26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

ABD bayrağı altında serinleyen komünizm

ABD, terör örgütü PYD’nin işgal ettiği Tel Abyad’taki Gümrük Binası’nın üzerine bayrağını astı. Nöbetini de YPG’liler tuttu.

MEHMET HAKAN KEKEÇ25 Eylül 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
ABD bayrağı altında serinleyen komünizm

Artık herkesin malumu: PYD, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısıdır. Bunu biz değil, kendileri söylüyor. PYD’yi kurma kararını, PKK’lılar, Nisan 2002’de gerçekleştirilen KADEK’in 1. Kongresi’nde aldılar. Tabii öncesinde fikir Öcalan’dan çıkmış. Başka kimden çıkabilir? 2001, 2002 derken 17 Ekim 2003’te ‘Partiya Yekitiya Demoqratik’ adıyla PYD’nin (Örgütün Suriye uzantısının) kuruluşunu ilan ettiler. Tüzüklerinde Öcalan’ı ‘önder’ kabul ediyorlar. İlginç! Yani, PKK neyse biz de oyuz diyorlar. Şu ana kadar da ABD yönetimi hariç herkesi buna inandırmış durumdalar.

Birlikte iş çevirdiklerinden beri Washingon’tan sürekli “PKK başka PYD başka” şeklinde açıklamalar geliyor. Nasıl başka? Bilmiyoruz. Arada sınır var ya, başka oluyor. Temelsiz. Kuruluş süreçleri, tüzükler bir yana; ne PYD’de görev alan PKK’lı yöneticiler ne de PYD’lilerin üzerinden çıkan ‘Apolu armalar/eşyalar’ kesmiyor ABD’yi, inanmıyorlar. Hani Salih Muslim (PYD Eş Başkanı) “Yemin ediyorum ben PKK’lıyım” dese, ABD “Bir yanlışın var” diyecek. Tam Tosun Paşa hikâyesi. Dışişleri’ne ya da Beyaz Saray’a sorulduğunda da açıklama şu: Biz PYD’yi ne PKK’nın uzantısı ne de terör örgütü olarak görmüyoruz. Demek bu işler örgütlerin yapıp/ettiklerine değil, Washington’ın görüp/görmemesine bağlı?

Terör örgütü PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde yayılma hikâyesini biliyorsunuz: DAEŞ muhaliflerden aldı, PYD de ABD’nin desteğiyle DAEŞ’ten. Türkiye terör örgütünün kara gücü olarak kullanılmasına sürekli itiraz etti. PYD 2015’in yaz aylarında bir Arap ve Türkmen bölgesi olan Tel Abyad’a girip tehcir politikası izleyince ve PYD’ye verilen silahlar PKK’dan çıkmaya başlayınca Türkiye’nin itirazlarının tonu epey yükseldi. Gazetemiz Star konuyu, daha doğrusu işgali sürekli gündeme getirdi. Bunun üzerine ABD Büyükelçisi John Bass buraya (Gazete binasına) kadar gelmişti. “Kaygılarınızı anlıyoruz” deyip gitti. “Yok, olmayacak. Gündemimizde değil” dediği ne varsa da zamanla gerçekleşti.

DEMİR YUMRUĞUN TADINA BAKACAK

Haberiniz vardır: Yaklaşık 10 gündür Tel Abyad’da iki bayrak dalgalanıyor: ABD ve YPG. (PYD) Gümrük binasının üzerinde. ABD, bayrağını, içeride Özel Kuvvetleri’nden askerler bulunduğu için dikmiş. Önlem yani, başka kasıt yok! Rakka’da DAEŞ korkusundan YPG arması takan askerler için ‘biz bu binadayız, haberiniz olsun’ demek büyük cesaret. Hem bunlar bir yana, karar veremedim: Şimdi bu komünist devrimcilerin zaferi mi yoksa kapitalizmin mi? Hangi bayrak hangisinin yanında? Silahlar ABD’den geldiğine göre, kapitalizmin olsa gerek. Komünizm şu anda ABD bayrağı altında serinliyor yani. Marx ile Lenin acaba mezarında kaç takla atmaktadır?

PYD’nin hedefleri arasında ‘demokratik sosyalizm’ var. Yine kendileri söylüyor. Silahsız devrim yani. Ellerindeki ne, oyuncak! Fakat HDP Eş Başkanı Demirtaş’a sorarsanız PKK ‘sosyalist’, PYD değil ki. Herhalde yine ‘sınırın’ azizliği: Suriye tarafına geçince her şey bir anda değişiyor: Teröristler legalize oluyor, ‘devrimciler’ de kapitalist. Ne sınırmış, biz de geçelim. Bizim için PYD’nin beyanı esas. Üstelik feodalizmi / cinsiyetçi toplumu da yıkacaklar. Başarırlarsa ‘ABD bayrağı altında devrim gerçekleştiren ilk örgüt’ şeklinde tarihe geçeceklerdir.

Siyaset bilimi ve kamu politikası profesörü Peter Feaver (Harvard’tan) şöyle diyor: ABD’nin iki yumruğu var, demir ve kadife. Demir, adından malum. Askeri zorbalık. Kadife ise ‘ötekiye askeri ve ekonomik kabiliyetlerinin üzerinde pozisyonlar sağlayarak (etkileşime geçerek) kontrol etmek’ demek. ABD ile PYD arasındaki ilişkiyi ne de güzel özetliyor. Gelin, örgüt demir yumruğun tadına bakacak olana kadar (çünkü bu hep olmuş) yaşadığı döneme ‘kadife devrim’ diyelim gitsin.

“PYD’nin hedefleri arasında ‘demokratik sosyalizm’ var. Silahsız devrim yani. Ellerindeki ne, oyuncak!”