26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Kahramanın yokluğu

Astsubay Ömer Halisdemir, komutanı Zekai Aksakallı’dan aldığı ‘şehadet’ emrini tereddüt etmeden uygulamış, 15 Temmuz gecesinin seyrini değiştirmişti. O gece gösterilen direniş ruhu, temsilini, adeta bu kahraman askerde buldu. ‘Ruhun’ zaferi için bedenini hiçe sayanlara ve Halisdemir’e çok şey borçluyuz.

MEHMET HAKAN KEKEÇ9 Ekim 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Kahramanın yokluğu

İsviçreli filozof ve şair Henri-Frédéric Amiel, ‘Kahramanlık’ için, “Ruhun bedene karşı kazandığı zaferdir” demiş. Bedeni nefs, ruhu maneviyat olarak kodlarsak; bize yabancı gelecek bir söz değil bu. Zira Amiel’in kahramanlık tanımını gayet de ‘nefse karşı zafer’ olarak algılayabiliriz. Hadis ilmim zayıftır, “Ölmeden önce ölünüz” ya da “Ölüm gelip çatmadan evvel, şehvanî ve nefsanî hislerinizi terk etmek suretiyle bir nevi ölünüz” hadisi ne kadar sahihtir, bilemem. Nihayetinde bir Müslüman için “ruhun (inancın) bedene (nefse) karşı zafer kazanması”nın ‘kahramanlık’ olarak tanımlanması, pek de orijinal sayılmaz. Halk arasında “İman gücü” dediğimiz de hemen hemen bunu tanımlar: İnanç için, iman için bedenden/candan vazgeçebilmek. Hülasa: İnançtan, geçmişten ya da gelenekten alınan cesaret, ruhun bedene karşı zaferiyle sonuçlanır ve herkesi bir kahramana veya yenilmeze dönüştürür. Böyle inanırız.

‘Enteresan’ diye özetleyebileceğim bir süreç yaşadık, 15 Temmuz... 15 Temmuz süreci için ‘sadece siyasi açıdan önemi var’ diyemeyiz. Manası, ‘kim yaptı? kime yapıldı? ve sonunda kim kaldı?’ sorularının ötesindedir. Mana da, ‘nasıl?’ sorusunun cevabının içinde. Mana’yı, niteliği belirleyen, ‘ne’ olduğundan ziyade, ‘nasıl’ olduğudur: 15 Temmuz sürecinin manasını/niteliğini de ortaya konan ‘kahramanlık(lar)’ belirledi. ‘Milli irade’nin sesinin kısılmaması, yani ne olduğu, yalnızca bir sonuç.

RUHUN ZAFERİ

Filozof Amiel’in ‘kahramanlık’ tanımından gidelim: 15 Temmuz, ruhun bedene karşı kazandığı zaferdir. Bedeni yenen milyonlarca ruh, nihayetinde işgalciyi de püskürttü. Korkmadan tankların, tüfeklerin karşısında dimdik duranlar, yani o gece sokağa ölümü göze alarak çıkanlar, bedenini/nefsini bir kenara bırakanlar; ruhun kısa süredezaferini sağladılar. Aradan neredeyse üç ay geçti. O güne dair dün gibi hatırlanan birçok hikaye ve bir çok anı var... Bütün o hikayeler, anılar ve kahramanlıklar, ‘sembol değer’ini, şüphesiz en çok, şehadete eren 42 yaşındaki Niğdeli Astsubay Ömer Halisdemir üzerinde kazandı.

“15 Temmuz gününe dair dün gibi hatırlanan birçok hikaye ve anıdan en önemlisi Niğdeli Astsubay Ömer Halisdemir’e ait.”

Ömer Halisdemir, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’dan “Semih Terzi darbeci bir haindir, onu vur” emrini aldığında, ‘işin sonunda şehadet’ olduğunu elbette biliyordu. Hatırlarsınız, zaten komutanı Aksallı da bunu ona söylemişti. 15 Temmuz’dan birkaç gün sonra, Aksakallı’nın Halisdemir’e emri verirken “bu işin sonunda şahadet var, Ömer” dediğini öğrendik. Halisdemir, Semih Terzi’nin onlarca koruması arasında, tereddüt etmeden, belli ki önceden hazırladığı plana sadık kalarak; hikayenin gidişatını değiştiren o kurşunu hain Terzi’nin alnının ortasına sıktı. Ruh, bedene karşı çok büyük bir zafer kazandı. O anda kölelerin gasp ettiği silahlardan çıkan 30 kurşunla yere yığılan beden, ‘ruhun kazandığının ve ölümsüzleşeceğinin’ ilanıydı. Halisdemir sayesinde hem stratejik olarak (ÖKK darbecilere kaptırılmamıştı), hem de moral olarak (darbeci bir generalin öldürülmesi ordu içinde de bir direniş olduğunu göstermişti) büyük bir adım atıldı. İşgalciler, karşılarında ölümü göz alarak sokaklara çıkan bir halk olduğunu anladı. Bu, düşmana verilebilecek en büyük korkudur. Ölmeyi göz alan bir kişi, öldürmeyi bilen 100 kişiyi yener.

TARİHTEN İNTİKAM

15 Temmuz’daki gösterilen direniş ruhu, temsilini Ömer Halisdemir’de buldu. Halisdemir, o gece, “Ben olsam darbeci hainlere böyle yapardım” diyen milyonların aklından geçeni gerçekleştirdi. En önemlisi, sanki, tarihten de öc aldı: Açık açık asla konuşulmasa da zamanında yaşanan darbe süreçlerinde bir karşı harekette bulunamamış olmak; insanların içinde ukde olarak kalmıştı: 15 Temmuz’da evlatlar, babalarının eksiğini tamamladı. Hainlerin tankları sokaklara indiğinde, yıllardır susan/kaybolmuş eski düşman yine silah doğrultmuş gibi hissedildi. Bu fırsattı ve gereği de yapıldı.

“Halisdemir, 15 Temmuz’da milyonların aklından geçeni gerçekleştirdi ve sanki tarihten de öc aldı.”

Konuyu getirmek istediğim yer şurası: Geçen hafta içi Ömer Halisdemir’in Türkiye ve Pakistan arasında 2013 yılında düzenlenen tatbikat sırasında çekilen fotoğrafları ortaya çıktı. O gün en çok bu konu konuşuldu, en çok da bu fotoğraflar paylaşıldı. Üç yıl sonra tek bir kurşunla çok büyük bir hikaye yazacak olan bir adam, sıradan bir gün yaşıyor; işini yapıyordu. Hem daha önce görülmeyen fotoğraflar olduğu için heyecan yarattı, hem de sırra ermiş gibi hissedildi. Büyük ‘kahraman’. Mekanı cennet olsun.