18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Ülkem dünya, dilim çikolata

Çocukların yabancı topraklara gitmeleri onların tercihi değildir. Önemli olan onlar geldiklerinde bizim bu genç ve savunmasız insanlara nasıl davrandığımızdır.

TAHİR KAPLAN11 Temmuz 2019 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Ülkem dünya, dilim çikolata

Dil probleminin üstesinden gelmek, Jaz ve Nadima’nın hikâyesinin merkezi.   Çikolataca Konuşur musun? Gerçek bir hikayeye dayanıyor. BBC çocuk televizyonunda çalışırken çocukların arkadaşlık ilişkileri hakkında bir belgesel hazırlayan Cas Lester,  birbirlerinin dilini konuşamasalar da arkadaş olmakta kararlı iki genç kızın hikayesinden çok etkilendiğini söylüyor.  

Kaldıkları ülkelerde göçmen çocukların yaşadığı en büyük sıkıntı nedir? Kitapta neyi vurgulamak istediniz?

Çikolataca Konuşur Musun?’u yazarken niyetim spesifik olarak mülteci sorununu araştırmak ya da bir mültecinin hikâyesini anlatmak değildi. Arkadaş olmaya karar veren ve arkadaşlıkları için önlerindeki potansiyel bariyerleri bir kenara koyan, fakat aynı dili konuşmayan iki kızın hikâyesini anlatmak istedim.  Kitaptaki asıl mesaj ise farklılıkları bir kenara koymak, ortak bir alan bulmak, benzerliklerimize odaklanmak ve her şeyden önemlisi kendilerini yeni bir ülkede bulan savunmasız insanları ağırlamak. 

Göçmenlerle ilgili kişisel bir deneyiminiz var mı? Göçmenlerin hayatı ile gazetede okuduklarımız arasındaki fark nedir?

Kitap yazıldığı sırada İngiltere’de mültecilerin hikâyeleri kişisel ya da genel olarak haberlerde devamlı yer alıyordu, Nadima’nın arka plandaki hikâyesi hakkında çoğu araştırmam buradan geliyor. Hiçbir mülteciyle şahsi olarak konuşmadım çünkü özel bir hikâyeyi anlatmak istemedim ve haberlerde birkaç tane “ilk ağızdan” hikâye vardı. Nadima’nın hikâyesi kasıtlı olarak birçok hikâyenin karışımı, “bazıları” yerine “herkes”i desteklemek. Mesela Nadima’nın ailesinin evin her yerini İngilizce öğrenmek için üzerinde isimlerin olduğu yapışkan kağıtlarla kapladığı sahne, mültecilerin yerleşmesiyle ilgili bir makaleden alınmıştı. Bütün ailenin İngilizce öğrenmek için verdiği çaba beni çok etkiledi ve içeriğe uygun bir renk olduğunu düşündüm. Dil probleminin üstesinden gelmek Jaz ve Nadima’nın hikâyesinin merkeziydi.  Ancak kitap gerçek bir hikâyeye dayanıyordu. BBC çocuk televizyonunda çalışırken çocukların arkadaşlık ilişkileri hakkında bir belgesel üzerinde çalışıyordum. Birbirlerinin dilini konuşamasalar da arkadaş olmakta kararlı iki genç kızın hikayesinden çok etkilendim. Bunun bir çocuk kitabı için önemli bir konu olduğunu düşündüm. 

Çocuk kitaplarının yetişkinlere, mülteciler hakkındaki durumu anlatmaya yardımcı olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, çocuk kitaplarının yetişkinlere mülteciler hakkındaki durumu anlatmaya yardımcı olduğunu düşünüyorum ancak sorunla doğrudan ilgilenmeleri gerekmez. En sevdiğim çocuk kitaplarından biri Paddington Bear. Michael Bond bu Paddington kitaplarını yazdı çünkü II. Dünya Savaşı’ndan sonra yerlerinden edilmiş çocukların durumu onu etkilemişti. Bu çocukların çoğu kendilerine yeni topraklarda yeni hayatlar kurmak zorunda kaldı. Çocukların yabancı topraklara gitmeleri onların tercihi değildir. Önemli olan onlar geldiklerinde bizim bu genç ve savunmasız insanlara nasıl davrandığımızdır.