27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Japonlar yapılan iyiliği karşılıksız bırakmaz

Dünyanın en ünlü kaligrafi sanatçısı Sisyu geçtiğimiz günlerde İstanbul’a geldi. Sanatçı “Japonya’da birisi iyilik yaptığında onun bir şekilde karşılığı verilir. Türkiye ve Japonya arasında hep böyle bir ilişki oldu. Tıpkı Ertuğrul’daki gibi… Ben de iki ülke arasındaki bu durumu devam ettirmek istiyorum” diyor.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 18 Mart 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Japonlar yapılan iyiliği karşılıksız bırakmaz

Dünyanın sayılı üniversitelerinden Osaka Üniversitesi profesörü tarafından keşfedilen bir kaligrafi sanatçısı Sisyu… 6 yaşında eline aldığı fırçayla, bugün harika eserler ortaya koyuyor. Hedefi Japon kültürünü tüm dünyaya yansıtmak olan başarılı sanatçı, geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi ve Japon Çalışmaları Derneği iş birliği ile Boğaz- içi’nde Performans Etkinlikleri kapsamında İstanbul’a geldi. İlk defa İstanbul’a geldiğinden bahseden sanatçı Türklere özel ay-yıldız ve hilalin olduğu bir eser sergiledi. Geçtiğimiz yıllarda vizyona giren sinema filmi Ertuğrul 1890’ın afiş tasarımını yapan sanatçı, eserlerini Japon imparatoru ve imparatoriçesine de özel olarak sergileme ayrıcalığına sahip olan ender sanatçılardan. Usta sanatçının herkesin sıklıkla gördüğü ama sanatkârını bilmediği en önemli eseri de Olimpiyatların sembolü sonsuzluk işareti. Disney’in Ters Yüz filmindeki bazı karakterlere hayat veren Sisyu’nun eserleri Fransa, ABD, İtalya, İsviçre, İsveç’te sanatseverlerle buluşuyor. Yine eserleri, Japon İmparatorluk ailesinin 1300 yıldır en prestijli kutsal tapınağı olan Ise Tapınağında, 1250 yaşındaki ve aynı zamanda Dünya Mirası olan Japon tapınağı Kasuga Tapınağı ile 1270 yaşındaki yine Dünya Mirası listesinde yer alan Todai-ji Tapınağında da özel olarak sergilendi. 155 yıl önce Rodin tarafından kurulan Societe Nationale des Beaux-Arts tarafından 2014 ve 2015 yıllarında Fransa’ya özel olarak davet edilen Sisyu, Louvre Müzesi’nin altındaki 250 metrekarelik Carrousel du Louvre Sergi Salonunu da kaligrafi sanatıyla donattı. Başarıları saymakla bitmeyen Sisyu, Star Pazar’a özel sorularımızı yanıtladı

- İstanbul’a hoş geldiniz. Daha önce ziyaretiniz olmuş muydu?

İlk gelişim. Gün içerisinde geldiğim için de pek gezme fırsatım olmadı. Sadece Boğaziçi Üniversitesi’nin bahçesini gezdim. Bahçe çok güzel, insanlar samimi ve güler yüzlü, özellikle kediler çok tatlı ve çok güzeller.

- Bir kaligrafi sanatçısı olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Kendimi Japon kültürünü tüm dünyaya hem sanatla hem de bilimle tanıtan biri olarak görüyorum. Böyle bir hayat sürdüğüm için de çok mutluyum. 

- Kaligrafiyle nasıl tanıştınız?

6 yaşında çizim yapmaya başladım. Öğretmenim günde 8 saat çizim yapmamı istiyordu. Yani çok sıkı bir eğitimden geçtim. O yaşta okuma bilmediğimiz için Japonya’da buna özel bir sistem var. Başka bir kağıtta olan yazıya bakarak aynısını geçirmeye çalışıyorduk. Liseye kadar böyle ilerledi. 

- Her kaligrafi yapan sanatçı olmaz, sizin sanatçılık süreciniz nasıl ilerledi?

2000 yıllık geleneksel hale gelmiş kâğıt ile çalışmam sanatçı olmamdaki nedenlerden biri. Çok eski olan Japon kaligrafi kültürünü yansıttığım için de olabilir. Bu kültürü bilmeyenlere ‘Nasıl öğretirim’ diye düşündüm. 

- Kaç yıldır kaligrafiyle ilgileniyorsunuz?

10 yıldır bu kadar ünlüyüm. 2010 yılından itibaren Japonya’da tanınıyorum. 2014 yılında Paris’teki Louvre Müzesi’ndeki sergimden sonra dünya çapında da tanınmaya başladım. 

HAT SANATI VE KALİGRAFİ BİRBİRİNE BENZİYOR

- Hat sanatını tanıyor musunuz? Yazı üzerine olan kaligrafi ve hat sanatı arasında sizce benzerlikler var mı?

Japonya’da da sağdan sola doğru yazılıyor, Arapça yazılan hat sanatında da. Kaligrafi de tek kişi tarafından icra ediliyor hat sanatı da. Bizim işimizde kelimeler çok önemli. Bunları kâğıda geçirmek daha da önemli. Arapça’da da kelimeleri 1000-2000 sene dayanabilecek özel kâğıtlara yapıyorlar. İki kültürde de çok benzer konular bunlar.

- Hat sanatını deneme fırsatınız oldu mu?

Şimdiye kadar hiç yapmadım. Ancak önümüzdeki hafta Ankara’da bir hat atölyesine gideceğim. Ve orada ilk defa deneyimleyeceğim. 

- Bizlerde sanatkârlık genel olarak usta-çırak ilişkisi ile ilerler. Japonya’da bu durum nasıl ilerliyor? 

Hiyerarşik bir sistemde ilerliyor bu süreç. Hatta mezun olacağımız zaman öğrenciler, ustalarına özel bir şarkı hazırlıyor.

- Ebru sanatında doğal malzeme olmadığı zaman birçok kişi tarafından kabul edilmez. Kaligrafide böyle bir durum var mı?

Kullandığımız kağıt, el yapımı. Normalden daha ince ve emici bir kâğıt. Fırçalar da keçinin çene bölgesinden yapılıyor. 

- İstanbul’da bulunmanızın sebebi nedir? Nasıl bir gösteri sunacaksınız Türk sanatseverlere?

Daha önce hiç görmedikleri bir şey gösteriyorum. Türklere saygımızı gösterecek ay-yıldız ve hilalin olduğu bir çalışma yapıyorum. Japonya’da iyilikle ilgili bir kavram var; Birisi iyilik yaptığında onun bir şekilde karşılığını vermek. Türkiye ve Japonya arasında hep böyle bir ilişki oldu. Tıpkı Ertuğrul’daki gibi… Ben de iki ülke arasındaki bu durumu devam ettirmek istiyorum. 

FİLMDEN ÖNCE ERTUĞRUL’UN BATTIĞI YERE GİTTİM

- Ertuğrul 1890 filminin afişindeki kaligrafileri hazırladınız. Nasıldı bu süreç? Tarihi bir filmin parçası olmak nasıl bir duygu?

Ertuğrul gemisinin battığı yer Kushimoto bölgesi. Filmden önce oraya gittim ve Ertuğrul için yapılan anıtı ziyaret ettim. Gittiğimde o kadar çok etkilendim ki... Kasabada yaşayanlar sürekli anıtın çevresini temizliyorlarmış. Japonlar sık sık bu anıtı ziyaret ediyorlar. 3 ay kadar ön hazırlıkların ardında da kaligrafiyi hayata geçirdim. 

KALİGRAFİYE BAŞLAMADAN ÖNCE HAYATIMI SAKİNLEŞTİRİYORUM

- İlham aldığınız bir şey var mı? Bir eseri yapmaya başlamadan önce neler yaparsınız?

İşe başlanmadan önce, odaklanmak için sakinleşmeye çalışıyorum. Bunun için yediğim yemekleri ve hayatı ona göre düzenliyorum. Öncelikle bu sakinliği yakalıyorum. 

GERÇEK ADINI KİMSE BİLMİYOR

- Sisyu isminin lakap olduğunu biliyoruz. Kendi isminizi gizlemenizin özel bir nedeni var mı?

Kaligrafi yapmaya başlayana kadar ailemin verdiği bir isim vardı. Ama ben kaligrafi ile bambaşka bir kişi oldum ve gerçek ismimi buldum. Ve o isim Sisyu! Gerçek kendimi, benliğimi ortaya çıkardım.