27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Türkiye’nin dönüm noktası 2007

Yalçın Akdoğan, 11. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, 367 skandalı, 27 Nisan Bildirisi, Gül’ün Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi, Dağlıca saldırısı ve Hrant Dink cinayeti gibi bir dizi önemli siyasi gelişmenin yaşandığı 2007 yılında, Erdoğan’ın ne söylediği ve nasıl bir siyasi tavır içinde olduğunu gün gün ele alıyor.

MELİH AYANOĞLU13 Temmuz 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Türkiye’nin dönüm noktası 2007

Doç. Dr. Yalçın Akdoğan’ın kaleme aldığı Tarihe düşülen Notlar -I 27 Nisan Bildirisi ve Sürecin Perde Arkası isimli kitapta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2007 yılında ülke siyasetine dair verdiği kararlar, yaptığı yorumlar kronolojik bir hatta bir arada sunuluyor. Siyasi tarihimizde yeni bir yol ve yön oluşturan Erdoğan, Ak Parti Genel Başkanlığı döneminde girdiği üç genel, üç yerel seçimden ve iki referandumdan başarıyla çıkmış bir lider. 16 Nisan referandumunda cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kabulü ile de Türkiye’nin ilk partili Cumhurbaşkanı oldu. Ülkenin içinden geçtiği böylesi önemli bir dönemin ve bu dönemin mimarı siyasi figürün katıldığı programlar, yaptığı konuşmalar, ülke gündemindeki olaylara verdiği tepkiler de muhakkak önemli birer kayıt olma özelliği taşıyor. Ayrıca ülke gündemini, onun söylemleri üzerinden takip etmek yaşananları farklı bir boyutuyla görmeyi mümkün kılıyor.

367 SKANDALI VE DİNK CİNAYETİ

“Peki neden 2007  yılı merkeze alınıyor?” Bu sorunun cevabı yıla damgasını vuran siyasi olaylarda gizli: 11. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, 367 skandalı, Abdullah Gül’ün aday gösterilmesi, AYM’nin seçimi durdurması, 27 Nisan Bildirisi, hükümetin bu bildiriye karşı yaptığı açıklama, 22 Temmuz seçimleri, Gül’ün Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi, 21 Ekim referandumu, ABD ziyareti ve Bush görüşmesi, Dağlıca saldırısı, Anafartalar’da gerçekleştirilen bombalı eylem, Hrant Dink cinayeti ve Malatya Zirve Kitabevi saldırısı...

Erdoğan’ın dış temasları ve ‘dershaneler’ konusunun  tartışmaya açılması da bu yılı önemli kılan siyasi gelişmelerden. Görüldüğü gibi 2007 hem AK Parti hem de Türkiye için dönüm noktası özelliği taşıyan bir yıl. Devletin başındaki ismin olayları ve dönemi değerlendirmedeki tavrı da bir o kadar önemli bu nedenle. Akdoğan, Erdoğan'ın bu yıllarda kullandığı pozitif dönüştürücü dil konusunda şunları söylüyor:  «Rahip cinayeti, danıştay saldırısı ve Dink suikastı ile Atabeyler ve Sauna gibi çeteleşmeler benzer koordinatları yansıtıyor, ortaya yeni bir taktik ve tarz koyuyordu. Milliyetçiliğin negatif yönde dönüşümü karşısında ancak Erdoğan gibi ‘dönüştürücü güc’e sahip bir lider durabilirdi. Erdoğan yaptığı konuşmalarda negatif kavramları yeniden kodlamaya, içeriklerini olumluya çevirmeye bu kavramlara karşı farklı bir toplumsal bilinç aşılamaya çalışıyordu. Erdoğan’ın siyasi hayatındaki en önemli müdahalelerinden birisi, belli kavramlara yönelik pozitif dönüştürme rolü oynamasıydı. Laiklik, milliyetçilik, demokrasi, sosyal devlet gibi kavramlar Erdoğan’ın siyasi söylemleriyle toplum kesimleri üzerinde farklı çalışmalar oluşturuyordu. Bu hem kavramsal düzeyde aşırılıkları ve sapmaları törpülüyordu, hem de toplumsal kabulü hızlandırıyordu.”

Yalçın Akdoğan, Erdoğan’ın bu yılda ortaya koyduğu tavrın ve hedeflediği siyasetin yıllar sonra nasıl gerçekleştiğinin görülmesi açısından kitaptaki verilerin önemli olduğuna vurgu yapıyor. Okuyucu 2007 ve 2017 yılları arasındaki yaşananları mukayeseli ve bütünlüklü olarak görme imkanı buluyor. 27 Nisan Bildirisi ve Sürecin Perde Arkası bir siyasi analiz kitabı değil. Erdoğan’ın söylemleri ile ilerleyen kitapta Akdoğan yer yer perde arkası bilgileri ve siyasi gözleme yer veriyor. Cumhurbaşkanlığı Seçim Sürecinde Yaşananlar isimli ikinci kitap da aynı yılın Haziran-Aralık ayları arasında yaşanan gelişmelerine odaklanıyor.

Mühür milletin elindedir

Erdoğan 22 Temmuz 2007 tarihinin, 2002 yılandan çok daha önemli bir tarih olacağını belirterek “Siyasi tarihimizin, demokrasi tarihimizin önemli bir dönüm noktası olacaktır. 22 Temmuz tarihinde milletimiz yeni bir damga vuracaktır ve bu damga milletimizin damgası olacaktır. Zira mühür milletin elindedir. Karar milletindir” diyordu. Milletin tüm yaşananları engin tecrübesiyle değerlendirdiğine işaret ederek şunları söylüyordu: “Bundan sonra bu kararı değiştirmeye kimse muktedir olamayacaktır. AK Parti Türkiye’yi 2013 ve 2023 hedeflerine doğru kararlılıkla taşıyacaktır.”