26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Osmanlı motifleri Londra’da Hayat buldu

Müslüman Türk kadınının başarılarına bir yenisi eklendi. Başörtü yasağı nedeniyle Viyana’da mimarlık okuyan Zeynep İqbal, Londra’da bir Türk Kültür Merkezi tasarlayarak, Prens Charles’ın elinden Kairos Ödülü’nü aldı.

FATMA ERSOY 5 Ağustos 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Osmanlı motifleri Londra’da Hayat buldu

Bu topraklarda yetişen kadınların dünyaya başarılarını sergilemesi kadar bizi gururlandıran bir şey yok. Klişe kalıplara sokulmaya çalışılan Müslüman Türk kadınlarının aslında ne kadar bilgili ve başarılı olduğunun somut bir örneği Zeynep İqbal. Başörtü yasağı nedeniyle Viyana Teknik Üniversitesi’ne girerek mimarlık eğitimi alan Zeynep İqbal, mezun olduktan sonra dört ay Berlin’de modern mimari alanında, iki buçuk sene İstanbul’da Osmanlı mimarisi alanında çalışmalar yaptı. Zeynep İqbal, daha sonra El-Buhari bursuyla Prens Charles’ın himayesindeki Londra’daki Prince’s School of Traditional Arts’da yüksek lisans yaptı. Prince’s School of Traditional Arts’taki yüksek lisans öğrenimini Londra’da bir Türk Kültür Merkezi tasarlayarak tamamlayan Türk mimar Zeynep İqbal, projesiyle Galler Prensi Charles’ın ödüllendirdiği üç öğrenci arasına girdi. “Hayat” adlı tasarımıyla geometri alanında verilen Kairos Ödülü’ne layık görülen Zeynep İqbal, projesini ve Prens Charles ile tanışma anını anlattı. 

İngiltere serüveniniz nasıl başladı? Irkçılık veya İslamofobiyle karşılaştınız mı? 

İstanbul’da ikamet ettiğim yıllarda, bir uluslararası geometrik desenler çalıştayında eşimle tanıştım. Kendisi Pakistan asıllı bir İngiliz. İngiltere serüvenim de böylece başlamış oldu. Irkçılık mevzusuna gelecek olursak da İngiltere’de ırkçılığa maruz kalmadım. Bu tarz İslamofobik vakaların, özellikle asit saldırılarının son yıllarda arttığını biliyorum. Yine de hakkını vermek gerekir ki İngiltere, özellikle Londra bu anlamda yaşanabilecek en rahat şehirlerden biridir. Yabancıların karakter kazandırdığı bir şehirde, ‘yabancı’ olarak algılanmıyorsunuz.

Geleneksel sanatımızı İngiliz mimarisine nasıl adapte ettiniz? Bu anlamda zorluk yaşadınız mı?

Londra’da bir Türk Kültür Merkezi tasarlayarak Türk mimarisini Londra sokaklarında misafir ettim. Projemin ne olacağına karar verirken danışman hocamla da çok kez istişare etmiştik. Konuştuğumuz mevzulardan biri de ‘orijinal’ kelimesiydi. Bu kelimenin bugün kullanıldığı gibi bir manası yok. Bir projenin orijinal olması demek, sizi ‘orijin’e yani ‘kök’e, kökene götürmesi demek. Bu projeyi orijinal yapacak olan şey de, bir insan olarak, bir Müslüman olarak ve kültürel açıdan bir Türk olarak kökenime sürdüğüm izdi. Hem İngiliz hem Türk mimarisine yoğunlaşmaya karar verdim. Elimizi, kalbimizi, zihnimizi kullandığımız her tasarıma, kendi serüvenimizin yani dinimizin, tarihimizin, kültürümüzün yansıdığına inanıyorum. Bunu kabullenip, etüt etmenin çok daha akıllıca olduğunu düşünüyorum. Öncelikle sahada, yani Dalston sokaklarında mimari araştırmalara yoğunlaştım. Özellikle civardaki binaların stillerini anlamaya çalıştım. Dalston bölgesinde günlerce yürüyerek vakit geçirdim, Dalston sakinleriyle sohbet ettim. Onları anlamaya, yaşamaya çalıştım. Binanın bulunduğu bölgeye, sokağa ve Dalston sakinlerine uyumlu bir tasarım olmasına çaba sarf ettim. Yani benim tasarımım mimari anlamda Anglo-Turkish bir tasarımdı. İç tasarımda kullandığım geleneksel Türk sanatlarında dahi, İngiliz sanatına iltifat eden detaylara ve renk seçimlerine odaklanmaya çalıştım. 

Size ödül kazandıran projenizi anlatır mısınız? Müslüman bir Türk kadın olarak projenizle bu kadar ses getireceğinizi düşünüyor muydunuz?

Yüksek Lisans bitirme projem Londra’da bir Türk Kültür Merkezi tasarımıydı. Prince’s School’da ilk sene çeşitli geleneksel sanat ve zanaat dallarında derslerimiz oldu. Tüm bu teknik derslerin alt yapısı, iskeleti geometri derslerimizdi. Hangi kültürde ve dinde olursa olsun, geleneksel sanatlar doğadaki değişmez düzenin, geometrinin, strüktürün tecellisi. İlk sene derslerimiz bu düzeni ve ortak prensipleri anlamaya yönelikti. İkinci sene ise özelleştiğim alan geleneksel sanatların mimariye uygulanmasıydı. Projemde danışman hocam mimar Dr. Khaled Azzam’dı. İstanbul’daki herhangi bir binayı başka bir ülkeye monte etmeyi istemiyordum. Bu Londra’da bir kültür merkezi ise buranın kültürünü, şehir kodlarını, sanata ait kodlarını anlamam gerekiyordu. Bunun üzerine çalıştım. Ödülüm, bitirme projemi tasarlarken kullandığım geometri ve çizimleri üzerineydi. Ödülün mahiyeti benim için manevi açıdan büyük. Çünkü ödüle karar veren kişi Prof. Keith Critchlow. Kendisi okulumuzun kurucusu ve İslami geometrik desenler alanında ilk kapsamlı akademik çalışmaları başlatan kişidir. Keith’in ödülü tarif edişi, aslında kendisini ve maneviyatını da tarif ediyor. Ödülün aklını, kalbini ve elini maharetle bütünleştiren öğrencilere verildiğini söylüyor. Açıkçası ödülü alacağımı düşünmüyordum. Tasarım sürecinde sonuçtan çok sürece odaklanıyorsunuz sanırım. Prens Charles ismimi okuduğunda şaşkınlıktan bir süre ne yapacağımı bilememiştim, dolayısıyla kürsüye biraz geç çıkmıştım. 

Prens Charles ile bir araya geldiğiniz ânı anlatır mısınız? Sizi nasıl karşıladı?

Prensin öğrencilerin kişisel serüvenine ilgisi var. Projeyi sunmadan önce okula nasıl geldiğim, ne okuduğum ve hatta eşimle nasıl tanıştığım gibi kişisel mevzular hakkında kısaca sohbet ettik. Gayet olumlu, ilgili bir tutumu vardı. Daha sonra da kendisine projemi sundum. Günümüz mimarisinde artık geleneksel sanatlar unutulmuş durumda. Benim buna yoğunlaşarak yaptığım çizimler, Prens Charles’ın çok hoşuna gitti.

Bugüne hitap geçmişe iltifat

Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye ile zaten irtibat halindeyim, sık sık gidip geliyorum. Türkiye’den ayrılmış gibi hissetmiyorum kendimi. Bazı projelerim dolayısıyla İngiltere’de biraz daha ikamet etmeyi planlıyorum.

Mesleki anlamda ileriye dönük planlarınız nelerdir?

İlgim İslam mimarisine, özelde ise Türk mimarisi ve sanatlarına yönelik. Geleneksel mimarinin ve sanatın, diğer alanlarda olduğu gibi, sürekli yenilenen, değişen bir alan olabileceğine inanıyorum. İleride de bugüne hitap eden ve fakat geçmişe iltifat eden mimari ve sanatsal tasarımlarla uğraşmayı arzu ediyorum.