19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Unuttuğumuz çocuk oyunları yeniden hayat buluyor

Yazar ve yönetmen iki yakın arkadaş Can Bora ve Nuh Kerem Pilavcı ile yeniden hayat bulan ‘Oyunbazlar İstanbul’da oyunu, unuttuğumuz çocuk oyunlarını çocuklara göstermeye çalışıyor.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 1 Ocak 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Unuttuğumuz çocuk oyunları yeniden hayat buluyor

İki yakın arkadaşın küçükken izledikleri çocuk oyunlarından ders çıkarıp daha iyi bir oyun hazırlama fikriyle ortaya çıkardıkları ‘Oyunbazlar İstanbul’da T.O.Y İstanbul’da minik sanatseverlerle buluşuyor. Üç kafadar Baloncu, Puf Puf ve Mavi’nin şehirden şehre geçen maceralarını anlatan keyifli oyunun yazar ve yönetmenleri Can Bora ve Nuh Kerem’den dinledik.

Nasıl başladı ‘Oyunbazlar İstanbul’danın hikayesi?

C. B.: Ben çocukken oyunlara gittiğimde aklımda kalan tek şey hayal kırıklığı. Bir Şirin Baba vardı ama tıfıl bir adamdı. O yüzden biz yazarken de çok fazla görkemli olmasına çalıştık. Bilişim çağındayız ve çocuğun konsantrasyonu tamamen kayboluyor. Seyirci içeriden çıktıktan sonra 15 tane farklı mekânı içeride hissetmiş olsun istedik. Çok şükür ki bunu başardık.

Minik sanatseverleri hangi karakterler bekliyor?

Nuh Kerem Pilavcı: Baloncu, Puf Puf ve Mavi karakterleri anlatıyor. Yaşlı bir sihirbaz olan Baloncu, balonları ile seyahat ediyor. Ama yaşlandığı için gittiği ülkelerde balonlarını değil toplu taşımaları kullanıyor. Denizi simgeleyen Mavi, denizleri kat ederek bulunduğu bölgeye göre gerek denizatı gerek Japon balığına bürünüyor. Puf Puf en eğlenceli karakterlerden. Onun kostümünde toplamda 780 tane yapıştırılmış balon var. Sürekli uyuyamamaktan şikâyet eden bir karakter.

Bu nesneleri bulunca neler oluyor?

N. K. P.: Bu nesneleri bulduktan sonra da İstanbul’dan sonu gelmeyen hayaller âlemine gidebilecekler. Kayıp nesneler içinde parıltılı toz olan bir şişe, pamuk helva, akvaryum bir de balon. Hepsi bir şeyi simgeliyor ve bir araya geldiklerinde bir sihir oluşturuyorlar. Çocuklar aynı zamanda interaktif bir şekilde oyuna katılıyorlar. Mesela benim ilk unuttuğum sihir abrakadabra oluyor. “Neydi bu sihrin adı diyorum. Abra, abra, abra... Abrapalavra mı? Abrasabarro mu?” derken hemen cevaplar gelmeye başlıyor. Bir sonraki durağı beraber kat ettikçe onlarda mutlu oluyorlar.

Oyunun amacı nedir?

N. K. P.: Bizim amacımız çocuklara İstanbul’u göstermek. İstanbul’un hem kültürel hem de güncel mekânlarını göstermek istiyoruz. Mekânlarda Kız Kulesi, Mısır Konsolosluğu, Bostancı Lunaparkı, Piere Loti, Moda Sahili gibi yerler yer alıyor. Böylece oyunun içine de çocukları dâhil etmek istiyoruz. Hem nesneleri hem de gidilecek yerleri Oyunbazlar gerek sihirli gerek de bilmeceler ile bulmaya çalışıyorlar.

Can Bora: Sahne üzerinde de oyun içerisinde hep oyun oluyor. Unuttuğumuz çocuk oyunlarını çocuklara göstermeye çalışıyoruz. Sessiz sinema, ebe tura bir iki üç, kulaktan kulağa gibi oyunlar oynuyoruz.

Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

C. B.: Çocuklar bu konuda en net cevabı veren kişiler. Çünkü sıkıldılarsa “Sıkıldım” diyebiliyorlar. Geçen hafta bir veli “Ben iki aydır adam akıllı çocuk oyunu görmedim. Çok teşekkür ederim” dedi. Çünkü işin içinde hem bir metin hem bir video animasyonu var. Cıvıl cıvıl bir yer oldu.

N. K. P.: Çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir çocuk “Hayatımda gördüğüm en güzel oyundu” dedi. Bu kadar emeğe böyle dönüşler almak mutluluk verici.

DÖRT KAYIP NESNE ARANIYOR

Oyun neler anlatıyor?

Nuh Kerem Pilavcı: Oyunbazlar farklı ülkelerde kayıp nesneleri bulup bir sonraki ülkeye gitmeye çalışıyorlar. İstanbul’da da dört kayıp nesnemiz var. Oyun başladığında kayıp nesnelerden birini çoktan bulmuşlar ve diğer üçünü bulmak üzere devam ediyorlar.

DİLEKLERİNİZİ YAZMAYI UNUTMAYIN

Başka neler bekliyor minikleri?

Nuh Kerem Pilavcı: Çocuklara salona girmeden ufak renkli kağıtlar veriyoruz. Oyun başlamadan anons geçiyor ve “Renkli dilek kâğıtlarına dileklerinizi yazmayı unutmayın” diyoruz. Kimi yazıyor kimi de okuma-yazma bilmediği için resim yapıyor. Oyunun en sonunda karakterler ejderhayı hapşırtıp kapıdan içeri geçerken Mavi karakteri sihirli kafesi gösteriyor. Oyun bitiyor, “Dilek kartlarınızı oyundan sonra içeri atmayı unutmayın” diyor. Biz o kafesin dolmasını bekliyoruz, ondan bir video yapacağız.

HAYAL GÜCÜNÜZE GÜVENİN

Çocuklar nasıl izliyor bu oyunu?

Can Bora: Çocukların algısı hep yüksek. Çünkü oyunda kullandığımız birçok nesne fonksiyon değiştiriyor. Denizin içinde yüzmeleri gerekirken mavi bir kumaşla denizi, kırmızı bir kumaşla kayığı oluşturabiliyorlar. Biz çocuklara hep “Hayal gücünüze güvenin. Her şey mümkün ve yaratıcılığınızı asla çöpe atmayın. Çünkü hayat o zaman daha değerli oluyor” diyoruz.