26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Medaim Yanık: Türkiye’de görücü usulü evlilik yoktur

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Medaim Yanık, ilk kitabı ‘Dest-i İzdivaç’ ile son zamanlarda en çok önem verilen ve ilgi duyulan konulardan birisine, doğru eş seçimine odaklanıyor.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK4 Aralık 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Medaim Yanık: Türkiye’de görücü usulü evlilik yoktur

Üniversitede ‘eş ilişkileri’ dersi anlatırken bu dersin çok popüler olmaya başladığını fark ettikten sonra bir konferans yaptıklarını ve bu konferansa çok talep olduğunu görünce bu konuda düşünmeye başladığını söyleyen Yanık, ‘Dest-i İzdivaç’ kitabı ile tüm bu soruların yanıtını okuyuculara veriyor. Doğru eş seçimi konusunda bilinmeyen birçok konuda fikir sahibi olmanızı ve tüm bunları spektrum tekniklerle anlatan Yanık’ın vurgu yaptığı en ciddi konulardan biri de Türkiye’de görücü usulü evliliğin olmaması. “Bu toplumun yaklaşık yüzde 50’si tanıştırılarak evleniyor. Türkiye’de görücü usulü evlilik yoktur. Görücü usulü evlilik demek, anne ve babanızın sizin adınıza kızı-oğlanı görüp, size kapıdan gösterip, onların karar vermesiyle gerçekleşir. Şu anda olan şey ‘şurada bir kız var, şurada bir oğlan var, bir gidip bakın’ oluyor.”

Kitap, beş bölümden oluşuyor. Bir eşleşmek önemli ama eşleştikten sonra evliliği sürdürebilmek daha önemli. Evliliklerin başarısı hem seçim hem de sürdürebilme yeteneklerinize bağlıdır. İkinci bölümde bunları nasıl yapacağınıza dair metotlar üretiyor. Üçüncü bölümde bunu ne zaman yapacağına dair bilgiler veriyor. Kadınların erkeklere ilgisi 15’li yaşlarda başlıyor. 25-27 yaşlarında da evlilik oluyor. ‘Bu süreyi nasıl geçireceksin?’ sorunun cevabını veriyor. Diğer bölüm eşleşmenin faklı metotlarını tartışıyor. Bir uçta romantik aşık olma, bir uçta tanıştırılma bir uçta da görücü usulü. Romantik ve tanıştırılma usulünün avantaj ve dezavantajlarını tartışıyor. İkisine de ‘meşru ve hoş’ diyor. Kitap kesinlikle aşka ve duyguya ‘evet’ diyor. Bütün özeti de uygunluk analizi ile duyguyu beraber işlemeyi öğretmek. Bu kitap duygulara karşı aşkı savunan bir kitap değil. Bu kitap, duygu ve aklı eş zamanlı nasıl kullanabiliriz, bunu öğretiyor. Aşkın bir bilme şekli olduğunu biliyoruz. O yüzden bu kitap aşka karşı mantığı savunmuyor. Aksine tek başına mantıklı olan şeyin zararlı olacağını savunuyor. ‘Duyu yoksa kaç’ diyor. Son bölümde de karar vermeyi nasıl yapacağımızı gösteriyor.

EŞ ADAYININ AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARINI TARTIŞIN

Spektrum tekniklerle kitabı daha anlaşılır kılan Yanık, birbirine yakın olmanın yeterli olduğunu savunuyor: Gerçekçi olmak lazım, kendi yerine uygun olması lazım. İçinize sinmeyen bir taraf var ise bunu kesinlikle ciddi alın. ‘Bir şey olmaz, önemli değil’ demeyin. Sizin ve eşinizin duygusal zekâsı da aşağı yukarı aynı olun. Aynı zamanda kitapta yer alan bir spektrumal dağılımdan işaretle, sizin ve eş adayınızın nerede olduğuna bakın. Bu durum size ve adaya değerlendirme becerisi sağlatıyor. Şiddet eğilimi, vicdan, bencillik düzeyi, değişim, yeniliğe açıklık, sorumluluk, mükemmeliyetçilik meselesi gibi toplam 28 kişilik özelliğini değerlendirin. Eğitim, sosyoekonomik durum, sosyal köken, aile kökeni, mezhep, dünya görüşü, yaşam biçimi gibi kriterlerle de eş adayının avantaj ve dezavantajlarını tartışırsınız. Bunların evliliklerinin ne tür dinamikler getireceğini tartışıyor. Yoksa bunlar evlilik için mutlak şeyler değildir.

“Kitap aşka karşı mantığı değil, aksine tek başına mantıklı olan şeyin zararlı olacağını savunuyor.”

TANIŞTIRILMAYA KAPALIYSANIZ EVLİLİK ŞANSI AZALIR

Bu kitabın en önemli iddialarından biri tanıştırılmanın kötü bir yöntem olmadığı ve meşru olmasıdır. Zaten doğal haliyle yolda yürürken çarpıştığın elindeki kitapların düştüğü anda göz göze gelince aşık olduğun bir aşka hiçbir itirazımız yok. Ama yine de bu ilişkiye uygunluk analizi yapın. Diyelim ki bir işe başladınız. İlk üç ayda o iş yerinde ya da serviste hayatınızın aşkını bulup bulamayacağınız belli olur. Peki nereden bulacaksınız eşinizi? Eğer tanıştırılmaya kapalı olursanız, evlilik şansınızı azaltmış olursunuz. Aşkın değişik şekilleri vardır, ilk görüşte aşk, fark etmeden yavaş yavaş aşk ve ilişki sürecinde oluşan aşk. O yüzden tanıştırma usulünden gitmek aşkı dışlamak değildir.

EN ZOR ACILARINDAN BİRİ AYRILIK ACISIDIR

İlk izlenim görüşmesini geçtiğinizde ona ‘Evet’ dediğiniz anlamına gelmez. Sadece dışlama olmamıştır. Eğer bu aşamayı geçerse üç tane uygunluk değerlendirme görüşmesi yapılmalı. Bu üç görüşmenin herhangi birinde de kişi ‘Hayır’ diyebilir.  Ama dördüncü aşama yakından tanıma sürecidir. Yani bir nevi düzenli görüşmeye başlıyorsunuz. Bu sürecin avantajı kişiyi daha yakından tanımaktır. Dezavantajı ise duygusal bağlanma olabilir. Birisi de bu ilişkiden kaçarsa o zaman ayrılık acısı yaşarsınız. Ayrılık acısı da boşanmaya benzer.

TENCERE KAPAK OLAYI BAHANEDİR

Karar verme konusunda beş düzeyde analiz yapmayı savunan Yanık, bu beş konuyu şöyle özetliyor: Fiziksel değerlendirme, zeka değerlendirme, mizaç, kişilik özelliklerini nasıl değerlendireceğini öğrenme, sosyal kimlik analizi, evlilik felsefesi. Bu beş değerlendirme için sizin ve eşinizin fotoğrafını çektikten sonra dışarıdan dört tane kriterle bunu değerlendirin. Kriterle aranızda denklik var mı bunu öğrenin. Eşinizle aranızda ne kadar benzerlik varsa o kadar iyidir. Tencere kapak olayı bahanedir. Farklı olduğunuz alanları tanıyıp, bu alanların üretecekleri dinamikler olursa bu iş yürür mü diye düşünün. Kötü olanı, riskli olanı ve zor olanı ayırt edin. Kitap bu beş şeyi teknik olarak da nasıl yapacağınızı anlatıyor.