25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Edebiyat parçalanamaz!

Yazar İskender Pala: Sanki Türkiye’de parçalanmış bir edebiyat akımı, anlayışı var zannediliyor. Hayır, aksine bunlar bir bütündür, medeniyettir ve medeniyetin katmanlarında edebiyata yansıyan güzelliklerdir.

5 Ağustos 2019 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Edebiyat parçalanamaz!

Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından düzenlenen “Türk Edebiyatı Yaz Okulu-2019” programı kapsamında, “Şair, Şiir ve Şehir” seminerlerine konuk olan Pala, Ahmet Hamdi Tanpınar Müzesi’nde “Türkçe’nin Şiiri: Gazel, Koşma ve İlahi” başlıklı bir konuşma yaptı.      

Şairler aynı ırmaktan 

Tüm milletlerin edebi geçmişlerinin belirli katmanlarda gerçekleştiğine, bu katmanların birbirinden bağımsız olmadığına ve insanların üç farklı tarzda şiir yazdıklarına işaret eden Pala, şunları anlattı: “Türk şiirini güle benzetirim. Has bahçede yetişen gül gazeldir. Kırlarda yetişen gül koşmadır. Kırlardan has bahçeye, has bahçeden kırlara gitmek üzere evcilleştirilen gül de ilahidir. Yani birisi halk şiiridir. Tamamen özgür, kendi başına herhangi terbiye, eğitim görmeden Allah’ın ona verdiği şairlik yeteneğiyle içinde bir gül açtırır, onu şiir şekline getirir. Bir tanesi eğitimini alır, çalışır, çabalar onun üzerine estetik değer oluşturur. Bu da gazeldir ve asildir. Bazen eğitimliden birisi, bazen de eğitimsizden birisi bunların arasında bir form oluşturur. Bu da tekkedir. Biz buna irfan deriz.”     

Pala, halk, divan ve tekke şairlerinin aynı ırmaktan geldiğinin ve bu türlerin bir medeniyet birikimi içerisinde yer aldığı söyledi. “Sanki Türkiye’de parçalanmış bir edebiyat akımı, anlayışı var zannediliyor. Hayır, aksine bu bir bütündür, medeniyettir ve medeniyetin katmanlarında edebiyata yansıyan güzelliklerdir.” diye konuştu.      

Medeniyetlerin müziğine ve şiirine bakılarak geliştiğinin veyahut gerilediğinin anlaşılabileceği yorumunda da bulunan Pala, çocukluk dönemindeki şarkı sözlerinde yer alan zarif kelimelerin bugünkü şarkılarda bulunmadığına dikkati çekti.