16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

ABD'de suçüstü paniği

15 Temmuz’da aktif rol oynadığı ortaya çıkan ABD’nin suçüstü yakalanma telaşıyla imza attığı vize skandalının ardından bir konsolosluk çalışanına daha gözaltı kararı çıktı.

HABER MERKEZİ10 Ekim 2017 Salı 07:00 - Güncelleme:
ABD'de suçüstü paniği

17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerini gerçekleştiren terör örgütü FETÖ ile Suriye’deki PKK/PYD terör koridoruna hamilik yapan ABD’yle ilişkilerdeki gerginlik, FETÖ ve PKK ile direkt irtibatlı konsolosluk çalışanlarının ortaya çıkması ve Amerika’nın suç üstü yakalanmasıyla doruk noktasına yükseldi. İlk olarak ABD’nin Adana Başkonsolosluğu çalışanı H.U’nun PKK, İstanbul Başkonsoluğu çalışanı M.T’nin FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanmasının ardından dün de İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı N.M.Ç ve aile üyeleri hakkında FETÖ’den gözaltı kararı alındı. ABD Başkanı Trump’ın gündeme getirdiği FETÖ’den tutuklu İzmir’deki papaz Andrew Craig Brunson’un yanı sıra FETÖ ile ABD arasında koordinasyonu sağladığı ve ajanlık yaptığı iddia edilen ABD konsolosluk görevlisi Jason Sandoval’ın da ifadesine başvurulabileceği iddia edildi. 

KONSOLOSLUĞA ULAŞTI

İstanbul Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında, örgütün 17-25 Aralık 2013 tarihli yargı darbe girişimi sonrasında örgüt üyesi emniyet müdürleri ve savcılara ilişkin soruşturmanın ucu, ABD İstanbul Başkonsolosluğu’na ulaştı.  Sahne belge ve montaj yapan FETÖ’cü polis ve savcılarla, bu davanın ABD ayağını başlatan ve FETÖ’den himmet aldığı ortaya çıkan Savcı Bharara ile onun görevlendirdiği FBI ajanları arasında ‘irtibat sağladığı’ iddia edilen ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı N.M.C hakkında gözaltı kararı verildi. 

EŞİ FETÖ YÖNETİCİSİ

Diplomatik dokunulmazlığı bulunmayan N.M.C’nin bir haftadır ABD konsolosluğundan dışarı çıkmadığı öğrenilirken, İstanbul Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada N.M.C’nin ifadesinin alınması için davetiye gönderildiği öğrenildi. ABD’nin İstinye’deki Başkonsolosluğu’ndan İstinye’deki yat limanına çıktığı iddia edilen gizli tünelden olası bir kaçış için önlem alındığı kaydedildi. N.M.C’nin eşi ve oğlunun ‘FETÖ yöneticisi olduğu iddiasıyla’ gözaltına alındığı da ortaya çıktı. Şüphelilerin, 17-25 Aralık’tan sonra örgütün finans kaynağı olarak bilinen Bank Asya’yı kurtarmak için bu bankaya yüklü miktarda para yatırdığı iddia edildi. Başsavcılık açıklamasında, “Tutuklanan M.T’nin ifadeleri doğrultusunda Fetullahçı Terör Örgütü örgütlenmesinde yönetici konumunda olduğu tespit edilen S.C ve K.İ.C hakkında yakalama ve gözaltı kararı verilmiş olup, şüpheliler Amasya’da yakalanarak adli işlemleri için İstanbul’a getirilmişlerdir. İsmi geçen şüphelilerin eşi ve babası konumundaki, herhangi bir diplomatik bağışıklığı bulunmayan ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı N.M.C, ifadesi için Başsavcılığımıza davet edilmiştir” denildi. 

ABD’NİN TALEBİ

ABD’nin Türkiye’ye ‘vize şantajının’ altında da Amerikalı diplomatların Türkiye’deki FETÖ ve PKK’lılarla olan irtibatlarının ortaya çıkmasının yattığı öğrenildi. Tutuklanan konsolosluk çalışanları ile ABD vatandaşlarının serbest bırakılmasını talep eden ABD’nin, soruşturmanın diplomatlarına yönelmemesini istediği kaydedildi. ABD konsolosluklarının, PKK’lı ve FETÖ’cü teröristlerle irtibatları ortaya çıkmıştı. Bu kapsamda önce ABD’nin Adana Başkonsolosluğu tercümanı H.U. PKK soruşturmasından, ardından ABD vatandaşı ve eski ajanı İzmir’deki papaz Andrew Craig Brunson FETÖ soruşturmasından tutuklanmıştır. ABD İstanbul Başkonsoluğu çalışanı M.T’nin geçen hafta FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanmasının ardından dün de İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı N.M.Ç ve aile üyeleri hakkında FETÖ’den gözaltı kararı alındı. Bu isimlerin, FETÖ mensuplarının ABD istihbaratı ile olan bağlantılarını sağladığı iddiasıyla soruşturdukları, ABD konsolosluk görevlisi Jason Sandoval’ın şüphelilerin ifadelerinde sıkça isminin geçtiği ve bu kapsamda ifadesine başvurulabileceği iddia edildi. Tutuklanan M.T’nin ifadelerine göre, 1998 yılından bu yana ajanlık yapan Sandoval Türkiye’den 17-25 darbe girişiminde kullanan sahte belgeleri ABD’ye kaçırılmasını üstlendi. 

ABD’LİLERİN KARANLIK İLİŞKİLERİ

ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nun, 15 Temmuz’un kilit ismi FETÖ’nün ordu imamı Adil Öksüz’le 21 Temmuz 2016’da saat 10.22’de telefon görüşmesi yaptığı tespit edilmiş, ABD’liler, her yerde aranan Öksüz’le gizli görüşmeyi ‘vize başvurusuna dair’ gibi komik bir gerekçeyle savunmuş ve yerinin belirlenmesi için neden işbirliği yapmadıkları sorusunu yanıtsız bırakmıştı. ABD yetkilileri, darbe girişimine karıştıkları iddia edilen İncirlik Üssü’nde görevli ABD’li subaylara ilişkin radar, görüntü ve ses kayıtlarını isteyen savcılığa da ‘silindi’ yanıtı vermişti. Darbe girişiminin yaşandığı sırada İstanbul Büyükada’da bir araya gelen 10’u yabancı 16 ismin, Gülen’in ABD’de kalmasına referans olmasıyla öne çıkan CIA mensubu Graham Fuller’e yakınlığıyla bilinen Türkiye uzmanı ABD’li Henri Barkey üzerinden gizli toplantı yaptığı da ortaya çıkmıştı. 

DENİZ YÜCEL VAKASI

Konsolosluktan çıkmayan N.M.Ç’nin durumu, haklarında tutuklama kararı çıkmasının ardından Alman konsolosluğuna sığınan Deniz Yücel ile Ekvador Büyükelçiliği’ne sığınan Wikileaks kurucusu Julian Assange’ı akıllara getirdi. 

BASS’I ÇOK ÜZDÜK!

Türkiye’de bir kısım gazetecilerle yemekli toplantıda buluşan ABD Büyükelçisi John Bass, toplantıya aralarında Milli İradenin sesi Star’ın da yer aldığı gazeteleri davet etmeyerek, ifade özgürlüğüne darbe vurmuştu. Aynı Bass, “En güvenilir gazete” olarak bulduğu Star’ın Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak’a ziyarette bulunmuştu. Bass, 25 Haziran 2015’te Star’da yayımlanan röportajında  “PYD dışındaki muhaliflerin de güçlendirileceği”, “bölgede demografinin değişmeyeceği” ve “yeni bir enerji hattı kurulmayacağına ilişkin” söz vermişti, ancak Star’ın takibi sonucu ABD’nin, Bass’ın sözlerin tam tersi davrandığı ortaya çıkmıştı.

ABD ELÇİLİĞİNDE KRİSTOF KOLOMB TATİLİ

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği resmi Twitter hesabından, “ABD’nin Ankara Büyükelçiliği ile Konsoloslukları, 9 Ekim 2017 tarihinde Kristof Kolomb Günü dolayısıyla kapalı olacaktır” duyurusu yaptı. Tatilden habersiz olan biri Irak, diğeri de İran vatandaşı iki kişi, geldikleri ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nun kapısından döndüler. Öte yandan, her yıl Ekim ayının ikinci pazartesi günü kutlanan ‘Kristof Kolomb Günü’ olması nedeniyle ABD Başkonsolosluğu’nun da kapalı olduğu öğrenildi.

DIŞİŞLERİ, MÜSTEŞARI ÇAĞIRDI

Bass’ın görüşme talebi reddedildi

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Philip Kosnett Türk Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Bakanlık yetkilileri, Kosnett’e “gereksiz tırmanışa ve mağduriyete yol açan vize işlemlerinin askıya alınmasına yönelik karardan dönülmesi yönündeki Türkiye’nin beklentisini” iletti. ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass’in Ankara dışında olması sebebiyle Müsteşar Kosnett’in bakanlığa çağrıldığı belirtildi. Öte yandan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ümit Yalçın’ın da dün akşam ABD Büyükelçiliğinin vize konusundaki açıklamasının ardından Bass ile telefon görüşmesi yaptığı kaydedildi. Bu arada, Bass, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile görüşmek istedi. Ancak Bakan Gül, görüşme talebini kabul etmedi.

Casus Topuz’un FETÖ ile irtibatı işi gereğiymiş! 

Eski ABD Ankara Büyükelçisi John Bass, FETÖ soruşturmasında ‘casusluktan’ tutuklanan ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı Metin Topuz’un örgüt üyeleri ile irtibatını ‘rutin işinin gereği’ olarak değerlendirdi. Büyük bir çarpıtmaya imza atan Bass, 17-25 Aralık sürecinde FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz ile yoğun trafiği tespit edilen Topuz için, “ABD ile Türkiye arasında kanuni uygulamalar alanındaki işbirliğini güçlendirmek personelimizin göreviydi. Türkiye Cumhuriyeti polisi ile görüşmek ve seyahat etmek işinin rutin bir parçasıydı” ifadesini kullandı. 17-25 Aralık yargı darbesi, MİT tırları ihaneti ve 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ’cülerin ABD Başkonsolosluğu ve elçilikle yaptığı telefon görüşmeleriyle ilgili sorulara cevap vermeyen Bass, Topuz’un neden tutuklandığını tespit edemediklerini savundu, ardından şu ifadeleri kullandı: Bu tutuklamaların münferit bir olay mı olduğunu, yoksa başka Türk çalışanlarımızın da sadece görevlerini yerine getirirken Türk hükümeti yetkilileri ve daha geniş kapsamda Türk toplumuyla görüşmeleri nedeniyle tutuklanmalarını mı beklemeliyiz, bilmiyoruz.

UZMANLAR KRİZİ DEĞERLENDİRDİ

Türkiye’nin tavrı onurlu duruştur

ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nda görevli Metin Topuz’un tutuklanmasıyla başlayan ve vize restleşmesiyle zirveye çıkan Türkiye ve  ABD arasındaki krizi uzmanlar değerlendirdi. 

Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ebru Canan Sokullu: Vize yaptırımının sürdürülebilirliği mümkün değil. Vize restleşmesinin altında Suriye konusu ve Türkiye’nin Rusya’yla yakınlaşması gibi başlıca sebepler yatıyor. Tansiyonun sürekli yüksek tutulmaya çalışılması ve Suriye üzerinde de bir kazanım elde edilmeye çalışılması gibi bir gayret var. İlişkilerin daha kötüye gideceğini düşünmüyorum. 

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mithat Baydur: Gerginlik her iki ülkenin halkına da fayda ve mutluluk getirmez. Bugün Türkiye’nin tavrı onurlu bir ülkenin duruşudur. Ama bunların çok ileriye götürülmemesi için de çok soğukkanlı davranılmasında fayda var. Bu gerginliğin daha ileriye taşınmaması lazım. ABD’nin Türkiye’yi anlaması gerekiyor. Türkiye de siyasi akılla hareket etmeli. 

Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcı Prof. Dr. Emre Alkin: ABD 15 Temmuz süreci ile alakalı sorumluluğu olduğunu kabul etmemekle beraber Türkiye’nin  ısrarlı taleplerine de cevap vermiyor. Aslında bir yandan, ‘Biz 15 Temmuz ile alakalı evet yanlış yapmış olabiliriz’ demek istiyor. Ancak haksız bir muamele var. Türkiye bu haksız durum karşısında dik durmaya devam etmelidir.