27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Kardeşlik ve lezzetin şehri

Tarih boyunca her dile, dine ve ırka kapılarını açan Hatay, UNESCO tarafından tescillenen 600’ün üzerinde lezzeti, kilometrelerce uzanan sahili, şelaleleri ve parklarıyla gönüllere, göze ve mideye hitap ediyor. Hafta sonunda iki günlük bir mola planlıyorsanız Hatay size beklentinizden fazlasını vadediyor.

21 Mayıs 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Kardeşlik ve lezzetin şehri

Türkiye’de kardeşliğin ve birlikteliğin şehri Hatay, kültürel dokusuyla belki de Türkiye’nin en renkli şehri. Hatay’ın ana vatana katılması 1939 yılına dayandığı için de son göz ağrımızdır. Tarihi yapısı, tarihi ve doğal güzellikler açısından zenginliği ve olağanüstü Hatay mutfağı sebebiyle de tüm gezginler için en davetkar bir durak. Çukurova’nın bağrında Türkiye, Suriye sınırında büyüyen, her yıl gelişen Hatay aynı zamanda Suriye ve Filistin’e bağlayan yolların kavşak noktasında. Ayrıca Mezopotamya’dan Akdeniz‘e çıkmak için kullanılabilecek en uygun limanlar yine bu bölgede. Hatay’a ilk kez gidiyorsanız size ilk tavsiyemiz şehir merkezinde sıkışıp kalmayın. İl merkezi Antakya birçok keyfi sunsa da çok yakındaki birçok ilçe de her türlü zevke yönelik ziyarete açık. Bütçeniz uygunsa bir araç kiralayın ve başlayın tüm şehri turlamaya. Karnınız mı acıktı, endişelenmeyin, şehrin her köşesi farklı bir lezzetle karşılıyor sizi. 600’ün üzerinde yemeğiyle UNESCO’nun dünya mirası şehirleri arasına giren Hatay’da lezzet geleneği Roma dönemine kadar uzanıyor. GÖRMEDEN DÖNMEYİN

İLÇELER: Hatay’da il merkezi hariç 15 ilçe var: Altınözü, Antakya, Arsuz, Belen, Defne, Dörtyol, Erzin, Hassa, İskenderun, Kırıkhan, Kumlu, Payas, Reyhanlı, Samandağ, Yayladağı

KALELER: Antakya Kalesi, Payas Kalesi, Sarıseki Kalesi, Darb-ı Sak Kalesi, Bakras Kalesi, Koz Kalesi,Kurt Kalesi, Şıvlan Kalesi, İmma Kalesi, Mancınık Kalesi, Cin Kulesi

TÜRBELER: Beyazıt-i Bestami Türbesi, Hz. Hıdır Türbesi, Hz. Hamza, Peygamber Türbesi, Şeyh Ahmet Kuseyri Türbesi, Gazi Abdurrahman Paşa Türbesi, Şeyh Yusuf Türbesi.

CAMİLER: Ulu Camii, Habib-i Neccar Camii, Şeyh Ali Cami, Yeni Camii, Ağalar Camii, Ahmediye Camii, Köşker Camii, Halil Ağa Camii

HAMAMLAR: Kurşunlu Hanı, Yeni Hamam, Cindi Hamamı, Meydan Hamamı, Saka Hamamı

ADALI KONAĞI: I. Dünya Savaşı ve Anadolu’nun işgali döneminde Fransız mimar Jaques de La Boucherie, Paris’in asil Tortue ailesine bir köşk yapar. Bu esnada, ailenin kızı Charlotte’a ilk görüşte aşık olur ve aşkı karşılık bulur. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından, Boucherie yüzbaşı rütbesiyle, Fransız orduları ile birlikte Antakya’ya gelir ve birçok eser inşa eder.  Sevgilisinin ölümünün ardından Adalı ailesi için yaptığı bu köşk ise, Tortue ailesine yaptığı köşkün aynısıdır.

SAMANDAĞ SAHİLİ: Karşınızda 16 kilometrelik bir sahil var. Eğer yanınıza malzemelerinizi getirirseniz, istediğiniz kadar sörf yapabilirsiniz.

TİTUS TÜNELİ: M.Ö. 300 yılında, limanı sellerin doldurması tehlikesine karşı dağ delinerek yapılmış. Bu tünel vasıtasıyla yüksekliği yedi metre, genişliği altı metre civarında olan selin yönü değiştirilmiş.

HARBİYE ŞELALELERİ:  Harbiye’de kurulu tesislerde, şelaleden akan suyun azaldığı yerlerde, su içerisinde oturabileceğiniz serin ve güzel yerler bulabilirsiniz.

ANTAKYA PARKI:  Asi Nehri’nin hemen kıyısında bulunan park, şehrin en büyük parkı. Şehrin simgesi Defne Ağacı başta olmak üzere, pek çok bitki bulunuyor. Parkın açılışını II. Abdülhamit Dönemi’ne denk geliyor. 

 AZİZ SİMON MANASTIRI: Antakya-Samandağ arasında bulunan manastır, M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiş. Manastır kalıntıları, 479 metrelik bir tepe üzerinde.

HABİBİ NECCAR CAMİİ: Roma döneminde inşa edilmiş. İslamiyet’in Anadolu’ya girmesi ile de Anadolu’daki ilk cami olarak kullanılmaya başlanmış.

NE YENİR

600 çeşit yemeğiyle UNESCO’dan Dünya Gastronomi Şehri unvanını almış bir şehir. Roma döneminde koyulan adı ile ‘Antioch’ mutfağı uluslararası bir şöhrete sahip. Hatay hava alanına bugün inen uçakların büyük bir çoğunluğu gastronomi için gelen insanlarla dolu. Hatay lezzetleri, Türk mutfağı, Arap mutfağı, Yörük mutfağının harmanlanması olarak, Orta Doğu ve Akdeniz kesişimindeki bu müthiş şehirde bir araya gelmiş. Şehrin en iddialı yemekleri ise şöyle: Tepsi kebabı, Hatay tava, kağıt kebabı, ıspanaklı-kabaklı borani, mahluta, Firik pilavı, sarı bülbül, Belen tavası, içli köfte, Hatay oruk, sini orugu, kaytaz böreği, zahter salatası, keşkek, katık ekmek, tuzda tavuk, Sembusak, yoğurt aşı. Şehre gelmişken künefe yemeden dönmeyin. Haytalı ise müthiş bir tatlı. İçeriği muhallebi üstü dondurma ve kenarlara gül şurubu. Affan kahvesi bu tatlıyı özel soğutulmuş alüminyum döküm kaşıklarda sunarak bir geleneği de devam ettiriyor.

NEREDE KALINIR

Şehirde her zevke ve bütçeye uygun konaklama imkanı var. Beş yıldızlı otellerin yanında butik oteller ve pansiyonlar ve öğretmen evi bulunuyor. Özellikle otantik bir yer arayanların ilk tercihi ise Savon Otel. Osmanlı döneminde bir sabun fabrikasıymış. Dönemin mimarisini yansıtan bina sonradan restore edilmiş ve güzel bir otele dönüşmüş. U şeklinde yayılan yapının ortasında geniş bir avlu var.

NASIL GİDİLİR

Hatay’a uçakla, kara yoluyla gidilebileceği gibi trenle de ulaşılabilir. Şehir ülkemizin tam güneyinde, coğrafi olarak ulaşılması kolay bir konumdadır. Hatay Havalimanı şehir merkezine yakın. Trenle ise İskenderun Liman’ına ulaşılıyor. 

Hıdırbey Musa Ağacı 

Hatay efsanelerinden birine konu olan ağaç Hıdırbey Köyü’nde yer aldığı için Hıdırbey Musa ağacı adını almıştır. Musa Ağacı ile ilgili hikâye şöyledir; Hz. Hızır ile Hz. Musa’nın Samandağ buluşmasından sonra Hz. Musa, Musa Dağı’na çıkmak üzere yola çıkar. Hıdırbey Köyü’ndeki Musa Ağacı’nın bulunduğu yere geldiğinde çok susar. Bastonunu bu ağacın bulunduğu yere sapladıktan sonra, hemen yanındaki dereye su içmeye gider. Su içip döndüğünde ise, yere diktiği bastonunun bir çınar filizi haline geldiğini ve yeşerdiğini görür.