26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Silahsız haçlı savaşları ‘oryantalizm’

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan Hıdır ile yeni yayımlanan Hıristiyan Kültürü ve Hadisler kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

ZEYNEP TÜRKOĞLU17 Aralık 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Silahsız haçlı savaşları ‘oryantalizm’

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan Hıdır, dinlere ilişkin araştırmaları ile adından söz ettiriyor. Yahudi ve Hıristiyan kültürünün İslâm, Kur’an-ı Kerim ve hadislere etkisini inceleyen Prof. Dr. Hıdır’ın araştırmalarının konusunu dinler ve kültürlerarası etkileşim, İslamofobi-İslam karşıtlığı-kültürel ırkçılık, Protestanlık-Martin Luther ve İslâm, Avrupa ve Batı’da İslam, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber imajı, Batı’da Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’e yaklaşımlar, Hadis Oryantalizmi ve Oksidentalizmi ve Avrupa’daki Türkler ve Müslümanların dini-manevi, sosyo-kültürel, eğitim ve âile ile ilgili problemler oluşturuyor. Prof. Dr. Hıdır ile yeni yayımlanan Hıristiyan Kültürü ve Hadisler kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. 

- Kitap oryantalist iddialara cevap verirken, aslında bazı alan araştırmalarında geride kaldığımızı hissettiriyor. O yüzden bu çalışmanız önemli bir açığı kapatmaya aday. Böyle karşılaştırmalı çalışmalara neden ihtiyaç var?

Hadislerin İncillerle karşılaştırılması İslam ülkelerinde bugüne kadar ihmal edilmiş önemli bir alan. Özellikle tefsir-tarih kitaplarında ‘İsrailiyyât-Mesîhiyyât’ olarak adlandırılan rivayetlerin tetkiklerine dair İslam dünyasında çalışmalar bulunmakla beraber, meseleyi arka planını da hesaba katarak inceleyen ilmi çalışmalar az. Ama buna karşılık oryantalistler özellikle son yıllarda bu alanda çalışıyor. Kur’an-ı Kerim, Kitab-ı Mukaddes ve özelde de İncillerle karşılaştıran Kur’an-ı Kerim oryantalistleri ile sîret ve tarih alanındaki oryantalist literatürde yer alan iddialar da buna eklenince ortaya büyük ve güncellenmiş bir oryantalistik literatür çıkmış oluyor. Hem buradaki yoğunlaşma, ortaya konulan iddialar, hem de bazı hadislerin metin olarak aynı ifadelerle Kitab-ı Mukaddes’te yer alıyor olması ciddi anlamda ilmi mesai harcamamızı gerekli kılıyor. 

- Hadisler üzerinden ele aldığınız konu, Hazreti Muhammed’in, Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın orijinalliğinin Hıristiyanlar tarafından sorgulanmasının üzerine ortaya çıkıyor. Bu sorgulama ne zaman nasıl başlıyor?

İslam’ın zuhuru ile birlikte iki temel noktada hücum oldu. Bunlardan birinin kaynağı dönemin Yahudileri diğeri yine o dönemin Hıristiyanları idi. O dönem Arap yarımadası ve civarında Yahudilerin yaşadığı, Hıristiyanların hâkim olduğu yerler, bunların içinde önemli din ve fikir adamları vardı. Bazısı Emevi sarayında görevli idi. Bunların en meşhurlarından bir tanesi Yahya El-Dımeşk. Batı literatüründe John Damascene diye geçiyor. Kayıtlara göre kilise babalarının sonuncularından. Yazdığı bir kitap var, adı: İsmailî Sapıklık. Aslında kitap değil de risale demek daha doğru. On beş-yirmi sayfayı geçmeyen bir şey. Emevi sarayında kâtip olarak görevli biri aynı zamanda. İki temel iddiası var; İslam orijinal bir din değildir, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan devşirilmiş, alınmıştır. İkinci iddia; aslında Araplar ve dolayısıyla Müslümanlar İsmailî, medeniyetten uzak, geri topluluklardır. Bugüne kadar uzanan bu bakışın önemli kaynağı Yahya El-Dımeşki’nin kitabıdır. Etkileri Orta Çağ boyunca devam etmiş bir kitap. Pek çok çalışmada referans olarak veriliyor. Oryantalistik literatürde başından beri etkilidir. Bu mücadele alanı İslam’ın zuhurundan itibaren açılmıştır. Hatta bu konuyla ilgili Silahsız Haçlı Savaşları Oryantalizm başlıklı bir makalem var. Bana göre oryantalizmin anlamı da budur. Ama daha profesyonel tanımlı anlamıyla, Protestanlığın doğuşundan sonra, 16’ıncı ve 17’inci yüzyıllarda var olmuştur oryantalizm. Bunu da Batı’da sanayi devriminin başladığı ve ihtiyaç duyulan hammaddeyi sağlamak için Hint alt kıtasında ve Müslüman coğrafyada sömürgeciliğe geçildiği, misyoner faaliyetlerin bu anlamda güçlendiği dönemlerle beraber okumak gerekir. 

İNCİLLER BİZDEKİ SİRET KAYNAKLARINA DENK

- İnciller hangi İslam kaynağına denk gelir? Kur’an-ı Kerim mi, hadisler mi, yoksa siret kaynakları mı? 

Bu çalışmamızın en merkezi sorularından biri, pek çok detaya ve problematiğe sahip olmakla beraber, netice olarak İnciller Kur’an-ı Kerim ve hadislerle mukayese edilse bile son tahlilde İncillerin esasen bizdeki siret kaynaklarına denk düştüğünü söylememiz lazım. Zira hadisler senedlere sahiptir ve ayrıca ciddi bir tenkit süzgecinden de geçmiştir. İnciller için bundan söz etmek zordur.

- Bire bir benzeşen konular, alanlar ve sözler var mı?

Evet, bire bir benzeşen konular ve alanlar var. Bunlardan en önemlisi zühd alanı. Bununda anlaşılır bir yönü var. Zira Hz. İsa bir zahid peygamberdir. Zühd yönü en belirgin yönüdür. Gazzali’nin ifadesiyle o ‘kalplerin peygamberi’dir. Hz. Peygamber’in de en önemli yönü zühdtür. Bu anlamda benzeşmesi de normaldir. 

Bu itibarla İslam zühd kaynaklarında İncillerden, özellikle de Matta İncili ile apokrif bazı İncillerden “İncillerde şöyle yazılıdır” girişiyle bire bir aktarımlar olduğunu da görüyoruz. Kaynak verilerek hikmetli bir sözün aktarımında genel anlamda sorun yoktur. Ancak esas sorun bu tür sözlerin kaynak verilmeden yer yer Hz. Peygamber’in hadisi veya sahabi sözü olarak da nakledilmesidir. Bu durumda da benzer ilahi kaynaklı hikmetli sözün Hz. Peygamber’e de bir şekilde bildirilmiş olabileceği, İncillerden alınıp Peygamberimize nispet edilmiş olabileceği gibi ihtimaller hatıra gelir.     

- İnciller Hz. Peygamber döneminde Arapça’ya tercüme edilmiş miydi?

Bu, kitabımızın en temel konularından birini teşkil ediyor. Her şeyden önce şunu ifade edeyim ki, Peygamberimiz döneminde Tevrat ve İncilin tam bir Arapça tercümesi yok. Bunu Yahudi-Hıristiyan araştırmacılar da söylüyor. Ne var ki, bazı bölümlerin tercüme edilmiş olduğunu ilgili bir kısım bilgi ve rivayetlerden hareketle söylememiz gerek. Peygamberimizin görüştüğü Hıristiyan din adamları da var. Oryantalistlerin etki iddiaları da büyük oranda bu görüşmelerin genellenmesi ve çok büyük anlamlar yüklenmesi üzerinden şekilleniyor. Bu Hıristiyanların önemli bir kısmı teslisi-üçlemeyi kabul etmeyen monofizit geleneğe mensup. 

Kaynak verilerek hikmetli bir sözün aktarımında genel anlamda bir sorun yoktur. Ancak esas sorun, bu tür sözlerin Hz. Peygamber’in hadisi veya sahabi sözü olarak nakledilmesidir. 

HİKMETLİ SÖZ MÜMİNİN YİTİĞİDİR

Hıristiyan kültürünün hadislerle ilişkisini belirlerken irdelenmesi gereken en temel kavramlardan biri de ‘hikmet’tir. Sözcük kökeni İbranice ‘hokna’ ile benzer anlamlar içeriyor. Bu sözcük klasik kaynaklarda geçmiş kültürlerle ilgili olarak da kullanılmıştır. Bazı hadis kaynaklarındaki nakiller İslam’ın ilk nesilleri arasında hikmet kelimesinin bazen Hz. Lokman’a nispet edilen sözler, bazen de tecrübe ürünü vecizeler anlamında kullanıldığını gösterir. Bu itibarla hikmet kitaplarının İslam öncesi dönemlerde ifade edilmiş, her din ve toplum içinde kendine yer bulabilecek ortak miras kabilinden ifadeleri taşıdığını söyleyebiliriz. Hikmetle ilgili olarak nakledilen “Hikmetli söz müminin yitiğidir, nerede bulursa onu almaya daha layıktır” hadisinde de bu ima vardır. Hikmetin İslam kültürüne -hadis olarak değil- kaynağı belirtilmek suretiyle kullanılabileceği anlatılmaktadır. 

HADİSLER YAHUDİ VE HIRİSTİYANLAR İÇİN DE KAYNAK

Kitab-ı Mukaddes referans alınmaksızın Kur’an-ı Kerim ve sünnetin sağlıklı yorumlanması mümkün değildir şeklindeki görüşe katılmıyorum. Bununla beraber Yahudi ve Hıristiyan kaynaklarından istifade edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Kur’an-ı Kerim özellikle geçmiş peygamberler ve ümmetleri hakkında detaya girmeksizin mesajını kısa yoldan etkin biçimde verir. Kitab-ı Mukaddes’in detaylı anlatım prensibinden yararlanmak mümkün. Ayrıca Kur’an-ı Kerim ve hadis metinleri Kitab-ı Mukaddes’teki pek çok verinin anlaşılmasında Yahudi ve Hıristiyanlar için önemli bir kaynak durumunda.

Oryantalizmi Batı’da sanayi devriminin başladığı ve ihtiyaç duyulan hammaddeyi sağlamak için Müslüman coğrafyada sömürgeciliğe geçildiği, misyoner faaliyetlerin güçlendiği dönemlerle birlikte okumak gerekir.