18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Gökyüzü Kundağı’nda büyüyen şiirler

Gökyüzü Kundağı, Yunus Emre Altuntaş’ın ikinci şiir kitabı. Kitap, Ebabil Yayınlarından çıktı. İlk kitabı Huzursuz Rabıta da aynı yayınevinden çıkmıştı. Şairin yeni kitabını Vural Kaya Star için değerlendirdi…

19 Mart 2019 Salı 07:00 - Güncelleme:
Gökyüzü Kundağı’nda büyüyen şiirler

Yunus Emre Altuntaş’ın ‘Gökyüzü Kundağı’, hem şiir merdiveninin ikinci basamağını emin adımlarla çıkmayı göze almış bir şairin kitabı olması, hem de kendi duruşunu sağlamlaştırma girişimi  olması bakımından dikkat çekicidir. İmge kullanımı, düz ifadeler içerisine yerleştirilmiş şiir inceliği barındıran ve titizlik gerektiren söz dizinleri, imaj ve imge arasındaki sadeliğe yaslanan denge Altuntaş’ın sürdürebilirlik gösterdiği işçilik örneklerindendir diyebiliriz. Bunları yaparken Altuntaş’ın sıradanlaşma tehlikelerine karşı yer yer iyi dokunuşlarla sadeliği bozmadan yahut siyasal/slogancı gözüken söz dizinlerini ustalığa evirerek şiirde ilerleyişleri dikkat çekicidir. 

“Evet, bir bakıma o da yalın hayatın gerekçesidir 

Gören göze, işiten kulağa dünya neyi vaadetmişse 

Alışkanlık bu ya o da almıştır az biraz kendince.” s., 14 

Mesela yukarıda örneklem olarak ele aldığımız dizelerde görünürlüğüne vurgu yapmaya çalıştığımız işçilik ile şiir inceliği arasında sadeliği barındırması Altuntaş’ın şiirdeki başarısını gösterir mahiyettedir. 

SES VE ŞİİR İŞÇİLİĞİ 

Yunus Emre Altuntaş şirinde bunun gibi ilerlemelerin daha da kuvvetleneceğine ve işçiliğinin alanlarının giderek açılacağına inancımız tamdır. Altuntaş, şiirindeki ses ve şiir işçiliğini, şimdiki zamanının kötülüklerine de başkaldıran bir sosyal gerçekçi şair edasıyla seslenmeyi baştan beri şiar edinmiştir ve bu sesini estetiksel dil bağlamında daha da yükselteceğe benzer. Bundaki başarısını da zaman ilerledikçe hep birlikte göreceğiz. 

“Geçen Biko’yu Kudüs’te görmüşler 

Sesinden bilenmiş çocuklar saçıyorken ortaya Yirmileş cani baş edemiyormuş.” S. 19