27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Burada hasta yok onlar bizim ailemiz

Hastaya ailesi gibi davranan sağlık personeli ve son teknolojinin kullanıldığı bir hastanedeyiz. Devlet hastaneleri içinde ilklere imza atan İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Fatmanur Kesiktaş, “Başarımızın sırrı hasta memnuniyetinde. Herkes işini severek yapıyor” diyor.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 22 Ekim 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Burada hasta yok onlar bizim ailemiz

Türkiye son yıllarda sağlıkta devrim yaptı. Geçmişte hastane kapılarında günlerce kuyrukta bekler asık yüzlü sağlık personelinin derdimize çare olmasını beklerdik. Cihazlar yetersizdi. Parası olan yurtdışına gidiyordu. İşte bugün devlet hastanelerindeki büyük değişimi gösteren müthiş bir kurum ve başhekimle tanıştıracağız sizi: İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve güleryüzlü Yönetici Başhekim Doç. Dr. Fatma Nur Kesiktaş. Türkiye’nin sağlıkta gururu olan hastanenin başarısı öncelikle hasta memnuniyeti ve güler yüzlü ekibi. Doç. Dr. Fatma Nur Kesiktaş “İstanbul İl Sağlık Müdürümüz Kemal Memişoğlu ve Sağlık Bakanımızın da politikası ile hastaneler iyi bir yapılanmada. Binalar yenilendi. Devlet bu durumları finanse edince memnuniyetin de arttığını görüyoruz. Bizim memnuniyetimiz yüzde 96’larda. Tüm çalışanlar işini severek yaptığı için de başarı kaçınılmaz oluyor” diyor. Türkiye’nin birçok yerine hekim yetiştiren İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi için ‘ilklerin hastanesi’ diyebiliriz. Çünkü Türkiye’ye yeni gelen birçok uygulama ilk olarak bu hastanede hayat buluyor. 

TÜRKİYE’DE İLKLERİN HASTANESİ

Öncü bir hastane olduklarına dikkat çeken Doç. Dr. Kesiktaş “Kamu hastanelerinde ilk pediatrik rehabilitasyonda uzay terapi bizde hayata geçti” bilgisini veriyor. Tus sınavında en yüksek puanı alan 37 fizik tedavi asistanı ile çalıştıklarından da bahseden Doç. Dr. Kesiktaş, şöyle devam ediyor: Türkiye’nin her yerine fizyoterapist ve fizik tedavi hekimleri yetiştiriyoruz. Hemşireler, fizik tedavi teknikerleri rehabilitasyon programını öğrenemeye geliyorlar. Her sene giderek artan bir eğitim alanımız var. 

Yaşam kalitesini artırmak için hizmet verilen Kardiyopulmoner rehabilitasyon ünitesinden bahseden Doç. Dr. Kesiktaş, “Kalp rahatsızlığı geçirmiş hastalara enerji vermeye çalışıyoruz. Kalp nakil sırasında olan kalp yetmezliği hastamızı sıradan çıkararak Kardiyopulmoner rehabilitasyon uyguladık. Tekaüt olan bu hastayı tekrar işe başlar hale getirdik. Ümidi kesilmiş bir vaka olarak bize gelip daha sonra İngiltere’de iki okul bitiren tetraplejik hastam var. Sadece parmağının tekini kullanabilen bu hasta artık ailemizden birisi gibi. Geçenlerde paraplejik bir hasta hastanede birisine aşık oldu ve ısrarla çıkış yapmak istemedi. Daha sonra ona iş bulduk ve çok mutlu oldu” diyor. 

KALP VE KANSER HASTALARINI SAĞLIĞINA KAVUŞTURAN YÖNTEM

Kardiyopulmoner rehabilitasyonun çok önemli olduğuna ve toplumumuzun yaşlandığına da dikkat çeken Doç. Dr. Kesiktaş,”Kardiyak rehabilitasyon, pulmoner rehabilitasyon, kanser rehabilitasyonu gelecekteki en önemli rehabilitasyon sistemleri olacak. Bunların yaygınlaşması lazım” diye ekliyor.

Yaklaşık altı ay sonra Bahçelievler’deki yeni binalarına taşınacaklarını söyleyen Doç. Dr. Kesiktaş “Orada spor rehabilitasyonu yapacağız. Hem sağlıklı sporculara sporcu sağlığı merkezi kuracağız hem de engelliler için potası ayarlanabilir basket sahası, tribünleri ile beraber hentbol sahası olacak.  Su içi tedavi olan hidroterapi uygulamamızı büyük bir havuz ile sağlayacağız. Yeni binamız da yok yok olacak” diyor.

AĞRIYA LAZERLE NOKTA ATIŞI YAPAN TEKNOLOJİ

1980’li yıllarda kapılarını açan 70. Yıl Bahçelievler Hastanesi 50 yatak ile hizmet verdi. Seneler içinde bu yatakların yetmediği anlaşılınca 90’lı yıllarda 150 yatağa geçiliyor. 1992 yılında hekim olarak çalışmaya başladığım hastane 2001 yılında eğitim hastanesi oldu. İstanbul Fizik Tedavi Eğitim ve Araştırma Hastanesi adını aldı. Şu anda 255 yatağımız var. Türkiye’nin rehabilitasyon yatak ihtiyacı vardı. Yeni açılan hastanemizle bu sayı 600’e çıkacak ve dengelenmiş olacak. İnşallah bakanlığımızın desteği ile son teknolojiyi kullanacağız. Şu anda hem bacak hem kollar için robotlarımız var. Orada da yine parmak, kol, dirsek için ayrı ayrı uzuv robotlarımız olacak. Yüksek lazer teknolojileri ile ağrılı nokta ve hücre yenilenmesi hizmeti veriyoruz. Ağrıya yönelik uygulamalarımız çok iyi. Romatoloji kliniklerimiz çok fazla. Vatandaşlar ve asistanlar hem iyi bir eğitim hem de iyi bir tedavi alıyorlar. İdare olarak en önemsediğimiz şey hasta memnuniyeti. 

BİR DUYUYU KAYBETTİĞİNİZDE DİĞER DUYULAR ONU TELAFİ EDER

Özel hastanelerin birçoğunda olmayan masör hizmetinden de bahseden Doç. Dr. Kesiktaş “Hiçbir ücret almadan hastalarımızın kas ağrılarına müdahale ediyoruz. Dört masörümüz var. Biri engeli olmayan üçü görme engelli. Bunlardan biri Mehmet Karamehmetoğlu. Hastaneye çok katkıları olan değerli bir arkadaşımız. Bel ve sırt ağrılarında başarılı sonuçlar alıyoruz. Bir duyuyu kaybettiğinizde diğer duyular onu telafi etmek için daha çok çalışıyor. Dokunma duyuları daha hassaslaşıp problemli alanı anlıyorlar ve görenlere göre daha başarılı oluyorlar” diye ekliyor.

FİZİK TEDAVİ YENİ YENİ TANINIYOR

Birçok branşla birlikte çalıştıklarını söyleyen Doç. Dr. Kesiktaş, “Kardiyolog, göğüs hastalıkları, onkologlarla çalışıyoruz. Beraberinde alt üyelerimiz var; rehabilitasyon hemşiremiz, çok çeşitli fizyoterapistlerimiz ve konuşma terapistlerimizle ekip halinde hastayı alıyoruz. Biz de bu işin organizasyonunu sağlıyoruz. Pek bilinmeyen bir branş olan fizik tedavi yeni yeni anlaşılmaya başlandı. Psikiyatri gibi fizik tedavi de pek fazla bilinmiyordu. Sadece felçliler ya da ağrılı hastalara uyguladığımız alanlarda değil birçok branşta etkiliyiz. Kronik hastalıklarda da fizik tedavi çok önemli. Akupunktur uygulamaları gibi tamamlayıcı tıbbı da yapabilecek bir branş fizik tedavi” diye ekliyor.

ŞİFA KAYNAĞI SİHİRLİ ELLER

İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görme engelli masör Mehmet Karamehmetoğlu‘e rastlıyoruz. İnsan bir duyusunu kaybedince diğer duyusunu daha iyi kullanır diyen Karamehmetoğlu, hikayesini şöyle anlatıyor: 20’li yaşlarımda Behçet hastalığımdan dolayı görme yetimi kaybettim. Masörlük eğitimimi de Bulgaristan’da aldım. Orada görme engelli derneklerine üye oldum. Sonradan görmeyenler için üç aylık rehabilitasyon merkezlerine katıldım. Bu kursta beyaz baston kullanmayı, daktilo ile yazı yazmayı öğreniyorsun. Yani bir görme engellinin kendi kendine nasıl yaşaması gerektiğini öğreniyorsunuz. Buradaki öğretmenler görme engellileri meslek seçimi konusunda da yönlendiriyordu. Bana bir meslek edinmem gerektiği konusunda çok destek oldular. “Ahlayıp vahlamayı bırak ve kendi ayaklarının üzerine basmayı öğren” dediler. 

Belli bir yaştan sonra bu rahatsızlığı geçiren Mehmet Karamehmetoğlu, hayatına yön vermek istediği andan itibaren hangi mesleği seçeceği konusunda da zorluklar yaşamış. Verdiği karar neticesinde babasından tepki gören Karamehmetoğlu “Ne meslek sahibi olacağımı sorduğum eğitmenim “Avukat, öğretmen, bilgisayar programcısı ya da masör olabilirsin” dedi. Hayatta ne istediğiniz önemlidir. Hukuk bana göre bir meslek değil. Çünkü siz bir suç işleseniz bile paranız yüzünden sizi en az suça indirmemi isteyeceksiniz. Bu benim vicdanıma aykırı olduğu için avukat olmayı istemedim. Öğretmenlik mesleği; çocukları çok severim ama o sabır bende yok. İkna etme kabiliyetim vardır ama eğitim farklı bir şey. Bilgisayar programcılığı yapsam hep kapalı alanda olacaktım. Zaten görme engellilerin hareketleri kısıtlıdır daha da kendimi kısıtlamak istemedim. Sonunda da masörlüğün benim için en ideal meslek olduğuna karar verdim. Çünkü fiziksel bir güç harcıyorsunuz, çevreniz genişliyor, insanlara şifa dağıtıyorsunuz bir de para kazanıyorsunuz. Babam her ne kadar bu mesleği okumamı istemese de ben “Bu okuldan atılana kadar buradayım” dedim. Kesinlikle çok doğru bir seçim yaptığımı düşünüyorum.

HASTALIK ALDIĞINI GERİ VERMEZ

Ziyaretimiz sırasında Karamehmetoğlu ankilozan spondilit hastası Adem Koca’ya tedavi uyguluyordu. Halk arasında Ahmet Mete Işıkara’nın hastalığı olarak bilinen bu rahatsızlık ile ilgili hasta Koca “10 yıldır bu hastalıkla mücadele ediyorum. İlaç tedavisi gördüm. Doktorumun yönlendirmesi üzerine bu tedaviyi uygulamaya başladım. Bozuk bir yürüyüş ve kambur duruşa sahiptim. Mehmet Hoca’nın sihirli elleri olduğunu söyleyebilirim. Yedi gündür iş hayatımda ve yakın çevremyürüyüşümün düzeldiğinin farkındalar” sözleriyle duygularını ifade ediyor.