tüm hayatının nasıl ve ne şekilde değiştiğini anlatıyor. Evli, okullu ve çocuklu süreci yeni bir döneme girmesine sebep oluyor.

İkinci bölümün ana başlığı “Sisifos”, alt başlık “Efsane’li Yıllar”. 30’lu yaşlarına gelmiş ana karakter yeni hayatına alışırken ve iş yaşamında başarı göstermeye başlamışken farklı ilişkiler içine giriyor. Aşk bu bölümün hakim duygularından biri.

HAYATI TOPLAYIP ÇIKAR

Son bölüm 50’lerine merdiven dayamış, sevdiği adamı yitirmiş bir kadının hayatı toplayıp çıkarması, yeni bir yön için çabalamasını anlatıyor. Duyguları sarsan ifadeler bizi de bir sorgulamaya itiyor. 

“Size şu soruyu sormak istiyorum: En sevdiğinizle dört sene aynı çatı altında ha öldü ha ölecek diye yaşadınız mı hiç? Bir düşünün derim. Çok ama çok ağır bir tecrübe. Allah hiçbirinize yaşatmasın. Şimdi eğer sevdiğiniz yanınızdaysa sımsıkı sarılın ona. Eğer yoksa, kendinize sımsıkı sarılın. Sonuçta siz biricik ve teksiniz. Ve bu da sizin hayatınız...”

Pınar Maro, insan ilişkilerinde ve bireyin toplumsal rolleri konusunda kanıksanmış gerçeklere farklı bir açıdan bakarak ezber bozma özelliği de taşıyan anlatısıyla birçok meselede hayata bakışımızı sarsıyor. Özellikle son bölümler, hasta yakınları için başlarını yaslayacakları bir omuza dönüşüyor. Yargılamadan, ne yapacağını/yapması gerektiğini söylemeden, acıyan gözlerle bakmadan yalnızca anlıyor ve anladığını anlatıyor. Kitap, pek çok hasta yakınının yargılanma korkusuyla dillendirmekten kaçındığı hisleri cesurca ama kavga etmeden ifade edişiyle onların da sesi olmaya aday.