26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Hayali şehit olmaktı

FETÖ’cü teröristlerin darbe girişiminde bulunduğu gece sokağa çıkanlardan biri de Halil Kantarcı. Abisi Murat Kantarcı “Adaletin yerini bulacağına inanıyorum. İnsanların imanında bir tozlanma vardı 15 Temmuz gecesinden sonra bu tozlar kalktı, herkes birbirine kenetlendi” diyor.

Büşra UĞRAŞ11 Eylül 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Hayali şehit olmaktı

15 Temmuz gecesi şehit olanların isimleri mıh gibi aklımızda. Onlardan biri de 16 yaşından beri mücadele veren Halil Kantarcı. Davasından bir gün bile vazgeçmeyen Kantardı daha çocuk yaştayken cezaevine girdi, 28 Şubat sürecinde yargılandı, 9 buçuk yıl hapis yattı ve hatta şehit olmasaydı 10 Kasım 2016’da yargılanmaya devam edecekti. Ailesi yurt dışına kaçmasını istedi o kabul etmedi.Cesurdu ve en büyük arzusu şehitlik mertebesine erişebilmekti. Kardeşini star Pazar’a anlatan ağabey Murat Kantarcı “Cesur biriydi ve şehit olmayı hak ediyordu. Allah da ona nasip etti. Bugün herkes şehit olmak istiyor, ben dahil ama bunu söylerken bir yandan da hayatımı düşünüyorum. O demek ki hesapsız kitapsız dilemiş” diye anlatıyor. Darbe girişimi gecesi, Halil Kantarcı’nın çocukluğundan beri verdiği mücadele Murat Kantarcı ile yaptığımız sohbetimizde...

Öncelikle hepimizin başı sağ olsun.

İyiyiz çok şükür. Allah ferahlığını, kolaylığını veriyor... Normal bir ölüm gibi değil tabii. İnsanlar sağ olsun çok destek oluyor, ailecek hepimizi teselli ediyorlar “Siz şehit ailesisiniz, gurur duymanız gerekiyor” diyorlar. Bir de biz bu dünyanın geçici olduğunu hepimizin Rabbimize döneceğimizi biliyoruz. Allah kimseye böyle güzel ölüm nasip etmez. Bunun farkında olan insanlarız. Allahtan geldik Allaha gideceğiz. Halimize şükrediyoruz.

Kardeşinizin vefatından sonra ilk bayramınız...

Öyle. Ailesi ve çocuklarıyla beraber geçireceğiz bu bayramı. Çocukların da ilk babasız bayramı olacak. Bizim Halil ile ilgili bi sıkıntımız yok. Biz biliyoruz ki makamı çok yüksek, cennete gitti, şehitler makamında, peygamber efendimizin komşusu oldu. Aslında o biraz kendini kurtardı. Bizim asıl üzüldüğümüz çocukları. Büyük çocuğu babasını biliyor ama küçük olan sekiz aylık. Babasını hiç hatırlamayacak. Bir de üç yaşında kızı ve dokuz yaşında bir oğlu var. Bu çocukların amcaları olarak her zaman yanlarında olacağım. Elimden geldiğince yanlarındayım ama iç dünyalarını bilmiyorum! Biz sık sık bir aradayız ama onlar evlerinin kapısını kapattıklarında ne yaşıyorlar bilmiyorum. Ama onlar da zamanla duruma alışacaklar. Sonuçta onlar da her şeyin Allah’tan olduğuna iman eden çocuklar.

Çocuklara bu durumu nasıl anlattınız? Psikolojik destek alıyorlar mı?

Haftanın iki günü Üsküdar Kaymakamlığı’nda psikologla görüşüyorlar. Bir de çok gelen giden oluyor. Gerek bürokrasiden gerek hükümet yetkililerinden olsun... Türkiye’nin her yerinden hatta yurt dışından hiç tanımadığımız insanlar destek vermek için ziyaret ediyorlar. Babalarının yokluğunu bir nebze de olsa hissettirmemeye çalışıyoruz. Biraz da olsa merhem olabilirsek ne mutlu bize!

İş mesaisi bittikten sonra demokrasi için çalışırdı

Kardeşinizin nasıl bir karakteri vardı?

16 yaşında cezaevine girip 9 yıl yatan bir insan ne yapar? Kendini elinden geldiğince geliştirir. Binlerce kitap okumuştur, belki de bir kitabı 3-4 kez... Çıktıktan sonra da sosyal hayata adapte oldu. Evlendi, çocukları oldu. Yine de mücadelesinden vazgeçmedi, geri durmadı, korkmadı. Ne yapması gerekiyorsa onu yaptı. Gençlerle konuştu doğru bildiklerini anlattı, ihtiyacı olanlara yardım etti, yetimlerle ilgilendi. Özgürlük ve demokrasi adına çalıştı. Mesaisi bittikten sonra bunlarla uğraşmaya başlardı. En büyük arzusu şehitlik mertebesine ulaşmaktı. Zaten şehit olmadan bir 10 dakika önce konuştum ben kendisiyle.

Ne konuştunuz?

O gece darbe girişimi haberini alınca ben havaalanına gittim evim oraya daha yakın olduğu için. Halil Çengelköy’de oturuyordu. Telefonumun da şarjı yoktu Halil (Kantarcı) eşimi arayıp beni sormuş. Ben de o sırada onu düşünüyordum başkasının telefonundan onu aradım. “Neredesin?” diye sordum. “Çengelköy’deyim. Asker barikat kurmuş, halka ateş açtı” dedi. “Ona fazla yanaşma, dikkatli ol, çocukların var” dedim. Eşimle mesajlaşmışlar ve o da aynı uyarıda bulunmuş ama Halil “Yenge ben eve gidersem, ağabeyim eve gelirse, herkes giderse memleketin hali ne olacak” demiş gitmemiş. Zaten ondan bir 10 dakika sonra şehit oldu. Biz önce şarjı bitti sandık, ulaşamadık. Aynı akşam Twitter’da bir fotoğraf paylaşmış  “Ben ölürsem beni böyle hatırlayın” yazmış. O geldi benim aklıma hemen... Sabaha kadar haber alamayınca hastaneleri aramaya karar verdim ve ilk aradığım yerde buldum. Bana “Buraya gelebilir misiniz?” diye sorduklarında anlamıştım...

Ne hissettiniz o an?

Öylece kalakalmışım, bir arkadaşım almış elimden telefonu. Sonra yanına gittik ama ben birkaç saat eşine ve anne-babama söyleyemedim.

O kaderini kabul etmişti

Kardeşiniz daha önce de idamla yargılanmıştı. O süreç nasıldı aileniz için?

9 buçuk yıl süren bir süreçten söz ediyoruz. Halil (Kantarcı)Bu yıllar içinde Bolu, Bandırma, Niğde, Eskişehir gibi birçok şehir değiştirdi. 15 günde bir ziyaretine giderdik. İki ayda bir mahkemesi oluyordu hep bir sonraki mahkemede kurtulacak diye ümit ettik. Annem çok endişelenirdi.16 yaşında girdi cezaevine 25 yaşında çıktı. Çok çetrefilli bir süreçti ama kader böyleymiş demek ki!

Haksızlığa mı uğradı?

Yargı sürecinin kesinlikle ele alınması gerekiyor. Halil 1995 yılında cezaevine girmişti  onun ve onun gibi manevi hassasiyeti olan davaları 28 Şubat gününe ayarladılar. Neredeyse 20 yıl olmasına rağmen içeride suçsuz yere yatanlar var. Evimize Binali Yıldırım da geldi. Bu kişilerin isimlerini verdim ona, özel kalemi hepsini not aldı.

Adaletin yerini bulacağına inanıyor musunuz?

Ümit ediyorum. Sadece Halil değil, 240 şehidimiz var bu şehitler sayesinde hala normal hayatımıza devam ediyoruz. Herkes bunun farkında. İnsanların imanında bir tozlanma vardı 15 Temmuz gecesinden sonra bu tozlar kalktı, insanlar birbirine kenetlendi, Halil ve diğer şehitleri toprağa verdik ama 100 bin ‘Halil’ olarak doğduk. Ülke kendine geldi, silkelenmiş oldu. Bundan sonra kimsenin böyle bir teşebbüste bulunabileceğine inanmıyorum.

“Biz bu dünyanın geçici olduğunu biliyoruz. Allah kimseye böyle güzel ölüm nasip etmez.”

“240 şehidimiz sayesinde hala normal hayatımıza devam edebiliyoruz. Herkes bunun farkında.”

Allah onları ıslah etsin!

FETÖ’cü teröristlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?

O gece akıl tutulması yaşandı. Bir insanın sivil vatandaşın, kadınların, çocukların üzerine kurşun sıkması inanılmaz bir skandal. Bırakın FETÖ’cüyü bunu bir İsrail askeri bile yapmaz. Hiçbir insan yapmaz ama onlar insanlıktan çıkmış. Hangi zihniyetle yaptılar hala aklım almıyor. “Allah onları ıslah etsin” demek istiyorum ama bunların ıslah olacak bir durumları da kalmadı artık. Onları Allah’a havale ediyorum. Öbür dünyada cezasını çekerler inşallah ama bu dünyada da cezalarını çektiklerini görmek isterim. Dünya gözüyle görelim ki yüreklerimize biraz su serpilsin.

O makam Halil’e nasip oldu

Halil Bey’in yargılanması devam ediyordu,  o gece şehit olmasaydı 10 Kasım’da mahkemeye çıkacaktı... Kendisi bu konuda ne yorum yapıyordu?

Halil cezaevindeyken biz üzülürdük tabii o da bize “Üzülmeyin, siz dışarıda yaşıyorsunuz, biz de burada yaşıyoruz. Sizin arkadaşlarınız dışarıda benimkiler burada. Bir şey fark etmiyor. Benim bir sıkıntım yok, kaderim böyleymiş ben de burada yaşıyorum” der bizi teselli ederdi. Onun için çok da önemli bir konu değildi açıkçası bu. O durumu kabullenmişti ve haklı olduğunu düşündüğü davasından dönmeyi hiç düşünmedi. Ceza alsaydı tekrar gider yatardı. Açıkçası ben yurt dışına gitmesini istemiştim ama o kabul etmedi. Mücadeleme devam edeceğim dedi. Cesur biriydi ve şehit olmayı hak ediyordu. Allah da nasip etti ona. Bugün herkes “Allah bize şehitlik nasip etsin” diyor. Ben de diyorum ama bunu söylerken bir yandan da çocuklarımı ailemi düşünüyorum. O demek ki hesapsız kitapsız dilemiş.

Anadolu’da bin yıllık acı gelenek:İlk bayram

Büyük şehirlerde yaşayanlar, geleneksel bayram alışkanlıklarını neredeyse unuttu. Ancak, Anadolu’da gelenekler yüzyıllardır sürdürülüyor. Bunlardan biri de başta 15 Temmuz olmak üzere şehitlerimizin evlerinde yaşanacak ilk bayram... Bugün başta şehit ailelerinin evlerinde Kurban Bayramı çok farklı yaşanacak. Anadolu’da binlerce yıldır sürdürülen geleneğin adı ‘Kara Bayram’ ya da ‘İlk Bayram’.

Acı gelenekte cenazenin defninden sonraki ilk dini bayramı ev halkı için bayram gibi geçmez, evde yine yas vardır.

Şeker tutulmaz, acı kahve ikram edilir

İlk bayramı akrabalar bilir, sanki kişi o gün vefat etmiş gibi herkes gider başsağlığı diler. Bütün akrabalar cenaze evinde toplanır, çünkü ilk bayramda tüm ailenin hep birlikte olmaları gerekir.  Herkes başsağlığı dileyerek Fatiha suresi okur. Cenaze evinin ilk bayramı yas bayramı  olduğundan gelenlere şeker tutulmaz, tatlı bir şey ikram edilmez, acı kahve ikram edilir. Komşulardan da gelenler çok oturmaz, erken kalkar, yeme içme olmaz. Cenaze sahipleri koyu renk giyerler, canlı renkler giyenler ayıplanır.

 Arefe sabahından hazırlık

‘Kara Bayram’ İç Anadolu’dan Doğu Anadolu’ya kadar olan bölgelerde yaygın. Yine de illere göre farklılık gösterebiliyor. Elazığ Maden’de Arefe gününden bir gün önce çörekler ve şekerlemeler hazırlanır. Arefe sabahı ise hazırlanan çörek ve şekerlerle birlikte aileler kabir ziyaretleri yaparlar. Mezar başında dualar edilirken çocuklara getirilen ikramlardan dağıtılır. Kastamonu’nun Araç İlçesi’nde ise Arefe akşamı köy halkı, helva ve ekmekler hazırlar. Bayram sabahı köylüler topluca kabir ziyareti gerçekleştirir. Herkes vefat eden yakınlarına, komşularına dua ettikten sonra mezarlığın en yüksek yerine topluca çıkar. Burada yosun tutmuş ve üzerinde isim bulunmayan bir mezarın etrafında imam eşliğinde dua edilir.