Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletçe biz bin yıldır buradayız. Bu topraklarda yaşıyoruz. İnşallah kıyamete kadar da burada olmaya devam edeceğiz." dedi.
Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde düzenlenen Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi açılışına katıldı.
Burada konuşan Erdoğan, Türkiye'nin yanı sıra dünyanın farkı ülkelerinden programa teşrif edenlere şükranlarını sundu.
Sempozyum kapsamında sunulacak tebliğlerin, serdedilecek görüşlerin, yapılacak istişarelerin hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, birbirinden kıymetli eserlerin ziyaretçilerle buluşacağı Arkeolojinin Altın Çağı Sergisinin de ülke, millet ve arkeoloji camiası için hayır getirmesini temenni etti.
Erdoğan, tarihe ışık tutan, medeniyet hazinesini çok daha parlak şekilde aksettiren her iki organizasyonda da emeği geçenleri tebrik etti.
Anadolu topraklarının binlerce yıl boyunca sayısız topluluğa, tarihin akışını değiştiren nice devlet ve medeniyete ev sahipliği yaptığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Arkeologlarımız çok iyi bilir. Bu toprakların her bir katmanı, bu katmanlarda gün yüzüne çıkarılan her bir eser sizi tarihin en kadim sayfalarına götürür. Burada inançlar, kültürler, diller ve renkler iç içe geçmiş, hepsi birbirine eklemlenmiş, insanlığın ortak hafızası Anadolu'da şekillenmiştir. 10 asırdır meskun ve muhafızı olmakla gurur duyduğumuz kimliğimizle, kültürümüzle adım adım abat ettiğimiz Türk-İslam medeniyetinin en nadide eserleriyle nakış nakış süslediğimiz Anadolu, insanlığın tüm serencamını yansıtan bir açık hava müzesidir. Bugün dünyanın herhangi bir ülkesine gitseniz, oradaki insanlara, 'insanlığın en eski yapıları hangileridir?' diye sorsanız, alacağınız cevap büyük ihtimalle ya Mısır piramitleri ya da İngiltere'deki Taş Yapıt olacaktır. Oysa hemen yanı başımızda Şanlıurfa ilimizin Haliliye ilçesinde bulunan Göbeklitepe'nin geçmişi, Taş Yapıt'tan 7000 yıl, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl öncesine uzanmaktadır. Yani tam 12000 yıllık bir yapıdan bahsediyoruz.
Tevarüs ettiğimiz tarih ve medeniyeti, içinde yaşadığımız coğrafyayı hakkıyla anlayamazsak gelecek rotamızı doğru çizemeyiz. Her zaman söylüyorum. Milletçe biz bin yıldır buradayız. Bu topraklarda yaşıyoruz. İnşallah kıyamete kadar da burada olmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla milli kültürümüzün istikametini de burada aramak zorundayız. Merhum Hilmi Ziya Ülken hocamız bu gerçeği şöyle ifade etmiştir, 'Tarihi kaderimiz bizi Akdeniz'e yerleştirdikten sonra bu medeniyet içinde vücuda gelmeye sevk ettiği için milli kültürümüzün köklerini ve gelişme yolunu da bu medeniyetin yürüyüşünde aramalıyız.'"
Erdoğan, Türkiye'nin arkeoloji alanında da çok zengin, çok köklü bir mirasın sahibi olduğunu, bu hazineyi ortaya çıkarmanın, belgelemenin, ihtimamla korumanın ve yeni nesillere en güzel şekilde bırakmanın bu bakımdan son derece önemli olduğunu vurguladı.
Sahip olunan birikimin görünür kılınması ve tüm detaylarıyla korunup geleceğe aktarılmasına ecdadın büyük özen gösterdiğini ifade eden Erdoğan, ilk olarak Sultan Abdülmecid döneminde eski medeniyetlere ait eserlerin kültürel servet olarak görüldüğünü, muhafaza altına alınmaya başlandığını söyledi.
Erdoğan, takip eden süreçte 19. yüzyılın son çeyreğinde ise Asar-ı Atika nizamnamelerinin yayımlanmasıyla birlikte tarihi eserlerin korunması hususunun kanuni bir zemine taşındığını kaydetti.
Sultan Abdülhamid Han'ın izni ve iradesiyle 1891'de açılan, Osman Hamdi Bey ile kurumsallaşmasını tamamlayan Müze-i Hümayun'un, bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin sadece Osmanlı coğrafyasının değil, Doğu'nun da ilk modern müzesi olarak kayıtlara geçtiğini belirten Erdoğan, arkeoloji sahasındaki çalışmaların Cumhuriyet'in ilk yıllarında atılan kararlı adımlarla daha da geliştiğini ve ivme kazandığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1930'lu yıllarda kurulan müzelerin, farklı yerlerde başlatılan kazıların ve üniversitelerde açılan arkeoloji kürsülerinin bu alandaki bilimsel çalışmaları bir üst noktaya çıkardığına dikkati çekerek, ilerleyen dönemlerde geniş kapsamlı pek çok projenin hayata geçirildiğini aktardı.
Bu alandaki bayrak yarışının tüm imkanların devreye alınarak sürdürüldüğünü aktaran Erdoğan, "Tarih ve kültür mirasımızı yarınlara taşımak için sizlerle birlikte tüm gücümüzle gayret sarf ediyoruz. Kültür Bakanlığımız, ilgili kurumlarımız, üniversitelerimiz, hocalarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve arkeoloji camiamızın tüm aktörleriyle yoğun bir emek harcıyoruz. Cumhurbaşkanlığında bu alanda görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız, hiçbir detayı atlamadan, kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla çalışıyor. Sizlerin alın terinin neticesinde ortaya çıkarılan gizli hazinelerimizin hak ettiği ilgiyi ve değeri görmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Emeklerimizin boşa gitmediğini görmenin haklı gururunu yaşıyoruz." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uzmanlarımız önce ülkemizi, ardından Türk'ün adım attığı her yeri inşallah karış karış gezecek ve kültür mirasımızı özenle kayıt altına alacaktır." dedi.
Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde düzenlenen Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi açılışına katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, bugün yıllık 800'e yaklaşan saha çalışmasıyla bu alandaki faaliyetleri hem kapsam hem de içerik itibarıyla çok önemli bir seviyeye ulaştırdıklarını ifade etti.
Karada kazı ekiplerinin, su altında ise dalgıç bilim insanlarının arkeolojide adeta destan yazdıklarını dile getiren Erdoğan, arkeolojide destan yazmanın ötesinde, insanlık tarihine eşsiz katkılar yapıldığını söyledi.
Türkiye'nin gerek toprak yüzeyi gerekse su altı keşiflerinde dünya arkeolojisinde ilk sırada yer aldığına işaret eden Erdoğan, "Mağara kazılarından Taştepeler Projesi'ne, höyüklerimizden klasik dönem kentlerine, Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı'ndan, Malazgirt Savaş Alanı araştırmalarına uzanan her çalışmayla Anadolu'nun kadim geçmişini farklı yönleriyle ortaya koyuyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023'te Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı arkeoloji çalışması olan "Geleceğe Miras" projesini başlattıklarını anımsatarak bu projeyle Türkiye'de arkeolojiye ayrılan kaynağı katbekat artırdıklarını dile getirdi.
Türkiye'deki kazı başkanlıklarının sayısını son 7 yılda 151'den 250'nin üzerine çıkardıklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sadece 2024 yılında kazı çalışmaları için 2 binden fazla uzman, 3 bini aşkın çalışanla arkeoloji faaliyetlerine önemli bir istihdam desteği sağladık. Geleceğe Miras projemizin neticelerini de kısa sürede almayı başardık. Projenin en somut çıktıları, kazı sürelerinde kendisini gösterdi. Daha önce kazılar kısıtlı bir süre zarfında yapılıyor, kazı sezonu yaklaşık 90 günden oluşuyordu. Kazı alanının açılıp kapatılma süreçleri de göz önüne alındığında bu süre neredeyse 40-50 güne düşüyordu. Sağladığımız yeni imkanlarla kazı süresini 12 aya çıkardık. Şimdi hocalarımız hava şartları uygun olduğu müddetçe kazı çalışmalarını çok yönlü bir şekilde gerçekleştiriyor. Kalan süreyi ise bu çalışmaların akademik süreçlerine teksif ediyor."
Projenin diğer bir önemli sonucunun daha olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'deki kazı çalışmalarının 163 yıl önce Efes'te başladığını hatırlattı.
O dönemde yabancı hocalar tarafından yürütülen çalışmaların olduğunu ifade eden Erdoğan, proje ile ören yeri kazılarında Türk koordinatör kazı başkanlığı uygulamasını başlattıklarını söyledi.
Kazı alanlarını ihya etmeyi, bu alanları karşılama merkezleri, yürüyüş yollarıyla, yerli ve yabancı ziyaretçilerin istifadesine sunmayı sürdürdüklerini kaydeden Erdoğan, "27 noktada aldığımız Gece Müzeciliği uygulamasıyla ziyaretçiler yalnızca gündüz değil, gece de büyüleyici bir tarih yolculuğuna çıkıyor." dedi.
Erdoğan, bu ay itibarıyla Türk İslam Dönemi Mezar Taşları ve Kitabeleri Ulusal Envanter projesini de başlattıklarını dile getirerek bahse konu projeyle Anadolu'nun dört bir yanında Türk İslam dönemine ait mezar taşları ve kitabelerin tespit edildiğini, belgelendiğini ve ulusal veri tabanında bir araya getirildiğini aktardı.
Toplanan verileri, ulaşılan tüm eserleri çok hacimli bir külliyata dönüştürmeyi hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uzmanlarımız önce ülkemizi, ardından Türk'ün adım attığı her yeri inşallah karış karış gezecek ve kültür mirasımızı özenle kayıt altına alacaktır. Yakın zamana kadar geri plana itilen Türk İslam arkeolojisini hayata geçirmek de hamdolsun yine bize nasip oldu. Medeniyet mirasımızın izlerini evvela Anadolu'ya giriş kapımız olan Kars Ani Harabeleri'nde ardından da Ahlat'ta, Malazgirt'te sürmeye başladık. Her biri tarihe not düşen, maziyi atiyle buluşturan onlarca, yüzlerce çalışmaya imza attık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversitelere Türk İslam Arkeolojisi bölümlerini kurarak bu alana yeni bir soluk kazandırdıklarını, ülke çapında gerçekleştirilen etkinliklerle tarihi kültürel değerleri yaşamaya ve yaşatmaya özen gösterdiklerini ifade etti.
Hat sanatından minyatür sergilerine, farklı alanları kapsayan kültür yolu festivallerinin ve yaşayan miras şölenlerinin tüm hızıyla devam ettiğini belirten Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise "Bir Anadolu Şenliği" adı altında kültür ve sanat faaliyetlerinin icra edildiğini dile getirdi.
Kütüphanecilik başta olmak üzere, diğer alanlarda da yeni rekorlar kırdıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Çok titiz bir restorasyon ve yeniden ihya çalışmasıyla 2023 yılında hizmete açtığımız Rami Kütüphanesi'ni 2,5 yılda tam 7 milyon kişi ziyaret etti. 86 yıllık aranın ardından, asli kimliğine kavuşturduğumuz Ayasofya-i Kebir Camii'ni tarihinin en kapsamlı restorasyon sürecine aldık. Galata Kulesi'ni eski ihtişamlı günleriyle yeniden buluşturduk. Çökme noktasına gelen Kız Kulesi'ni inşallah daha yüzyıllarca ayakta kalabilecek şekilde aslına sadık kalarak elden geçirdik. İstanbul Arkeoloji ve Ankara Resim Heykel Müzelerimizin bakım ve onarım çalışmalarını başarıyla nihayete erdirdik. Başkentimizin kangrene dönen CSO projesini, CSO Ada olarak hayata geçirdik. Bu dönüşümün bir sonraki durağı Haydarpaşa ve Sirkeci olacak. Bakanlığımız, gar, kültür ve sanatın iç içe olduğu güzel bir projeye imza atıyor. Projenin tamamlanmasıyla dünyanın göz bebeği İstanbul'un Anadolu yakası da önemli bir kültür ve sanat alanına sahip olacak. Böylelikle hem Haydarpaşa'da hem Sirkeci'de raylı ulaşım hizmetleri sürerken, kültür, sanat ve tarih de yeniden hayat bulacak."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem gönül coğrafyasında hem de dünyanın diğer bölgelerinde sahip çıktıkları kültür varlıklarının her birini ihya ederken ülkeden kaçırılan tarihi eserlerin Türkiye'ye iadesi için de yoğun bir mücadele içinde olduklarını belirtti.
Yurt dışına çıkarılan bu eserleri uzun yıllar süren bilimsel çalışmaların yanı sıra hukuki ve diplomatik girişimlerle ait olduğu topraklara, Anadolu'ya getirdiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"2002'den bugüne tam 13 bin 291 tarihi eserin ana vatana iade edilmesini sağladık. Bu eserlerin sonuncusu olan ve tam 65 yıl önce ülkemizden kaçırılan Marcus Aurelius bronz heykeli şu anda sizlerin ziyaretine açıktır. Türk arkeolojisinin öncü isimlerinden merhum Jale İnan Hocamız bu kıymetli parçanın bulunması için kolları sıvayan ilk isimdi. Eseri bulmak tabii ki yeterli olmadı. Getirilmesi için çok daha çetin bir mücadele verildi. Uzmanlarımız heykelin bize ait olduğunu ispatlamak için kaidesini santim santim ölçtüler, silikon kalıplarını çıkardılar, aynı bölgedeki diğer eserlerden numuneler topladılar. Sonunda bu eseri yeniden ülkemize kazandırdılar."
Jale İnan'ı şükranla anan, eserin iade sürecinde emeği geçenleri tebrik eden Erdoğan, "Şunu da asla unutmamanızı sizlerden istirham ediyorum. Bakınız, milletimizi esaret altına almayı amaçlayan Sevr Antlaşması'nın 421. maddesi antikalara dair halihazırda yürürlükte olan Osmanlı kanunlarının ilgası hükmünü içeriyordu. Yani tarihi ve kültürel mirasımız üzerindeki egemenliğimiz elimizden alınmak, medeniyet değerlerimiz ortadan kaldırılmak isteniyordu. Sevr'i yırtıp atarken aynı zamanda milletimizin kökleriyle bağını kesmeyi amaçlayan bu dayatmaları da boşa çıkarttık." diye konuştu.
Arkeoloji camiasının her bir mensubunun, milli varlığa sahip çıkarak tarihi bir misyonu ve mesuliyeti yerine getirdiğine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, sizin emeklerinizin, özveriyle yürüttüğünüz çalışmaların ülkemiz için taşıdığı önemin farkındayız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima yanınızda olacağımızı bilmenizi özellikle istiyorum. Gerek tarihi eserlerimiz gerek kültür hazinemiz gerekse mimari yadigarlarımızın korunması için fedakarca çalışan tüm hocalarımıza, kardeşlerimize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum."
Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi'nin hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, gençler başta olmak üzere arkeolojiye ilgi duyan tüm vatandaşları Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'ndeki sergileri ziyaret etmeye davet etti.
Erdoğan, programlarda emeği geçen başta Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olmak üzere, tüm mesai arkadaşlarını tebrik etti.
Programda, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy Türkiye'de ve dünyada çeşitli arkeolojik çalışmalara katılmış bilim insanlarının kaleme aldığı özgün 29 farklı makaleden oluşan kitabı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı öncesinde Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi'ni gezdi.
Erdoğan, sergide yurt dışından getirilen Marcus Aurelius heykeli önünde eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve eşi Pervin Ersoy ile fotoğraf çektirdi.