26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Mustafa Çiftci: Ödülü duyunca babam ağladı

Bundan birkaç yıl evvel Yozgat’tan, Anadolu’nun bağrından bir hikayeci çıkageldi; Duru, samimi, espriliydi...

BEDİR ACAR14 Ekim 2016 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Mustafa Çiftci: Ödülü duyunca babam ağladı

Adem’in Kekliği ve Chopin bir ilk kitaptı ve yazarı da Mustafa Çiftci isimli bir öğretmendi. Yozgatlı’ydı. Sade, esprili, yerli bir sesti. Mahalledeki, çarşı pazardaki, kahvedeki insanın öyküleriydi anlatılan… Anadolu kadar bizden, anadolu kadar sıcak... Bu ilk kitap hikayede ‘Bir yıldızın doğmakta olduğunu’ haber veriyordu. Öyle de oldu. Yayınevleri Mustafa Çiftçi’ye kapılarını açmış, Çiftci de ikinci kitabı ‘Bozkırda Altmışaltı’ ile çıtayı yükseltmişti. Şimdi üçüncü kitabın yayınlanmak üzere olan Mustafa Çiftci bu yıl ‘İlk Eserler’ dalında Necip Fazıl Ödülü kazandı. Jüri heyeti aynı ödülü şiirin yükselen yıldızı Emel Özkan’a da layık gördü. Çiftçi ile Necip Fazıl’ı ve yazım serüvenini konuştuk.

Bir yazar olarak, Necip Fazıl nerede duruyor sizin için?

Bir insanın babası bir meseleye bir kişiye bir davaya meftun ise evin tamamı baba rengine boyanıyor. Evin her köşesine ulaşan baba gölgesi sayesinde evdeki herkes hele de evlat kısmı babanın hayran olduğu kişi ile, mesele ile yaşıyorlar. Baba bir de okur yazar ise her okuyan yazan gibi az çok derinleştikçe babanın hayran olduğu kişi artık ete kemiğe bürünüyor. Bütün bunların üstüne bir de benim gibi kocaman gözlerle babasını, dedesini dinleyen ve onlardan sadır olan ne varsa hiçbirini yere düşürmeyen bir çocuk iseniz gerisini siz hesap edin.

Babam Celal Çiftci'nin hayran olduğu, meftun olduğu kişi Necip Fazıl idi. Onun sözleri, uzun hapislikleri, şiirleri ille de ille konferansları anlatıla anlatıla evin her köşesine nakşedilmişti. Ben o yaşımda Üstat neden hapis yatmış anlamıyordum. Şiirle mahpusluğun ilişkisini çözememiştim o zamanlar. "Bir Adam Yaratmak" oyunundaki sözlerin anlamı benim çocuk dimağımı zorluyordu. Ama şiirlerini ezberleme gayretim vardı. Ve o yaşımdaki gayretim babamın da hoşuna gidiyordu.

MİNİ ETEK AŞKI MI  SANDIN DELİKANLI!

Sizde hikaye anlatma aşkı nasıl başladı?

Evimizde Üstat'tan hatıralar vardı. Her biri babamın kafasına, kalbine kazınmış unutulmaz sözleri vardı. Mesela; Necip Fazıl konuşmasına “bu nesle en çok lazım olan şey aşktır’’ diyerek başlamıştır. Bir genç arsızca güler. Ve üstat o yersiz gülüşe kurşun döker gibi cevap verir. "Ne o genç, mini etek aşkı mı zannettin?”

Gel zaman git zaman benim içimde dağlara taşlara sığmayan bir anlatmak hevesi belirdi. Ekmek kuyruğundaki sataşmaları, bir anda önüme çıkan kediyi, serçelerin toprak teyemmümünü hasılı ne bulursam ne duyarsam ne görürsem anlatmak istiyordum. İçimden gelen anlatmak iştahını teskin için anlatmaya başladım. 

Kime anlatıyordunuz?

Önce annem ve anneanneme anlatıyordum. Sonra anlattıklarımı yazmamı istediler, yazdım. Biz bunları yayınlayalım dediler. Eh öyle olsun bakalım dedim. Anlattıklarımı yayınlandılar. Yayınlananlar okundu. Derken gele gele bir gün böyle bir ödül nasip oldu. 

Ödülü haber aldığınızda neler hissettiniz?

Necip Fazıl ödülü haberini telefonda Fatih Andı Hoca verdi. Telefon çaldığında ben şeker hastalığım sebebiyle artık yoldaşım olmuş insülün iğnemi arıyordum. Telefondaki ses kimmiş, ne için aramış sorularına cevaplar netleştikçe ben iğne aramayı unuttum. Mutlu oldum. 

BENİM OĞLUM DA NECİP FAZIL ÖDÜLÜ ALIRMIŞ   

Necip Fazıl’ı seven biri olarak babanız ödülü   nasıl karşıladı?

 Babam haberi alınca konuşamadı bir an. Sesi kesildi. İnsanın babasının ağladığını sezmesi zor oluyormuş öğrendim. Babam fazla konuşamadı. Sadece, "Benim oğlum da Necip Fazıl ödülü alırmış! " diyebildi. Sonra ben de fazla bir şey diyemedim. Ödül aldığıma mı, babamın sevinçten döktüğü şükür gözyaşına mı neye sevinecektim bilemedim?

Necip Fazıl’ın kültürel mirası sizde babadan oğula aktarılmış...

Şüphesiz… Oğlum Ahmet Celal de belki dedesinin ismini taşıdığından, belki hem babadan hem dededen duyduklarından bilmiyorum; Şimdi kuşların ekmek kırıntısı gözettiği gibi bizim söylediklerimizi toplayarak büyüyor. Şiir ve tarih okuyor. İnanıyorum ki baba, dede sözünün izini sürmek oğlum için iyidir. Ve yine inanıyorum ki Necip Fazıl şiirini, sevdasını, davasını bilmek, bellemekle oğlum bizim Necip Fazıl hikayemizi devam ettirecek. Hem inancım hem duam hem beklentim budur.