5 Mayıs 2024 Pazar / 27 Sevval 1445

Hemmatirad: Asıl işim illüstratörlük değil sanat mühendisliği

Hayatını sanata adamış bir ressam, Reza Hemmatirad... Üç yaşında, annesinin eline kalem verdiği andan itibaren resim yapmaya başladı, sanatın her alanında rüştünü kanıtladı. Mesleği sanat mühendisliği. TRT’de yayınlanan ‘Payitaht Abdülhamid’ dizisinin sanat danışmanı olan, Mustafa Kutlu’nun ‘Yıldız Tozu’ kitabının illüstratörülüğünü yapan ustanın iç dünyasını tanıyoruz.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 16 Nisan 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Hemmatirad: Asıl işim illüstratörlük değil sanat mühendisliği

İranlı ressam, minyatür sanatçısı, tasarımcı, sanat yönetmeni, yazar, iç mimar Reza Hemmatirad on parmağında on marifet birisi. 2002 yılında geldiği İstanbul’da çifte vatandaş olma hakkı kazanan Hemmatirad, ailesinin karşı çıkmalarına rağmen yolundan vazgeçmemiş. Öyle ki kendini ‘sanat mühendisi’ olarak tanımlıyor. İstanbul’a geldiği andan itibaren ülkenin sanatına destek olmak için birçok projede adını gördüğümüz, birçok usta isimden adını duyduğumuz Hemmatirad, kimmiş merak edip, kapısını çaldık. ‘Payitaht “Abdülhamid”‘ dizisinin sanat danışmalığını üstlenen, Mustafa Kutlu’nun ‘Yıldız Tozu’ kitabının illüstrasyonlarını yapan, 36 Padişah ve 34 Valide Sultanın portrelerini çizen, Fatih Sultan Mehmet’in minyatürlerini yapan usta sanat mühendisi ile yeni projelerini ve başarılarının kaynağını konuştuk.

Mustafa Kutlu’nın ‘Yıldız Tozu’ kitabının illüstrasyonları size ait. Nasıl bir araya geldiğiniz?

Mustafa Hoca’nın bendeki yeri çok başkadır. Türkiye’ye ilk geldiğim 2002 yılında çocuk kitapları illüstrasyonlarına başladım. 2005 yılında ‘Yıldız Tozu’ kitabı çıktı ve hikâyeyi gerçekten çok sevdim. Hümanistik ruh ve sokakta gördüğüm halkı bu kadar doğru ve çıplak anlatan kalem beni acayip etkiledi. 

Mustafa Kutlu beğendi mi çizimlerinizi?

Çok beğendi. Bir ricada bulundum “Uzun metraj sinema filmim olursa bu ‘Yıldız Tozu’ olsun isterim” dedim. Mustafa Hoca gözümde pırıltıyı gördü “Hikâye senin evlat” dedi.

‘YILDIZ TOZU’ FİLM OLACAK

Ne zaman hayata geçecek?

Senaryoyu altı-yedi yılda toparladım. Yapımcılarla görüşüyorum. Mustafa Hoca’ya bu filmi seyrettirmek istiyorum.

Filmdeki hikâye kitapla aynı ölçüde mi ilerliyor?

Hikâye Kenan ve Mustafa karakterleri üzerinde ilerliyor. Sanırım Hoca, Mustafa Karakteri ile kendini anlattı. Anadolu’daki kardeşlik ve sevgiyi çok güzel anlatan hikâyedir. 

Nasıl çizimler yaptınız?

Çizimlerim genelde çok sade olur. Hikâyeyi okuduğumda elimin altında hangi malzeme varsa onlarla çizdim. Kitaptaki bir bölümde ‘Mustafa ve Kenan damda yatarlar ve yıldızları seyrederler’ diye bir cümle var. Ben öyle bir kültürden geliyorum ki bizim damlarımızda kiremit yoktu. İllüstrasyonda kiremitli üçgen çatı yaptım. Çünkü İstanbullu çocuklar dam bilmez.

Ailenizin sanat konusunda sizi desteklemediğini biliyoruz. 

Asker baba, hemşire annenin oğluyum. Dayım “Sen üç yaşındayken annen eline kalem verdiğinde sol eline aldın” diyor. O gün bugündür kalem elimden düşmüyor. Ben sanat mühendisiyim, sanatçı değilim. Benim gibi adamlar içeriği sanat olan konseptler oluşturup, işi yürütürler.

Başka hangi karakterleri görüyoruz kitapta?

En önemli karakterlerden biri de yetim olan Abdurrahman. Ona Mustafa ve Kenan’ın babası bakıyor. Bu durum da Anadolu’nun en güzel en kardeşçe yanlarından biridir. Şu an ülkemizde de yüzlerde Suriyeli Abdurrahman var. Mustafa Hoca’nın işlediği hikaye Anadolu’daki insanımızın bir lokma ekmeğini paylaştığı hikayeler. Artık böyle anlatımlar yok. Şimdilerde ağdalı laflarla uğraşıyoruz. Bu Kurtuluş Savaşı’nda da böyle oldu 15 Temmuz’da da. Çünkü düşünmediler ki. Düşünenler kaçtı, evlerinden çıkamadılar. 15 Temmuz’un en büyük bereketi diyorum; hâlâ Mustafa Kutlu olabilecek gençlerimizin olduğunu bize ispat etti.

15 Temmuz’da neredeydiniz?

İstanbul’daydım. Savaş görmüş, devrim yaşamış biri olarak, hainlik ve zulmü biliyordum ve bunun bir ikincisine daha tahammülüm yoktu. İkinci bir Kurtuluş Savaşı’ydı.

15 Temmuz’un ardından bir de sergi açtınız...

O geceden sonra yakın arkadaşlarımla bir araya geldim ve ‘ne yapabiliriz’ diye konuştuk. Arkadaşlarım yazdı ben çizdim. Hemen ardından ‘Okçular Tepesi’ kitabını hazırladık. 15 günde 70 resim çizdim. O kadar çok duygusal hikayeler vardı ki bazıları yeni yeni ortaya çıkıyor. Ardından da sergisini yaptık.

‘Gugukların Macerası’, ‘Ses Yarışması’, ‘Süslü Çikolata’ gibi çocuk kitaplarınız da var...

Kitapları çıkardığım dönemde yayın dünyasında FETÖ’cüler çok fazlaydı. Ciddi zorluklar yaşadığımı söyleyebilirim.  

Sanatı tetikleyen şey nedir?

Benim içimde çok iştahlı bir maymun var. Her dala atlayan, her meyvenin tadında bakmayı seven, her güzelliği yaşamayı isteyen... Bütün sanat dallarını ilgiyle takip ettiğimi söyleyebilirim. Sanatın karşısında alkışlayacak seyircisi, tüketicisi olmazsa sanatçı mahvolur.

36 Padişah ve 34 Valide Sultanın bilinen tasvirlerinden farklı yeni projeler hayata geçirdiniz. 

Projeyi Cumhurbaşkanımıza takdim ettik. O da “Osmanlı ailesine iade-i itibar olur” dedi. Yanlış portreleri belki biraz düzeltiriz. Mesela Osman Gazi ve Orhan Gazi’yi çekik gözlü Türkmen. Fakat bugüne kadar çizilmiş portrelerde Avrupa tipi olan ton ton dedeler çizilmiş. Bozkırda yaşayan, sürekli at sırtında olan bir adam nasıl öyle çizilebilir?

TARİHE TANIKLIK ETMEYE HAZIR MISINIZ?

Yeni projeler var mı?

Yakında yeni bir sinema projesi ile karşınıza çıkabilirim. Bugüne kadar hak ettiği gibi çalışılmamış bir Kurtuluş Savaşı kahramanının hikayesi.  Senaryosunu da eşim Meltem Hanım’la birlikte çalışıyoruz. Ülkenin yararına turizm ile ilgili bir proje yapıyoruz. Bir de Kızılay’ımıza destek olabilecek bir projemiz var: Tarihin Gözü.

   İstanbul’da durduğunuz yerde, aynı noktada yüzyıllar önce neler olduğunu size yaşatacağız. Bu projenin her şeyi hazır ve bir karar bekliyoruz.

ÇAĞ BAŞLATAN FATİH’İN GERÇEK HİKAYESİ

Minyatürle ilgili yeni bir proje var mı?

Fatih Sultan Mehmet Han’ın hayatını doğumundan ölümüne kadar profesörlerle birlikte çalıştık. ‘Şehname’, ‘Hünername’ gibi bir kitap yapıyoruz. Son derece akademik, gerçek belgelere dayanarak, bugüne kadar Fatih ile ilgili ne varsa toparladık ve 11 kişi minyatürleştirdik. 80’e yakın eser çıktı. Bir çağ kapatıp yeni bir çağ başlatan adamın hikâyesini doğru anlatmak lazım. Ben böyle bir dehayı nasıl anlamamışız, nasıl ders almamışız anlamıyorum. Bu projemiz kitap olarak yakında ortaya çıkacak.

ABDÜLHAMİD PROJESİ BENİM İÇİN ŞEREF

‘Payitaht Abdülhamid’ dizisinin de sanat danışmanlığını yürütüyorsunuz. Nasıl gidiyor çekimler?

2’nci Abdülhamid Han özel ilgim. Onun hayatını anlatacak bir projede bulunmak benim için büyük bir şeref. Tam istediğim gibi Abdülhamid’i anlatamıyoruz tabii. Çünkü televizyon dünyası, reyting kaygısı gibi birçok etken var. Çok dikkatli ilerliyoruz. Daha önceki tarihi projelerde yapılmış hataları yapmamaya çalışıyoruz. Bu şahsiyet daha fazla şeyi hak ediyor. İnşallah bunu da yakalarız.