26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Paranın asıl sahibi kim?

Dolar çıktı mı, düştü mü, ne olacak? Bu soruların tamamı paraya sahip olan kesimin dünyayı ele geçirme fikrinden dolayıdır. Türkiye’ye seçim öncesi uygulanan işin karşılığı parayla savaş açmaktır. Bunun adı ekonomik darbedir. Ekonomik savaştır.

MELEK AYDIN 10 Haziran 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Paranın asıl sahibi kim?

24 Haziran’da erken seçime giden Türkiye bir üst aklın oyunu ile ekonomik krize sürüklenmeye çalışılıyor. Buna önlem olarak Merkez Bankası’nın aldığı karar ve sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları doları şu sıralar düşürse de herkes bu sürecin nasıl ilerleyeceğini düşünüyor. Peki Türkiye’yi neler bekliyor? Gerçekten dolar diye bir para birimi var mı? Yoksa üst aklın kendinden üstün görmek istemediği bir dünya düzeni oluşturmak için oynadığı bir tür oyun mu? Strateji uzmanı ve ekonomist Ertan Özyiğit ile üst aklın kimlerden oluştuğunu dünya üzerinde yaptıkları oyunların asıl amaçlarının neler olduğunu konuştuk.

IMF’ye göre 2018’de dünyanın finansal cirosu, türev ve faizleri ile birlikte 5. 1 trilyon dolar artarak toplam 176 trilyon doları bulmuş. Asıl soru şu; 176 trilyon dolarlık dünya da sanal ve türev paralar dönüyorsa birinin bu parayı borç vermiş olması lazım. Bu durumda alacaklı kim? Yani 176 trilyonun sahibi kim?

1860 yılında parayı yöneten ailelerden olan Rothschild ailesi o dönemde dünya varlığının dört katına sahipti. Bu mal varlığına sahip aile dünyayı ele geçirmek istiyor. Onların anlayışına göre “Biz yeni bir düzen kuracağız, tüm toplumlar istediğimiz yaşam tarzına sahip olacaklar” diyorlar. Fakat bu akla karşı gelen bir ülke Amerika’dır. 1933’de Amerika masonik bir kurgu üzerine kurulmuş ve en büyük savaşını da bu Rothschild ailesine karşı vermiştir. Her kasaba kendi parasını bastığı için ABD kurulurken 6 bin çeşit dolara sahipti. Amerika kurulduktan sonra “Merkez Bankası kurmalıyız” deyip bugün FED dediğimiz organizasyonun temelini oluşturdu. 12 ailenin yapmış olduğu toplantıda Rothschild, FED’in başkanı olacağını açıkladı. Başına federal koymalarının sebebiyse, halkın federal bir para sanmasını istemeleriydi. Bu sistemin parçası olarak faiz sistemini de eklediler. Merkez Bankası bastıkları parayı, verdikleri kesimler ödemezler düşüncesiyle IRS vergi sistemini de kurdular. Bu sayede bir yerden doları verirken bir yerden de toplamaya yönelik oluşumu kurmuş oldular. Şu anda ABD hâlâ bu sistem üzerine çalışıyor. Amerika’nın olduğu söylenen para aslında Amerika’nın değil. Bunun sonucunda ortalıkta dolar diye bir şey var artık. Doları yönetmek bu 12 ailenin işidir artık... 

Para gerçek mi?

Tamamıyla gerçek değildir. Sanal bir ortamdır. 

ABD doları dünyaya nasıl sattı?

Dünya savaşında İngiltere’ye büyük bir lojistik destek verdi. İngiltere batmayan kraliyetini kurdu. Pearl Harbor Saldırısı sonrasında savaşa katılan Amerika komünistlere yardım ederek Nazileri yenilgiye uğrattı ve dünyada ABD hakimiyeti başladı. 

Krize girdik, giriyoruz diyerek vatandaşlara korku salanlar var. İnsanlara önerileriniz nelerdir?

ABD çok büyük ülkeydi ama iki büyük (1929 buhranı, 2008 krizi) kriz geçirmiş bir ekonomiye de sahip aynı zamanda. İnsanlar şunu yapmalı: Dolarla borçlanılmamalı, ayağını yorganına göre uzatmalı, birikim yapmaları onlar için en doğrusudur.

12-13 Haziran’da yapılacak komite toplantısında FED’in faiz artırımına gideceği konuşuluyor. Faiz artırımı yaparlar mı? FED’in kararları Türkiye ekonomisi üzerinde bir baskı aracı olur mu?

FED faizi arttırırsa Merkez Bankası da faizleri arttıracaktır. Amerika’da para 15 yıllık periyodlarla hareket eder. Faizler azalınca bu para Amerika dışına çıkacaktır. Faizler artınca da para Amerika’ya giriş yapar.

Seçimden sonra Türkiye ekonomisi nasıl bir seyir izler? Dolar üzerinden sürdürülen baskılar sürer mi?

15 Temmuz’u yaşamış olan bu ülke, ertesi gün dükkânlarını açmıştır. Yeter ki üretim olsun. Üretirsek bizi hiçbir şey yıkamaz. Dolar her zaman yükselecektir. Çünkü hiçbir parametresi olmayan bir birim. Biz üretirsek para birimimizde değer kazanır.

S-400 anlaşması ve Türkiye’nin, küresel güçlere meydan okuyan Suriye politikası ekonomik baskının sebeplerinden olabilir mi?

S400 anlaşması Amerika’yı huzursuz eder çünkü Afrin’de bir başarı kazandık. Şimdi S400’lerle neler yapabilirler korkusu var. Mesela Suriyeliler için Türkiye’nin 30 milyar, 40 milyar dolar harcaması… Bu kadar harcayan Türkiye’den başka bir ülke yoktur.

Türkiye’nin bağımsızlığı kimsenin hoşuna gitmiyor. Borçluluk önemli mi?

Dünyanın en borçlu ülkesi ABD’dir. İkinci sırada dünyanın en gelişmiş ülkesi olan Çin gelir. Asıl para dolar olduğu için ülkelerin para basması bir anlam ifade etmemektedir. Türkiye’nin 430 milyar dolarlık bir borcu olduğu söyleniyor. Bunun hiçbir anlamı yok. Borç güzel bir şeydir. Burada önemli olan bu borcu nasıl yönettiğiniz ve nasıl ödeyeceğinizdir. 

KESİNLİKLE EKONOMİK DARBEDİR

Bu duruma ekonomik terör / darbe diyebilir miyiz?

Kesinlikle ekonomik darbe vardır. Bunlar devamlı krizden para kazanırlar. Yani darbeden para kazanırlar. Parayı yöneten ailelerin sınırları yok. Salman’da olduğu gibi ileri gidebiliyorlar. Sudi Arabistan’ı 4 de bölen Amerika, tüm dünyayı petrol üzerinden borçlandırıyor. Petrolün fiyatıyla oynayarak istediği gibi düşürüp istediği gibi yükseltebiliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği dış mihraklar bunlar işte.

Birileri sürekli bu paralarla oynar. Zaten kapitalizmin asıl konusu kar etmek üzerine kuruludur. Bu süreçte hükümetin yürüttüğü politika sizce ne olmalı? Merkez bankasının aldığı karar yeterli mi?

Hükümetin önlemler alması lazım. Bugün olmasa da bir gün bu darbe olacaktır. Hatırlarsınız bir keresinde Cumhurbaşkanı Erdoğan “kriz bizi teğet geçti” demişti şimdi bunu da atlatabiliriz. 

Dolar yükselmeye devam edecek mi?

Tabi ki de yükselecek. Tüm dünyada yükseliyor.  Bundan sonra yükselmeme şansı yok. Diğer türev paralar, dolara endeksliyse Euro’nun bir anlamı yok. Siz dolara karşı bir önlem almalısınız. Bunu da enerji, inovatif çözümler oluşturarak yaparsınız. Çok hızlı bir şekilde olabildiğince ithalattan ihracata yönelmemiz lazım. Dolar şuanda korkuyor çünkü bitmek üzere. Çünkü çok yakın zamanda dijital paralar geliyor. Tüm yapıyı değiştirecek dijital akılla karşı karşıyayız. 

Para nasıl büyür?

Bir kere enerjiniz yoksa her zaman borç alırsınız. İkincisi; inovasyonunuz yoksa kendinizi geliştiremiyorsanız yine borç alırsınız. Bunları ne kadar çok geliştirirseniz para kazanacaksınızdır. Türkiye’de en önemli kavramlardan birisi Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmış olduğu sağlık konusudur. Sağlık sektörünü böylesine çözen hiçbir ülke yoktur. Biz işleri kaliteli yaşam standardıyla çözdüğümüz zaman her şeyi çözeriz. 

IMF’YE BORÇLANIRSAK DOLAR DÜŞER

Peki seçim sürecinde ekonomik kriz yaratılarak Türkiye’ye yapılmak istenen nedir?

Şu an ki beklenti IMF’ye tekrar borçlandırılmak istenmesi. Emin olun borçlandırılırsa dolar düşer. Çünkü doların çıkmış olması da üst akla yaramıyor. Birinin borçlanması değil borcunu ödemesi önemli. Şu an doların artma operasyonu tamamıyla siyasi bir operasyondur.

CUMHURBAŞKANI HARİCİNDE HİÇ KİMSE DÜNYA 5’DEN BÜYÜKTÜR DİYEMEZ

Peki bu sistem içerisinde Türkiye ne yapmalı?

Bir sistemin içinde olup sistemden pay kopartmalıyız. Ayrı ya da karşı durmamalıyız. Bana göre bu hem Türkiye’nin kendi misyonu hem de Allah’ın vermiş olduğu yetki. Bir adam çıksın BM’de desin ki: “Dünya 5’den büyüktür” diyemez! Demez demiyorum, diyemez diyorum. Sistemin yapısı Türkiye’nin tarafını belirlemeye çalışıyor. Şöyle: İpekyolu’nda Türkiye tarafını belirlemezse Türkiye daha büyük açılar çekebilir. Çin, Amerika’nın olduğu yerleri bypass etmeye çalışıyor. Ne yaparsa yapsınlar her yol Türkiye’nin üzerinden geçiyor. Parayı yöneten aileler burayı Türkiye ile bölüşmek istemiyor. Ben Türkiye’nin 2023-2030 yılları arasında hinterlantında, ekonomik olarak bağlı olduğu merkez ülke olacağına inanıyorum. Bölgenin başşehri İstanbul olacak. Türkiye İsrail’i de ekonomik etkisi altında olacak. 

Akılda yer eden tarihi ekonomik darbeler

- 1929 –Amerika buhranı (Kuzey Amerika ve Avrupa’yı merkez almasına rağmen, dünyanın geri kalanında da (özellikle de sanayileşmiş ülkelerde) yıkıcı etkiler yaratmıştır)

- 1953 İran

- 1954 Guatemala 

- 1981 Ekvator

- 1981 Panama

- 1994 Meksika krizi

- 1999 Bolivya

- 2000- 2001 Ekonomi krizleri Türkiye ekonomisinde büyük etkiler oluşturmuş

- 2002 Venezuela

- 2003 Irak petrol meselesi

- Türkiye 1961