2 Mayıs 2024 Perşembe / 24 Sevval 1445

Türkçe öğretmeni Polat Alemdar!

Astana’da düzenlenen Türk Filmleri Haftası’nda beş film gösterildi. Burada, Kurtlar Vadisi dizisi sayesinde Türkçe öğrenen Kazaklarla karşılaşmak ilginç bir deneyim oldu.

BEDİR ACAR/DEĞİNMELER26 Aralık 2016 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Türkçe öğretmeni Polat Alemdar!
Hepi topu beş film gösterildi: Kalandar Soğuğu, Üç Yol, Patron Mutlu Son İstiyor, Unutursam Fısılda ve Ertuğrul 1890… Yerli Düşünce Derneği tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve TİKA’nın  katkılarıyla Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen Türk Filmleri Haftası’nın kültürel etkileri bu beş filmle sınırlı değildi elbette. Başta Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ve AK Parti Milletvekili Metin Gündoğdu olmak üzere Türkiye’den yapımcılar, oyuncular Kazakistanlı sinemacılarla tanışıp görüş alışverişinde bulunma imkanı elde etti.
 
Elbette, Türk dünyası ile ilişkilerin sıkı tutulmasında siyasilere olduğu kadar sanat camiasına da görev düşüyor. Astana seyahatimizde buna bir kez daha şahit olduk. Birkaç örnek vererek meramımı anlatmak istiyorum.
 
BOŞNAKLAR TÜRK MÜ?
 
Yönetmen Faysal Soysal’ın Üç Yol filmi demir leblebi gibidir. Bosna savaşı etrafında ‘içsel’ bir yolculuğun filmidir ve metaforlarla örülü filmin dokusu kendini kolay kolay ele vermez; katmanlı öyküyü anlamak için dikkatle izlemek gerekir. Buna rağmen, gösterim sonrasında seyircilerin bitmek bilmeyen soruları hem yönetmeni hem de oyuncuları bir hayli memnun etti.
 
Üç Yol’u izleyen üniversite öğrencisi bir kızın, filmin yönetmeni Faysal Soysal’a yönelttiği soru, doğrusu, beni şaşırttı: ‘Boşnaklar Türk’mü?’ diye soruyordu genç izleyici.
 
O genç Kazak, orada bulunduğu için Boşnakların Türk değil, Boşnak olduğunu öğrendi. Ancak Kazakistan’da, Azerbaycan’da, Türkmenistan’da Kırgızistan’da, Özbekistan’da ve dahi başka Türk coğrafyalarında Boşnaklar’ın miliyetini bilmeyen nice genç kuşaklar var.
 
Burada iki şey öne çıkıyor. Bir: Sinema bir eğlence aracı olduğu kadar eğitim aracıdır. İki: Müslümanlık Türklükle öylesine özdeşleşmiş ki… Bir Türk yönetmen Boşnaklarla ilgili bir film yapıyorsa ve o filmdeki Boşnaklar da Müslüman olduğuna göre Boşnaklar Türk olmalı…
 
Burada sinemanın, hem eğitim hem de algı mekanizmaları üzerinde ne denli etkili bir sanat olduğunu tekrarlayacak değilim. Çünkü bunu en etkili biçimde anlatacak cümleyi TİKA Astana Program Koordinatörü Ali İhsan Çağlar bizzat ifade etti: Bizler burada 15 yıldır Türkçe öğretmeye çalışıyoruz. Lakin bizim aldığımız mesafeyi bakıyoruz Kurtlar Vadisi Pusu/Polat Alemdar daha çabuk halletmiş durumda.
 
Başka söze hacet yok sanırım.
 
Gelelim Astana Türk Filmler Haftası’ndan arta kalanlara..
 
Geçen ay Bakü’de düzenlenen hafta, ardından Astana… Tüm bu etkinliklerin ardındaki isim Genel Koordinatör Öner Kılıç… Bir sanat alpereni hissiyatıyla Türk cumhuriyetlerle kültürel köprüler inşa etme yolunda adımlar atıyor. Ata yurdu bu coğrafyalarda neler yapılabilir onu düşünüyor. Bu sene UNESCO tarafından Ahmed Yesevi Yılı’ ilan edilmesi dolayısıyla ‘Hani nerede ruh dünyamızı mayalayan büyük Türk mutasavvıfı Ahmed Yesevi’nin hayatını genç nesillere aktaran filmlerimiz’ diye soruyor.
 
Sormakta haksız değil.
 
Yapılacak en acil işlerden biri, geçen Bakü Türk Filmleri Haftası’nın ardından da dile getirdiğimiz gibi, Türk Dünyası Sinema Birliği’nin kurulmasıdır. İki ülke ile bile başlansa yeridir. Zararın neresinden dönülse kardır. Sadece Ahmed Yesevi mi? Yunus Emreler, Nasreddin Hocalar, Leyla İle Mecnunlar, Köroğlular ve dahi nice kahramanlıklar nüfusu 300 milyonu bulan Türk dünyasının hafızasını tazelemek açısından elzem. Yapılacak iş basit: Söz gelimi Türkiye ile Kazakistan arasında, yahut Azerbaycan arasında ortak bir sinema fonu kurulur ve sadece ortak yapımlar bu fondan desteklenir. Böylece siyaset dilinin ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ çağrısına cansuyu verilmiş olunur. Unutmayın ki Polat Alemdar’dan Türkçe öğrenenler, çocuklarına Türk dizilerindeki isimleri verenler var. Az şey mi? Durmayın! Biz kardeşiz…