26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Anayasa değişikliği teklifi açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esenyurt Belediyesince yapımı tamamlanan 111 projenin toplu açılış töreninde konuştu. Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Teklif bugün parlamentoya sunulacak. İnşallah yeni bir dönemin' dedi.

AA10 Aralık 2016 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:

Erdoğan, Esenyurt Belediyesince yapımı tamamlanan projelerin toplu açılış törenindeki konuşmasında, 112 eserin ilçeye hayırlı olmasını dileyerek, ilçe değişirken, dönüşürken eğitim altyapısının, ibadethanelerin, sağlık, spor ve sosyal tesislerin aynı kalmasının düşünülemeyeceğini söyledi.

Termal tesisi duyunca iftihar ettiğini anlatan Erdoğan, eserlerin yapımı dolayısıyla belediye başkanı ve ekibini, yüklenici firmalardaki mimar, mühendis, işçileri tebrik etti.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esenyurt'un, İstanbul'un en sıkıntılı ilçelerinden biriyken, yapılan yatırımlarla şehrin en seçkin bölgelerinden biri haline geldiğini belirterek, törene katılanlara şöyle seslendi:

"İnşallah önümüzdeki dönem Esenyurt çok daha büyük, çok daha güzel projelerle gelişmeye devam edecektir. Esenyurt sadece gelişmekle, güzelleşmekle kalmıyor, aynı zamanda kahramanlığıyla ve cesaretiyle de tevarüs ediyor. Sizler, 15 Temmuz gecesi buradan havalimanına kadar olan 22 kilometrelik yolu yürüyerek o çağrıma farklı bir cevap verdiniz ve 29 gün meydanlarda demokrasi nöbeti tuttunuz. Şehadete yürüyen kardeşlerimizi, gazilerimizi unutmak mümkün mü? Unutmayacağız, unutturmayacağız. Çanakkale unutulur mu? Kurtuluş Savaşı unutulur mu? İstanbul'un fethi unutulur mu? Aynen bu da öyle. Bazıları diyor ki 'Unutturulmak isteniyor.' Hayır, ne unutacağız ne unutturacağız."

 

İstanbul'un 15 Temmuz darbe girişimine verdiği 98 şehit, 948 gazi ve sokaklara dökülen yüz binlerce, milyonlarca insanıyla en güçlü direnişi gösteren şehirlerin başında geldiğini kaydeden Erdoğan, "Şehitler tepesini boş bırakmayan bu kutlu vazifeye talip olan tüm kardeşlerime bir kez daha teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.

Erdoğan, "Dik dur eğilme, bu millet seninle" sloganları üzerine, "Biz Allah'tan başka hiçbir gücün karşısında eğilmedik, eğilmeyiz. Sadece rükuda eğildik." diyerek, Arif Nihat Asya'nın "Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor" şiirinden "Şehitler tepesi boş değil/Toprağını kahramanlar bekliyor/Ve bir bayrak dalgalanmak için/Rüzgar bekliyor" dizelerini alıntıladı. Erdoğan, "Milletimiz 15 Temmuz gecesi bayrağını dalgalandıracak o rüzgarı bizzat kendisi estirdi. Böyle bir millete mensup olduğum için Rabbime hamd ediyorum. Ya Rab sana hamdolsun, bizi böyle bir milletle haşrediyorsun. Ya Rab, ebedi alemde de bizleri sevgili habibinin liva-ül-hamd ismiyle müsemma sancağı altında da beraber haşreyle." diye konuştu.

 

"Beni enterese etmez"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pek çok kişinin 15 Temmuz'u tarihin akışı içinde hak ettiği konuma hala tam olarak oturtamadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Gerçekten de bazı hadiselerin önemi zamanla ortaya çıkar. Çanakkale'de gözünü kırpmadan düşmanın üzerine yürüyen askerimiz bunu tarihe geçmek için değil, inancını ve vatanını korumak gayesiyle yapıyordu. Kurtuluş Savaşı'nda 'artık ayağa kalkamaz' diye bakılan bir milleti ve ülkeyi yeniden ayağa şahlandıran, yeniden ayağı kaldıran yine bu inançla mücadele ediyordu. Aynı şekilde Cumhuriyet döneminde verilen mücadelelere baktığımızda bu hadiselerin her birinin milletimizin tarihinde çok önemli kırılma noktaları olduğunu görüyoruz. 15 Temmuz da ülkemizin ve milletimizin tarihinde işte böyle bir dönüm noktası, böyle bir yol ayrımıdır. Türkiye'nin geçtiğimiz 14 yılda yaşadığı büyük dönüşüm, 15 Temmuz'da hem gerçek yerine oturmuş hem de yeni bir istikamet kazanmıştır. İşte çıldırıyor Batı, niye? 'Türkiye niçin böyle güçleniyor?' Elhamdülillah şu an milli gelir itibarıyla Türkiye bu yarışın içerisinde 'Ben varım' diyor. Kişi başına milli geliriyle 'Ben varım' diyor. Onun için çılgına dönüyorlar. Türkiye'nin büyümesini engellemek için silah dahil her türlü yola, kan dökmek dahil her türlü yönteme başvurulabileceğini 15 Temmuz'da hep birlikte yaşayarak gördük."

 

"İdam" sloganları üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Ben bu konuda düşüncemi açıkladım. Milletin idam talebine, parlamento kararını verir. Parlamento kararını verdikten sonra bana gelirse 'Ben de bunu onaylarım' dedim. Batı şöyle diyor, böyle diyor beni enterese etmez. Ben burada milletime bakarım, hakka bakarım. Bizi yıkmak için vurulan darbeler, hamdolsun birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirdi, hala da güçlendiriyor. 1990'ların, gönüllerin ve ideallerin paramparça olduğu Türkiyesinden bugünün yüreklerin toplu vurduğu 2023 hedefleri için sımsıkı bir araya geldiğimiz bir Türkiye... Ne diyor üstad? 'Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir/Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.' Birileri bizim oluklarımızdan kir akıtmaya çalıştıkça, milletimiz inancıyla ve dirayetiyle her seferinde nur akan olukların önünü açmıştır. Elhamdülillah. İnşallah önümüzdeki dönemde bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak, hep birlikte Türkiye olarak çok daha büyük başarılara sahip olacağız."

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz'da milletin darbecilere karşı darbe indirdiğini ifade ederek, "Onlar bize darbe indirmeye kalktılar, ama milletin karşı darbesiyle tokadı yediler. Son 200 yılda çeşitli defalar tekrarlanan bir hesaplaşmanın bu, son perdesidir. Türkiye'yi kim kurtarır, Türkiye nasıl kurtulur sorularına 200 yıldır aradığımız cevabı, 15 Temmuz'da kati olarak bulduğumuzu düşünüyorum. Türkiye'yi ancak millet kurtarabilir. Türkiye'yi ancak milletle birlikte hareket ederek kurtarabiliriz. Halbuki biz asırlardır çareyi, çözümü, ilacı hep dışarıdan ithal ürünlerle halletmeye çalıştık, o formüllerle çözmeye çalıştık. Çarenin millet olduğunu ancak 5 milyon kilometrekarelik bir devleti, 780 bin kilometrekareye düşürdükten sonra bulabildik. Bizi nasıl erittiler? Nasıl bizi yediler bitirdiler?" dedi.

Erdoğan, Esenyurt Belediyesince yapımı tamamlanan eserlerin toplu açılış törenindeki konuşmasında, Türkiye'de uzun süre tarihini unutturma, kendi değerlerine, kültürüne düşmanlık üzerine kurulu bir eğitim sisteminin dayatılmaya çalışıldığını, 15 Temmuz'la birlikte pek çok konu gibi bu hususta da setlerin yıkıldığını düşündüğünü anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önümüzdeki dönemde inşallah eğitim sistemimizi ana sınıfından başlayarak, yükseköğretime ve hayat boyu öğrenme dediğimiz yaygın eğitime kadar her alanda tarihimizle, kültürümüzle, medeniyetimizle barışık bir zemine oturtacağız. Bu değişimin önünde kimse duramaz, durmaya da gücü yetmez. Çünkü 15 Temmuz, ne kadar küllenirse küllensin ne kadar üzeri örtülmeye çalışılırsa çalışılsın, bu milletin özünde, ruhunda, kökünde var olan o asil duruşun tüm canlılığıyla yaşadığını göstermiştir." diye konuştu.

O gece milyonlarca insanı sokağa inmeye, meydanları doldurmaya, darbecilerin karşısına çıkmaya iten şeyin, ne bir organizasyon ne bir mecburiyet ne de bir çıkar olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bir çağrı, bir çağrı... Tümüyle tabii bir insiyakla kendi iradeleriyle başka bir şekilde sağlanması mümkün olmayan bir cesaretle insanlar sokağa dökülmeye başladığında, darbe zaten başarısızlığa uğramıştı. Benim Türkan kardeşim de (Türkan Türkmen Tekin) o tanklar, zırhlı araçlar, onu köşeye sıkıştırdığında, onun bedeni paramparça olduğunda, o sadece Allah'a yürüyordu, o sadece şehadete yürüyordu. Onlar Nene Hatunların varisleriydi. Genç kardeşlerim aynı şekilde, bütün profesörlerine varıncaya kadar hepsi aynı şekilde. Sadece FaceTime ile yaptığım o çağrı, milletimizin tekbirlerle olumlu cevabı verdiği anda iş bitmişti. Minarelerden selalar okunduğu anda iş bitmişti. Darbecilerin ilerleyen saatlerde döktükleri kanlar, sadece kendi vahşetlerinin, kendi alçaklıklarının, kendi ihanetlerinin eseridir. Gölbaşı'ndaki polis özel harekat merkezinde, 56 aslan gibi polisimiz şehit oldu."

Bu sırada alandaki vatandaşların "Şehitler ölmez vatan bölünmez" sloganı atması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakara Suresi'nin, "Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyiniz, onlar diridirler ama siz bilemezsiniz." ayetini okudu.

"İhanet virüsüne teslim olup milletin kanını döktüler"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbecilerin, TBMM'ye, Ankara Emniyet Müdürlüğüne saldırdığını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin etrafını bombaladığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"29 şehit var orada. Bunların hiçbir izahı yok. Aynı şekilde İstanbul'da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasının önünde, Çengelköy Karakolu civarında, Ankara'da Genelkurmay Başkanlığı çevresinde, Emniyet Müdürlüğü önünde, Akıncı Üssü civarında sivil halkı tanklarla helikopterlerle silahlarla vurarak şehit etmenin yaralamanın başka bir izahı mümkün değildir. Çünkü o gece saat 8 gibi harekete geçen 22'ye doğru sokaklara inen darbecilerin netice alamayacakları 3-4 saat içerisinde beli olmuştu. Bekledikleri desteği elde edemeyen... Çünkü Pensilvanya'dan yardım gelmedi, Pensilvanyalı buraya ulaşmadı. Geceleri yaptıkları beddualar tutmadı, tam aksine şu topluluğun duaları onları vurdu. Bütün buna rağmen devlete teslim olmak yerine damarlarındaki kana dahi karışmış ihanet virüsüne teslim olup milletin kanını döktüler. Ben milletimle iftihar etmeyeyim de kiminle iftihar edeyim. Benim bu milletim, İstiklal Marşı'nı o kadar iyi hazzetmiş ki... Ne diyor, 'Arkadaş, yurdumu alçaklara uğratma sakın/Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın/ Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın/ Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.' İşte bunu yaptınız, o gece göğsünüzü gerdiniz."

Darbe girişiminin yaşandığı gece milletin tankların önünde, altında ölümü göze aldığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Benim milletimin elinde silah var mıydı? Vardı, vardı... İmanı vardı, bayrağı vardı, onunla beraber yürüdü ve hamdolsun milletimizin bu kutlu kıyamını gelin Akif'in duasıyla bir daha yad edeyim. 'Millet için etti mi ordum sefer/ Kükremiş aslan kesilir her nefer/Döktüğü kandan göğe vursun zafer/Toprağa bir damlası boş akmasın/Amin desin hep birden yiğitler/Allahu ekber, Allahu ekber, gökten şehitler/Amin, Amin, Allahu ekber.' 15 Temmuz'da milletimiz polisiyle askeriyle her kesimden ferdiyle el ele vererek kendisi için sefer tayin edip yola böyle yürüdü. Şehitlerimiz müsterih olsun. Döktükleri tek bir damla kan inşallah boşa gitmedi gitmeyecek."

"Devlet kimdir?", "Millet kimdir?" sorularına cevap aranması gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Devlet, elbette belirli hizmetleri yerine getirmekle mükellef kurumsal bir mekanizmadır ama bundan ibaret değildir. Bizim milletimizin tarihinde millet, somut tarifi kolay kolay mümkün olmayan bir üst kavrayıştır, bir üst değerdir. Milletimizin dağdaki çobanından üniversitedeki profesörüne kadar her bir ferdi kendini tabii olarak devletinin sahibi olarak görür. Böyle olduğu için de insanımız devletinin varlığı tehlikeye düştüğünde kimseden emir beklemeden, talimat beklemeden harekete geçer.

Açık konuşmak lazım, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda cepheye koşan askerler, devletin zorlamasıyla topladığı gençler değildi. Çünkü o dönemin devletinin böylesine bir operasyon için ne kaynağı ne mecali vardı. Milletin evlatları, devletlerinde sembolleştirdikleri inançları, vatanları, namusları, bayrakları, gelecekleri için gönüllü olarak cepheye koştular. 15 Temmuz gecesi de milletimiz, aynı duygularla sokakları doldurdu. Demek ki devlet, bir örgütün kurumlara sızdığı, belirli kademeleri işgal ettirdiği kişilerin ihanetlerini icra edebilecekleri bir yer değildir."

"Devletin gerçek sahibinin millet olduğu 15 Temmuz'da tescillendi"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin gerçek sahibinin millet olduğunun 15 Temmuz'da tescillendiğini ifade ederek, "Türkçede milletin, ümmetten kavme ve herhangi bir topluluğa kadar geniş bir anlamı vardır. FETÖ'nün uzun yıllar boyunca milletimizin eğitim hassasiyetini, hayır hasenat, dini, manevi değerlere saygı hasletlerini istismar ederek bir ur gibi topluma yayıldığını görüyoruz." dedi.

Kalabalığa FETÖ için "Nasıl tanımlıyorduk?" diye soran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Tabanı ihanet, ortası ticaret, tavanı ihanet. Bunlar bu. Milletimizin İslam'a ve insanlara yaptıklarını düşündükleri hizmete hürmeten şahıslarına yönelttiği itibarı yanlış yorumlayan Fetocular zamanla kerameti kendilerinde görmeye başladılar. Tıpkı kamu kurumlarındaki mensuplarının 'devlet biziz' demeye başlamaları gibi. Bu sapkın yapı, bir bütün olarak da 'millet biziz' deme noktasına geldi. Halbuki (millet), 17-25 Aralık'tan beri bunlara, kendileriyle arasındaki mesafeyi her vesileyle göstermiştir. Çünkü bizim milletimiz hayırlı gördüğü her işi destekleyen, bu işleri yapanları el üstünde tutan, ihaneti fark ettiğinde de en sağlamından Osmanlı tokadını esirgemeyen bir millettir. 15 Temmuz, milletimizin FETÖ'ye ve arkasındaki güçlere en büyük şamarı vurduğu gündür.

O gece oynanan oyunu gören milyonlar, millet ve devlet olmalarının sembolü gördükleri bayraklarıyla birlikte şehadete koşarken, evet, merhum Arif Nihat Asya'nın dizeleriyle şu şekilde haykırmışlardır: 'Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı/Barışın güvercini, savaşın kartalı/Yüksek yerlerde açan çiçeğim/Senin altında doğdum/Senin dibinde öleceğim/Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim/Yer yüzünde yer beğen/Nereye dikilmek istersen/Söyle, seni oraya dikeyim.' Evet bizim bayrağımız bu. Bu bayrak başka, evelallah düşmeyecek."

Erdoğan, bugün de gelecekte de 15 Temmuz'u en iyi gençlerin anladığına ve anlatacağına inandığını belirtti. Geçen 14 yılda ülkeyi her alanda ileriye taşımanın, bugüne kadar yapılanların tamamından daha fazla hizmet gerçekleştirmenin çabası içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Gençlerimize iyi bir miras bıraktığımızı, 2053 ve 2071 vizyonlarımız için iyi bir temel attığımızı, sağlam bir altyapı kurduğumuzu düşünüyorum. Hepimiz faniyiz. Kardeşlerim, kimse gururlanmasın, kimse kibirlenmesin. Vakit geliyor. Ne zaman, nerede, ne olacak belli olmaz. Ne bir an ileri, ne bir an geri... Emaneti sahibine teslim edecek miyiz? 'Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn.' Her nefis ölümü tadıcıdır. Sonunda ne yapacağız? Allah'a döneceğiz. Bir gün biz de hayata veda edeceğiz. Geride böylesine inançlı, heyecanlı, donanımlı, kararlı gençler bırakmış olmak şahsen en büyük iftihar kaynağım olacaktır. Türkiye'nin bir daha 15 Temmuz gibi felaketlere uğramaması için en büyük görev, siz gençlerimize düşüyor. Gençler, 2 şeye aynı anda sahip çıkmak mecburiyetindesiniz. Birincisi inancınıza, tarihinize, medeniyetinize, kültürünüze sahip çıkacaksınız. Bunu yapmazsanız küresel kargaşa içinde kaybolur gidersiniz. İkincisi, ülkenize, milletinize, davanıza, mağdurlara, mazlumlara sahip çıkacaksınız. Bunu yapmadığınızda da varlığınızın bir anlamı kalmaz."

"Milletimiz için hayrolsun, ülkemiz için hayrolsun"

Konuşmasında, "tek millet" dediklerini anımsatan Erdoğan, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnağıyla, Arnavutuyla 80 milyonun tek millet olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdik. Ayrım yok. İki, tek bayrak. Bizim bayrağımız şehidimizin kan rengidir. Hilal bağımsızlığımızın ifadesidir. Her yıldız bir şehittir. Üç, tek vatan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Dört, tek devlet. Türkiye Cumhuriyeti Devletinden başka devletimiz var mı? Bitti. Öyle 'yok şurada şu olacakmış, burada bu olacakmış.' Kim ayağa böyle kalkar da bir şey yapmaya yönelirse, işte bak. Güneydoğuda, Doğuda Tendürek'te neler oluyor. Bestler Deresinde görüyorsunuz. Şehitlerimiz var. Doğru ama bileceğiz ki bu tarla değil, vatan, vatan. Tarlanın vatan olması, uğrunda şehitler olmasıyla bakidir."

İstiklal Marşı'nın "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda / Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/ Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda" dizelerini seslendiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Yoksa vatan olmaz. İşte bak El Bab'a girdiler, Özgür Suriye Ordusu. Arkasında komandolarımız. Evelallah durmak yok, yola devam. Biz işgalci değiliz ama işgalcilerin karşısındayız. Türkiye olarak son üç, dört yıldır öyle olaylar yaşıyor, öyle gelişmelere şahit oluyoruz ki inanın diğer ülkeler bizi hem büyük bir gıptayla hem de şaşkınlıkla izliyor ama evelallah son yarım asrını bizzat yaşamış, tarihini de gayet yakından bilen bizler için karşımızdaki fotoğraf çok açık. Ne zaman kendimizi toparlamaya, yeni hedefler belirleyip o doğrultuda yürümeye kalkıştıysak, aynı şey oldu. Kimi zaman dışarıdan, kimi zaman içeriden yapılan saldırılar sebebiyle dikkatimizi, enerjimizi, imkanlarımızı sürekli savunmaya hasretmek zorunda kaldık. Bu defa da aynı oyun. Tutmayacak. Yürüyüşümüz kararlı olacak, tereddüt yok."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabia" işareti yaparak, "Bizim Rabiamız bu. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bu bizim Rabiamız. Bunu unutmayacağız. Şimdi biliyorsunuz yeni anayasanın çalışmaları var. Bugün yanılmıyorsam hükümet, yeni anayasayla ilgili hazırlıkları Parlamento'ya sunacaklardı. Temennim odur ki Parlamento'dan bu, şöyle başarılı bir referandum oylamasıyla, 330'u aşacak şekilde geçer ve ondan sonra da Parlamento bunu milletimize taşıyacak, milletimize gelir. Bütün bunlara hazır mısınız? İnşallah Parlamentomuz da buna hazır olduğunu sizlere getirmek suretiyle ortaya koyar. Milletimiz için hayrolsun, ülkemiz için hayrolsun. İnşallah yeni bir dönemin başlangıcı olsun."

Erdoğan konuşmasını, kalabalıkla birlikte "Beraber yürüdük bir biz yollarda / Beraber ıslandık yağan yağmurda / Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda / Bana her şey sizi hatırlatıyor / Bana her şey Türkiye'yi hatırlatıyor." dizelerini okuyarak tamamladı.