26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

65 yıllık yalnızlığımız sona erdi

Lozan ve AİHM ne diyor, Batı Trakyalılar ne yaşıyordu? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretiyle gündeme gelen Yunan vatandaşı soydaşlardan ikisi Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif ve BTTDD Başkanı Necmettin Hüseyin, STAR’a anlattı.

SELİM EFE ERDEM 10 Aralık 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
65 yıllık yalnızlığımız sona erdi

‘NE hissettiniz’ diye sorduğumuzda ilk yanıtları “65 yıllık yalnızlığımız bitti” oluyor... Dile kolay, 1952’de Celal Bayar’dan sonra anavatanlarından ikinci ziyaret için 2017’nin 8 Kasım’ını beklemeleri gerekti  Batı Trakya Türkleri’nin! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarihi Yunanistan ziyareti sonrasında “Artık kendimizi daha güvende hissediyoruz” diyen seçilmiş Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, namaz kıldırdığı için son 10 ayda 8 kez gözaltına alınmış ama altını ısrarla çizdiği ‘Türk kökenli bir Yunan vatandaşı kimliğiyle’ hem kökleri hem de yaşadığı toprağa, devletine bağlı bir Türk-Yunan dostu. Doğduğu ama dokuz yaşında İstanbul’da eğitim için terk ettiği Gümülcine’deki köyü buram buram burnunda tüten, 71 yıllık Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği (BTTDD) Başkanı Necmettin Hüseyin ise bir yandan Lozan’daki azınlık ve Yunan vatandaşı haklarını kullanamamaktan kaynaklanan sorunlarını dile getiriyor diğer taraftan entegre ama asimile olmayan ‘Türk asıllı bir Yunan vatandaşı’ olarak iki halk arasındaki dostluğu anlatıyor. Onlar, ne de olsa kendilerini tanımladıkları geleneksel cümlelerinde olduğu gibi “Koca Trakyalılar be ya!”

BAKMAYIN YUNAN MEDYASININ TÜRK DÜŞMANLIĞINA

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti iki günlük resmi görüşme ve ziyaretlerin ardından tamamlanırken, onlarca yıldır halının altına süpürülmüş sorunların çözümü ve Türk-Yunan dostluğu için yeni bir sayfanın açılması umudunu da doğurdu. O umudu dile getirenlerden biri,  Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği (BTTD) Başkanı Necmettin Hüseyin, Yunan medyasının değil halkının nabzını tutmak gerektiğine dikkat çekiyor... “Bakmayın siz Yunan siyasi partilerinin ve medyasının yayınlarına. Türkler de Yunanlar da sorunların açıkça konuşulmasından mutlu çünkü bu şekilde çözülebileceğine inanıyorlar. Yunan halkında, medyasında olduğu gibi Türklere karşı bir düşmanca tutum yok. Onlar da Türk-Yunan barışından yanalar çünkü sorunların çözüldüğü anda iki ülke arasında gelişen ilişkilerle milli gelirlerinin çok kısa sürede 18 bin euro’dan 20 bine çıkacağını düşünüyorlar. 65 yıl aradan sonra en üst düzeyde gerçekleşen görüşmelerin, iki toplumun da mutlulukla karşıladığını düşünüyorum. Daha önce masada olan ama kamuoyuna yansımayan konuların gündeme gelmesi, toplumlarda büyük heyecan yarattı. 94 yıllık sorunlar buzdolabından çıktı. Yunan halkı böyle değil, hükümetlerin çok ötesindeler ve sorunların çözülmesini istiyorlar”

İSTANBULLU RUMSA BATI TRAKYALI NİYE MÜSLÜMAN

Peki nedir Batı Trakyalı Türklerin sorunları? Kendi hayatından örneklerle anlatıyor BTTDD Başkanı Necmettin Hüseyin. Yunanistan’da Gümülcine’ye bağlı 30 haneli Küçüren Köyü’nde Türk kökenli bir Yunan vatandaşı olarak dünyaya gelmiş. Henüz 9 yaşında, eğitim için İstanbul’a gelmiş ama bağlarını hiç koparmamış. Hatta 2010 yılında vefat eden annesi Hatice Hanım, Gümülcine’de toprağa verilmiş. Batı Trakya’da yaşadığı köyden kent merkezine gidiş gelişlerinin bile ‘izne tabii’ olduğu dönemleri unutamıyor... “Türklerin yaşadığı bölgelerde, örneğin bizim köye o köyde doğmamış hiç kimse giremezdi. Kent ve ilçe merkezinden köylere gidişte, kimlik kontrolü yapılırdı. Lozan Antlaşmasına göre, İstanbullu Rumlara karşılık Batı Trakyalılar benzer haklara sahipti. Türkiye hem kendi vatandaşlık hukuku hem de azınlık hukukundan doğan sorumluluklarını ve yapabileceklerini Rum azınlığa yapmıştır. Ancak hakların kullanımı Batı Trakya’ya yansımamıştır. Biz hala, halkın ve hükümetin seçtiği yöneticiler sorununu yaşıyoruz. İskeçe Türk Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği, Batı Trakya Türk Öğretmenleri Birliği, isimlerindeki Türk kelimesi ve Batı Trakya’da Türk olmadığı gerekçesiyle 1987’de kapatıldı. AİHM’e başvurduk ve 2007’de sonuçlanan davada biz haklı bulunduk. Yunan hukuku 10 yıldır AİHM kararını uygulamak konusunu düşünüyor. 2 ay önce AİHM kararlarına engel teşkil eden düzenlemelerin kaldırılması yönünde Meclis düzenlemesi kararı alındı. Ama ‘milli güvenliğe sakıncalı durumlar’ diye bir parantez açıldı ve Türk kelimesi yine yasaklı kaldı. Bize ‘Batı Trakya Müslüman azınlığı’ diyorlar ama Türkiye’dekiler için ‘İstanbullu Rum azınlık’ diyerek, etnik vurgu yapıyorlar. Ayrıca, Müslüman azınlığın yanı sıra Lozan’da Türk azınlık kelimesi de geçiyor ve AİHM kararlarına da göre buradaki azınlığın Türk olduğu tescillendi. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Lozan’ı revize edelim’ derken yeniden yazalım demiyor ki. Buradaki muğlak uygulamaların çözülmesini anlatıyor”

DÜŞÜNÜN, HALK MALININ ENVANTERİNE ULAŞAMIYOR

Tek sorunları ‘etnik kimlik’ miydi? Necmettin Hüseyin, bir diğer sorunun Lozan ile teminat alınan vakıf mallarının gasp edilmesi olduğuna dikkat çekiyor. “Toplum lideri olarak, Batı Trakyalılara ait olan vakıf malları konusunda bilgi alamıyoruz. Lozan’a göre, vakıflar müftülüklere bağlı. Ama halkın seçtiği müftüleri tanımadıkları ve kendi atadıkları müftüler Türk vakıflarını yönettikleri için ne kadar mal varlığımız olduğunu dahi öğrenemiyoruz. Düşünün halk, kendi mallarının envanterine ulaşamıyor”

KAHVALTIYA İSTAVROZLA  BAŞLAYAN TÜRK ÇOCUKLARI

Batı Trakyalıların, dil ve din üzerinden bir asimilasyona maruz kaldığını anlatan Hüseyin, burada en önemli araç olarak da okulların ve ekonominin kullanıldığına da dikkat çekiyor: “Lozan’a göre açılan, hem Türkçe hem de Yunanca eğitim veren azınlık okullarının sayısı kısa süre öncesine kadar 230 idi. Ama ‘Öğrenci sayısı azlığı ve materyal yetersizliği’ gibi göstermelik nedenlerle azınlık okulları kapatılarak Türk çocukları Yunan okullarına sevk ediliyor. Burada ana okulundan itibaren Yunanca öğretilen çocuklar, hem dillerini unutuyor hem dinlerini. Sabah kahvaltılarına istavroz çıkararak başlayan Türk çocuklarıyla karşılaşıyoruz”

YOKSULLUKTAN RUMLAR BİLE KAÇTI

Batı Trakyalılar üzerindeki bir başka baskının, ekonomik geri kalmışlık aracıyla göçe zorlanma olduğunu aktarıyor BTTDD Başkanı Necmettin Hüseyin. “Sayın Cumhurbaşkanı da gündeme getirdi. Yunanistan’da kişi başı yıllık milli gelir 18 bin euro ama bu rakam Türklerin yaşadığı Batı Trakya’ya geldiğinde 2 bine düşüyor. Avrupa’nın en yoksul bölgesi. Buradaki Türk nüfusu dengelemesi için Rusya’dan getirip yerleştirdikleri Rumlar bile bu şehirlerdeki yoksulluk nedeniyle Selanik ve diğer şehirlere kaçtı. Kendi vatandaşını tehdit olarak gören bir anlayış dönemi sona ermeli”

Tarih kitaplarında Türk ismi taşıyan iki devletin Türkiye ve Göktürkler olduğunu okusak da bir de 1913’te Gümülcine’de kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti var.  İlginçtir, meclisi, hükümeti, ordusu da olan bu devleti Osmanlı tanımazken o tarihte bu bölge kendisine ait olmayan Yunanistan tarafından da desteklendi. Bir kaç aylık ömrü, Bulgar istilasıyla sona erdi. 

Necmettin Hüseyin, Gümülcine’deki Küçüren (yukarda) köyünde doğmuş. Annesi Hatice Hanım’ı da vefat ettiğinde doğduğu köyde defnetmiş. Topraklarıyla bağlarını hiç koparmamış.

10 AYDA 8 KEZ GÖZALTINA ALINDIM AMA UMUTLUYUM

Yunanistan’ın seçilmiş Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif. Kendisiyle konuşmaya başladığımızda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşılama ve birlikte namaz kılmak için Kırmahalle Camii önünde koşturuyordu. Bu tarihi ziyaretin halka ve iki ülke arasındaki ilişkilere dair olası etkilerini “Halkta büyük bir heyecan var” diyerek başlıyor anlatmaya. “Batı Trakyalıların sorunlarının ilk defa bu kadar net, televizyonda canlı yayında tüm Yunanistan’ın gözü önünde dile getirilmesinden dolayı çok mutluyuz”. Öyle ya, liderler bugüne kadar hep kapalı kapılar ardında Türkiye ve Yunanistan’daki iki ülkeye ait azınlıklar konusunda bir takım pazarlıklar yapmıştı ama sorunları bir türlü çözülmemiş, hatta giderek ağırlaşmıştı. Bu kadar uzun süredir anavatanlarından bir ziyaret olmaması, onlarda derin bir üzüntü ve kaderine terk edilmişlik hissi doğurmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti, Batı Trakyalıların kalbini feth etmiş evvela, Müftü İbrahim Şerif, bölge halkının duygularını bu cümlelerle aktarıyordu: “”Cumhurbaşkanımızın Batı Trakya sorununu bu kadar net ve televizyonlarda canlı yayında ele alması, müftülerin durumundan hatta ekonomik sorunlarımızdan bahsetmesi herkeste büyük mutluluk yarattı”

YENİ BİR SAYFA AÇILDI

Bu sırada, evleri fanatik bir kaç Yunan tarafından haçlarla boyanmış, “Erdoğan dönecek, siz burada kalacaksınız” gibi tehdit pusulaları almışlar ama çok da önemsemiyorlar. Çünkü, yeni bir sayfa açıldığını düşünüyorlar. Türk-Yunan sorunlarının cesurca konuşulacağı ve çözüleceği yeni bir sayfa. “Ben, Lozan anlaşmasına göre buradaki Batı Trakya Türkleri tarafından seçimle göreve gelmiş İskeçe Müftüsü’yüm. Ama, Yunan hükümeti tarafından atanmış İskeçe Müftüsü’nün yetkisini gasp ettiğim iddiasıyla yılbaşından bu yana 10 ayda 8 kez savcılık talimatıyla polis tarafından gözaltına alınıp sorgulandım. Aslında bu konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de taşıdım ve kazandım. 2000 yılından bu yıla kadar bir sessizlik olmuştu. Bu yılbaşından bu yana şimdi tekrar bu tip olaylarla karşılaşmaya başladık. Ama biz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinin ardından çok umutluyuz, bu sorunlar aşılacak”