26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Naim Arnas: Koleksiyonerlik tam bir hastalık

Yüksek mimar ve koleksiyoner Naim Arnas, 40 yıllık koleksiyonerlik hayatına yenilerini eklemeye halen devam ediyor. Arnas koleksiyon tutkusu için “Bence bu bir hastalık. Bunun normal bir şey olduğunu düşünmüyorum. Kredi alarak antika mı alınır? Ben alıyorum. Bu tutkunun, sevginin ötesinde bir şey” diyor.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK27 Kasım 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Naim Arnas: Koleksiyonerlik tam bir hastalık

Çocukken çöplerden topladığı pullar ile koleksiyon yapan Naim Arnas, şimdilerde Türkiye’nin en seçkin koleksiyonerlerinden. Arnas, güler yüzü, hoş sohbeti ve engin bilgisi ile Çukurcuma’daki Arte Su Arte firmasında karşılıyor bizleri. Hepimizin çocukken topladığı koleksiyonlar mutlaka bir gün bir yerde son bulsa da bu durum Arnas için pek de geçerli olmamış. Kapı kilidi, kapı kolu, kapı tokmağı, trabzan başı, mermer sütunlar, çeşmeler, tavan göbekleri, panjurlar, Osmanlı devlet armaları ve daha birçok şey Arnas’ın merak konularından olmuş. 65 yıllık hayatının 40 yılını profesyonel koleksiyon toplayıcısı olarak geçiren Arnas ile dünü ve bugünü konuştuk.

Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi’nin kurucularındansınız. Projenin

hayata nasıl geçiştiğinden bahseder misiniz? 95’li yıllarda Bursa Tofaş’da arge projesi yapıyordum. O projeyi yürütürken, Bursa Arkeoloji Müzesi bir yol çalışmasında bir arabacıya ait tümülüs bulunduğunu ve tümülüs soyulmasına rağmen araba parçalarını alınmamış olduğunu ve bu parçalarını konservasyonlarını yaptıklarını böyledi. Bir de Bursa Arkeoloji Müzesi’nde konu ile ilgili bir araba standı yapmak istediklerinden bahsetti. Beni de heyecanlandıran bir konu olduğu için Tofaş’ın sponsorluğunda hem arabayı yapıp hem de araba standını Arkeoloji müzesinde yaptık. Tofaş Fabrikası idare binası bünyesindeki iki avluyu araba müzesi yapmak için karar aldık. Bu iki avludan birinde Anadolu arabaları bir diğerinde de otomotiv sanayiyi anlatmak için projelerimizi tamamladık. Bizim bu projemizden haberdar olan dönemin Bursa Belediye Başkanı Erdem Saker, bize “Gelin şehir içinde ben size bir yer vereyim, orada yapın” dedi. 1950’lerden kalma eski ipek fabrikasını bize verdi. Belediyenin Tofaş’a 35 yıllığına müze yapmak için tahsis ettiği bu alanda çalışmalarımızı yürüterek 2002 yılında Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi’ni ziyarete açtık. 

Sizin sergileriniz müze gibi oluyor. Çok emek harcıyor olmalısınız...

Bunlar çok büyük boyutta sergiler. Hamam sergisini müzede bir yıl tuttuk ve ondan sonra çocukları biraz ihmal ettiğimizi fark ettik ve oyuncak koleksiyonlarımdan oluşan ‘Atlıkarınca Oyuncak Sergisi’ni açtık. Daha sonra yine koleksiyonumda bulunan saatlerle ilgili ‘Zaman Makineleri’ adı altında bir saat sergisi açtık. Geçtiğimiz eylül ayından itibaren de ağırlıklar ve terazilerle ilgili ‘Kantarın Topuzu’ isimli 3500 eserin sergilendiği bir başka sergi açtık.

ANADOLU BİR AÇIK HAVA MÜZESİ

Ne koleksiyonlarınız var?

Koleksiyon bana dededen kalma. Tabii ki her çocuk gibi ben de annemin aldığı pul dersleri ile pul toplamaya ve bu koleksiyonu yapmaya başladım. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi yüksek mimarlık bölümünde eğitim aldım. Ve bu eğitimimden dolayı daha sonraki yıllarda mimari parçalar toplamaya başladım. Kapı kilidi, kapı kolu, kapı tokmağı, trabzan başı gibi şeyler topluyordum. Gelir seviyem yükseldikçe mermer sütunlar, çeşmeler, tavan göbekleri, kapılar, ahşap pencereler, panjurlar toplamaya başladım. Anadolu yarımadası yer altı, yer üstü çok zengin bir açık hava müzesi. Ancak biz bu kültür varlıklarını korumada yeteri kadar hassas davranmıyoruz.

Bu bir tutku mu?

Bence koleksiyonerlik tam bir hastalık. Bunun normal bir şey olduğunu düşünmüyorum. Kredi çekerek antika mı alınır? Ben alıyorum. Bu tutku sevginin ötesinde bir şey.  Bir yerde durmak lazım ama duramıyorum. Bu yüzden benim hayatımda hiç doyum aşamam olmadı.

En iyi koleksiyonunuz olarak neyigörüyorsunuz?

Talebeliğimdeki grafik çalışmalarımda yarışmalara girer paralar kazanırdım. Herhalde bundan dolayıdır ki Osmanlı devlet armalarının grafiğini çok sevdim. Bu armanın tasarımı da bize ait değil, bir İngiliz tasarımcıya ait. Ama grafiği hoşuma gittiği için uzun bir süre bununla ilgili eserler topladım. Bu koleksiyonum hem çok keyifli hem de maddi değeri çok yüksek. Devlet armaları kadar mi beni merdiven trabzan başları koleksiyonum da çok heyecanlandırır. Merdiven trabzan başı, yapılan bir binanın en son süsü gibi elbisenin, kravatın iğnesidir. Küçük olmasına rağmen hem fonksiyonu var hem estetiği.

Resim koleksiyonlarınız da var mı?

Tablolarla hiç ilgilenmedim. Rahmetli eşim, ressamdı. Belki de onun getirdiği rehavetle resimlerle ilgilenmedim.

Pul koleksiyonunuz için çöpleri karıştırdığınız doğru mu?

Ankara’da otururken evimizin etrafı konsolosluklarla doluydu. Sabah okula gitmek için çok erken çıkardım ve çöplere bakardım. İlk giden çocuk alırdı pulları. Annemden de bu konuda “Çöpçü müsün?” diye epey azar işitirdim.

Bir koleksiyonerneden toplar?

Paylaşmak için toplar. Bu üç türlü olur. Bir, aldığınız eserlerle gurur duyarsınız onu paylaşırsınız. İki, hava atar paylaşırsınız. Üç, hakikaten kendinizi eğitirsiniz.

“Merdiven trabzan başı yapılan bir binanın en son süsü gibi elbisenin kravatın iğnesidir.”

Rekabet yaşadığımız zamanlar oluyor

Takip ettiğiniz Türkiye’denkoleksiyonerler var mı?

Türkiye’de çok iyi koleksiyon yapanlar var. Hatta bunların bir kısmı ile aynı eserleri topluyor olmaktan dolayı zaman zaman rekabet yaşıyoruz.

Genç koleksiyonerlerene öğütler veriyorsunuz?

Genç koleksiyonerler öncelikle tabii ki bütçelerine göre bir koleksiyon yapmaya başlamalılarki yarı yolda kalmasınlar. Koleksiyon yapacakları eser türünü kesinlikle sevmeliler ve bu konuda okuyarak, gezerek, görerek, müzeleri ziyaret ederek bilgilenmeliler ve ondan sonra başlamalılar. Koleksiyona başladıklarında bence öncelikle nadir olanları almaya bakmalılar. Çünkü diğerlerini bulma, toplama zamanları çok daha rahat olacaktır.

Çocuklarım koleksiyonla hiç ilgilenmiyor

Çocuklarınızın koleksiyonlara ilgisi var mı?

İki çocuğum var ama onların bu işi benden sonra götüreceklerine inanmıyorum. Bunlar ciddi zaman ve para ayrılarak yapılan şeyler. Resimlerle, gümüşlerle ilgileniyorlar ama diğer koleksiyonlarımla çok ilgili değiller. Ya da ben öyle olduğunu hissediyorum. Ama benden sonra ilgilenseler dahi, neyin ne olduğunu bilmiyor olacaklar. Onları bilmek de ancak yaşayarak oluyor.