26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Her şey hakkında düşünmeyi öğrenme sanatı

“Bence yazmanın asıl sonucu, düşünmeyi sürdürebilmeyi, bir düşünceyi sonuna kadar takip edebilmeyi öğrenmektir” diyor Ahmet Murat. Buradan yola çıkarsak, deneme bize ‘her şey’ hakkında düşünmeyi de öğretir.

MEHMET HAKAN KEKEÇ4 Kasım 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Her şey hakkında düşünmeyi  öğrenme sanatı
Okul yıllarında Türkçe ya da Edebiyat derslerinde hepimizin muhattap kaldığı bir sorudur: Deneme nedir? Oysa pratikte karşılığı olmayan, beyhude bir –tanımlama- çabası bu. En azından şu an için böyle. Çünkü ‘yeni edebiyat’ artık melez, yani bütün tarzlar iç içe geçmiş durumda, tarzların/türlerin, artık adına her ne diyorsanız; tanımlanması –eski eserlere göre- daha zor. 
 
Şair Ahmet Murat’ın Profil Kitap’tan yeni yayımlanmış denemelerinden (Belki de Üzülmeliyiz) bahsedeceğiz madem, onun üzerinden gidelim: Ormandaki Vaaz adlı şiirinin mesela, ya da Bir Şair Bisikletle’nin, bir ‘hikaye’ anlatmadığını kim söyleyebilir? Şiir, hikaye, roman, deneme... Artık hepsi iç içe. Neden diye sorulacak olursa, cevabı belki de kitap olur. Ama özeti şudur: Çağın yarattığı karmaşa/kaos, edebiyatta en iyi bu şekilde ortaya çıkar... Sanırım derdimi anlatabildim. Fakat ‘deneme’nin de olmazsa olmazları vardır elbette: Yazar deneme üretirken ‘nesnel/bilimsel metin’den kaçmak adına öznelliğini ortaya koymalı ve bir üslubu olmalı. Deneme de roman gibi, burjuva denen (bireyi/tekili önceleyen) sınıfın ortaya çıktığı dönemde gelişmiştir ve yazarın ‘şahsi’ bakışı önemlidir.
 
MÜMİNİN ISTIRABI
 
‘Ciddi’ metinler (bilimsel demeye çalışıyorum) gündelik oldu/bittileri kaçırmamıza neden olur. Deneme bize en olmadık denen konuları düşünme ya da düşündürme imkânı sunar. Tabii ‘şahsi’ olandan ortaya çıktığı için ister istemez bir perspektif/bütünlük de ortaya çıkar. Ahmet Murat’ın Belki de Üzülmeliyiz çalışmasının arka kapağında şu ifade yer alıyor: Her şeyin her şeye, her şeyin bir şeye bağlandığı yazılar. Deneme bizim ‘her şeyi’ konu edinebilmemizi sağlar.
 
Ahmet Murat kitaptaki ilk denemesinde (Düşünmek için yazmak), düşünme ile yazma eylemi arasındaki bağdan bahsediyor: Bence yazmanın asıl sonucu, düşünmeyi sürdürebilmeyi, bir düşünceyi sonuna kadar takip edebilmeyi öğrenmektir. Buradan yola çıkarsak, deneme bize ‘her şey’ hakkında düşünmeyi de öğretir. Kitaba adını veren denemeye bakalım: Belki de Üzülmeliyiz... Yazar bir anda ilk gençlik yıllarında tanıdığı –kolsuz- Emin üzerinden ‘aşk’ı konu alıyor. Kendisine “Aşk ikiliğe izin vermiyormuş” diye düşündürten olay şu: Emin, maşuku için ciddi bir riski göze alır ve kollarından olur. Nihayetinde kavuşurlar. Fakat ‘aşık’ bu uğurda eksilmeyi göze almıştır. Manevi olan için de aynı durum söz konusu. 
 
Barbarlar ve Halepler’de ‘bir İslam şehri’ni esnafı üzerinden tanımayı, Kurbanımla Göz Göze’de ise insanın ‘bakış’ olduğunu öğreniyorsunuz. Yani, bütünlükte, “ahir zamanda yaşayan müminin, dışarıdan hemen nüfuz edilemeyen ıstırabının üzerine eğilen” yazılar okurken, deneme türünün ‘öznelliğini’ de tadıyorsunuz.
 
ÖDÜLLÜ ŞAİR
 
Bu arada... Belki duymayan kalmıştır, söyleyeyim. Ahmet Murat çok yakın zaman içerisinde Star Gazetesi’nin düzenlediği Necip Fazıl Ödülleri’nin ‘şiir’ dalında bir ödül kazandı. Kendisini bu yazı vesilesiyle bir de ben tebrik ediyorum. Ezcümle, İstanbul’da Tüyap Kitap fuarı da başladı, Ahmet Murat çalışmaları listenizdeki kitaplardan olsun.