5 Mayıs 2024 Pazar / 27 Sevval 1445

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye 'Öcalan' tepkisi: Şimdi bunu Amerika nasıl izah edecek?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe'de basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Rakka'da terörist başının posterini orada bir yere asmışlar. Şimdi bunu Amerika nasıl izah edecek? Hadi buyurun' dedi.

AA20 Ekim 2017 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye 'Öcalan' tepkisi: Şimdi bunu Amerika nasıl izah edecek?

Erdoğan, D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü 9. Zirvesi'nin ardından Dolmabahçe Sarayı'nda basın toplantısı düzenledi.

Türkiye'nin son yıllarda birçok önemli zirveye ev sahipliği yaptığını ifade eden Erdoğan, 2017 yılının bu açıdan bilhassa anlamlı geçtiğini, mayısta Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın 25. Yıldönümü Zirvesi'nin de İstanbul'da icra edildiğini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1997'de kurulan D-8'in 20. seneidevriyesinin tam bir kardeşlik atmosferi içinde kutlandığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Üç kıtada temsil edilen D-8 teşkilatının yedi saygın üyesini, kıtaları birleştiren yedi tepeli İstanbul'da misafir ettik. Zirve sırasında D-8 ülkelerinden gelen dostlarımızla birlikte geçtiğimiz aslında 20 yılın muhasebesini yaptık. Teşkilatın kendini yenileyip geliştirmesi, geleceğe çok daha güçlü şekilde hazırlanması için hangi adımları atmamız gerektiğini istişare ettik. Üye ülkelerin müşterek duruşunu ortaya koyan İstanbul Bildirisi de yine zirve kapsamında kabul edildi. Ayrıca kısa ve orta vadede gerçekleştireceğimiz hedefleri konu alan bir eylem planı üzerinde de mutabık kaldık. D-8 tarihinde 20 yılın önemli bir kilometre taşı olduğunun bilinciyle kendimize bazı hedefler belirledik. Tercihli ticaret, vize ve gümrük anlaşmalarının tüm üye ülkelerce onaylanması ve işlerlik kazandırılması öncelikli hedeflerimizdir."

Erdoğan, geleceğin teminatı olan gençleri yetiştirecek projelerin üzerinde de çalışacaklarını vurgulayarak, zirve bildirisinde de yer aldığı gibi İran'da D-8 Üniversitesi kurulacağını kaydetti.

Bu adımın bilhassa ilmi tecrübelerin paylaşılması, karşılıklı öğrenci hareketliliğinin sağlanması noktasında faydalı olacağına inandığını dile getiren Erdoğan, bu girişiminden dolayı İran'a şükranlarını sundu.

- "Ticaret hacmi üye ülkelerin potansiyelinin altında"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik alanda mevcut ticaret hacminin yeterli olmadığını, üye ülkelerin potansiyelinin çok altında seyrettiğini de müzakere ettiklerini belirterek, "Toplam ekonomik büyüklüğü 3 trilyon 770 milyar dolar olarak nüfusu 1,1 milyar olan devasa bir teşkilata 100 milyar dolarlık ticaret hacmi yakışmıyor. İnşallah bu rakamı 500 milyar dolara çıkarmak için gayret göstereceğiz." diye konuştu.

Savunma sanayi, tarım, turizm, eğitim ve enerji gibi alanlarda iş birliğini daha da derinleştirmenin yollarını arayacaklarını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Öte yandan üye ülkeler arasındaki ticareti de kur baskısından kurtarmamız gerekiyor. Öyleyse kendi milli paralarımıza geçmemiz lazım. Kendi milli paralarımızla alışverişlerimizi yapmamız lazım. Buna yönelik olarak da bir takas odası kurmayı planladık. Dönem başkanlığımız sırasında inşallah ülkelerimizin Merkez Bankası başkanlarını bu amaçla bir araya getirecek, bu meseleyi enine boyuna tartışacağız. Bütün bunlarla beraber bir diğer adım da biz burada D-8'i genişletmekten de korkmayalım, dedik. Görüştüğüm arkadaşlara bu teklifi de yaptım. Nitekim Dışişleri Bakanlarımız kendi aralarında görüştüler. Bu sayıyı, D-8'i, D-20'ye kadar çıkarabiliriz. Böyle bir adım atmamızın çok çok faydalı olacağını ve bu konuda da birebir yaptığım görüşmelerde arkadaşlarımız 'Biz bu düşüncenize olumlu bakıyoruz.' dediler. Bunun takibini, detaylarını Dışişleri Bakanlarımız aralarında görüşecekler."

- "Nitelikli çoğunluk ve oy çokluğu anlayışı getirilmeli"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, oy birliğiyle karar anlayışının kaldırılması gerektiğini ifade ederek, bunun yerine nitelikli çoğunluk veya oy çokluğu anlayışının getirilebileceğini söyledi.

Oy birliği anlayışının mekanizmaları tıkamaktan başka hiçbir işe yaramadığını, bunun Avrupa Birliği'nde de görüldüğünü dile getiren Erdoğan, "Oy birliği diyorlar. Bakıyorsun bir tane ufak ülke geliyor, önü tıkıyor. Mesafe alınması lazım. Mesafe alınamıyor. Burada da aynı durumu yaşamak istemiyoruz. Onun için nitelikli çoğunluk olabilir veyahut oy çokluğu olabilir. Hızla yola devam edelim." dedi.

Erdoğan, uluslararası örgütlerde dönem başkanlığı görevinin önemli olduğunu, özel sorumluluklar gerektirdiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu dönem başkanlığı Türkiye açısından bir ayrıcalık olduğu kadar aynı zamanda önemli bir mesuliyet de teşkil ediyor. Bunun birinci sebebi, vazifeyi D-8'in 20. kuruluş yıl dönümünde devralmış olmamızdır. Bir başka nedeni ise Türkiye olarak bu görevi ikinci kez devralmamızla birlikte dönem başkanlığı çarkı ikinci devresine giriyor. Artık inşa sürecini geride bırakıp daha somut ve proje odaklı projeler peşinde koşacağız. 20 yılı geride bırakan ve olgunluk çağına doğru yelken açan D-8'in günümüz dünyasında artık daha fazla görünürlük kazanması gerekiyor. Zirve oturumunda da belirttiğim üzere D-8 zirvesi ülkeleri olarak geleceğimizi birkaç uluslararası kuruluşun ve aktörün insafına bırakamayız. Artık belli güçlerin, belli ülkelerin gündem belirlediği, diğer yüzlerce ülkenin de intibak ettiği dünyada yaşamıyoruz. Bizler dünyanın irili ufaklı tüm ülkelerinin eşit şekilde söz sahibi olduğu, küresel refaha ortak olduğu, insanlığın geleceğine beraberce yön verdiği bir düzenin savunucularıyız. Biz dünyada adalet arıyoruz. Birilerinin sürekli olarak 'Ben ne diyorsam, o.' diyeceği bir dünya değil. 'Ben güçlüyüm, öyleyse haklıyım.' diyenlerin egemen olduğu bir dünyayı asla istemiyoruz. 'Haklıyım öyleyse güçlüyüm.' diyenlerin hakim olduğu bir dünya istiyoruz. D-8 belli ülkeleri, belli kesimleri, belli gelir gruplarını kollayan statükoya karşı bir itirazın eseridir. Böyle kuruldu. D-8 adaletsizliği, haksızlığı, hukuksuzlugu sistemleştiren mevcut düzene karşı aynı zamanda önemli bir teklif, kuvvetli bir tezdir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, D-8'in, 20 sene önce savaş yerine barışa, çatışma yerine diyoloğa, çifte standart yerine adalet ve kalkınmaya, üstünlük yerine eşitliğe, sömürü yerine paylaşıma, baskı ve tahakkümün yerine insan haklarına, özgürlüğe ve demokrasiye çağrı yapmasının temel sebebinin de bu olduğunu anlattı.

D-8'in kendi bölgelerinde önemli birer ekonomik güç olan 8 ülkeyi bir araya getiren ve dünya nüfusunun yaklaşık 7'de birini temsil eden bir kuruluş olduğunu ifade eden Erdoğan, bir ekonomik iş birliği örgütü olan D-8'in Birleşmiş Milletler'in 2030 için belirlediği sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleşmesi konusunda ciddi rol oynayacağına inandığını söyledi.

- "Uluslararası örgütlerin kayıtsız kalması beklenemez"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bununla birlikte D-8'e salt bir ekonomik kuruluş olarak da bakılamayacağını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bugün Arakan'dan Filistin ve Suriye'ye kadar birçok coğrafyada mazlumlar ayakta kalma mücadelesi veriyor. Çatışmalardan, açlık ve kuraklıktan, zalim rejmlerin baskılarından dolayı insanlar evlerini, yurtlarını, sevdiklerini terk ediyor. Masum çocuk bedenlerinin sahile vurduğu utanç verici günlerde yaşıyoruz. Dini kimliğinden, teninin renginden dolayı insanların alçakça katledildiği yürek dağlayıcı manzaralara maalesef şahit oluyoruz. Bugün sözde demokrasinin beşiği olan ülkelerde sırf farklı oldukları için ötekileştirilen, ırkçı, faşist politikaların mağduru olan milyonlarca insan var. Terörizm, kültürel ırkçılık, açlık, kuraklık, salgın hastalıklar, iklim değişikliği tüm dünyanın ortak derdi olmuştur. D-8 gibi uluslararası örgütlerin bu tablo karşısındra kayıtsız kalması beklenemez."

Çevreyi kirleten, doğal kaynakları düşüncesizce tüketen, kazanç uğruna savaşı, çatışmayı, katliamları meşru gören bir kalkınma modelini asla benimseyemeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Biz kendimiz rahat yaşayacağız diye milyarlarca insanın emeğini, alın terini sömüremeyiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Kendilerinde on binlerce nükleer başlık olan ülkeler, binlerce nükleer başlık olan ülkeler, başkaları yaparken 'hayır yapamazsınız' deme hakkını acaba kendilerinde nereden buluyorlar? Bunu hangi adalet anlayışıyla açıklayacağız? 'Ben güçlüyüm, öyleyse ben ne dersem o olur' mantığıyla mı yapacağız? İnsanı merkeze almadan, insana hakettiği değeri vermeden hiçbir sorunun üstesinden gelemeyiz. Birlikten güç doğar anlayışıyla inşallah D-8 bünyesinde iş birliğimizi her alanda genişleteceğiz. Zirve vesilesiyle tüm bu hususları meslektaşlarımla ele alma imkanı buldum. Bugünkü zirve toplantısının bir başka önemli özelliği daha bulunuyor; biliyorsunuz D-8 bayrak yarışı usulüyle çalışıyor. Bu zirve vesilesiyle dönem başkanlığını dost ve kardeş Pakistan'dan devralıyoruz. Pakistanlı kardeşlerimize, uzun süredir büyük bir sabırla ve başarıyla yürüttükleri bu görev için huzurunuzda tekrar en içten tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum. Biz de bu önemli görevi örgütün kurucu ülkesi olarak inşallah layıkıyla yerine getireceğiz."

Gerek D-8'e katkılarından, gerek zirve toplantısının başarısında önemli ölçüde pay sahibi olmalarından dolayı Genel Sekreter Musavi başta olmak üzere tüm mesai arkadaşlarına şükranlarını sunan Erdoğan, Başbakanlığı döneminde örgütün kurulmasına öncülük eden merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı bir kez daha rahmet ve minnetle yad ettiğini dile getirdi.

- "D-8 içindeki ülkelerin kendi paralarıyla alışveriş yapması mümkün olacak"

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, D-8 ülkeleri arasında milli para kullanılması ve takas odası kurulmasına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

"D-8 ülkeleri kendi içinde birçok alışverişleri malum yapıyorlar. Bu alışverişleri yaparken burada kendi parasını kullanarak rahatlıkla karşı taraftan malını ne yapacak? Alabilecek. O malı alabilmek için dolar bulmasına gerek yok. Veyahut avro bulmasına gerek yok veya bir başka parayı bulmasına gerek yok. D-8 içindeki ülkelerin kendi paralarıyla bunu yapması mümkün olacak. Aynı şey bizim için geçerli. Yani artık TL o ülkelerde bir dolar gibi, avro gibi karşılık bulabilecek. Mesele bu. Bunların paylaşımı karşılıklı olarak nereden yürütülecek? İşte o takas odasından. Onun için merkez bankalarımız bir araya gelmek suretiyle, bu işin bütün detaylarını, takibini ve bu para giriş, çıkışlarının nasıl olacağını da aralarında görüşecekler."

- "Dürüst olmaya davet ediyorum"

Erdoğan, zirvede terörle mücadele konusunda atılacak adımlara ilişkin alınan kararlara yönelik soru üzerine D-8 ülkelerinin tamamında bu konuda kararlılık olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Yani özellikle PKK olsun, FETÖ olsun bu konularda buradaki ülkeler ellerinden gelen bütün gayreti göstereceklerini ve bizden bazı bilgileri alma, -istihbaratı konuşuyorum- istihbarat noktasında her türlü dayanışmanın içerisinde olma kararlılığı var. Gerek DEAŞ'a karşı, gerek PKK'ya karşı, gerek Eş-Şebap, gerek en son biliyorsunuz Somali'de olan olaylar ortada. Bütün bu terör örgütlerinin, sadece burada kalanlar değil, nerede olursa olsun hepsine karşı bir ortak tavrı belirleyerek bunların üzerine gitme kararlılığımızı ortaya koyduk ve bunu devam ettireceğiz. Yani ister El Kaide olsun, ister Eş-Şebap olsun, ister bizdeki gibi FETÖ olsun, kim olursa olsun. Çünkü bir insanın ölümünü biz, insanlığın ölümü olarak görüyoruz ve buradaki dayanışmamızı da çok önemsiyoruz. Ancak Suriye'de olduğu gibi, kalkıp da PYD gibi, YPG gibi bir terör örgütünü yanına al, onunla bir başka terör örgütünün üzerine git. Böyle bir anlayış olamaz.

İşte buyrun, Rakka'da terörist başının posterini orada bir yere asmışlar. Şimdi bunu Amerika nasıl izah edecek? Hadi buyrun. Lafa geldiği zaman 'PKK terör örgütüdür' diyorsun. Avrupa Birliği üyesi ülkeler 'terör örgütüdür' diyor. Peki, Fransa'da kendi devlet televizyonunda, binaya aynı şekilde terörist başının posterini astılar ve polis de oradan seyrediyor. Bunu neyle izah edecekler? Terörle mücadelede dayanışma bu mu? Ama biz ikili görüşmeyi yaptığımız zaman diyorlar ki 'Biz terörle mücadelede yanınızdayız.' İnanmıyoruz, yanımızda değilsiniz. Yanımızda olsanız polisinizle bunları korumazsınız. Almanya'da yürüyüş yapıyorlar, yürüyüş yaparken polis nezaretinde, güvenlik altında her türlü bağırma, çağırma ve posterlerle beraber yürüyüş var. Dürüst değiller. Ben kendilerini önce dürüst olmaya davet ediyorum. Ondan sonra da bizden zaman zaman bazı talepte bulunmasınlar. Bilsinler ki her şeyin bir karşılığı vardır."

Erdoğan, bir gazetecinin, ay sonu faaliyete başlayacak Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının temeli atılırken çoğu kişinin bunun gerçekleşeceğine inanmadığını belirterek, görüşünü sorması üzerine, "Ben inandım ve şimdi de bitti." ifadesini kullandı.

Ay sonu açılış için Bakü'de olacaklarını dile getiren Erdoğan, "Sadece onu yapmayacağız, inşallah iki günümüzü oraya ayırdık, hem Bakü-Tiflis-Kars demir yolunun açılışını yapacağız, biraz da onla beraber seyahat edeceğiz. Güzel olur değil mi? Bir de Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızı da orada yapacağız. Bu ay sonu Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan böyle güzel bir buluşma olacak ama birçok yerden tabii İlham kardeşim davetler yaptı. Onlar da inşallah gelecekler, beraberce bu güzel anı kutlayacağız." diye konuştu.

Bir basın mensubunun, Türkiye'nin uluslararası birçok organizasyona ev sahipliği yaptığına dikkati çekerek, "Bunları giderek büyüterek 'Dünya 5'ten büyüktür' felsefesine kanalize etmek için neler söyleyeceksiniz?" demesi üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dünkü toplantıda da söylediklerimizi dalga dalga arttırarak devam ettireceğiz. Bütün mesele yanımıza ortak bulmak. İkili görüştüğümüz zaman dünyadaki ülkeler 'güzel', diyor, 'olmalı' diyor. 'Hadi beraber bunu söyleyelim' dediğiniz zaman, bakıyorsunuz hepsinde bir korkaklık, ürkeklik var. Neyden korkuyorsun? Menfaat ilişkileri birçok ülkenin bu konularda tavır belirlemesini engelliyor. Halbuki 5 ülke dünyayı şu anda adeta yönetirken, bizim haklarımızı bize verme noktasında karar alıyorlar mı? Hayır. Onların işine nasıl gelirse öyle."

Erdoğan, şu anda Birleşmiş Milletler'deki 196 ülkenin kaderinin 5 ülkenin, hatta bazen bir ülkenin elinde olduğunu belirterek, o ülkenin "hayır" demesi durumunda oradan kararın çıkmayacağını vurguladı.

- "Ben adalet arıyorum"

Bunun değiştirilmesini istediğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Azerbaycan niye Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde olmasın. Türkiye niye Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde olmasın. Bakın dikkat edin, şu anda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde bir tane halkı Müslüman olan ülke yok. Bu adalet mi ve bunun kıtalararası dağıtımını da adil yapmak gerekiyor. 20 ülke mi olacak, 20 ülke olsun. 30 ülke mi olacak, 30 ülke olsun. Bu 30 ülke dönerli olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni, daimi ülkenin haklarına eşit olarak sahip, bu şekilde dünyayı yönetsinler. Geçici ve daimi üye ayrımı olmayacak, bunların hepsi daimi üye olacak. Diyelim 2 yıl, bu 2 yılı on beşer on beşer düşünürsek, öyle veya onar farketmez. Çünkü birisi hafıza olarak kalmalı ama ikinci yılı geldiğinde o değişmeli, diğeri girmeli. Bu şekilde bu süreç çalışırsa o zaman dünyada adaleti tesis çok daha rahat olacaktır. Hiçbir ülke 'Ben Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne giremedim.' demeyecek. Bilecek ki 5 yıl sonra, 6 yıl sonra bana da böyle bir hak gelecek ama şu anda böyle birşey yok.

Şimdi bırakın daimi üyeliği, geçici üye olabilmek için yapılan lobilerin haddi hesabı yok. Geçici üyeliğin ise hiçbir kıymeti harbiyesi yok sadece elini kaldırıp indiriyorlar. Onun için ben adalet arıyorum."

Erdoğan, toplantıda bir gazetecinin D-8'in, D-20 olabileceği açıklamasını hatırlatarak, bu örgütün genişlemesi fikri için aday ülkelerin olup olmadığını sorması üzerine şöyle konuştu:

"Şimdi bu bir teklif. Örneğin, İlham kardeşime teklif ettim. Yani eğer böyle bir ittifak varsa 'Biz varız' diyor. Faraza Kazakistan, Suudi Arabistan... Yani bunlarla görüşüp istişareyle ve birbirleriyle de tabii uyumları çok önemli. Özbekistan... Yani bunlarla uyum çok çok önemli. Bunların istişarelerini şu andaki D-8 yapmalı ve istişareler yapıldıktan sonra da bu D-20'ye kimleri alabiliriz. Bazı ölçüler burada tabii ki belirlemekte fayda var. Bu ölçüleri belirledikten sonra bu ekonomik mi olacak, bu kıtalara yönelik mi olacaktır. Bütün bunları bir defa masaya yatırıp ona göre almamız gereken diğer üye arkadaşları da buraya dahil edeceğiz. Şimdi İslam İşbirliği Teşkilatı'nın ilkeleri var, D-8'in ilkeleri var. Bu ilkeler daha da genişleştilebilir, ondan sonra da bu ilkelere uygun olanları D-8 üyeleri değerlendirmesini yapar, 'Şu ilkeler olabilir.' der teklifi yaparız."

- "Bangladeş yer verirse çadır kentler kurabiliriz"

Arakan'a yapılan yardımlarla ilgili bir soru üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Burada öncelikli olarak Bangladeş'in, ilk etapta 3 bin dönüm kadar yer eğer Bangladeş bize verebilirse bu arazi üzerinde biz bir çalışma yapalım istiyoruz ki 3 bin dönümlük yer 100 bin kişiyi istihdam veya iskan edebilir. Bu nedir? Çadır kentler kurabiliriz. Bizim bu konuda belli bir tecrübemiz var, bu tecrübemizi oraya aktaralım. Oralarda hakikaten şu andakiler çadırdan başka her şeye benziyor. Çok felaket ve burada biz sahra hastanesi kuralım, eğitim için eğitim çadırları vesaire kuralım ve bunları olgunlaştıralım. Bangladeş'ten de bütün oradaki ihtiyaçları oradan karşılayalım, gıda, giyim-kuşam ve bunun yanında ilaç ve tüm ihtiyaçları oradan karşılayalım. Dolayısıyla Bangladeş ekonomisine de bir haraketlilik getirmiş olalım dedik ve şu anda ilgili arkadaşlarımız karşılıklı olarak bu çalışmayı yürütecekler. Temenni ederim ki biran önce oradan bir yer tahsisi sağlanabilirse hemen bizim AFAD, Kızılay, Diyanet Vakfı hep birlikte bu çalışmayı yürütüp süratle netice almak istiyoruz."

Erdoğan, bir gazetecinin, Arakanlı Müslümanlar için, "Türkiye her yere yardım elini uzatıyor ancak D-8 üyesi diğer ülkelerden bu anlamda bir teklif, öneri geldi mi?" şeklindeki sorusuna, "Bugün biz o teklifleri almadık, öyle bir şeyin içine girmedik. Fakat ben D-8 üyesi ülkeler içinden de buna katkısı olabilecek ülkeleri düşünüyorum, yeter ki ön açılsın. Yani burada pres yapan yok." yanıtını verdi.