26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Portakallar faşistler içinden gözlüklüyü seçti

Türkiye karşıtlığının oya tahvil edildiği özgürlükler ülkesinde faşistler geçidi sona erdi. Kazananları ve kaybedenleriyle Hollanda’daki parlamento seçimleri, sadece bir ülkenin değil Avrupa’nın gelecek aritmetiği hakkında bize fikir veriyor.

ŞERİF EGEMEN AHMET19 Mart 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Portakallar faşistler içinden gözlüklüyü seçti

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’yı topraklarına sokmayarak büyük bir diplomatik skandala imza atan Hollanda’da beklenen parlamento seçimleri gerçekleşti. Türk bakanların engellenmesini siyasete alet ederek aşırı sağdan oy kapmaya çalışan Başbakan Mark Rutte’nin Halkların Özgürlük ve Demokrasi Partisi (VVD), 33 milletvekili çıkararak ‘en faşist kim yarışının’ galibi oldu. Peki, Türkiye’yi hedef alan akıl almaz skandalların gölgesinde tarihi bir seçimi geride bırakan Hollanda’da sandık ne dedi? Bu sonuçlar neye işaret ediyor?

Nexit başka bahara kaldı

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararının (Brexit) ardından eski kıtada aşırı sağcıların borusu ötüyordu. Fransa’da Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen, İtalya’da Kuzey Ligi’nin lideri Matteo Salvini, Almanya’da AFD’nin başı Frauke Petry... Tüm bu ırkçı ve Birlik’ten ayrılmayı dillendiren aşırı sağcılar, Hollanda’daki ‘yoldaşları’ Geert Wilders’in Özgürlük Partisi’nden (PVV) zafer beklerken umduklarını bulamadılar. Seçimin öncesinde uzun süre anketleri önde götüren PVV 20 vekil çıkararak ikinci sıraya yerleştirken, Hollanda’yı AB’den çıkarma (Nexit) umutlarıysa başka bahara kaldı.

Nal toplayan sosyal demokrasi

Avrupa’da yükselen faşizme karşı sesini yükseltmek bir yana sadece aşırı sağdan rol çalmayı deneyen sosyal demokratlar, tarihi bir hezimete uğradı. Hollanda’daki işçi sınıfı hareketinin temsiklcisi olarak bilinen ve önceki seçimlerde 38 vekil çıkararak iktidar ortağı olan İşçi Partisi (PvdA), parlamentoda dokuz sandalye elde edebildi. Ülkede artan ırkçılık ve İslam düşmanlığına gereken cevabı veremeyen partinin kitlesi, sığınmacılarla dayanışmayı vazgeçilmez ilkesi haline getirmiş YeşilSol partiye (GroenLinks) kaydı. Tarihinde ilk defa çift haneli oy alan çevreciler, kazandıkları 14 sandalye ile koalisyon pazarlıklarında kritik bir role ulaştı.

Yine, yeniden her zaman koalisyon

Sandık başında sıcağı sıcağına yapılan kamuoyu yoklamalarında Rutte’nin liberal VVD’sine oy verenlerin yüzde 81’inin gerekçe olarak ‘iyi giden ekonomik durumu’ gösterdiği seçimlerde, halk koalisyonu tercih etti. 150 sandalyeli parlamentoda hiçbir parti tek başına iktidara izin veren 76 sayısına erişemeyince Hollanda siyaseti, en az üç veya dört partili bir koalisyon hükümeti ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Ülke için bu yeni bir durum değil. 1977’deki seçimin ardından hükümetin kurulması 208 gün, 2012’de ise 54 gün sürmüştü.

Halkın kayıtsızlığı sona erdi

Kıtada özellikle son seçimlerde görülen katılım azlığı hastalığına dur diyen ülke Hollanda oldu. Özellikle Türk bakanlara yaptığı hadsizlikle gerilen Ankara-Amsterdam hattının tüm dünyada gazetelere manşet olduğu günlerde, yaklaşık 13 milyon kayıtlı seçmenin yüzde 82’si sandığa gitti. Hollanda’da aşırı sağcı Geert Wilders’in ikinci sırada kalmasının nedenlerinden biri olarak katılım oranının artması gösteriliyor. Zira araştırmalar, Avrupa’da sandığa gitmeyenlerin genelde sosyal demokratların oy deposu olan mavi yakalılar olduğuna işaret ediyor.

Ezilenler yuvasına kavuştu: DENK

Henüz kendilerine siyasal bir özne oluşturacak politik homojenliğe erişemeyen Avrupa’nın yeni ezilenleri Türk ve Müslüman kökenli Hollandalılar, seçimlerde DENK Partisi’ni tercih etti. Tarihsel olarak AB soluyla -biraz da zorunluluktan- dirsek temasında olan göçmenler, böylece kendi seslerini duyurabilecek bir siyasi mecraya sahip oldu.

Irkçılık geçmedi sadece halının altında

Her ne kadar İslam karşıtı Geert Wilders’in PVV’si ikinci sırada kalsa da Avrupa’daki aşırı sağ tehlikesi geçmiş değil. Zira artık ırkçı hareketler düzen siyasetini de etkileyebiliyor. Sözde ‘özgürlükçü’ Rutte’nin Türkiye karşıtlığıyla oy toplaması ve seçimin ardından Wilders ile gülüp eğlenirken poz vermesi buna bir örnek. AB üyesi ülkelerdeki seçim döneminin ilk aşaması olan Hollanda’da seneler önce esamisi okunmayan bir hareketin gelişimini anlamak için liderinin mesajına bakmak bile yeterli; “Hollanda’nın 3’üncü büyük partisiydik. Şimdi 2’inci partisi olduk. Gelecek sefer 1 numara olacağız.”