26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Öldürmeyen her darbe güçlendirir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sheraton Otel'de Müteahhitler Birliği Ödül Töreni'nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, '15 Temmuz bir kez daha göstermiştir ki öldürmeyen her darbe güçlendirir. Türkiye, dimdik ayakta durarak göğüslediği tüm saldırılardan, krizlerden, kaoslardan, darbelerden güçlenerek çıkmayı başarmış bir ülkedir' dedi

22 Şubat 2017 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
 
SİZLER ÜLKEMİZİN KÜLTÜR VE MEDENİYET KÖPRÜLERİSİNİZ
 
Dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması arasında yeralan kuruluşlarımızın temsilcilerine ödüllerini vermek üzere biraradayız. Daha önce 2010 yılında 33 firmaya ödül vermiştik. 2015 yılında bu rakam 42 firmaya çıktı. Bugün de toplam 45 firmaya ödüllerini takdim edeceğiz. Bu alanda gücümüzü hamdolsun her geçen yıl perçinliyoruz. Müteahhitlerimizin yurtdışında proje üstlenmelerini sadece bir ekonomik faaliyet olarak görmüyoruz. Bu ülkenin kültürünü, medeniyetinde bir köprü oluşturuyorsunuz. Şantiyesinin önünde bayrağımızı dalgalandıran her firmamız ülkemizin birer temsilcisidir.
 
ACI VERİCİ MANZARININ SONUÇLARI MÜTEAHHİTLERİMİZİ DE ETKİLİYOR
 
Firmalarımız yakın coğrafyamızda çok önemli işlere imza attılar ancak hala potansiyelimizin gerisindeyiz. Son yıllarda yakın coğrafyamız çok büyük sıkıntı içinde. Çatışma, kriz, yıkım, insani dramların dumanı her taraftan yükseliyor. Bu acı verici manzaranın sonuçlarından biri de kriz bölgelerinde faaliyet gösteren işadamlarımızın ve özellikle müteahhitlerimizin yaşananlardan olumsuz etkilenmesidir. Ziyaret ettiğimiz ülkelerde veya Türkiye'ye gelen devlet yetkilileri ile bu durumu konuşuyor telkinlerimizi söylüyoruz.
 
 
 
VARLIK FONU MÜTEAHHİTLERİMİZE CİDDİ DESTEK VERECEKTİR
 
Allah'ın izniyle önümüzdeki süreçte dünyanın en büyük 10 ekonomi arasına gireceğiz. Biz ülkemize, milletimize, işadamlarımıza, müteahhitlerimize inanıyor, güveniyoruz. 15 Temmuz bir kez daha göstermiştir ki, öldürmeyen her darbe güçlendirir. Türkiye dimdik ayakta durarak göğüslediği saldırı, kaos, kriz ve darbelerden güçlenerek çıkmayı başarmış bir ülkedir. Bu hassas süreci sabır, azim, dikkatle aşarsanız bir anda karşınıza çok daha büyük fırsatların çıktığını göreceksiniz. Devlet olarak sizlere destek olmak için yeni imkanlar üretiyoruz. Büyük ihalelerde teminat sorununuzun çözümüne de katkı sağlayacağına inandığım yeni bir kurumu devreye soktum. Türkiye Varlık Fonu, gelişen Türkiye'nin her işinde olduğu gibi müteahhitlerimize de ciddi destek verecektir.
 
SİZ BİR ADIM ATIN DEVLET SİZE KAT BE KAT YAKLAŞACAKTIR 
 
Siz yeter ki bir adım atın, emin olun devlet size kat be kat fazlasıyla yaklaşacaktır. Son dönemde terör, darbe, özellikle de kaos denemeleriyle dize getiremedikleri Türkiye'yi ekonomiyle vurmaya çalıştıklarını görüyoruz. Türkiye'nin ekonomik anlamda ciddi hiçbir sorunu yoktur. Ekonomide yaşanan dalgalanmalar daha ziyade küresel, bölgesel istikrarsızlıkların yol açtığı psikolojik iklimden ve bunun ülkemize yansımalarından kaynaklanmaktadır. Bu krizler bir anda ortaya çıkmadıkları gibi öyle bıçakla kesilir gibi ortadan kaybolmazlar. Bunun için kendi çözümlerimizi üretmemiz, kendi yollarımızı aşmamız gerekiyor. Varlık Fonu işte bu amaçla hayata geçirildi.
 
BÖLGESEL KRİZ SADECE BİZDE DEĞİL DÜNYADA DA SÜRDÜRÜLEMEZ
 
İhracatımız yeniden yükselme eğilimine girdi. Ciddi bir devlet desteği eşliğinde ilan ettiğimiz istihdam seferberliğine katılmaya işverenlerimizin hevesli olduklarını görüyoruz. Bizim kitabımızda geriye gitmek yoktur. İleriye, daima ileriye. Bunu da kararlı bir şekilde yol almak süretiyle sürdürmeliyiz. Milletimize sözümüz var; inşallah Türkiye'yi muasır medeniyet seviyesine çıkaracağız. Geçtiğimiz 14 yılda vasayet güçleriyle kavga etmekten, darbe girişimine kadar tüm engelleri birer birer aştık, bu günlere ulaştık. Bölgemizde yaşanan kriz sadece bizim için değil dünyanın tamamı için sürdürülebilir değildir.
 
 
 
KİM VESAYETİ SAVUNUYORSA VARLIĞINI O SİSTEME BORÇLUDUR
 
Gelişmiş ülkeler Suriye ve Irak krizinde çok kötü bir sınav verdi. Türkiye bu yöndeki çabalara her türlü desteği vermektedir. Değişim hayatın en önemli gerçeğidir. Millet olarak bizim de geçmişimizden aldığımız dersler ışığında kendimize daha güçlü, büyük, müreffeh bir gelecek inşa etmek için çalışmamız gerekiyor. Siyaset, ekonomi, sosyal hayatta yaşanan değişiminin ülkenin yönetim sisteminden uzak kalması mümkün mü? İstikrarsızlık hepimizin şikayetçi olduğu bürokratik oligarşinin en büyük güç kaynağıdır. Her kim ki, Türkiye'nin bu şekilde yoluna devam etmesi gerektiğini söylüyorsa, emin olun ya geçmişten bihaberdir ya da varlığını eski köhne sistemine borçludur.
 
CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN KAVGALARI DAHİ YETER SEBEPTİR
 
Türkiye yasama, yürütme ve yargı güçleri arasındaki çekişmelerden, yetki karmaşalarından çok büyük zarar görmüştür. Darbe ve muhtıraların yol açtığı siyasi krizler ülkemize fevkalade ağır bir maliyet yüklemiştir. Şu anda "16 Nisan'da birlikte artık Türkiye'de yasama organı yok" diyorlar. Dürüst olun. Siyaset eğer dürüst yapılırsa millet sizi bir yerlere götürür. Eğer dürüst yapmazsanız sittin sene aynı yerde oturmaya devam edersiniz. Yürütme sadece Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde toplanıyor. Yani Başkanlık'ta toplanıyor. Yasama, yürütme ve yargının ortadan kalkması sözkonusu değil. Sadece Cumhurbaşkanı, Başbakan kavgaları dahi tek başına sistemi sorgulamak için yeterlidir.
 
SEZER İLE RAHMETLİ ECEVİT AYNI GÖRÜŞTEYDİ AMA!
 
Sezer ile rahmetli Ecevit belki de aynı görüştedir. Ama Sezer rahmetli Ecevit'in yüzüne anayasa kitapçığı fırlatmadı mı? Sonraki krizi biliyorsunuz. Rahmetli Demirel'in Özal'a söylediklerini biliyoruz. Bunlar İstanbul Teknik Üniversitesi'nde arkadaş olmalarına rağmen sayın Özal hakaretlere maruz kalmıştır. Biz ne diyoruz, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız... Bunun başka çıkışı yok. Anayasa görüşmelerinde masada nasıl uçuştuklarını, pet şişelerin fırlatıldığını, bacak ısırmalarını da gördük. Öbür sistemde bu olmaz mı? Olsa dahi asgariye  düşer. Şu andaki gibi olmaz. Aradaki birçok şey artık ortadan kalkıyor.
 
 
 
GEÇMİŞTE CUMHURBAŞKANI İLE BİRÇOK SIKINTI YAŞADIK
 
Bizden önce Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı yapılabilir miydi? Arkadaşlarımızla istişare yaptık ve Cumhurbaşkanı olarak seçtik. Şimdi aynı görüşten insanlar olduğu için gürültü patırdı kopmuyor. Geçmişte sayın Cumhurbaşkanıyla sıkıntılar yaşadık. Gürültü patırdı olmadıysa bizim sabrımızdan olmuştur. Sabrettik ve sabırla hamdolsun işi bu noktaya kadar getirdik. Yarın öbür gün farklı iddiaları olan kişiler bu makamlara geldiğinde mevcut durumda seyredin gümbürtüyü. 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliği, milletimizin talebi üzerine Meclis'imizin geliştirdiği ve kabul ettiği bir değişikliktir.
 
KANDİL 'GELİN HAYIRDA BİRLEŞELİM' DİYOR! PEKİ KİM BUNLAR?
 
Kandil 'Gelin hayırda buluşalım' diyor. Kim bunlar? Ülkemizi kan gölüne çevirme gayreti içinde olanlar. 40 yıldır bununla mücadele ediyor bu devlet. Kişi sevdikleriyle beraberdir, bunu unutmayın. Şu 18 maddenin daha bütüncül olarak bir çözüme kavuşturulması için bir mücadele verildi ama ne yazık ki bu ülkede siyaset, siz ne diyorsanız, beyaz diyorsanız o siyah diyor. Gelin oturalım, konuşalım, bir neticeye varalım. Ama öyle olmadı. Sonunda gerek AK Parti gerek MHP'nin uyumu, onların dayanışma içerisinde demek ki olabiliyor. Parlamentoda bu kararlılığı, bütünleşmeyi sağolsun buraya getirdiler. 
 
SİZLERDEN VE VATANDAŞTAN RİCAM: LÜTFEN 18 MADDEYİ OKUYUN
 
Sizin huzurunuzda tüm milletime söylüyorum: Gerek AK Parti, gerek MHP, gerek CHP ve hatta HDP'ye gönül vermiş olan vatandaşlarıma sesleniyorum; gelin bu büyük tarihi konuda bir konsolidasyona gidelim. Güçlü, lider, müreffeh bir Türkiye'nin sistem noktasında temel taşlarını yerli yerine koyalım. Bunun rejim değişikliğiyle yakından, uzaktan alakası yok. Sizlerin huzurunda tüm işadamlarımıza ve milletimize şu gerçekleri anlatmak istiyorum: Özellikle muhalefet anayasa değişikliğinde konuyu ilgisi alakası olmayan konulara çekerek vatandaşımızın kafasını hala bulandırmaya çalışıyor. Sizlerden ve vatandaşlardan ricam, bu 18 maddeyi eline alıp teker teker okumanızdır.
 
ECDADIMIZ FATİH 21 YAŞINDA BİR ÇAĞ KAPATIP BİR ÇAĞ AÇTI
 
Şu anda dünyada 57 ülkede seçme ve seçilme yaşı 18'dir. Birçok ülkede 25 yaşında bakanlar tanıdım. Belki birçoğunuzun CEO'ları 25-30 yaşında. Bütün mesele o insanın yetişmiş, kabiliyetli olmasıdır. Ecdadımız Fatih bir çağı kapadı bir çağı açtı 21 yaşında. Seçilmek zor değildir, zor olan seçmektir. Siz seçmeye 18 diyorsunuz, seçilmeye 30. Sonra bir mücadele verdik, bunu 25'e indirdik. Bir lider "Ben istersem dört ayaklı merkebi Taksim'e koyar seçtiririm" diyodu. Bu ülke bunları yaşadı. Yeni yönetim sisteminin temel mantığı güven ve istikrardır. Bunu garanti altına alacağız. Seçimlerde milletimizden yetki alan Cumhurbaşkanı ve Meclis 5 yıl süreyle ülkeyi yönetecek.
 
İNANIN GENSORU VERENLER PARLAMENTODA OYLAMADA BULUNMUYOR
 
Türkiye'de parlamento gensorularla adeta parlamentoyu yönetilemez hale veyahutta parlamentonun işlevini ortadan kaldırmıştır. Biliyor ki bu gensorudan netice alamayacaklar ama buna rağmen işleri güçleri yok gensoru veriyorlar. Hem gensoru verilen meşgul ediliyor hem gensoru verenler netice alamayacağını bildikleri halde inanın gensoru verenler bile parlamentoda oy vermek için bulunmuyorlar. Gerçek gensoru ve güvenoyu millete aittir diyoruz. Millet huzuruna geldiği zaman gensoruyu da verir, güven oylamasını yapar. Der ki, başarılısın devam, der ki başarısızsın hadi güle güle...