27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Sağlıklı yaşam için kimi dinlediğinize dikkat edin

Sağlık haberlerini takip eder misiniz? Peki onlara inanır mısınız? Görünen o ki toplumun yarısından fazlası internette ya da gazetede karşısına çıkan haberlere gözü kapalı inanıyor. Ancak bizden uyarması bu haberleri yazanlar pek iyi niyetli değil. Yapılan araştırmalar bilgi kirliliğinin bilançosunu ortaya koydu; sonuç korkunç! En büyük sorun sağlığın asıl düşmanı bu kişilere koşulsuz inanmak!

BÜŞRA UĞRAŞ8 Ekim 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Sağlıklı yaşam için kimi dinlediğinize dikkat edin

Avrupa Gıda Bilgi Konseyi’nin (EUFIC) Brüksel’de düzenlediği ‘Bilime Güvenmek: Kanıtlar Ötesi Dönem’ başlıklı konferansına katılan Sabri Ülker Vakfı’na biz de eşlik ettik. Sağlık ve Bilim Haberciliği’nin mercek altına alındığı konferansta, uzman akademisyen ve iletişimciler ile birlikte bilimsel bilginin iletişiminde ortaya çıkan engeller ve toplumun doğru bilgilendirilememesi sonucu oluşan sorunları, gazete ve internette biriken bilgi kirliliğini masaya yatırdık, çözüm yollarını konuştuk. İngiltere’de kurulan Bilim Medya Merkezi’nin (Science Media Center) kıdemli basın sözcüsü Fiona Lethbridge, Almanya’daki Rhein-Waal Üniversitesi’nde Bilim İletişimi Profesörü olan Alexander Gerber, New Scientist ve The Sunday Times’da yazılarıyla da tanınan profesyonel şef Anthony Warner, Hollanda Maastricht Üniversitesi’nde araştırma görevlisi ve Biyotıp ve Toplum Bölümü’nden Yard. Doç. Bart Penders ve Bilkent Üniversitesi İletişim Tasarımı Bölümü’nde görev yapan Prof. Bülent Çaplı’nın konuşmacı olduğu konferansta şunu anladık; okuyucunun sağlıklı bir yaşam için dikkat etmesi gereken en önemli unsurlar, piyasada dolaşan asılsız haberler, anonim yazılar, TV ve internet dünyasının fenomenleri tarafından yayılan yalan yanlış bilgiler, gazetecilerin meslek etiklerini göz ardı edip imzasız yayınladığı haberler, gerçeği yeterince savunamayan bilim insanları ve popüler olmak için olmadık iddiaları ortaya atan ‘sözde uzmanlar’… 

Belçika’nın başkenti Brüksel’de EUFIC tarafından düzenlenen ‘Bilime Güvenmek: Kanıtlar Ötesi Dönem’ adlı konferansın konuşmacılarından biri Bilkent Üniversitesi İletişim Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Bülent Çaplı idi. Türkiye’de en fazla trafik alan haber portallarında yer alan sağlık ve beslenme içerikli haberlerleri inceleyerek oluşturulan ‘Türk Medyasında Sağlık Haberlerinde Kaynak Değerlendirmesi’ adlı çalışma ile elde ettikleri sonuçları paylaşan Çaplı’nın anlattıkları bu konuya daha fazla kafa yormamız gerektiğinin kanıtı gibiydi; sonuçlara göre sağlık ve beslenme haberlerinin yüzde 94,7’si imzasız olarak yayınlanıyor. Haberlerde referans kaynak belirtilmeme oranı ise yüzde 40.4. Kaynak gösterilen haberlerde gösterilen kaynakların yüzde 31,9’u yerel, yüzde 15,8’i ise yabancı kaynaklı. Yani yalnızca internet üzerinde çeviri yapılmış ve yayınlanmış! Ayrıca haberleri değinilen farklı perspektifler ve açılar açısından da inceleyen Çaplı sağlık haberlerinin yüzde 98’inin tek bir bakış açısından yazıldığını da vurguladı! 

TOPLUMUN KAFASI KARIŞIK

Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nin TÜBİTAK’ın desteğiyle gerçekleştirdiği Türkiye’de Sağlık Konulu Yayıncılık İlkelerinin Belirlenmesi: Kaynak, İleti ve Hedef Kitle Bağlamında Sağlık Konulu Yayınların Analizi adlı çalışma, yayılan bu bilgi kirliliği ve asılsız haberler sonucunda sağlık profesyonelleri ve medyaya güvenlerinin azaldığını ortaya koyuyor. Halk haksız da sayılmaz hani! Tüm bu anlatılanlar gösteriyor ki sağlığınızı korumak istiyorsanız önce kime kulak verdiğinize dikkat etmeniz gerekiyor. Okuduğunuz bir haberin kaynağını, dinlediğiniz ‘uzman’ın özgeçmişini bilmeden ortaya atılan hiçbir tavsiyeye uymamanız gerektiğini sizlere gerçek sağlık ve iletişim uzmanları tavsiye ediyor! 

Sağlığınızı korumak istiyorsanız kime kulak verdiğinize dikkat edin. Okuduğunuz bir haberin kaynağını, dinlediğiniz uzmanın özgeçmişini bilmeden ortaya atılan hiçbir tavsiyeye uymayın.

ŞİMDİ BİZ KİME İNANACAĞIZ

Türkiye’de de sağlık ve beslenme konularındaki haberlere kamuoyunun ilgisi her geçen gün artıyor. Google arama motoru da bu durumu ispatlıyor: 2017 yılı ağustos verilerine göre, “beslenme” kelimesi aratıldığında 32 saniyede yaklaşık 24.5 milyon sonuç yansıyor. Buna rağmen bilgi kirliliği ise korkunç seviyede! Peki ne yapabiliriz? Sorunun cevabı Sabri Ülker Vakfı Projeler Müdürü Selen Tokcan’dan geliyor; bilinç ve duyarlılık oluşturmak. Kamuoyunun beslenme ve sağlık alanında bilimsel bilgi edinmesinin önemine dikkat çekerek bu alanda oluşan bilgi kirliliği ile mücadele eden ve Avrupa Beslenme Vakıfları Platformu’nun Türkiye’den tek üyesi olan Sabri Ülker Vakfı, Türkiye’nin ilk uluslararası akredite beslenme ve sağlık iletişim eğitim programını hayata geçirdiklerini duyurdu. Ayrıca vakıf oluşturduğu ‘Bilim Bunu Konuşuyor’ platformu ile beslenme alanındaki sıcak gündeme dair bilimsel referanslardan derlediği makaleleri binlerce kişiye ulaştırarak farkındalık oluşturmak için de harekete geçti. Vakıf, onaylanmış, doğruluğu ispatlanmış bilimsel bilgiyi iletişim kanallarıyla paylaşmayı hedefliyor. 

AVRUPA NE OKUYOR

Avrupa Gıda Bilgi Konseyi’nin (EUFIC) direktörü Laura Fernandez Celemin Avrupa’da sağlık haberciliğinin akıbetini aktardı. Buna göre EUFIC ve East Anglia Üniversitesi’nin (UEA) birlikte yürüttüğü Avrupa gazetelerindeki beslenme sağlığı beyanlarının analizi ve kanıtları adlı çalışmada Avrupa Birliği üyesi ülkelerin sekizinde yayımlanan gazetelerdeki sağlıkla ilgili haberler incelendi. Araştırmanın sonucuna göre haberlerde konu edinen iddiaların sadece yüzde 27’si bilimsel kanıtlara dayanıyordu! Üstelik öne sürülen iddiaların yüzde 49’unun da ispatlanmamış safsatalardan oluşuyordu! Bu noktada Newcastle Üniversitesi Gıda Araştırmaları Bölümü’nden Dr. Beth Clark “Güven hissi iletişimin önemli unsurlarından biridir. Risk mesajlarına güvenmeyen insanların, verilen bilgiye inanmaları veya o bilgi doğrultusunda hareket etmeleri olası değildir. Bunun da çevre, sağlık, tarım ve gıda sektörü, ticaret ve ekonomi üzerinde ciddi sonuçları olabilir” dedi. 

MEDYUMDAN DİYET TAVSİYELERİ

‘Bilime Güvenmek: Kanıtlar Ötesi Dönem’ adlı konferansta konuşan İngiliz şef, nam-ı diğer The Angry Chef (Sinirli Şef) Anthony Warner medyada ve sosyal medyada yayınlanan haberlerlerin yanlış bilgilerle dolu olmasına oldukça sinirlenmiş! “Kimse neden bahsettiğini bilmiyor, yanlış bilgilendirme ve bunlara inanan insanlar da beni sinirlendiriyor” diyor. Konuyla ilgili The Angry Chef: Bad Science and the Truth About Healthy Eating adlı bir kitap yazan ve blogu olan şef ile beslenme konusunda söylenen yalanları konuştuk.

- Beslenme konusunda ortalıkta dolaşan mitler neler?

Bazı gıdalar ile beslenerek detox yapılacağı söyleniyor. Bu beslenme ile ilgili mitlerin başında geliyor. Bu işi yapabilmek için zaten organlarınız var, karaciğeriniz bu görevi üstleniyor zaten. Bu konunun böylesine dünyaya yayılmasının nedeni detox üzerine büyük bir endüstrinin kurulmuş olması. Bu konuyla ilgili yüzlerce kitap okuyabilir, binlerce blog bulabilirsiniz. 

- Alkali diyeti zararlı mı yani?

Bazı yiyeceklerin vücudu alkalileştirdiği söyleniyor. Bu diyetleri yapan insanlar “Sadece alkali gıdalar yiyin asitik gıdaları tüketmeyin” diyor. Bu diyetin en büyük dezavantajı kişiyi çok kısıtlıyor olması. Asitik gıdalar dediğimiz protein içerikli besinler, süt ve süt ürünleri, eti kısıtlayan bir diyet. Bu durumun bilimsel olarak hiçbir mantıklı açıklaması yok. Ne ile besleniyor olursanız olun vücudunuz ph dengesini sağlayabilir. Eğer sağlıklı besleniyorsanız Ph dengeniz bozulsa bile metabolizmanız onu dengelemek için harekete geçebilir. Bu diyetin ortaya atılmasının nedeni insanların yiyecek seçimleri konusunda korku hikayeleri yaymak ve asitik yiyeceklerin tehlikeli olduğunu düşünmelerini sağlamak. Ancak bu doğru değil.

- Güvenmekten bahsediyoruz, emin olmaktan. Ancak uzmanlar pek çok konuda görüş ayrılığına düşebiliyor. Örneğin demin bahsettiğimiz alkali diyeti. Hangi uzmana güveneceğimize nasıl karar vereceğiz?

Burada önce konuşan kişinin uzman olup olmadığına emin olmamız gerekiyor. Ben bugüne kadar alkali diyeti savunan uzman bir doktor, akademisyen ya da bilim insanı görmedim. O zaman şunu sormamız gerekiyor; alkali diyeti öneren bu ‘uzmanlar’ kim? Medikal doktor mu? Diyetisyen mi?  Biliyor musunuz? Geçmişini araştırdınız mı? Ortalıkta kendine ‘beslenme uzmanı’ diyen çok insan var. Dünyada bununla ilgili pek çok regülasyon var. Bunları kendimiz araştırıp okuyabiliriz. Tabii bunlar sıkıcı geliyor insanlara.

- Sizin en çok güldüğünüz yalanlar hangileri?

ABD’li oyuncu Gwyneth Paltrow’un kurduğu www.goop.com diye bir web sitesi var. Bu sitede yayınlanan beslenmeyle ilgili bilimsel öneriler aslında ‘bir adama’ dayanıyor. Ve bu adam yaydığı bu bilgileri gelecekten haber veren hayaletlerden öğrendiğini iddia ediyor. Kendine ‘medikal medyum’ diyen bu adamın pek çok da takipçisi var. 

İnsanların asitik yiyeceklerin tehlikeli olduğunu düşünmeleri alkali diyetini ortaya çıkardı. Kişiyi kısıtlayan bu diyet, süt ürünleri ve eti vücuda almayı yasaklıyor. Ancak bu doğru değil.