26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Madam’ın başında bir kuş yuvası

Nazlı Eray’ın Büyülü Beyoğlu romanı, daha önceki eserleri kadar güçlü ve akıcı. Eray, Beyoğlu’nu eksen alarak mekanda derinlemesine bir yolculuk yaptırıyor okuruna.

MAZLUM TAŞÇI14 Aralık 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Madam’ın başında bir kuş yuvası
İzmir Kitap Fuarı’ndayız. Hemen yanımda duruyor, Nazlı Eray.  Önünde bir çiçek var saksıda. Stantta duran genç kadına, “Ben seni çok sevdim. Bu ıtırı sana vermek istiyorum” diyor. Büyülü bir an benim için. Yıllar öncesinden kitaplarını okuyup, bir daha karşılaşmadığım ve gazete sayfalarında “fantastik edebiyatın kraliçesi” olarak adlandırılan Nazlı Eray’ın bir daha baştan okuyasım geliyor. Hangi kitapta kaldı o süslü bir paketten çıkan Bilal kim bilir? Hani, lisedeyken resim öğretmenimiz anlatmıştı da bize o öykünün resmini çizdirmek istemişti? Ama ondan önce Nazlı Eray, benim önüme başka bir ödev koyarcasına Büyülü Beyoğlu kitabı ile çıktı.   
 
BEYOĞLU RÜYASI
 
Oğuz Demir’in nefis çizgileriyle bir kere daha kendisini okumaya davet eden kitapta önce Koko ile tanışıyoruz. Uzun uzun düşünürken karşısına çıkan Madam Anastasia’ya bir kitaptan söz ediyor. Adı, “Beyoğlu Rüyası”dır. Koko, bir gençlik kitabı olduğunu söyler. Daha girişte, büyülü Beyoğlu ile bir rüyaya davet ediyor bizi. Belli ki Eray, çok eski zamanlara dönecek. Madam’ın kafasındaki saçın içinde bir kuş yuvası vardır. Gizemin bu kadarını söylemek benden olsun. Eray, bizi sadece bir rüyaya çağırmıyor. Bu kitabın çok özel konukları var ve bizi onlarla tanıştırmak istiyor. Kimler mi? Gravürcü Aliye Berger, romancı Ahmet Hamdi Tanpınar, ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu… Tabii bu konuklarla birlikte çok özel mekanlar da var. Okurken tebessüm ediyorsunuz. İşte bir örnek; Koko’nun Tanpınar ile tanışması: 
 
“Biliyor musunuz ben Tanpınar’la konuştum,” dedim.
“Nerede?” dedi Recep.
“Nerede olacak Narmanlı Yurdu’nun avlusunda.”
“Nasıl birisi?”
“Sıkıntılı bir adam gibi geldi bana. O dediği kitabı okuyacağım,” dedim.
“Ne dedi kitap için?”
“Saatleri Ayarlama Enstitüsü,” dedi. (s.128)