10 Mayıs 2024 Cuma / 3 Zilkade 1445

Hikaye gelir, benim yakama yapışır

Kaçakçılığı önlemek için tüm sınır mayınlanmış, yaşanan kayıplarla hayatlar değişmiştir.Tıpkı Delal ile Şiyar’ınki gibi... Yağmurun Gelini, sarsıcı gerçeklikte bir roman.

Hİkmet Akyüz24 Şubat 2017 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Hikaye gelir, benim yakama  yapışır
Aşka ve sevdaya dair romanlarıyla geniş bir okur kitlesine sahip olan Sinan Akyüz, son romanı Yağmurun Gelini ile okur karşısında. Bu ay Alfa Yayınları’ndan 50 bin adet baskı ile çıkan roman şimdiden oldukça ses getirmiş durumda. Yazarın 13.  romanı olan, Yağmurun Gelini de tıpkı İncir Kuşları ve Piruze gibi yaşanmış bir hikayeye, tanıklıklara dayalı bir roman. Akyüz bu romanın yazım sürecini şöyle anlatıyor:  “Yağmurun Gelini, Kilis’ten Halep’e uzanan bir hikayeye sahip. Ben daha çok gerçek hikayeleri romanlaştırıyorum. Bir hikaye kendini yazdırmaya karar verdiyse gelip benim yakama yapışıyor. Bu da öyle oldu. Bir arkadaşımın ailesinin hikayesiydi. Yıllar önce dinlemiştim. Daha sonra arkadaşıma bu hikayeyi yazması için telkinde bulundum. Ancak roman yazmak kolay değil. Geçen yıllar içinde arkadaşım bana yazmamı teklif etti. Hikayeyi ondan ve yakınlarından dinledim. O döneme dair derin bir tarihi araştırma yaptım. 1959. Bir dönem ve sınırda ilk kez mayın döşeniyor. O dönemin kültürünü, dokusunu bilmek gerekiyordu. Aslında toplama bir köyün hikayesini de görüyoruz romanda. Kürt, Arap, Türkmen nüfusuyla karışık bir köy. Romanda yüreklere dokunan bir dram var. Ancak bu dram saf ve temiz bir hikayeye sahip. Biz de Hz. Adem gibi bu hikayede umut etmeyi öğreniyoruz. Ve romanda umudu ağırlıklı olarak ele alıyorum.”

Roman, bir aşk hikayesi merkezinde ilerliyor. 1950’lerin Türkiye’sinde, kaçakçılığı önlemek için tüm sınırın mayınlarla kaplandığı bir dönemde, bir yandan yöre halkının yaşadıklarını, kayıplarını, çaresizliklerini tüm gerçekçiliğiyle yüzümüze vururken, diğer yandan da güzeller güzeli Delal’in, töreyle olan mücadelesi aktarılıyor yazar. Yağmurun Gelini umudun ve umutsuzluğun, töreyle aşkın ve her şeye rağmen mücadele etmekten vazgeçmeyenlerin hikayesini bize sunuyor.

Kitap hakkında fikir verecek birkaç cümle ise şöyle: “Düğün günü güzeller güzeli Delal, gelin alayıyla damat evine vardığında hayatının en mutlu gününü yaşıyordu, ta ki Şiyar’ının atı Cengâver bir başına ortaya çıkıncaya kadar… Nasıl olmuştu da mutluluk bu kadar çabuk uçup gitmişti ellerinin arasından? Nasıl olmuştu en güzel günü kara güne dönüşüvermişti? Şimdi nasıl Şiyar’ın kardeşi Diyar’a eş olacaktı? Töreye nasıl karşı gelecekti? Sürdü Cengâver’i ölüme, ama kader ona başka bir yol çizdi. Önce Mamo’yu gönderdi, sonra da umudu…”

Sarsıcı gerçeklik

Romanın baş karakteri güzeller güzeli Delal düğün gecesi sevdiği adam Şiyar ile evlenecekken, başına gelenler ona bambaşka bir yol çiziyor. Düğün gecesi yarım kalan bir aşkın sonrasında Delal’in yaşadıkları yürek burkan cinsten. Delal’in karşısına çıkacak olan Mamo’nun teklifi Delal’in yaşantısını tümüyle değiştirecektir. Kaçakçılığı önlemek için önlemler alınmış, yaşanan kayıplarla hayatlar değişmişti. Tıpkı Delal ile Şiyar’ınki gibi. Yağmurun Gelini, sarsıcı gerçeklikte ve tek solukta okuyabileceğiniz sürükleyici bir aşk hikayesi.